ayakkabı giyerdi.
10. RUMELİ ŞİVESİ
Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli
şivesiyle telaffuz ederdi.
11. HAZİN BİR HİKAYE
Hayatında bir dönem çok önemli yer tutan Mustafa Kemal`in evlenmesinden
sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanim`in mezarının nerede
olduğu bilinmiyor.
12. CUMHURBAŞKANLIĞINDAN SIKILIYORDU.
Hayatinin çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak
geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve
sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.
13. PAPA`NIN TEMSİLCİSİNE ELBİSE
Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa
çıkmaları yasaklanınca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı
eliyle bir koleksiyon hazırlattı.
14. KENDİSİ TIRAŞ OLMAZDI
Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi. Yataktan kalkar kalkmaz
odasındaki divanin üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini
sigarasını içerdi. Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.
15. DÜZEN TAKINTISI VARDI
Evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.
16. HOŞGÖRÜLÜ LİDER
Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tütünü içmeye çalışırken eli yanmış,
"Alın bunu kendi içsin" diyerek Atatürk`e küfretmişti. Mahkemeye
çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra "Onu mahkemeye vereceğinize
doğru dürüst sigara içmesini temin edin" dedi.
17. SİGARA PAZARLIĞI
Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç
paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk "sekiz" demişti. Doktor bunu günde bir
pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti :" Ben
zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım".
18. "BU NASIL HALKÇILIK?"
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün milletvekillerinden
bilet parası almamasına şaşırmış nedenini sormuştu. Trenin milletvekillerine
bedava olduğunu örgenince epey sinirlenmiş, "Ne de güzel halkçılık ama"
demişti.
19. "LAİKLİK ADAM OLMAKTIR!"
İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini
anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak bir din
bilgini olan üyeye cevap vermişti : "Adam olmak demektir hocam, adam
olmak! "
20. KURBANLARI BAĞIŞLARDI
Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz böyle
durumlarda sırtını döner yada kesilmelerini engellerdi.
21. YABANCI DİLE MERAKI
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca'yı sonraki yıllarda geliştirdi.
Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de
eklerdi.
22. FASULYESİNE POKER
Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı. Oyun
sonunda kazandıklarını iade ederdi.
23. KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI
Cephelerde düşmanla göğüs göğüs'e savaşmış biri olarak en ilginç özelliği
savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.
24. KULAKLARI DUYAN TEK KİŞİ
Fransız tarihçisi Herriot Ankara`ya geldiğinde Gazi`nin kulaklarının duyuyor
olmasına şaşırmış anılarında bunu espirili bir dille anlatmıştı :"T.C`de bir tane
kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar".
25. BİR RİCASI
Bir gün halk arasında dolaşırken kara çarşaflı bir kadına rastlamış, "Hafız
Hanım benim hatırım için başındaki örtüyü açar mısın ?" diye sormuştu.
Kadın çarşafını açarak, Atatürk' ün ellerini öptü.
26. BİLARDO VE YÜZME
Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner , yüzmeye gider ve bilardo oynardı.
27. EN BAŞARILI DERS.
Eğitim hayatı boyunca en basarili dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi
hayati boyunca sürdü.
28. YAĞCILARA GEÇİT YOK
Yağcılara çok kızardı. Bir akşam sofrasında kendisine gereksiz şekilde iltifat
eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.
29. SON YILBAŞI GECESİ
1937`yi 1938`e bağlayan son yılbaşı gecesini Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü
Aras ile baş başa geçirmişti. O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana hediye
etmişti.
30. KÖŞKTEKİ GÜVERCİNLİK
Kuşları çok severdi. Çankaya Köşkü`nde özel bir bakicinin ilgilendiği
güvercinliği vardı.
(Ali Kılıç; Kemal Arıburnu, Ayyaldız Matbaası- Ankara 1960
‘Atatürk Anekdotlar, Anılar’, s: 197 )
***
ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini,
ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en
kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek
isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve
cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde
bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve
şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine
kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin
mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt
edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin
her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha
vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve
Dostları ilə paylaş: |