Beş Katlı Evin Altıncı Katı’nda Sevgiliye Özlem
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
gederem özümden. Ne aşkı, ne sevgisi canım? İstek var, ihtiras var, arzuya
ulaşma, özleyiş var, isteğine ulaştıktan sonra da doygunluk, bezginlik,
kayıtsızlık var, o kadar. Geri kalanın hepsi laftır, boştur.”
Bu anlayış, bu felsefe Zaur’un aşkla imtihanını oluşturur. Gerçek
aşkla, ihtiras arasındaki farkı bir türlü göremez ve içindeki iyi insanı,
sevgiye, aşka inanan insanı çıkaramaz. Erkek egemen toplum bunu böyle
kodlamış, ona böyle bir hak vermiştir. Topluma göre de aşk ihtirastır ve
zararlıdır. İhtiras bitince geriye ne kalacaktır? Dadaş da romanda Tahmine
için işinden ayrılan Zaur’a aynıyla bunları söyler.
“Ben sizi anlıyorum, birbirinize raslamışsınız, beğenmişsiniz
birbirinizi, bağlanmışsınız birbirinize. Aşk diyorsunuz buna, sevgi
diyorsunuz, ne derseniz deyin, ben kınamıyorum sizi. İkiniz de gençsiniz,
sağlıklısınız, güzelsiniz, yakışıklısınız, birbirinizi celbetmişsiniz, bunda
kimsenin suçu yok. Biliyorum, hepsini biliyorum. Moskova’da da birlikte
oldunuz, Şimdi Bakü’de de bir evde oturuyorsunuz. Ama oğul inan bana, bir
gün her şey sona eriyor, en çılgın ihtiras bile bitip tükeniyor ve eğer erkekle
kadını ihtirastan başka bir şey bağlamıyorsa, yani onlar aileyle, çocukla,
nikâhla birbirlerine bağlı değillerse, o zaman bu çeşit alakalar öyle dehşetli
bir işkenceye çevriliyor ki ibrete değer.” 186
“Şimdi ayrılsanız, ömrünüzün bu günlerini daima hoş bir
hayıflanmayla, hafif bir tasayla yad edeceksiniz, şirin bir rüya gibi Fakat
alakanız devam ederse o zaman adamakıllı azap eziyete çevrilecek. Tıka
basa yiyip doymaktansa, her şeyden biraz tatmanın başka bir tadı var, inan
bana.” 187
“ Tahmine anlamış bunu, bir süre sonra sen de anlayacaksın ve
anlayana kadar hem kendin azap çekeceksin, hem de başkalarına, o
cümleden annene babana eziyet edeceksin” 185-6
Bu görüşler hem Zaur’un anne babasının hem toplumun bakış açısını
yansıtmaktadır. Dadaş, önce Tahmine’yle konuşmuş, Zaur’a onun gerçeği
gördüğünü söylemiştir. Bu bir kandırmacadır aslında. Tahmine zorunlu
olarak kendini kandırmaya çalışmakta, Dadaş da önce Zaur’u sonra her
ikisini. İhtiras ve aşk geçicidir. İnsanı yorar ve üzer. Tadılıp tadında
bırakılmalıdır.
Zaur aşkla ihtiras ve şehvet arasında gidip gelir. Tahmine’ye karşı
çevresinin ve en çok da annesinin ürettiği dedikodu ve iftiralarla mücadele
eder, aşkı güçlendiğinde direnir, kuşkuları, kıskançlıkları arttığında
lakayıtlaşır, kaçar. Tahmine ile ilişkilerini bunlar belirler ve yönlendirir.
Tahmine de bunları bilmekte, kendi dürüst aşkının iyi sonuç vermeyeceğine
Sayfa 67 / 847
Yrd. Doç. Dr. Bedri AYDOĞAN
U L U S L A R A R A S I S E M P O Z Y U M
“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI”
(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih)
kanaat getirmekte, bu yüzden Zaur’dan uzaklaşmak, ayrılmak istemektedir.
İlişkilerinin her aşamasında bunu tekrar eder.
Deniz dönüşü Spartakların yazlığında Zaur’un el falına bakar. Buna
göre ayrılacaklar, Zaur başkasıyla evlenecektir. Kendisi için de ölüm görür.
Aslında bu falda görünenler romanın bundan sonrasının özetidir ve aynıyla
gerçek olmuştur. Dadaş’ın söylediği noktaya gelmişlerdir.
“Bak alım şimdi sende ne var ne yok? İşte bu şöhret hattıdır, sende
var bu hat. Bu hat ay hattından başlar, yani gerçek hayattan çok hayallere
kapılıyorsun. Fakat bu hat da gerçek hayat hattına bitişiyor. Şunu görüyor
musun işte şu çizgiyi… Evet… Bak…B ak… İki ya da üç çocuğun olacak.
İkisi büyük ihtimalle erkek çocuğudur.” 31
“Bak , şu çizgiyi görüyor musun –senin özelliğin varmış-, bütün
hislerini, düşüncelerini işe, iş yapmaya yoğunlaştırabiliyormuşsun. Şuurun
uyanıktır, isabetlidir; birazcık, çok az derecede hayale, hülyaya kapılıyorsun.
Çok ileri yaşlara dek ömür süreceksin ve sonuna kadar da hayatı seveceksin.
Servetin çok olmayacak. Başka şehre göç etmeyeceksin. İşte bu çizgi
mücadele çizgisidir, fakat o başka bir çizgiye bitişmiyor. İşte bu da Venüs
kemeridir, sevme ve aldanma özelliği. Bu çizgi de yarıda kesiliyor.” 31-2
En çetin imtihandan orta yaşlarda geçeksin. Hayatın ikiye ayrılacak,
-bak görüyor musun bu çatallaşmış çizgiyi,- işte bu talih çizgisidir. Bir ara
çok zor vaziyette kalacaksın Yaşlandıkça huyun, tabiatın daha mülayim
olacak, ama nüfuzun, saygınlığın artacak. İnşallah senin nüfuzlu, saygın
zamanını görürüm. Zaurcuk seni bu görünüşte hiç tasavvur edemiyorum.” 32
Tahmine kendi falına da bakar. Elindeki çizgi kesilmiştir. Kesilenin
ne olduğunu söyler:
“Bu benim ömrümdür. Kesilmesi de ölüm. Erken ölüm. İhtiyar bir
falcı vardı, o bakmıştı falıma, o dedi:” 32
Tahmine kendisi için ölümden başka bir şey söylemez. Fal
gerçekleşir, erken ölürse kendisi için yanacak kimse olmadığını düşünür.
Yalnız sayılır zaten. Kocası, komşusu Medine bir süre yanacaklardır belki.
Zaur da.
Bu faldakilerin aynıyla gerçekleştiğini söylemiştik. Ayrılırlar,
Tahmine ölür. Zaur evlenir, dört çocuğu olur. Üçü oğlan sonuncusu kız. Zaur
bir ara bakan yardımcısı olsa da sonuna kadar orada kalamaz, fazla parası da
olmaz. Orta halli memur yaşamı Hayalleri vardır, kızı olursa adını Tahmine
koyacaktır, ama çekinir, neyse ki oğlu olur. Yaşlandıkça mülayimleşir,
lakayıtlaşır, hayatına hükmedemez, yakınları ölür, sadece kendisini sürükler,
Sayfa 68 / 847