türemiştir.
58. Bkz.
Patterrıs,
Bölüm IV.
59. Bkz. Henri-Charles Puech'in güzel sunuşu, "Gnosis and
Tim e
”,Man and Time,(New
York ve Londra, 1957), özellikle s.
40-41: "Grekler, otantik ve eksiksiz varlığı sadece kendinde
olan ve kendisiyle özdeş kalan şeyde, ebedi ve değişmez olan
da bulan bir anlaşılabilirlik idealine bağlı kalarak devinim
ve değişimi gerçekliğin daha aşağı dereceleri olarak görmüş
lerdir. Özdeşlik ancak süreklilik ve kalıcılık
biçiminde, do
layısıyla tekerrür olarak anlaşılabilir. Aynı şeyleri tekrar
layarak, sürekli geri getirerek onların sürmesini sağlayan
döngüsel hareket hiyerarşinin doruğundaki mutlak hareket
sizliğin en dolaysız ifadesidir (dolayısıyla kutsal olana en
yakındır). Meşhur Platoncu tanıma göre göksel kürelerin
döngüsüyle belirlenen ve ölçülen zaman hareketsiz ebediyetin
hareketli bir imgesidir ve bir daire içinde hareket ederek onu
taklit eder. Dolayısıyla, hem tüm kozmik süreç hem de bizim
doğum ve çöküş dünyamızın zamanı bir daire içinde ya da bir
birini izleyen belirsiz sayıda dairelere göre gelişir.
Bu süreç
içinde aynı gerçeklik, değişmez bir yasa ve belirlenmiş
değişimlere uygun olarak oluşturulur, ortadan kaldırılır ve
yeniden oluşturulur. Varlık sonuçta hep aynı kalır,
hiç bir şey
yaratılmaz ve yitmez; dahası, artiketin yıkılış döneminin
bazı düşünürleri -Pitagorasçılar, Stoacılar, Platoncular- bu
zaman
devrelerinin her birinde, bu azonlarda, bu
aeva'd
a aynı
durumların hep ortaya çıktığını ve çıkacağını savunmaya dek
vardırmışlardır. Hiçbir olay biricik değildir; her şey birden
fazla tekrarlanır (örneğin Sokrates’in mahkumiyeti); her
olay daha önce olmuş ve sürekli tekrarlanacaktır, aynı birey
ler daha önce ortaya çıkmış ve devrenin her dönümünde tekrar
ortaya çıkacaklardır.
Kozmik zaman tekerrür ve
anakuklosis,
ebedi dönüştür."
169