Atatürkün Türk Tanımı:
"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna
mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik,
en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin
içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın
şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu;
sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu; Bir gün o
tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk
budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. "
Anılarla Atatürk
HAPI YUTARDI
Atatürk Galatasaray Lisesi'nde öğrencilerden birine sordu:
-Nil olmasaydı, Mısır ne olurdu?
Öğrenci,çabuk yanıt vermek için boş bulunup:
-Hapı yutardı...dedi.
Bu yanıt Atatürk'ün hoşuna gitti.Öğrenciye on numara verdi.
YURDUMUN TOPRAĞI TEMİZDİR
Kral Edvard İstanbul'a geldiği zaman,yatından bir motora binerek
Dolmabahçe Sarayına yanaştı.
Atatürk rıhtımda onu bekliyordu.Deniz dalgalıydı.Kralın bindiği motor,inip
çıkıyordu.
İmparator rıhtıma çıkmak istediği bir sırada,eli yere değerek tozlandı.
O sırada Atatürk elini uzatmış bulunuyordu.
Bunu gören Kral bir mendille elini silmek istediği zaman Atatürk:
-Yurdumun toprağı temizdir,o elinizi kirletmez,diyerek Kralı elinden tutup
rıhtıma çıkardı.
DEVRİM BİR ANDA OLUR YA DA OLMAZ
Atatürk yazı devrimini gerçekleştirmişti.
Yaşlı,genç,kadın,erkek tüm yurttaşlar yeni harfleri öğrenmek için gece
gündüz kurslara gidiyorlardı.
Devrimi izleyen iki yıl içinde bir buçuk milyon vatandaş okur yazar olmuştu.
yazı devriminin en dikkate değer yanı,Atatürk'ün bu devrimin yerleşmesinde
en ufak bir ihmali bile kabul etmemiş olmasıdır.
Örneğin bazı kimseler kendisine:
-Paşam,ilkokulların ilk sınıflarından itibaren yeni harflerle öğretime
başlayalım.
O kuşakla birlikte ortaokulu,liseyi ve üniversiteyi izletelim,diyorlardı.
Atatürk bu görüş ve düşüncelerin hiçbirisine yanaşmadı. -Devrim ya bir anda
olur,yada hiç olmaz,dedi.
YAPACAKLARIMDAN SÖZ EDİN
Bir soruşturma dolayısıyla,Atatürk'ün başardığı işlerden Vasıf Çınar söz
açmıştı.
Kendisine Sordu:
-Sizin en büyük eseriniz hangisidir?
Atatürk'ün kısa cevabı şu olmuştu:
-Benim yaptığım işler,biri ötekine bağlı gerekli olan işlerdir.Fakat,bana
yaptıklarımdan değil,
Yapacaklarımdan söz edin.
BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK
Yazı devriminden sonra(1928), Atatürk'ün kara tahta başındaki resmi
görülünce,O'na "başöğretmen" denilmeye başlanmıştı.
Aslında,adlandırmada geç kalınmıştı.
Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra,bir İstanbul gazetecisi kendisine şöyle bir
soru yöneltmişti:
-Yurdu kurtardınız. Şimdi ne yapmak istrerdiniz?
Hiç duraklamadan şu cevabı vermişti:
-Milli Eğitim Bakanı olarak Türk Kültürünü Yükseltmeye çalışmak, en büyük
amacımdır.
Ondan sonra Atatürk nerede görünse,mutlaka orada bir okula girer,öğretmen
ve öğrencilerle konuşurdu.
Birgün Atatürk'ün yolu köy okuluna düştü.Tek sınıflı okulda bir genç
öğretmen ders veriyordu.
Atatürk sınıfa girince,öğretmen kürsüsünü terk etti.
Atatürk:
-Hayır,yerinizde oturunuz ve dersinize devam ediniz,dedi.Eğer izin
verirseniz,bizde sizden faydalanmak isteriz. Sınıfa girdiği zaman,
Cumhurbaşkanı bile öğretmenden sonra gelir.
*
*
Atatürk'ün Hakkinda Bilinmesi Gereken 30 şey
1. "ATA" LAFINI SEVMEZDİ
"Atatürk" hitabını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir
konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak
almıştı. Kendisine " Ata " diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.
2. EN SEVDİĞİ YEMEK
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayati boyunca en
sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama
cani istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.
3. EN BÜYÜK HAYALI DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI
Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki
çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.
4. BAŞUCU KİTABI "ÇALIKUŞU" YDU
Binlerce kitabi vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayati boyunca hatta
cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin'in ünlü Çalıkuşu"
romanını hep yanında taşır, her gün rasgele bir yerinden açar, birkaç sayfa
okurdu.
5. KABUL SALONUNDA Kİ AT YAVRUSU
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. "Fox" adini verdiği köpeği,
Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi
ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin
Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.
6. TAM BİR SALON ADAMI
En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu. Klasik Bati müziği
dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.
7. GÖMLEKLERİNİN TÜMÜ BEYAZDI
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de özel olarak
dikilirken sonra yerli malı kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için
Beyoğlu`nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.
8. DOLABINDA LACİVERT'E YER YOKTU
Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi. Lacivert takım giymeyi
sevmezdi.
9. ÖLÇÜLERİ
Boyu 1.74 idi. Hayatinin son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının
ilerlemeye başlamasıyla 46'ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan
Dostları ilə paylaş: |