Beş Katlı Evin Altıncı Katı’nda Sevgiliye Özlem
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
Anar’ın 1956’da yazdığı ilk romanı bazılarına göre uzun öyküsü Ak
Liman da yazılışından 14 yıl sonra 1970 yılında yayımlanmıştır(5).
Salmanov bu romanı Anar’ın romancılığının doruk noktası olarak
değerlendirir. Anar, 1974-1978 arasında Ak Liman’ın devamı sayılacak, bu
bildirinin de konusunu oluşturan, Beş Mertebeli Evin Altıncı Mertebesi
romanın yazar. Türkçe’ye Beş Katlı Evin Altıncı Katı adıyla aktarılan bu
roman 1981 yılında basılır (6).
İsa Habibbeyli “ Büyük bir ustalıkla yazılmış olan “ Beş Katlı Evin
Altıncı Katı” adlı romanı da ele aldığı problemleri ve poetikasına göre,
sadece Anar’ın değil, geniş manada Azerbaycan edebiyatındaki yeni nesir
arayışının başarılı bir örneğidir. Bu eser, modern Azerbaycan edebiyatının
zirvesidir.” sözleriyle değerlendirir (7). Gerçekten de bu yeni nesir içinde
Anar, insanı merkeze alması, konuları, kişileri ve üslubuyla dikkati çeker.
Anar, Azerbaycan Sovyet devrinin kent, burjuva yazarıdır(8). Yapıtlarında
kent insanının toplumsal ruhsal ilişkileri öne çıkar. Aynı konuda İldeniz
Kurtulan’ın söyledikleri de bizi için önemli ve yukardaki cümleleri açıklar
özelliktedir:
“ Anar’ın eserlerinde, Sovyetler döneminde egemen olan sistemin
kendisinden bekleyebileceği işlevi yerine getirdiğini söylemek mümkün
değil. Eserlerinin irdelenmesiyle onun yukardan inebilecek toplumsal eğitim
yönergelerine pek uymayarak, seçtiği konuların fabrika, tarla, çiftlik gibi
ortamlarda gerçekleşmediği görülür; o yüzden eserlerindeki kişiler arasında
alın teri, kol gücü ve toplumsal inancıyla övünen işçiye, köylüye, emekçiye
pek rastlanmaz.
Dekor genellikle kentsel olan caddeler, apartman dairesi ve deniz
kıyısı, plaj ya da bulvardır. İşlenen tema, bireysel iletişim, duygu, sevgi ve
tutku çerçevesinde gelişir.”(9)
Anar’ın romancılığının genel çizgileri böyle olmakla birlikte sosyal,
toplumsal, siyasal, felsefi ve ideolojik konu ve temalara yer vermediğini
söylemek yanlış olur. Bu özellikte romanları olduğu gibi bu özellikler de
romanlarında vardır. Ancak, Beş Katlı Evin Altıncı Katı romanı tam bir aşk
ve özlem romanıdır.
18 bölüm ve bir epilog (son deyiş)tan oluşan roman şimdiden
başlayarak geriye gider ve yeniden şimdiye gelerek son bulur. Romanda
Tahmine ile Zaur’un aşkları, ayrılıkları, Zaur’un ailesinin istediği biriyle
evlenmesi, Tahmine’nin ölümü ve Zaur’un onu unutamayışı ve ona duyduğu
özlemi konu alır. Romanı okumayanlar için bir özet vermek yararlı olacaktır:
Sayfa 61 / 847
Yrd. Doç. Dr. Bedri AYDOĞAN
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
Ünlü bir profesörün oğlu olan Zaur, yer bilim uzmanı olmasına
rağmen Neşriyat adıyla bilinen devlet yayınevinde çalışmaktadır. Aynı
yayınevinde çalışan ve evli bir kadın olan Tahmine’yle güçlü bir aşk
yaşamaktadırlar. Bu ilişkiden haberdar olan ailesi ise onu komşu kızları
Frengiz’le evlendirmek istediklerinden bu aşka şiddetle karşı çıkarlar.
Annesi Tahmine’yi sürekli arayıp kötü sözler söyleyerek rahatsız eder.
Bunalan Tahmine Zaur’dan ayrılmak ister. Onu çok sevdiğinden bunu
başaramaz, ama hep endişe içindedir. Bu aşkın yürümeyeceğini
düşündüğünden işinden ayrılır ve Moskova’ya giderek spikerliğe başlar,
ancak dayanamayıp Zaur’u da oraya çağırır. Moskova’da güzel bir üç gün
geçirirler. Bu durum annesini sinirlendirir. Ona göre Tahmine bir fahişedir.
Frengiz’in ağabeyi Spartak dahil pek çok kişiyle ilişkisi vardır. Tahmine ise
döndüklerinden bu yana kendisini aramamıştır. Zaur kendisini baskı altına
alan annesine kızar ve özlediği, merak ettiği Tahmine’yi arar. Moskova
dönüşü Tahmine soğuk davranır ve kendisini daha sonra aramasını ister.
Zaur endişelenir, kıskançlıklara kapılır. Oysa Tahmine Zaur için, sevmediği
ve kendisini aldattığı kocası Manaf’tan boşanmak için uğraşmaktadır. Bu iş
sonuçlandığında arayacaktır. Zaur, özlemi ve merakı üzerine Tahmine’nin
evine gider. Tahmine Spartak’ın yardımıyla kocasından ayrılmış ve arkadaşı
Medine ile boşanmayı kutlamaktadır. Zaur’u içeri alırlar. Zaur evde
başkalarının olduğunu düşünmektedir. Annesinin de etkisiyle Tahmine’den
kuşkulanmaktan ve kıskanmaktan geri durmaz. Oysa evde kimse yoktur.
Tahmine Zaur’a kendisini çok sevdiğini, onun için boşandığını ve şimdi
özgür olduğunu söyledikten sonra hakkında söylenenlerin iftira olduğunu
belirtip gerçekleri anlatır. Zaur ona inanır ve orada yaşamaya başlar. Çok
güzel günler geçirirler. Annesi Ziver ise boş durmamakta Tahmine’ye
sürekli telefon açıp hakaretler, küfürler etmektedir. Tahmine çok
bunalmasına rağmen bunları Zaur’a yansıtmaz. Bir gün telefonda Zaur
annesinin söylediklerini duyar ve çok öfkelenir. Annesi başkalarını da
devreye sokarak iftiralar üretir. İş yerindekileri devreye sokması Zaur’u
kızdırır ve işinden ayrılmak için istifa dilekçesi verir. Dadaş dilekçeyi işleme
koymaz, Zaur’la konuşur. Bu işin sonu olmadığını, ihtirasın, şehvetin
biteceğini oysa esas olanın evlilik, nikah ve çocuk olduğunu söyler. Aşk
buraya ulaşırsa anlamlıdır. Bu arada babasının bir kalp krizi geçirdiğini de
ekler. Zaur kafası karışmış olarak Tahmine’nin yanına gelir. Annesi yine
Tahmine’yi arayıp bunaltmıştır. Medine de annesinin ağzının payını
vermiştir. Zaur, Medine’nin işe karışıp annesine kötü sözler söylemesine
kızmıştır. Yine kavga ederler. Tahmine Zaur’un kendisine güvenmediğini ve
Sayfa 62 / 847