D ü Ş Ü n c e d ü n ya s I n da



Yüklə 1,74 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə77/113
tarix22.07.2018
ölçüsü1,74 Mb.
#58351
1   ...   73   74   75   76   77   78   79   80   ...   113

167
Giriş
19. yüzyılın ikinci yarısında, Türkistan’ın
1
 sosyal ve siyasî yapısını derinden 
etkileyen  ve  yeniden  şekillendiren  gelişmelerden  biri,  Rus  yayılmasının  sona 
ermesiyle  Rus  hakimiyetinin  kurulmaya  başlanması;  diğeri  de  Rusya’da  yaşayan 
Müslüman Türklerin en önemli fikir hareketi “Ceditçilik”in  ortaya çıkmasıdır. 
Çarlık  Rusyası’nda,  cedit  hareketinin  gelişmesine  ve  yayılmasına  yol  açan 
önemli sosyal ve siyasî olayların yaşandığı 20. yüzyılın başında, ortaya çıkan tablo: 
1905-1917 yılları arasındaki iki savaş, bir genel isyan ve iki ihtilal Rusya’da Çarlık 
yönetiminin sona ermesi, 1905 yılında Çarlık Rusyası’nın Mançurya’da, Rus-Japon 
Savaşında  yenilmesi  sonucunda  çıkan  ihtilalde  Rusya’da  Meşrutiyet  idaresinin 
kurulması, Birinci Dünya Savaşı sırasında, Türkistan’da genel halk isyanının çıkması 
(1916),  1917  Şubat  ve  Ekim  İhtilallerinin  gerçekleşmesi…  20.  yüzyılın  başında, 
Rusya’da yaşanan bu sosyal ve siyasî olaylar Çarlık idaresi altındaki diğer ülkeler 
kadar Türkistan’ı da etkiledi.
1884  yılında  İsmail  Gaspıralı’nın  (1851-1914)  Bahçesaray’da  açtığı  «usul-i 
cedid” okulunda, hazırladığı ve uyguladığı eğitim reformuyla başlatılan ceditçilik, 
Türkistan’da  20.  yüzyılın  ilk  yıllarından  başlayarak  ağırlıklı  olarak  Özbek 
aydınlarının öncülüğünde eğitim, basın, edebiyat ve siyaset alanlarında önemli rol 
oynamış, döneminin sosyal ve kültürel hayatını derinden etkilemiş bir millî uyanış 
ve aydınlanma hareketi olarak tanımlanabilir. 
Türk
İ
stan - Özbek 
Ced
İ

İ
l
İ
ğ
İ
Prof. Dr. Münevver Tekcan
*

Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim 
Üyesi.


168
D
Ü Ş Ü N C E  
D
Ü N Y A S I N D A  
T
Ü R K İ Z
İlk önce eğitim, basın ve edebiyatta kendini 
gösteren  bu  yenileşme  hareketini,  benzer  reform 
ve değişim çabalarından ayıran en belirgin özelliği, 
Doğu  medeniyetlerinde  genel  olarak  yukarıdan 
gelen  iyileştirme  politikaları  yerine,  yenileşmenin 
halkın  arasından  gelen  aydınların  öncülüğünde 
ortaya çıkıp yükselmesiydi. Bu yenilikçi hareketin 
alışılmamış  biçimde  ortaya  çıkışı,  Çarlık 
idaresi  altındaki  Müslüman  Türklerin  yönetim 
mekanizmalarında  reform  yapmalarına  imkân 
vermeyen sosyal konumlarından ileri geliyordu. Bu 
durum, toplumun değişim ve gelişimini sağlayacak 
iyileştirme  politika  ile  metotlarını  belirleyen  ve 
uygulayan  çok  yönlü  aydınların  tıpkı  Tatarlar 
arasında  olduğu  gibi,  Türkistan’da  da  özellikle 
kültürel sahada yenileşme yolunu seçmelerine yol 
açtı. 
Eğitim sahasında başlayan ve zaman içinde 
sosyal hayatın bütün alanlarına yayılan bu yenileş-
me hareketinin öncüsü, bir Kırım Tatarı olan Gas-
pıralı,  Türk-Tatar  birliğinin  ve  Müslüman  hayat 
tarzına uygun bir modernleşmenin önde gelen sa-
vunucusu ve Rusya’daki Müslümanlar için bir “Ba-
şöğretmen” oldu. Gaspıralı’nın ders kitaplarını ken-
disinin yazdığı ve Müslüman okulları için miras bı-
raktığı önemli bir eğitim sistemi terimi olan “usul-i 
cedid” yani “yeni metot”, bütün eğitim programlarında uygulanmaya başlandı ve 
daha sonra bu sistemin takipçileri “Ceditçiler” olarak adlandırıldı. Türkistan’da 20. 
yüzyılın başında ortaya çıkan Özbek ceditçiğinin önde gelen temsilcileri Münevver 
Karî (1880-1933), Mahmud Hoca Behbudî (1874-1919), Sadreddin Ayni (1878-1054), 
Abdullah Avlanî (1878-1934), Abdurrauf Fıtrat (1886-1938), Abdülhamid Süleyman 
Çolpan (1897-1938), Mustafa Çokay (1890-1941) Osman Hoca (1878-1968) gibi ay-
dınlardı. 
Türkistan’da cedit okullarının açılmasından önce, Semerkant ve Buhara çevre-
sinde reform fikrini ilk olarak Ahmet Kalle adıyla tanınan Ahmed Daniş (1828-1904) 
ortaya attı. Ahmed Daniş Buhara Hanlığı’nın Ruslar tarafından ele geçirildiği yıllar-
da birkaç defa Rusya’ya gitmiş ve Buhara’nın ne kadar geri kaldığını anlamıştı. Isla-
hat fikirlerini, Nevâdirü’l vekâî ve Tercüme-i Ahvâl-i Emîr-i Buhara-i Şerif adlı eserlerin-
İlk önce 
eğitim, basın 
ve edebiyatta 
kendini gösteren 
bu yenileşme 
hareketini, 
benzer reform 
ve değişim 
çabalarından 
ayıran en belirgin 
özelliği, Doğu 
medeniyetlerinde 
genel olarak 
yukarıdan gelen 
iyileştirme 
politikaları yerine, 
yenileşmenin 
halkın arasından 
gelen aydınların 
öncülüğünde 
ortaya çıkıp 
yükselmesiydi.


169
S
İ Y A S E T   V E  
K
Ü L T Ü R  
D
E R G İ S İ
de ve başka yollarla yaymaya başladı.  Bununla bir-
likte 19. yüzyılın başlarındaki eski mektep medrese 
sistemine itirazlar, özellikle A. Kursavî (1776-1813) 
ve Ş. Mercanî (1819-1889)’nin ilerlemeye engel oldu-
ğu düşüncesiyle Buhara mektep medrese sitemini 
şiddetle eleştiren kitapları önemli rol oynadılar. Ce-
ditçiliğin  gelişmesinde  ise,  Gaspıralı’nın  Tercüman 
(1883-1804)  gazetesi  ile  Kazan  ve  Azerbaycan’dan 
gelen  çeşitli  yayınlar  ve  Osmanlı  Türkiyesi’ndeki 
yenileşme  hareketleri  etkili  oldu  (Devlet  1999:  39-
40).  Ayrıca  19.  yüzyılın  sonunda,  Müslüman  ül-
keleri  arasında  yayılan  Cemaleddin Afganî  (1849-
1897) ve Muhammed Abduh (1839-1905) adları ile 
bağlantılı dinî reformlar, Avrupa sömürgeciliğine karşı birlik olmakla ilgili fikirler 
ceditçiliğin doğmasında belirli bir etkiye sahipti (Kasımov 2004: 4).
İdil-Ural  ve  Azerbaycan’daki  yenileşme  faaliyetlerinden  sonra  20.  yüzyılın 
başlarında ortaya çıkan ve kendine özgü birtakım yerel özellikler edinen Türkistan 
ceditçiliği,  öncelikle  sosyal,  siyasî  ve  kültürel  bir  hareket  olarak  toplumun  bütün 
kesimlerinde,  bir  uyanış  ideolojisi  olarak  hizmet  etmiştir.  Begali  Kasımov  Özbek 
ceditçiliğini,  “Kafkas,  Volga  boyu  ve  Türkiye’deki  ceditçiliklere  göre  geleneklere 
fazla bağlanıp kalan, genel Avrupa içtimaî medenî cereyanına yönelme fikrini ger-
çekleştirmek  için  zorlu  bir  yoldan  geçen  ceditçiliktir.”  diye  tanımlamakta,  Özbek 
ceditçilerinin tutumunu ise “Bizim ceditçilerde fikir ve gaye karışıklığı çok kuvvetli 
olmuştur.” biçiminde ifade etmektedir. Kasımov’a göre, bu durum özellikle üç farklı 
yolun seçildiği bağımsızlık mücadelesinde göze çarpıyordu. Bunlardan ilki, Dükçü 
İşan İsyanı, 1916 Merdikarlık Hareketi ve Basmacılık’ta
2
 görüldüğü gibi Rusya’ya 
bağımlılıktan  güç  kullanarak  kurtulmak,  savaşarak  özgürlüğe  ulaşmaktı.  İkincisi 
Gaspıralı ve M. Behbudî’nin seçtiği Rusların yardımı ile bilime sahip olmak, eğitim 
meselesinde haklar elde etmek, millî özellikleri canlandırmak amacını taşıyan mura-
sa yoluydu. Münevver Karî, Hamza ve Avlanî gibi işbirliği yapma yolunu seçenlerin 
amacı ise önce Çar memurları, sonrasında Şura hükûmeti ile birlikte onların prog-
ramlarına katılmak ve imkân dâhilinde bağımsızlığa ulaşmak için belli hazırlıklar 
yapmaktı (Kasımov 2004: 5, 6).
Bu  çalışmada,  yenileşme  hareketinin  Türkistan’da  eğitim,  basın  ve  siyasî 
alanlarda  en  yoğun  olduğu  dönem,  yani  20.  yüzyılın  ilk  yıllarından  cedit 
hareketinin büyük ölçüde gücünü yitirdiği ve yeni sınırların belirlendiği 1924 ilk 
Sovyet  anayasasının  kabulüne  kadar  olan  süreç  ağırlıklı  olarak  ele  alınacaktır. 
Yine çalışmamızda, ceditçilik yolunda bir araya gelen Özbek aydınlarının Taşkent, 
Türkistan 
ceditçiliği, 
öncelikle sosyal, 
siyasî ve kültürel 
bir hareket olarak 
toplumun bütün 
kesimlerinde, bir 
uyanış ideolojisi 
olarak hizmet 
etmiştir.


Yüklə 1,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   73   74   75   76   77   78   79   80   ...   113




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə