DÎVÂNÜ LÛGATİ’T-TÜRK’TEKİ “KOḌURÇUK” KELİMESİNİN KÖKENİ
ÜZERİNE
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞİNASLIK: GEÇMİŞİ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
resimleri, bebek, oyun suretleri, çocuk oyuncağı, bübek oyunu; çadır, hayal.
— Puppenbilder, Spielbilder, Kinderspiel; Zelt” (Kúnos 1902:133);
Çağdaş Türk Yazıdillerinde: Kırgızcada
kuurçak “Bebek , kukla”
(Yudahin 1998: II, 530), Kazakçada kuvırşak “ Kız çocuklarının oyuncağı,
bebek” (Koç vd. 2003: 298) olarak geçer. Tatarcada kurçak “be bek ve
kukla” (Abdullin vd. 1979: II, 195); Başkurtçada kursak “ 1. Kukla; 2.
Kukol’nıy” (Ahmerov ed. 1958: 350), Özbekçede kurçok “K ukla” (Akobirov
1988:663), Türkmencede gurcak “k ukla, kukol’nıy” (Baskakov ed.
1968:212), Türkiye Türkçesinin Manisa (Akhisar) ağzında kurçak, korçak
“he ykel” (DS 2009:IV, 3007), Yeni Uygurcada koçak ve korçak “k ukla,
çocuk oyuncağı” (Necip 1995: 241, 244) şekillerinde görülmektedir.
Ayrıca H. Baydemir de “ Özbek Koğırçak (Kukla) Tiyatrosu” başlıklı
çalışmasında Borovkov ve Sakaoğlu’nın çalışmalarına dayanarak söz konusu
kelimenin M. Th. Houtsma’nın sözlüğünde kogurçak, kavurcak, kabarcuk
“ Hayal oyunu” (Houtsma, Eine Türkisch-Arabisches Glossar), Pavet de
Courteille’nin sözlüğünde kavurcak “ Çocuk oyuncağı bebekler, Çin
gölgeleri oynatanların perde arkasında gösterdikleri kavurcağı (Çin
gölgelerini) oynatana derler” (Pavet de Courteille, Dictionnaire Turc-
Oriental), Bombaci’de, kurçak, kavurcak “ Tanrılar ve ölüler için kullanılan
törenler ile ilgilidir” (Alessio On Ancient Turkish Dramatic Performances)
(Borovkov 1961: 207-208; Sakaolu 2003: 24) şekillerinde açıklandığını
belirtmiştir (bk. Baydemir 2011:63-74).
Görüldüğü gibi eski ve yeni sözlüklerin birçoğunda sözcük, daha çok
Divanü Lûgat-it- Türk’te belirtilen “ bebek, kukla” anlamıyla yaygınlık
göstermektedir. Bu sözcüklerin hepsinin bir kökten türediği ve zamanla Türk
dünyasının muhtelif bölgelerine yayıldığı anlaşılmaktadır. Kelimenin
kökeniyle ilgili yukarıda da belirtildiği gibi bazı görüşler mevcuttur. Örneğin
Clauson, kelimenin kökeninin belirsiz olduğunu ifade etmiştir (Clauson
1972: 606)
2
. Räsänen ise Moğolca kökenli qaurmag, qugurmag “a sılsız,
yalan” kelimeleriyle ilişkili olduğunu belirtmiştir (1969:220b). Bir diğer
ilginç görüş de Mahmut R. Gazimihâl’a aittir. Gazimihâl, koğırçuk
sözcüğünün bütün söyleyiş biçimleri ile kukla ve Rus tiyatro tarihinin
menşeine ait kogolnaya sözcüklerinin hepsinin aslında kuğ ortak kökünden
türediğini belirtir (Gazimihâl 1959: 1926). En son Ercilasun ve Akkoyunlu
tarafından okunanan DLT sözlüğünde koḍurçuk kelimesiyle ilgili dipnotta
kelimenin muhtemel etimolojisi koḍur+çuk (*koḍur ~ koḍuz “du l kadın”)
şeklinde açıklanmış ve bu kelimelerin Hakasçadaki hozındı “boşanmış
kadın” kelimesiyle karşılaştırılması gerektiği belirtilmiştir Ercilasun ve
Akkoyunlu 2014:220).
2
Bk. Baydemir, Hüseyin, “ Özbek Koğırçak Tiyatrosu”, Uluslararası Sosyal Araştırmaları
Dergisi, Sayı 17, C. 4, 2011. ss. 63-74
Sayfa 790 / 847
Mayrambek OROZOBAYEV
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞİNASLIK: GEÇMİŞİ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
Bu görüşlerden en dikkate alınması gereken Räsänen’in görüşüdür.
Gerçekten de Moğolcada “ aldatmak, hile yapmak” anlamlarında
qagur- ya
da hagur- kelimesi mevcuttur. Ancak hem Türkçede hem de Moğolcada
fiilden isim türeten bir -çuk ya da -çak eki görülmemektedir. Diğer Ercilasun
ve Akkoyunlu tarafından belirtilen koḍur+çuk (*koḍur ~ koḍuz “du l kadın”)
yaklaşımının anlamsal açıdan ilişkilendirmek zordur.
Bu durum bizi koḍurçuk kelimesinin kökeniyle ilgili yeni bir arayış
içerisine girmemize vesile olmaktadır. Kanaatimizce, koḍurçuk kelimesinin
kökü olduğu düşünülen koḍur kelimesi, günümüz Kırgızcasındaki kuur
“e skimiş, kurumuş deri” (Yudahin 1985:455) kelimesinden başka bir şey
değildir. Kırgızcadaki kuur kelimesinin daha eski dönemlerde “ eskimiş ya da
kullanılmış keçe” anlamında da kullanıldığı ihtimali yüksektir. Çünkü
göçebe toplumlarda her türlü günlük gereksinimler (kıyafet, eşya, oyuncak)
için en çok tercih edilen malzeme deri, keçe ve ahşaptır. Hâlbuki Kâşgarlı
Mahmut koḍurçak’ın özellikle keçeden yapıldığını belirtmiştir. Kırgızların
eski göçebe hayatında özellikle fakir aileler kuur ton “de ri cüppe”, kuur şım
“de ri pantolon” giydikleri hakkında bilgiler vardır. Bu deri (kuur) çocuk
oyuncagı olan koḍurçak “ kukla” yapımında da kullanılmış olma ihtimali
vardır. Ayrıca Kırgızcadaki kuur kelimesiyle aynı kökten geldiğini
düşündüğümüz bir başka kurmuşu “k eçeden yapılmış kemer; bir eski keçe
parçası” kelimesi de mevcuttur. Bu kelimenin eski şeklinin kuurumsu
(
kurmuşu şeklini aldığı düşünülmektedir. Bu durumda kelimenin kökünün
yine kuur > kur’a dayandığını söyleyebiliriz. Buna eklenen -(u)msu ekinin
ise adlara ve sıfatlara gelerek kelimeye “be nzerlik, andırma” anlamlarını
katar. (Örn.: ağacımsı, hamurumsu, sarımsı vs.) Öte yandan Çağatay
Türkçesi sözlüğü olarak bilinen Abuşḳa Lügati sözlüğünde “Ac em
dervişlerinin bir keçeyi uzun kesip yine yer yer kesip başlarına sardıkları”
şey (Kaçalin 2011:970) anlamında bir ḳurçuḳ kelimesi de mevcuttur. Bu
kelimenin kökünün de “k eçe parçası” anlamında eski bir *koḍur kelimesine
dayanma ihtimali yüksektir.
Sonuç
Sonuç olarak Türk dili ve kültürü tarihimizin en büyük yapıtı olan
Divanü Lügati’t Türk’te geçen ve günümüze kadar uzanan koḍurçuk
kelimesinin kökeni henüz tam anlamıyla aydınlığa kavuşturulmuş değildir.
Ancak kanaatimizce ta 11. yüzyıllardaki çocuk oyuncağı olarak kullanılan
koḍurçuk isimli oyun aletinin özellikle üretilmiş standart bir alet değil, her
göçebe çocuğunun içerisine bir şey koyup ona keçe ya da eskimiş yumuşak
deri parçasından kılıf yapıp kukla (bebek) şekline sokarak oynadığı bir oyun
aleti olduğudur. Büyüklerin ona taktığı isim de muhtemelen “ küçük keçe
parçası” ya da “ küçük deri parçası” anlamlarında gelen koḍurçuk
kelimesidir.
Sayfa 791 / 847