•
Dinç, Turan, Halow, 18. Asır Türkmen Şairi Azadi’nin Türkmenlerin İktisadi ve Toplumsal Hayatına…
•
127
•
KIŞ 2012 / SAYI 60
bilig
“Dolmagaý hergiz herislerniň gözi,
Jümle älem mülkün alsa, düp-düzi.”
Dolmaz hiçbir zaman harislerin gözü,
Cümle âlem mülkün alsa, düm-düzü.
Azadi, günümüz kapitalizminde olduğu gibi insanın mutluluğunun maddi
yanının doyurulmasında olmadığını; maddi zenginliğin bir amaç değil araç
olduğunu, hırsın iyi yönde kullanılması gerektiğini
ve mutlu olmak için
insanın var olan sınırsız isteklerinin kontrol altına alınmasını öğütlemekte-
dir. Bilindiği gibi, feodal yöneticiler, özellikle doğulu feodaller serveti,
zenginliği ile dikkat çekmeye çalışıyorlardı.
Mal-mülk zenginliğin göster-
gesi olup, gerektiğinde onu para olarak kullanmak mümkündü. Azadi,
idarecilerin mal biriktirmekle uğraşmamaları, onların asıl servetinin vatan-
daşlarının maddi refahı olduğunu vurguluyordu: “Mal biriktirmeyen padi-
şah halkına sitem etmez” (Azady 1962: 59.)
Sonuç
Halkın huzurlu yaşamını ve iktisadi refahını temin edecek merkezi bir devlet
sistemi ile siyasi idare varlığı Azadi’nin olması gereken ideal sistemini oluş-
turmuştur. Merkezi yönetimin tesisi, toplumun gelişmesi ve halkın refahı
gibi çok önemli hususlar, Türkmen edebiyatında ilk defa Azadi’nin “Va'z–ı
Âzâd” eserinde sistematik olarak konu edilmiştir.
Sosyal gelişiminin seyri ve
Azadi’nin o devirdeki bilgileri sınıf düşüncesine ve sınıf mücadelesine kadar
ulaşmasına izin vermemiştir. Ama o toplumun zenginlerden ve fakirlerden,
güçlülerden ve zayıflardan oluştuğunu tespit etmiştir. Eserinde zenginlerin
ve fakirlerin, güçlülerin ve zayıfların arasındaki çelişkiler hakkındaki düşün-
cesini izah etmiştir. Özellikle halkın ve zorbalığın beklentilerinin birbirinden
farklı olması hakkındaki düşünceleri çok belirgindir.
Azadi’nin “Va'z–ı Âzâd” eserinde ifade ettiği görüşler incelendiğinde; onun
kendi döneminde toplum ve iktisat hakkında sistematik ve ileri bir görüşe
sahip olduğu, Türkmen boylarının taleplerine çözüm arayışı
içinde bulun-
duğu anlaşılmaktadır. Özellikle, Türkmenleri geri kalmaktan kurtarma yol-
ları, halkı zorluktan ve zulümden, yorucu savaşlardan ve soygunculuktan
kurtarma, kötü durumda olan tarımı ve ticareti yeniden geliştirme, Türk-
men halkının iktisadi durumunu iyileştirme vb. meseleler o dönemin önde
gelen insanlarını kafa yormaya sevk etmiştir. Azadi’nin görüşleriyle halkın
hayatının
iyi yönde değişeceğine, toplumun iç kavgalardan ve yoksulluktan
kurtulacağına dair umut vermesi geleceğe iyimser bakışından ve halkı ümit-
sizliğe düşmekten alıkoyma çabasından kaynaklanmıştır. Azadi, bu yönüyle
•
Dinç, Turan, Halow, 18. Asır Türkmen Şairi Azadi’nin Türkmenlerin İktisadi ve Toplumsal Hayatına…
•
128
•
bilig
KIŞ 2012 / SAYI 60
Türkmenleri iktisadi ve toplumsal refaha ulaştıracak maddi koşulları dile
getirmekle kalmamış; bu koşulların oluşmasına zemin hazırlayacak güçlü bir
“toplumsal motivasyon”un teminine yönelik önemli bir görev üstlenmiştir.
Açıklamalar
1
“18. asır başlarında, Hive topraklarında Türkmen boylarından Teke, Yomut, Çavdur, Abdal,
İğdir, Arabacı, Deveci ve diğer küçük boylar yaşıyordu. Hive’deki Türkmenlerin yaşam du-
rumu çok karmaşık ve zor şartlar altındaydı. Hive topraklarında yaşayan 200 bine yakın
Türkmen uzun süre hayvancılık ve tarımla geçinmiştir. Abulgazi Han zamanında (1643–
1663), Türkmen boylarının bir kısmı Tecen ve Merv’e
göç etmeyi düşünmüş, fakat Han’ın
güç kullanmasıyla geriye dönmüşlerdr. Nadirşah’ın Hive hanlığını ele geçirdiği 1740 senesin-
de, boyun eğmek istemeyen çok sayıdaki Türkmen boyu, Balkan, Mangışlak, Üsyurd’a göç-
müştür.”
(Turkmenistan Ylymlar Akademiyasy Ş.Batırov Taryh Instituty 1993: 91-92)
2
“Türkmen köylerinde her tarım senesi öncesinde bir kez (Ağustos ayında), Ahal’ın bazı yerle-
rinde senede iki kez (ilkbahar ve kış ekiminin önünde) toprağa-suya hakkı olanların sayımı
yapılıyordu. Bu sayıma göre, halka toprak-su bir senelik veya altı aylık süreyle dağıtılıyordu.
Süre bittiğinde, herkes eski toprağını-suyunu kaybediyordu. Yeni yılda bu olay yeniden tek-
rarlanıyordu. Bu sistem “sanaşık” (sayım) olarak isimlendirilmiştir (Yazlıyev 1994: 178)”.
3
“Mülk” adı verilen arazi ve su mülkiyetinin özel olarak mülkiyette bulundurulması, daha
çok üretim gücünün kullanımına yararlı olmuştur ve “sanaşık” sistemi yavaş yavaş orta-
dan kaldırmıştır.”
(Yazlıyev 1994: 178)
4
Türkmen topraklarından eski ipek yolunun geçtiği bilinmektedir. İpek yolu,
uzak doğu
ülkelerini yakın güney ve Avrupa ülkelerine bağlıyordu. Bu yol Merv’den geçerek Murgap
kıyısından güneye doğru ayrılmıştı. Sasaniler zamanında
güney Türkmenistan üzerinden
Hazar denizine ulaşan ticaret yolu da önemlidir. Orta asırlarda Türkmen toprakları üze-
rinden, esas olarak iki büyük ticaret yolu geçiyordu. “Bunlardan biri uzak doğu ülkelerini
yakın doğu ülkelerine bağlıyordu. Diğeri ise, Orta Asya’yı Avrupa ve Rusya’ya bağlıyordu.
Bu yolların biri Nişabur’dan Serahs’a ve Merv’e ulaşıyordu. Merv’den geçen yol Kuşmey-
han’ın (şimdiki Kişman harabeliği) üzerinden Amul’a (Sovyet zamanındaki Carcev şehri)
ulaşıyordu. Amul’dan Burdalık ve Zemmi’ye (Sovyet zamanındaki Kerki şehri) giden bir
yol da bulunuyordu. Ticaret yolunun biri Amuderya’nın sol kıyısından Amul’dan Ha-
rezm’e ulaşıyordu. Merv’den Harezm’e giden yolların biri Hurmuzfarra’dan Sayfin’e çıka-
rak, Tahiriya şehrinin yakınında Amul’dan gelen yolla birleşiyordu. Merv Murgab üzerin-
den Belh, oradan da Hindistan’a uzanan büyük bir ticaret yolu olmuştu (Atamammedow
ve diğerleri 1978: 165)”. “Buhara, Hive, Afganistan, İran, Rusya
ve diğer ülkelerden gelen
kervanlardan mal alıyor ve kendi mallarını da onlara satıyorlardı. Kervanın büyüklüğü ve
yolun tehlike durumuna göre ticarete giden kervanın korunması için askeri güç gerekiyor-
du. Başka yerlere ticarete gitmek, Türkmenlerim ticaretini ve kültür düzeyini geliştirmiştir.”
(Yazlıyev 1994: 178). Sonraki dönemlerde,
coğrafi keşifler, savaşların devam etmesi ve diğer
sebeplerden dolayı bu topraklardan geçen büyük ipek yolunun önemi azaltmıştır.
5
Eski İran hükümdarı Nuşirevan, 6. asırda yaşamış ve adaletli bir yönetici olarak edebiya-
ta girmiştir.