58
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER
Milleti birbirine düşman etmeyi önlemek ve diğer devletlerin veya
misyonerlerin kontrolünden kurtarmak, milletlerin birbiriyle olan diya-
loklarını artırmak adına, bir tedbir olarak, zorlamak yerine azınlıkların
devletin lisanını öğrenmek istemediği takdirde, bütün diller öğretilerek bu
sağlanmaya çalışılmıştır. Birçok orta dereceli okulda Ermenice dersleri de
konmuştur. Bu bağlamda bir lisan okulu açılması dahi göze alınmış, dev-
let yetkilileri azınlık lisânını (özellikle Ermenice ) Türklere öğretecek bir
lisân okulunun açılması, bütün Hıristiyan okullarında da Türkçe lisânının
okutulmasının mecburi tutulmasının şart olduğu belirtilmiştir
29
.
Osmanlı Devleti ortaya çıkan bütün olumsuzluklara rağmen, cemaat-
lerin eğitim sistemini kendi temsilcilerinin oluşturacağı heyetlere bırak-
mıştır
Ermeni Milleti Nizamnamesi’nde, maarif komisyonunun Ermenilerin
bütün eğitim sistemini düzenleyen ve teftiş eden bir heyet olarak görev ya-
pacağı anlaşılmaktadır. Yani devlet kendine bir şikayet gelmediği müddet-
çe bu konuda müdahil olmayacaktır
30
. Sadece daha ileriki yıllarda (1880)
okulların eğitim programlarını onaylamakla yetinmiştir. Böylece sadece
dinî sorumluluklarla sınırlı bir millet statüsü tanınmıştır
31
.
Maarif konusunda kurulacak komisyonlarda, kendileriyle ilgili konu-
larda müdahil olacakları bir yetki verilerek
düzenlemelerde söz sahibi ol-
ması ve eğitimde yine her cemaatin fi krinin alınması sağlanmıştır. Vilâyet
maarif komisyonlarında bütün milletlerin temsilcileri yer almıştır. Fakat ne
yazık ki yabancı devletlerin Osmanlı Devleti üzerindeki etkisi ve birçok
şehirde açmış oldukları konsoloslukları vasıtasıyla buralarda da etkili ol-
muşlar ve maarif komisyonlarında dahi misyonerler görev almışlardır
32
.
29 BOA, Osmanlı Belgelerinde Ermeniler Kataloğu., Cilt 6, No: 57, Tarih:1 Şubat 1888,
s.166 (Maiyet-i askerî komisyonundan mabeyin başkitabetine).
30 Ali Şafak, “Der-i Saadet Ermeni Patriğinin Suret-i İntihabına Dair Nizamname Hükümleri
ve Hukukî Açıdan Değerlendirme”, Ermeni Araştırmaları I. Türkiye Kongresi, Cilt II, An-
kara 2003, s.2005.
31 Öke, a.g.e., s.52 vd.
32 1298 Tarihli Mamuretü’l-Aziz Vilâyet Sâlnamesi, s.50.
59
Doç. Dr. Erdal AÇIKSES
Mamuratül’l-Aziz merkez vilâyet maarif komisyonu heyeti
Reis
Aza
Beyzade Mehmed Efendi
Reşid Efendi
Mustafa Naci Efendi
Asaf Bey
İzmir miralayı
Sâlise
Müderrisinden
Sâlise
Aza
Ali Hulusi Efendi
Mustafa Efendi
Amerikalı Mr. Barnım (Barnum)
Arasıl Ağa
En küçük kazada bile heyetlerde Ermeni temsilciler mevcuttur. Fakat
çoğunlukla bazı misyoner okulundaki görevli Ermeniler, bu komisyonlara
seçtirilmiştir. Özellikle de Protestan Ermeniler göreve getirilmiştir
33
.
Ergani sancağı Maarif komisyon heyeti
Reisi
Müfti Efendi rütbe müderris
Aza
Tahrirat müdüri Efendi
Defter-i Hakanî memuru Efendi
Bedros Efendi
Kostantin Efendi
Verilen imkân ve serbestî ile Ermeni toplumu Osmanlı Devleti içe-
risinde en iyi eğitim alan toplum olma özelliğine de sahip olmuştur. Bunun
için 1900 yılında doktor ve eczacıların % 60’ını Ermenilerin teşkil ettiğini
söylemek yeterlidir sanırım
34
.
Sonuç
Osmanlı Devleti kendinden önce bölgeye hâkim olan Bizanslılar gibi
gayrimüslimlerin sosyal hayatlarına müdahale etmediği için 500 yıl bera-
berce huzur içinde yaşamıştır. Eğer başta din ve sosyal hayatları konusun-
da müdahale etseydi bu kadar uzun süre beraberce huzur içinde yaşamaları
mümkün olmazdı.
33 1298 Tarihli Mamuretü’l-Aziz Vilâyet Sâlnamesi, s.72.
34 Yuluğ Tekin Kurat, “Doğu Anadolu’da Ermeni Sorunu ( 1900- 1920)”, Tarih Boyunca
Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, 8-12 Ekim 1984, Ankara 1985,
s.227.
60
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER
Yıllarca beraber yaşayan, eğitim ve kültür konusunda serbestçe hare-
ket eden Ermeni toplumunun bu rahat halini ilk bozanlar, yabancı devletler
ve onların uzantıları misyonerler olmuştur. Önce Gregorian Ermeni mille-
tini huzursuz etmiş ve kendi arasında Gregorian- Katolik-Protestan olmak
üzere üç parçaya bölmüşlerdir. Katolik ve Protestan Ermenilerin tarafında
olan yabancı devletler, bununla yetinmeyip bu guruplar arasında olayların
çıkmasına sebep olmuşlar ve suçlu olarak gördükleri Gregorianlar üzerine
baskı kurmaya çalışmışlardır. Osmanlı Devleti’ni adeta tehdit etmişlerdir.
Zaman içerisinde iç müdahalelerle, Müslümanlarla Ermeni milletinin ara-
sına nifak sokarak iki toplumun da huzurunun bozulmasına sebep olmuş-
lardır.
Osmanlının yetki verdiği Patrikler vasıtasıyla Ermeni toplumunun
kültürel ve iç hukuk prensiplerinin düzenlenip yürütüldüğü yıllarda bir
huzursuzluk çıkmazken, neden son yüzyılda özellikle de Tanzimat ve Is-
lahat Fermanları’nı din değiştirme ve müdahale şeklinde yorumlayan dış
mihrakların işe karışmasından sonra huzur bozulmuştur? Düşünülmesi ge-
reken esas nokta da budur. Bu oyunlara gelmemek için iki toplumun iki
eski komşu, arkadaş veya ismini ne koyarsanız o şekilde yaklaşarak kendi
aralarındaki problemlere çare aramalılardır diyerek sözlerimi bitirmek is-
tiyorum.