172
D
Ü Ş Ü N C E
D
Ü N Y A S I N D A
T
Ü R K İ Z
Münevver Karî, çağrı niteliğindeki bu söz-
leriyle bir yandan toplumunun içinde bulunduğu
durumu anlatırken, diğer yandan bilginin gücüne
olan inançla milletin ve gelecek kuşakların kurtulu-
şu için çaba göstermenin sorumluluğunun millete,
Müslümanlara düştüğünü, ilerlemenin anahtarının
bilgi ve eğitim olduğunu, dolayısıyla Ceditçilerin
reformu gerçekleştirmek için “usul-i cedid” okul-
larını, yenileşme planlarının merkezine aldıklarını
vurguluyordu. Bu da yenilik hareketinde sürekli
iyileşme ve yenileşme kavramlarını temel alan Ce-
ditçileri, doğrudan doğruya aydınlanma geleneği
içine yerleştiriyor, böylece mensup oldukları top-
lumdaki diğer gruplardan ayırıyordu.
1901-1905 yılları arasında, yeni metodu uy-
gulayan okulların açılması, Buhara başta olmak
üzere diğer şehirlerde Çarlık yönetimi ve mahallî
muhafazakârların engelleriyle karşı karşıya gel-
di. Müslüman Türkler arasında eğitim reformuyla
Batılılaşmayı hedef alan “usul-i cedid” hareketi-
ne, eski sistemde öğretimin savunucusu “usul-i
kadimciler” diye adlandırılan mollalar, işanlar ve
muhafazakârlar büyük tepki gösterdiler. Eski usulcüler yeni okullarda fen dersleri
ve pozitif ilimlerin okutulmasını zararlı buldular; bütün imkânları ile buna karşı
koymaya çalıştılar. Ceditçileri zararlı ve tehlikeli gösterdiler (Taymas 1966: 168, Dev-
let 1999: 53).
Usul-i cedid okulları açılırken Türkistanlı aydınlar da pek çok güçlük ve dire-
nişle karşılaştı. Yeni okullar için 1902’de
Üstaz-ı evvel adlı ilk ders kitabını yazan Taş-
kent’teki “usul-i cedid” okulunun muallimi Saidresul Azizî’ye “kafir, hain” lakâbı
verildi. Semerkant’ta Sıddık Aczî beş-altı bin kişinin huzurunda, Ulugbek Medrese-
si Camii’nde “kâfir” ilân edildi. Cedit hareketinin öncülerinden Avlanî 1904’te cedit
okulu açıp öğretmenlik yaptığı günlerde, mollaların Ceditçileri, halk arasında “mü-
nafık, müfsid, zındık, dinsiz”
sözleriyle karalamaya başladığını, Münevver Karî ise
o yıllarda cedit okullarına ulema, zenginler hemen herkesin karşı olduğunu, Cedit-
çilerin bu okullara iyi gözle bakanları kendilerine dost görüp onları kucakladığını
yazıyordu (Kasımov 2004: 25).
Bunların yanında usul-i ceditçiler yeni metot okulları kurarken çeşitli malî
zorluklarla karşılaştılar. Rus hükûmetinin yeni açılan okullara bir desteği olmadığı
Usul-i cedid
okulları açılırken
Türkistanlı
aydınlar da
pek
çok güçlük
ve direnişle
karşılaştı. Yeni
okullar için
1902’de Üstaz-ı
evvel adlı
ilk ders
kitabını yazan
Taşkent’teki
“usul-i cedid”
okulunun
muallimi
Saidresul Azizî’ye
“kafir, hain”
lakâbı verildi.