Dr. Emeran Mayer Beyin-Bağırsak


llllllllllllllllllllllllllllllll millili İllimi lllllllllllimilllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllHIIIIIIIIII



Yüklə 5,78 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə54/173
tarix11.12.2023
ölçüsü5,78 Mb.
#148344
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   173
Emeran Mayer - Beyin-Bağırsak Bağlantısı - Paloma Yay cs

llllllllllllllllllllllllllllllll millili İllimi lllllllllllimilllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllHIIIIIIIIII
U yum lu ve güvenli bir aile ortam ında yetişm enin insanın gelişim ini
olumlu yönde etkilediği sezgisel olarak herkesin kabul ettiği bir gerçektir.
Tüm dünyadaki anne babalar çocukları için böyle ideal bir ortam sağla­
maya çabalarlar. Bastırılmış, istenmeyen bazı çocukluk deneyimlerinin
hayatın sonraki dönemlerinde psikolojik sorunlara neden olabileceğini
psikanalizin ortaya çıkmasından bu yana biliyoruz. Çoğu zaman, bu tür
çocukluk deneyimleri anne babaların kontrolü dışındadır. Yaklaşık 40
yıl önce, psikolog Alice M iller çok satan kitabı 
The Drama o f the Gifted 
Child(Yetenekli Çocuğun Dram ı
) akıl hastalıklarının tümünün kökeninde
çözülm em iş, fiziksel ya da psikolojik bilinçaltı çocukluk travmalarının
bulunduğunu ileri sürmüştü. 1980’lerin başında tıp eğitim im sırasında
Miller in kitabını okurken hayran kalsam bile, kitapta anlatılan erken yaş­
larda yaşanan olum suz olaylar ile bunların yetişkinlikte yarattığı sağlık
sorunları arasındaki bağlantının sadece depresyon, kaygı ve bağımlılık
' Profil Yayınları, 2017.
111


112 BEYİN-BAĞIRSAK BAĞLANTISI
gibi davranışsal ve psikolojik sorunların gelişimi ile değil, özellikle kro­
nik sindirim sistemi bozuklukları olan hastalarımdaki tıbbi sorunlar ile 
de ilgili olabileceğini anlamam 20 yıldan fazla sürdü.
Günümüzde, bir hastanın tıbbi geçmişini sorgularken hayatının ilk 18 
yılına ait olanları araştırmak çok önemlidir. Sonuçta, bunu yapmanın 
çok basit, özel bir psikanaliz eğitimi gerektirmeyen ve fazla zaman al­
mayan bir şey olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Pek çok hastada, has­
talıklarıyla ilgili erken hayat deneyimlerini araştırmak bana genellikle 
tıbbi belirtilerinin ayrıntılarıyla ilgili uzun uzun sorgulama yapmaktan 
daha önemli ipuçları sağlar. Hastalarıma daima “Mutlu bir çocukluk ge­
çirdiğini düşünüyor musun?" diye basit bir soru sorarım. Daha derine 
gitmeden, sadece bu soruyu sormakla genellikle hastaların yaşamlarının 
ilk 18 yılına ait anımsadıkları şeyleri dürüstçe anlatmaları çok dikkat çe­
kicidir. Üstelik çoğu kez, hastalar bu deneyimler ile şu anki tıbbi sorun­
ları arasında hiçbir bağlantı kurmamıştır ve yıllar geçtikçe öğrendiğim 
gibi, onların bu soruya verdikleri yanıt, yetişkin olarak sindirimle ilgili 
yaşadıkları sorunların kökeni ve doğası hakkındaçokşeyi ortaya çıkarır.
Senelerdir gördüğüm hastaların yarısından fazlası bana çocuklukla­
rında aile sorunları yaşadıklarından bahsetmiştir: Anne babadan biri ağır 
hastalık geçirmiş, travmatik bir boşanma ve bunun ardından da uzun 
süre devam eden bir velayet anlaşmazlığı yaşanmış veya aşırı uç d u ru m ­
larda, aile üyelerinden bir i alkolizm veya uyuşturucu bağımlılığına yenik 
düşmüş olabiliyordu. Bazıları bana, çocukken bir ebeveyni veya yabancı 
biri tarafından sözlü, fiziksel veya cinsel taciz yaşadıklarını da anlatmıştı.
Yıllar önce, Jennifer adında, 35 yaşında bir kadın beni görmeye gel­
di. “Hayatım boyunca karın ağrısı çektim ama geçen sene bu ağrılar 
çok daha kötüleşti,” diye yakındı. Karın ağrısının özelliklerini daha iyi 
anlamak için ne sıklıkta tuvalete gittiğini sordum. Bazı günler sık sık 
tuvalete koşturmak zorunda kaldığını, diğer zamanlarda ise günlerce


SAĞLIKSIZ ANILAR 113
kabızlık çektiğini anlattı. İshal olduğu günlerde ağrısı daha da kötüleşi­
yordu ve tuvalete gitmek onu geçici olarak rahatlatmaktaydı. Konuştukça, 
lennifer’ın duygusal olarak da acı çektiği ortaya çıktı. Gençlik yıllarının 
başından beri, panik ataklara eşlik eden kaygılardan ve sık tekrarlayan 
depresyondan muzdarip olduğunu anlattı.
Jennifer iki gastroenterolog ve bir psikiyatrist dâhil olmak üzere bir­
çok uzman doktora gitmiş, üst ve alt sindirim sisteminin endoskopisi ve 
batın bilgisayarlı tomografi (BT) incelemesi de dâhil tesis amaçlı bir dizi 
tetkik yaptırmıştı. Tetkiklerin hepsi temiz çıkmıştı. “Gördüğüm son iki 
doktor, bana ciddi hiçbir şeyimin olmadığını söyledi ve bunların hepsi­
nin kafamın içinde gerçekleştiğini ima etti," diye yakındı.
Jennifer’ın doktorları bu tür açıklanamayan beyin-bağırsak belirti­
leri için tipik bir ilaç kokteyli önermişti: antidepresan Celexa veasit ö n ­
leyici ilaç Prilosec. A ncak bu belirtilerle yaşamayı öğrenmek zorunda 
olduğunu ve onun için yapabilecekleri bundan başka bir şey olmadığı­
nı da eklemişlerdi. Jennifer, “Tıbba olan inancımı neredeyse tamamen 
kaybettim," diyordu.
Doktorlar genellikle hastalara bağırsak alışkanlıklarının ayrıntılarını 
sorarlar ve yaşamın erken dönemlerinde yaşanan deneyimlerle ilgili risk fak­
törlerini araştırmaktan çok kan basıncını ve kolesterol düzeylerini kontrol 
ederler. Oysa rastgele seçilmiş 54.000 Amerikalı ile yapılmış yakın tarihli 
bir araştırma, olumsuz olaylar yaşayan çocukların veya gençlerin yetişkinlik 
dönemlerinde kalp krizi, inme, astım ve diyabet gibi sağlık sorunları yaşa­
ma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermiştir. Yetişkinlikte sağlıkla 
ilgili bu tür olumsuz sonuçlar görülme riski, katılımcıların 18 yaşından 
önce yaşadıkları olumsuz deneyimlerin sayısıyla birlikte artmıştır. Benzer 
şekilde, büyük bir sağlık koruma organizasyonu olan AdversChildhood 
Experiences’a (ACE) [Olumsuz Çocukluk Çağı Deneyimleri) ait sağlık 
kayıtlarının incelendiği bir çalışmada alkolizm, depresyon ve madde ba­
ğımlılığı riskinde 4-12 kat artış ve kişinin kendi sağlığını değerlendirirken


11

Yüklə 5,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   173




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə