Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
175
PULKANATLI GÜVELER, İSPİNOZ KUŞLARI VE
DOĞAL SELEKSİYON
Darwin ‘Türlerin Kökeni’ adlı kitabında, Evrim Teorisi’nin
en temel mekanizması olarak gördüğü doğal seleksiyonu, hay-
van yetiştiricilerinin yapay seleksiyonuyla analoji kurarak açık-
lamaya çalışmıştı. Doğada türlerin ve cinslerin oluşumunda
rol alan bir doğal seleksiyon vakası gözlemleyememişti. Daha
sonra ‘pulkanatlı güveler’ (peppered moths) ile ilgili göz-
lem, doğal seleksiyonla türlerin evriminin oluştuğuna dair en
önemli gözlemsel kanıt olarak ileri sürüldü. Buna göre İngil-
tere’deki sanayileşme sürecinden önce beyaz renkli güveler
çoğunluktaydı. Daha sonra, sanayi bölgelerinin bacalarından
çıkan kurum, ağaçlardaki likenleri koyulaştırmıştır ve beyaz
renkli güveler belirgin olarak görülmeye başlamışlardır. Kuş-
lar, beyaz renkli güveleri daha rahat görüp avlayabildikleri
için, koyu renkli güveler ‘yaşam mücadelesi’nde üstünlük ka-
zanmışlar ve sayıları çoğalmıştır.
376
Biyoloji ders kitaplarının
birçoğunda güveler ile ilgili bu gözlem, doğal seleksiyon yo-
luyla evrimin oluştuğu anlatılırken kullanılan en önemli delil-
dir. Kettlewell’in, güvelerdeki bu ‘endüstriyel alacalığı’, canlı-
ların evriminde gözlenmiş en çarpıcı delil olarak sunduğunu
belirtmek faydalı olacaktır. Kettlewell, ‘Scientific American’da
çıkan bir makalesinde, bu sonucu, “Darwin’in kayıp kanıtını
bulmak” olarak niteledi.
377
Kettlewell’in pulkanatlı güveler üzerindeki gözlem ve de-
neylerine sonradan birçok eleştiri yapıldı. Eğer doğal selek-
siyon koyu renkli güveleri endüstriyel bölgelerde hakim kılı-
yorsa, Manchester şehri gibi endüstriyel kirliliğin olduğu bir
bölgede de bunun gözlenmesi gerekiyordu, ama sonuç bundan
376 Ali Demirsoy, Kalıtım ve Evrim, 11. Baskı, Meteksan, Ankara, (2000), s. 644.
377 H. Kettlewell, Darwin’s Missing Evidence, Scientific American dergisinde, Mart,
(1959), s. 48-53.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
176
farklıydı. Kettlewell’in açıklamalarına ters bir şekilde endüst-
riyel kirliliğin olmadığı Doğu Anglia ve Galler bölgesinde de
koyu renkli güvelerin oranı yüksekti. Ayrıca Kettlewell’in de-
neylerinin güvelerin doğal yerleşim alanlarında yapılmadığı
anlaşıldı. Pulkanatlı güveler geceleri uçar ve normalde gün
ağarmadan ağaçlarındaki dinlenme yerlerine giderler, oysa
yapılan deneylerde güveler açıkta bırakılıp kuşlara hedef ya-
pılmışlardı. Finlandiyalı hayvanbilimci Mikkola, 1984 yılında,
pulkanatlı güvelerin, ağaçların üst kısımlarındaki küçük dal-
ların altını mesken edindiklerini, ancak çok ender durumlarda
ağaç gövdelerini mesken tuttuklarını gösterdi. Oysa biyoloji
kitaplarının birçoğunda, pulkanatlı güveler, ağaç gövdelerinde,
kuşların avlanmasına açık hedef olarak gösterilmektedirler.
Biyolog Bruce Grant’a göre, Kettlewell’in deneyinin en zayıf
yönü, gece uçan güveleri gündüz serbest bırakmasıdır. Chi-
cago Üniversitesi’nden Jerry Coyne, derslerinde öğrettiği pul-
kanatlı güveler ile ilgili ‘delilin’ kusurlu olduğunu 1998 yılında
anlayınca, hayal kırıklığını şöyle ifade etti: “Benim tepkim,
altı yaşında olduğumda, bana hediye getirenin Noel Baba de-
ğil de babam olduğunu öğrendiğimde içine düştüğüm dehşete
benzemektedir.”
378
Sonuçta bu tip tartışmalı unsurlara rağmen,
beyaz renkli güvelerin daha rahat avlandıklarından dolayı yok
olduklarını, koyu renkli olanların varlıklarını daha rahat de-
vam ettirdiklerini anlatan bu örnek oldukça mantıklı gözük-
mektedir. Bu örnekle ilgili bazı sorunlar ister olsun olmasın,
doğada buna benzer doğal seleksiyon olgularının olduğunu ra-
hatlıkla söyleyebiliriz.
Evrim Teorisi’ni savunanların ayırt edici iddialarını iyi tes-
pit edemezsek, bu teorinin bilim felsefesi alanında ileri sürülen
kriterlere ne kadar uyduğunu da iyi tespit edemeyiz; çünkü bu
teoriyi ispat ettiği söylenen delillerin doğru değerlendirmesini
378 Jonathan Wells, Icons of Evolution, s. 137-157.
Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
177
yapmamız mümkün olamaz. Örneğin, birçok biyoloji kitabında
Darwin’in ispinozları (Darwin’s finches) olarak da isimlendi-
rilen ispinoz kuşları ile ilgili olarak ileri sürülen görüşleri ele
alalım. Darwin, Beagle seyahatinde bu kuşları gözlemlemiş-
tir.
379
İspinoz kuşlarının, farklı alt-türlere ayrıldığı, birbirlerin-
den değişik gaga biçimleriyle değişik gıda kaynaklarından ya-
rarlandıkları gösterilmiştir. Farklı gıda kaynaklarına değişik
gagalarıyla uyan türler, doğal seleksiyon ile canlıların çevreye
uyumunun bir delili olarak sunulmuşlardır. Evrim Teorisi’nin
delili olarak ileri sürülen bu delil aslında bu teorinin ayırt edici
bir delili değildir. Bu delil, ancak Linnaeus’un ilk başlardaki
‘türlerin sabitliğinin’ hiç değişmediği fikrine karşı bir kanıt
olarak sunulabilir. Buffon’un kökensel türlerden değişimle ve
Mendel’in melezleşme yoluyla türlerin oluştuğuna dair görüş-
lerine karşı bu delil hiçbir şey ifade etmez. Nitekim melez-
leşme yoluyla yeni ispinoz türlerinin oluştuğu gösterilmiştir.
Buna göre, ispinoz kuşları zamanla alt-türlere ayrılmamış; fa-
kat değişik bir türün nüfusuyla karışarak (at ve eşeğin çift-
leşmesiyle katırın oluşması gibi) yeni türler oluşturmuşlardır.
Pulkanatlı güveler ve ispinoz kuşlarıyla ilgili gözlem ve
deneyler üzerine birçok tartışma vardır. Fakat bu tartışma-
ları tamamen bir kenara bırakıp, bunlar ile ilgili ileri sürü-
lenlerin tamamen doğru olduğunu düşünelim. Bu durumda
da bu deliller, canlıların yepyeni özelliklerinin mutasyonla
ve doğal seleksiyonla oluştuklarının kanıtları olamaz. Evrim
Teorisi’nin doğruluğunu tartışanlar, biyoloji kitaplarındaki is-
pinoz kuşları ve pulkanatlı güveler gibi ‘delilleri’ ele alıp tar-
tışma konusu yapmaktadırlar. Oysa bunların doğruluğundan
veya yanlışlığından daha önemlisi; bunlar doğru olsalar bile
bahsettiğimiz önemli hususların doğruluğunu ispat edecek ma-
hiyette olmadıklarıdır. Daha önce vurgulandığı gibi, Evrim
379 Charles Darwin, Voyage of The Beagle, s. 288.
Dostları ilə paylaş: |