158
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
yerinde de sufilerin ayetlerle ilgili yorumlarından bahsederken tefsir kavramı-
nı kullanmak suretiyle tarafını biraz daha belirginleştirmektedir.
6
Ondan son-
ra yazılan Tefsir Usulü eserlerinde sufilerin bu yorumlarına tefsir demeyen
yok gibidir. Son yüzyıllarda ise bunun bir sorun olmaktan çıktığını görüyoruz.
Kanaatimizce olması gereken de budur; zira fıkıh, kelam, felsefe vs. uleması-
nın Kur’an ayetlerine getirdikleri yorumlar ne kadar tefsirse mutasavvıfların
yorumları da o kadar tefsirdir. Onların tefsirlerinde hem isabetli hem de hata-
lı noktalar bulunduğu gibi, mutasavvıfların tefsirlerinde de benzer durumlar
söz konusudur.
Tasavvuf erbabının Kur’an ayetlerine getirdikleri yorumlara tefsir demekle
sorun bitmemiş, bu tür tefsirin hangiIsimle anılacağı veya tefsirin sistematik
tasnifinde bunun hangi tür tefsire karşılık geleceği hususundafarklı tercih-
ler yapılmıştır. Keza tefsirin bu türünün tarifinde ve tasnifinde de birtakım
farklılıklar ortaya çıkmıştır.Modern zamanlarda tefsir türlerini tasnif eden ilk
usulcülerden olan Zerkânî (1367/1948), sufilerin tefsirinin
(
ةيفوصلا ريسفت
)
işârî
tefsir(
ةراشإاب / يراشلإا ريسفتلا)diye isimlendirildiği kanaatindedir.
7
O,tasnifte riva-
yet tefsiri (
روثأملاب / ةياورلاب ريسفتلا) vedirâyet tefsirinden(يأرلاب / ةياردلاب ريسفتلا)sonra
Kur’an tefsirinin üçüncü türü olarak kabul ettiğibu tefsiri,
8
“Kur’an’ın, sülük
ve tasavvuf erbabına açılan gizli bir işaret sebebiyle zahirinin dışında kalacak,
fakatzahiri manasıyla uzlaştırılabilecek şekilde tevil edilmesidir.”cümlesiyle
tarif etmektedir.
9
Zehebî (ö. 1399/1978) ise, Tefsir tarihine ilişkin meşhur eserindeSufile-
rin Tefsiri (
ةيفوصلا ريسفت) ve Sûfî Tefsir (يفوصلا ريسفتلا) tabirlerini kullanır.
10
O, bu
tefsiri, sahâbe ve tâbiîn rivayeti, tedvin, müstakil bir ilim dalı olma, görüş-
leri senetsiz zikretme merhalelerinden sonra gelen aklî tefsir merhalesin-
de ortaya çıkan tefsir çeşitlerinden biri olarak görür. Ona göre, tefsirin bu
döneminde,dilciler, mezhepçiler, felsefeciler, tarihçiler, fıkıhçılar vebid’atçiler,
Kur’an’ı kendi görüş ve nazariyeleri doğrultusunda yorumladıkları gibi, mu-
dirâsâti’l-Kur’âniyye,
el-Medînetü’l-Münevvera:
el-Memleketü’l-Arabiyyetü’s-Suûdiyye
Vezâretü’ş-şuûni’l-Islâmiyyeve’l-evkâfve’d-da’veve’l-irşâd, ty, C. VI, s. 2309-15.
6
Suyûtî, el-İtkân, VI, 2284.
7
Zerkânî, Menâhilü’l-İrfân, II, 66.
8
Zerkânî, Menâhilü’l-İrfân, II, 12.
9
Zerkânî, Menâhilü’l-İrfân, II, 66.
10
Muhammed Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîrve’l-müfessirûn, Kâhire: MektebetüVehbe, ty, C. II, s.
250-51.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
159
tasavvıflar da insanları[iyiye] yöneltmeyi ve [kötülükten] sakındırmayı amaç-
layarak, bazı ayetlerden kendi meşreplerine, riyazetlerine ve vecd hallerine
uygun düşecek manalar çıkarmışlardır.
11
Onun bu açıklamalarına göre, sûfî
tefsir aklî tefsirin, mutasavvıfın ayetleri tefsir ederken takip ettiği yöntem de
tevilin bir türü olmaktadır.
Zehebî, tasavvufun nazarî ve amelîadlarıyla iki çeşidinin bulunmasından
ve bunlardan her birinin Kur’an tefsirine etkilerinin olduğundan hareketle,
Sufitefsiri ikiye ayırır. Bunlardan birincisi olan Nazarî Sûfî Tefsiri (
يفوصلا ريسفتلا
يرظنلا), bazı mutasavvıfların Kur’an’dan kendi nazariyeleri ve öğretileri para-
lelinde çıkardıkları, ancak ayetlerin dinen desteklenen ve Arap dili tarafından
onaylanan zahirinin dışında kalan anlamlardır.
12
Feyzî / İşârîSûfî Tefsir (
ريسفتلا
يراشلإا وأ يضيفلا يفوصلا) ise, “Kur’an-ı Kerim’in ayetlerinin, sülük erbabına açılan
bazı gizli işaretler gereğince, zahirlerinin zıddına olacak, fakat kastedilen za-
hirleriyle uzlaştırılabilecek şekilde tevil edilmesidir.”
13
Zehebî dinen meşru olan işârî tefsire örnek olarak Âlûsî’nin (1270/1853),
Rûhu’l-maânîadlı tefsirinde ayetlerin zahirlerine uygun bütün yorumlardan
sonra zikrettiği işârî yorumları göstermektedir.
14
Bizim yukarıda bunun irfânîte’vîl olduğunu belirtmemiz, onun bu değer-
lendirmesine mutabık düşmektedir.
Ismail Cerrahoğlu, Tasavvufî (Sûfî) Tefsir ismini kullanarak, bu tür tefsiri
Nazarî Sûfî Tefsir ve
İşârî Sûfî Tefsir şeklinde ikiye ayırmaktadır. Cerrahoğlu’na
göre, nazarî sûfî müfessirler,Kur’an’ı,tetkiklerine ve felsefi görüşlerine da-
yandırıp arzu ettikleri şekilde manalandırmışlar, kendi arzu ve tahayyülleri-
ne göre keyfi olarak tevil etmişler, ondan kendi anlayışlarına uygun anlamlar
çıkarmaya uğraşmışlardır. Işârî Sûfî Tefsirise, Kur’an’ı, zahir manası ile bağ-
daştırılabilen, sülük erbabının bilebileceği birtakım anlamlara ve işaretlere
göre tefsir etmektir. Sufiler, yaptıkları ibadetler ve riyazât sonucunda bazı
ayetlerle ilgili olarak kalplerine doğan manaları remiz ve işaret yoluyla ifade
etmişler, ayetlerin işaretinden hareketle çıkardıkları bumanalara da tefsir de-
ğil, işâret adını vermişlerdir. Bunun için onların tefsirine işârî tefsir adı veril-
miştir. Nazarî Sûfî Tefsir, sufinin zihninde beliren bazı ilmi mukaddimelere
dayanırken, Işârî Sûfî Tefsir, sufinin ruhi riyazetine dayanır. Bu tefsir türleri-
11
Zehebî, et-Tefsîrve’l-müfessirûn, I, 104-09.
12
Zehebî, et-Tefsîrve’l-müfessirûn, II, 251-52.
13
Zehebî, et-Tefsîrve’l-müfessirûn, II, 261.
14
Zehebî, et-Tefsîrve’l-müfessirûn, I, 256-57.