İMÂm ali (A. S) R sûresi Rahman, Rahim Allah'ın Adıyla "Şüphesiz biz, sana Kevser'i verdik. Şu hâlde Rabbin için namaz kıl ve tekbir alırken, namazda ellerini boğazına kadar kaldır. Doğrusu asıl soyu kesik olan, sana kin duyandır


- İMÂM ALİ'NİN (A.S) ALDIĞI YARALARIN SAYISI VE RESULULLAH'IN (S.A.A) ÜZÜNTÜSÜ



Yüklə 238,23 Kb.
səhifə35/56
tarix01.08.2018
ölçüsü238,23 Kb.
#59922
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   56

123- İMÂM ALİ'NİN (A.S) ALDIĞI YARALARIN SAYISI VE RESULULLAH'IN (S.A.A) ÜZÜNTÜSÜ


569- El-İhtisâs kitabında şöyle yazılmıştır: Hz. Ali'de (a.s) toplanan yetmiş haslet hakkında şöyle zikretmişlerdir:

"Hz. Ali (a.s) aldığı yaraların acısından dolayı hiçbir kimseye şikâyette bulunmamıştır ve sürekli başından ayağına kadar bedeninin her yerini kaplayan yara izlerini saklamaya çalışırdı. Allah yolunda aldığı bu yaraların sayısı bine ulaşmıştı!"

Yine şöyle nakledilmiştir: 'Emirü'l-Müminin (a.s) Uhud Savaşı'ndan döndüğünde, seksen yara almıştı ki, yaraların arasına koyulan fitil, öbür taraftan dışarıya çıkıyordu. Resulullah (s.a.a), onu ziyaret etmek için yanına geldi ve ezilmiş et parçası gibi onu bir derinin üzerinde görünce, ağladı… Yaraları pansuman yapan iki kadın durmadan Resulullah'a şikâyette bulunup 'Ya Resulallah, biz onun durumundan endişeleniyoruz; koyduğumuz fitiller yaraların bir yanından girip diğer yanından dışarı çıkıyor. Ayrıca o acısını gizliyor!' Râvi diyor ki: 'Hz. Ali (a.s), dünyadan gittiği sırada bütün bedenindeki yara izlerini saydılar, bin yara izi olduğu ortaya çıktı!"625[625]

570- Enes b. Mâlik'ten şöyle nakledilmiştir:

"Uhud günü Ali'yi Resulullah'ın (s.a.a) yanına getirdiler. Bedeninde altmış küsür mızrak, kılıç ve ok yarası vardı. Resulullah (s.a.a), yaralara elini sürmeye başladı. Elini sürdüğü her yer Allah'ın izniyle sanki hiç yaralanmamış gibi iyileşiyordu."626[626]

571- Ebû Dünyâ el-Muammerü'l-Mağribî'nin, Hz. Emi-rü'l-Müminin Ali'den (a.s) şöyle duyduğu nakledilmiştir:

"Ben Hayber vakıasında yirmi beş yara aldım. O halimle Resulullah'ın (s.a.a) yanına geldiğimde, bana olanları görünce ağladı; ardından göz yaşlarını alıp yaralarıma sürdü; anında rahatladım."627[627]

572- Tefsîr-i Kummî'de, Hz. Emirü'l-Müminin Ali'nin (a.s) Uhud'da aldığı yaraların sayısı doksan, El- Harâic kitabında ise kırk yara ve ayrıca on altı kılıç darbesi olarak nakledilmiştir ki o darbelerin dördünde, darbenin şiddetinden yere düşmüştür! Sa'dü's-Suûd kitabında ise yaraların sayısı, seksen olarak verilmiştir."628[628]

3. Bölüm

• Gadîr-i Hum Olayı

• İmâm Ali'nin (a.s) İmâmeti

• İmâm Ali'nin (a.s) Velâyeti

• İmâm Ali'nin (a.s) Hilâfeti

• İmâm Ali'ye (a.s) Muhalefetin Sonuçları


gadîr-i hûm olayı

124- İMÂM ALİ (A.S) VE GADÎR-İ HÛM OLAYI


"Ey Resul, sana indirileni tebliğ et! (İnsanlara ulaştır) ve eğer bunu yapmazsan peygamberliğini tebliğ etmemiş gibi olursun. Ve Allah seni insanlardan koruyacak."629[629]

"Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim."630[630]

573- Ebû Saîd-i Hudrî'den şöyle nakledilmiştir:

"Peygamber (s.a.a) Zilhicce ayının on sekizi, Perşembe gününde Gadîr-i Hum denen yerde indiğinde, insanları Ali'ye davet etti ve onun iki pazısından tutarak yukarı kaldırdı; öyle ki insanlar Allah Resulü'nün koltuk altının beyazlığını gördü. Ondan sonra şöyle buyurdu: "Allah-u Ekber! Dinin tekmil oluşu, nimetin tamamlanışı ve benim risâletime ve benden sonra Ali'nin velâyetine Rabb'ın razı oluşundan dolayı, Allah'a hamd olsun. Ben kimin mevlâsı (velâyet sahibi) isem, Ali de onun mevlâsıdır."631[631]

574- Cerîr'den şöyle nakledilmiştir:

"Veda haccında, hac merasimi için Resulullah (s.a.a) ile birlikte idik. Dönüşte "Gadîr-i Hûm" denen bir yere ulaştık. Allah Resulü (s.a.a) namaz için toplanmamızı emretti. Bizler (Muhacirler ve Ensâr) toplandığımızda, Allah Resulü (s.a.a) ortamızda ayağa kalkarak şöyle buyurdu: 'Ey insanlar, neye şehâdet ediyorsunuz?' Onlar da 'Allah'tan başka ilah olmadığına şehâdet ediyoruz' dediler. Tekrar sordu: 'Sonra neye şehâdet ediyorsunuz?' Şu cevabı verdiler: 'Muhammed'in (s.a.a) Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna. 'Peki sizin veliniz kimdir?' diye sorduğunda, Allah ve onun Resulü bizim mevlâmızdır' dediler. Râvî diyor ki, Allah Resulü (s.a.a) daha sonra Ali'nin pazısına vurdu ve onu ayağa kaldırdı. Daha sonra da onları bırakıp kollarını tuttu ve şöyle buyurdu: 'Allah ve Resulü kimin Mevlâsı ise, bu (Ali) da onun mevlâsıdır; Allah'ım, onu seveni sev ve ona düşman olanın düşmanı ol! Allah'ım, insanlardan kim onu severse, sen de onun sevgilisi ol ve kim ona buğz ederse, sen de ona buğz et."632[632]

575- Yine şöyle rivâyet edilmiştir:

"…'Namaza toplanın' diye seslendi. Her kes toplandığında, Allah Resulü (s.a.a), yanında Ali de (a.s) bulunduğu hâlde dışarıya çıktı ve şöyle hitap etti: 'Ey insanlar, beni her kadın ve erkek müminin mevlâsı bilmiyor musunuz?' 'Evet, biliyoruz' dediklerinde şöyle devam etti: 'Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır; Allah'ım, onu seveni sev ve ona düşman olana düşman ol; ona yardım edene yardım et ve onu yalnız bırakanı yalnız bırak; ona destek olana destek ol; ona buğz edene buğz et ve ona muhabbet besleyene, muhabbet göster."633[633]

576- Sa'd'dan şöyle nakledilmiştir:

"Mekke yolunda Resulullah (s.a.a) ile birlikte idik. 'Gadîr-i Hûm' denen yere ulaştığında, insanların durmasını emretti. Sonra ileri gidenleri geri getirtti ve geri kalanlar da yanına ulaştılar. Herkes yanına toplandığında, onlara şöyle hitap etti: 'Ey insanlar, sizin veliniz kimdir?' Üç defa 'Allah ve Resulü'dür' dediler. Ardından Ali'nin elinden tutup ayağa kaldırdı ve şöyle buyurdu: 'Kimin velisi, Allah ve Resulü ise, bu (Ali) da onun velisidir; Allah'ım, onu seveni sev ve ona düşman olana düşman ol."634[634]

577- İmâm Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde şöyle nakledilmektedir: "Abdullah bize babasından, o da Affân'-dan, o da Hammâd b. Seleme'den, o da Ali b. Zeyd'den, o da Adiy b. Sâbit'ten, o da Berâ' b. Âzip'ten şöyle nakletmiştir:

"Biz, bir yolculukta Resulullah (s.a.a) ile birlikteydik. "Gadîr-i Hûm" denen yerde konakladık. Hepimizin toplanması için çağrı yapıldı. İki ağacın altı, Allah Resulü için temizlendi. Allah Resulü (s.a.a) öğle namazını kıldıktan sonra Ali'nin elini tuttu ve şöyle buyurdu: "Acaba benim her müminin kendi nefsinden daha evla olduğumu (üzerinde velâyet ve tasarruf hakkına sahip olduğumu) bilmiyor musunuz?" (Müslümanlar) "Evet biliyoruz" dediler. Bunun üzerine, Ali'nin elini tuttuğu hâlde şöyle buyurdu: "Ben kimin mevlâsı isem, Ali onun mevlâsıdır. Allah'ım, onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol." Sonra Ömer (b. Hattâp), Ali'nin karşısına geçip ona şöyle dedi: "Ne mutlu sana ey Ebû Tâlib'in oğlu, her mümin erkeğin ve her mümine kadının mevlâsı oldun!"635[635]

578- Hadis ve tarih ehlinin hemen hepsinin ittifakıyla, Allah Resulü (s.a.a) Gadîr-i Hum günü okuduğu hutbede şu cümleleri buyurmuştur: "Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır." Bunun üzerine Ömer, Hz. Ali'ye (a.s) hitaben şöyle dedi: "Ne mutlu sana ey Ebe'l-Hasan. Şüphesiz benim ve her erkek ve kadın müminin mevlâsı oldun."636[636]

579- Resulullah (s.a.a): "Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır; Allah'ım, onu seveni sev ve ona düşman olana düşman ol."637[637]

580- Resulullah (s.a.a): "Ben, kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır; Allah'ım, onu seveni sev ve ona düşman olana düşman ol; ona yardım edene yardım et ve onu yalnız bırakanı yalnız bırak ve ona zulmeden kimseye lanet et!"638[638]



Yüklə 238,23 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   56




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə