GeçMİŞİ, bugüNÜ ve geleceğİ



Yüklə 8,38 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə36/368
tarix11.04.2018
ölçüsü8,38 Mb.
#37823
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   368

Beş Katlı Evin Altıncı Katı’nda Sevgiliye Özlem 

U L U S L A R A R A S I   S E M P O Z Y U M  

“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI” 

(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih) 

 

Tahmine  topluma  ders  veren,  yoz  ahlakı  sorgulayan  bu  sözlerine 



mutluluğun  her  şeyin  üstünde  olduğunu  ekler.  Mutluluklarını  bozacak 

iftiralara karşı kendi arzusunu açıklarken kendisini savunur: 

 

“M elaike filan değilim, bu konuda hiçbir tasavvurun olmasın. Ama 



şurası  da  bir  hakikattir  ki  ben  kimseyi  seni  sevdiğim  gibi  sevmedim  ve 

şimdiye  dek  hiç  kimseye  de  seni  sevdiğimi  söylemedim.  İşte  en  büyük 

hakikat budur. Zaur’cuk dünyada tek bir hakikat var, dünyada tek bir hakikat 

var:  Kalbin  saadeti.  Saadet,  mutluluk  budur  işte.  Bak  bu  akşam  var  ya  bu 

dünyada,  kuşların okuduğu  bu  orman  var  ya,  sen  varsın,  ben  varım  ve  biz 

birbirimizi seviyoruz ya, birlikte olunca bahtiyar oluyoruz ya; işte budur esas 

hakikat  ve  bundan  başka  hakikat  de  yoktur.  Sen  uçup  Moskova’ya 

geldiğinde,  havaalanının  salonunda  uzaktan  seni  görünce  bilsen  ne  kadar 

sevindim?!” 84 

 

 



Romanın  birçok  yerinde  Tahmin’i  aşkını  samimi  ve  cesur  bir 

biçimde ifade eder. 

 

 

“Sana   bunu  söylemem  gerek?  Biliyorum  bunu  demek  doğru  değil, 



dememeliyim  ama,…  seviyorum  seni…  Sensiz  duramıyorum…  Senden 

başka hiç kimse lazım değil bana… ” 82 

 

 

Tahmine’nin aşkına bağlılığı, sahip çıkışı, özverisi ölene dek sürmüş 



ve aşkı için ölmüştür. Buna karşılık Zaur’un kararsızlığı kafa karışıklığı hiç 

durulmamıştır. Etkilenmeler, kuşkular, kıskançlıklar yakasını bırakmamıştır. 

Bazen  aşkın  saflığını  yakalarken  kıskançlıkları  arttığına  aşkın  saflığını 

yitirmiş yine kararsızlığa düşmüştür. Başlangıçta aşkın ihtiras, şehvet yönü 

ağır  basar.  Aşkı  eğlence,  bağlanmayı  engel  olarak  görür.      Tahmine’ye 

bağlanırken  severken  baskılar  ve  kıskançlıklar  artınca  şöyle  bir  sonuca 

geldiği olur: 

 

 



“   Diyelim  ki  Dadaş  veya  Spartak  Tahmine’nin  dostudur.  Bana  ne? 

Neyimdir  benim  Tahmine?  Karım  mı,  kızım  mı,  bacım  mı?  Tamamen 

yabancı bir kişidir. Güzeldir, cazibelidir, beni de çekiyor, celbediyor. Ben de 

niyetimi  gerçekleştirdim,  yakınlığımız  oldu  onunla,  hoş  dakikalar,  saatler 

yaşadık.Şimdi de kendisinin dediği gibi ayrılmalıyız. Çok güzel, artık ıztırap 

çekmek, kıskanmak niye? Neyimdir benim? Hiçbir şeyim? Onun namusunu 

ben mi kurtarmalıyım?” 47 

 

Sayfa 71 / 847




Yrd. Doç. Dr. Bedri AYDOĞAN 

U L U S L A R A R A S I   S E M P O Z Y U M  

“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI” 

(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih) 

 

 



“Z aur  istediğine  nail  olmuştu,  artık  şimdi  azap,  eziyet  çekmeye, 

ağrısını  sızısını  kalbine  gömmeye  ne  gerek  vardı.  Olan  olmuş,  geçen 

geçmişti. Bana ne? Tahmine kimdir benim için? Üç  aylık hoş bir hatıra, o 

kadar.” 53  

 

 

Bu  daha  belirttiğimiz  ve  eleştirdiğimiz  ahlak  anlayışının  bir 



yansımasıdır.  Sevdiğine,  aşkına  sahip  çıkmak  yerine  karım  mı  kızım  mı 

diyerek uzaklaş(tır)mayı önceliyor. Bir kendini arıtma durumu. Ayrıca yine 

hazza  dayanan  bir  çıkar  var.  Zaur  hiçbir  zaman  aşkın  sorumluluğunu 

taşıyamamış  ya  da  böyle  bir  sorumluluğa  inanmamıştır.  Ayrılmalarından 

sonra Medine arayıp Tahmine’nin kendisini çok sevdiğini, kendisini içkiye 

verdiğin  söylediğinde  aynı  biçimde  sorumluluktan  kaçar.  Bağlanmadan, 

sorumluluk almadan bu ilişkiyi sürdürmeyi düşünür.  

 

“Ne  aşk  gerektir  bana,  ne  sadakat.  Yalnız  gönül  eğlendiren  hoş 



buluşmalar, görüşmeler. Tahmine de buna razıysa çok güzel görüşürüz, razı 

değilse. Razı olmayıp da ne yapacak? Medin demiyor muydu ki senin için 

ölüyor  kızcağız.  Yarın  iştedir,  akşama  doğru  telefon  ederim..  Zaur  bu  hoş 

düşünceyle uykuya daldı.” 

 

 

Zaur  aşk  anlayışında  çıktığı  noktaya  dönmüş  görünmektedir.  Aşk 



yerine  toplumun  ,  ailenin  beklentilerine  uymayı  daha  karlı  bulur.  Kendisi 

için  yeni  bir  gelecek  kurar.  Evi,  arabası  vardır.  Yerbilim  araştırma 

gezilerinden  ilginç  taşlar  getirecek,  evini  doğanın  güzel  bir  köşesine 

çevirecek, uzak ülkelere seyahat edecek, evde sağlıklı, mutlu bir ailesi, gül 

gibi  karısı,  bakımlı  çocukları  olacaktı.  Bu  annesinin  babasının,  toplumun 

önerdiği bir yaşamdı. Sadece aşk, aşkın sorumlulukları, sıkıntıları yoktu. Bu 

Zaur  için  çok  daha  iyi  ve  kolay  bir  yaşamdı.  Vermeyi  düşünmeyen  hep 

almayı düşünen biri için bundan daha büyük mutluluk olmazdı. 

 

 

Zaur’un bu düşünceleri, arzuları  madalyonun bir yüzünü oluşturur. 



Oysa  madalyonun  bir  de  öbür  yüzü  vardır.  Aşk  Zaur’a  hiç  mutluluk 

vermemiş midir?  Zaur âşıkken mutlu olmamış mıdır. Bu noktada Zaur’un 

aşka  olumlu  yaklaştığı,  saf  bir  aşk  yaşayabileceği  yönünde düşünceleri  de 

olmuştur.  Bu  düşünceler  mutlu  anlarında  ortaya  çıkar.  Örneğin  Tahmine 

televizyonda dolaylı olarak Zaur’un yaş gününü kutladığında. 

 

Sayfa 72 / 847




Beş Katlı Evin Altıncı Katı’nda Sevgiliye Özlem 

U L U S L A R A R A S I   S E M P O Z Y U M  

“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI” 

(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih) 

 

 



“  Üç  dört  kadeh  içmişti  Zaur,  beyni  dumanlanmıştı  biraz.  Ama 

birden  ona  öyle  geldi  ki  Tahmine’yi  seviyor,  hiç  kimseyi  hiçbir  zaman 

sevmediği kadar seviyor.” 77 

 

Moskova’ya  Tahmine’yle  buluşmak  için  giden  Zaur  onu 



havaalanında gördüğünde şu duygular içindedir: 

 

  “Eğer  hayatı  boyunca  bahtiyar  yılları,  ayları,  günleri,  saatleri, 



dakikaları olduysa, mutlu dakikalarının en mutlusu bu andı.  Domodedovo 

havaalanının  şeffaf  salonunda  uzaktan  tahmine’yi  gördüğü,  ona  doğru 

koştuğu, Tahmine’yi kolları arasına aldığı ve Tahmine’nin de ona: 

-Zaurcuk, ne iyi etinde geldin dediği andı.” 81 

 

 

“Z aur şimdi sevdiğine emindi, sevildiğine de ve sevgi onu öyle bir 



mutluluk duygusuna bürümüştü ki, hiçbir şey  bu saadeti yaralayamazdı.” 83 

 

 



“Z aur yalnız ve yalnız bahtiyarlık duyuyordu.” 96 

 

 



Zaur  Moskova’dan  dönüp  Tahmine’den  ayrıldıktan  sonra  dost 

toplantılarına, sohbetlere katılır, ancak aklı Tahmine’nin yanındadır:  

 

O  da  sohbetlere,  tartışmalara,  şakalara  katılıyor,  ama  fikri    hayali  



buralardan  uzaklarda,  Tahmine’nin  yanındaydı  ve  sevinçle,  herhalde 

Tahmine de nerde olursa olsun beni hatırlıyor, tutkulu görüşmelerimizin hoş 

anlarını hayalinde bir daha canlandırıyor, yaşatıyor diye düşünüyordu.” 155-

6  


 

“Z aur  onu  öpücüklere  boğuyordu;  öyle  zannediyordu  ki  ılık  bir 

bahar günü bir ormandadırlar. Etraf yeşil ve serindir, sık yapraklar arasından 

sızan  güneş  ışıkları.görülmektedir,  onlar  aşklarının  artık  uzakta  kalan  ilk 

günleri  kadar  bahtiyar  ve  her  şeyden  uzaktırlar.  Zaur;  Tahmine’yi 

sıvazlıyordu, okşuyordu. Bu okşamalar, sevmeler, öpüşler bitmek bilmiyor, 

uzadıkça  uzuyordu  ve  sanki  ikisinin  de  yüreğine  bu    çılgınlığın  sonuna  az 

kaldığı, çok az kaldığı damlamıştı.” 182-3 

 

Zaur Tahmine’den ayrılıp eve döndükten sonra bir gün sabah altıda 



telefon çalar , bir türkü sesi gelir. Telefon eden konuşmaz türküleri dinletip 

telefonu  kapatır.    Zaur  arayanın  Tahmine  olduğunu  anlar.    Türkü bittikten 

sonra da onu çok sevdiğini fark eder. 

 

 



“T ürkü bitti ve telefonu kapattı  Tahmine. Zaur sigara yaktı ve öyle 

derin bir özlem duydu ki az kalsın uluyacaktı.” 251 

Sayfa 73 / 847



Yüklə 8,38 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   368




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə