38
Bu İlahi Kıvılcımlar, dış plandan içe doğru hareketleri sırasında arkalarında bir dizi örnek yapı bırakırlar.
Daha sonra diğer yönde planlardan geçtiklerinde, kendilerinden sonra gelen Kıvılcımların evrimlerini
yönlendiren 'Kuvvet' ve 'Kudret' temsilcileri olurlar.
Bu nedenle, ilk kümedeki Kıvılcımlara 'Lortlar',
'Prensler' veya 'Yönetici Sınıfı' gibi tanımlamalar getirilir.
Sonraki kümenin evrimi, bu ilk kümenin geçirdiği süreçten farklıdır. İlk kümenin eriştiği evrimsel
aşamanın bilgisini kendine katan Logos, bu bilgiyi ikinci kümeye bir vibrasyon şeklinde yansıtır. Böylece
bu yeni küme evrimine, kendinden önceki Kıvılcımların büyük bir emek sarf ederek geliştirdikleri bir
reaksiyon kapasitesi ile başlar. Bu arada kendilerini, ilk kümenin yarattığı uydudaki atomların
aktivitelerinin meydana getirdiği bir tesir küresi içinde bulurlar.
Bu kümedeki Kıvılcımlar da, evrim süreçleri boyunca geçtikleri planların maddelerinden, kendi
etraflarında katmanlar meydana getirirler.
Yalnız bu sefer farklı bir durum vardır: Bu Kıvılcımlar
bilinçliliklerini bir grup zihni oluşturacak şekilde birleştirmek çabasında değildirler.
Bunun yerine, zaten
mevcut olan zihinle uyum içine girmeye yönelirler. Sadece kendi aralarında değil, daha önceki kümenin
tesirlerini içeren küreyle de birlik kurma eğilimini taşırlar.
Bu birlik kurulduğunda, Logos bu kavrayışı değerlendirir ve içe dönüp, öznel tefekkür haline çekilir. Bu
nedenle Kıvılcımlar, daha önceki kümeden farklı olarak, uydularının küresi içinde sürekli kalmazlar.
Logos'un etkisi kesilince, bir sonraki planda bulunan yerküre kütlesinin çekim alanına girerler. Üzerinde
bulundukları yerkürenin merkezcil kuvvetinden kurtulur ve başka bir plana ilerlerler.
Kıvılcımlar bu yeni planda, ilk kümenin geçirdiği sürece benzer bir şekilde evrimlerini sürdürürler ve
beşinci plan küresine geçene kadar önceki Kıvılcımların davranış biçimlerini tekrarlarlar.
Burada değişik bir durum ortaya çıkar. İkinci küreye ulaşan bu ikinci küme, üçüncüye hemen geçmez;
birinci ve üçüncü kürelerin tesirleri altında iki farklı yöne çekilir. (İlk küme daima bir küre ilerdedir.)
Bu kuvvetler, atomları katmanlar halinde tutan çekim gücüne galebe çalar ve sonuçta atomik katmanlar
parçalanır. Atomlar ait oldukları planlara geri dönerler. İ1lahi Kıvılcımların tesirinden kurtulan bu
atomlar, bu sefer de o planlarda mevcut kürelerin tesir alanlarına dâhil olurlar.
O halde, altıncı planda bir Gezegensel Varlık, kuvvet hatları boyunca tutulan altıncı plan atomlarının yanı
sıra, İlahi Kıvılcımlar tarafından dağıtılmış yedinci plan atomlarına da sahiptir. Gerçekte bir Gezegensel
Varlık, küresi içinde gelişen yaşamsal unsurlar üzerinde koşullayıcı nitelik taşıyan bir tesir kaynağıdır.
Böylece atomlarını kaybeden İlahi Kıvılcımlar, başlangıçta olduğu gibi belli bir İlahi Kıvılcım'a bağlı bir
yedinci plan atomu haline dönerler ve
Kozmos'un 'Merkezi Durgunluk' bölgesinin evrendeki karşılığı
olan,'Tezahür Etmemiş Olanın tezahür küresine tekrar dâhil olurlar.
Burada Logos imajının yeni bir
yansımasının yanı sıra, ilk Kıvılcımların evrimsel aşamasının sonucu olan ürünleri değerlendirme
imkânına sahip olurlar.
Kıvılcımların ikinci kümesi, evriminin her aşamasına, yeni bir planın reaksiyon potansiyelini taşıyarak
başlar. Bu kümedeki Kıvılcımlar, beşinci plana gelene kadar geçtikleri her plandan topladıkları maddesel
oluşumlarla, etraflarında bir merkezli küresel katmanlar oluştururlar. Beşinci planda da bu planın
maddesini kullanarak yeni bir katman meydana getirdikten sonra, daha önce açıklandığı şekilde bir grup
zihni oluşturma sürecini tekrarlar, kabuklarını terk eder ve merkeze geri dönerler.
Anlaşılacağı gibi kümeler arasında temel bir farklılık söz konusudur.
İlk küme, sadece manyetik etki, tepki
ve titreşimsel aktivitelerle ilgilidir ve bu kümenin Kıvılcımları, okült terminolojisinde 'Ateşin Lortları'
39
olarak adlandırılırlar.
İkinci küme ise, maddenin 'Gezegensel Varlıklar' şeklinde forma dönüştürülmesiyle
meşgul olur. Bu nedenle de bu Kıvılcımlara, 'Formun Lortları' denir.
Şimdi üçüncü kümeyi incelemeye başlayalım. Bu kümedeki Kıvılcımlar, daha gelişmiş bir Logos imajı
taşıyan ve bu nedenle öncekilerden daha karmaşık bir yapıya sahip olan yedinci plan atomlarını yayarlar
ve yedinci planın gezegensel küresine ilerlerler.
Bu noktada, evrimsel açıdan kendilerinden önceki Kıvılcımlarla aralarında mevcut olan farklılık belirgin
bir şekilde ortaya çıkar. Bu kümenin elemanları,
bedenlerini oluşturmak için, sadece kürenin ait olduğu
Gezegensel Varlığın tesiri altındaki maddeyi kullanırlar. Bu madde bir İlahi Kıvılcım'a reaksiyon verme
potansiyelini taşıdığından, uzayın maddesine oranla daha kolay olarak işlenebilir. Bu nedenle üçüncü
küme, bu evrim aşamasını oldukça hızlı bir şekilde geçer.
Ancak bu kümenin Kıvılcımları, bir sonraki küreye ilerleyebilmek için, kendilerinden önceki kümenin
ayrılmasını beklemek zorundadırlar.
Bu bekleyiş süreci içinde küme elemanları, üzerinde bulundukları
kürenin tüm reaksiyon potansiyelini ve enerjilerini değerlendirdikten sonra, bir çeşit oyalanma dönemine
girerler. İşte Kozmos içinde 'özgür irade'nin ilk örneği burada gözlenir.
………….Bu uygulamanın sonucu
olan aktiviteler, atomlar arasında 'epigenez' adı verilen bireyselleşmiş reaksiyonların ortaya çıkmasına yol
açar. Böylece ilk defa olarak atomlar arasında farklılık olgusu belirir.
İşte bu nedenle, üçüncü küme
'Zihnin Lortları' olarak tanımlanır; çünkü bireysel deneyimler kişiliğin temelini oluşturur.
Burada yeni bir evrimsel prensip ortaya çıkıyor: Belli bir yöndeki gelişmeyi denetleyen bir kuvvet, orijinal
halini geliştirerek daha üstün bir nitelik kazanabilir. Ancak bu kontrol gereğinden uzun sürerse,
kuvvet
daha ilkel bir hale dönüşebilir.(Ancak bu durum incelenen safha için söz konusu değildir; çünkü bu
planlarda mevcut kuvvetler mükemmel bir sentez oluştururlar. Anlatılanlar genel bir açıklama niteliğinde
alınmalıdır.)
Denetleyici bir kuvvetin daha gelişmiş bir nitelik kazanmasına 'Sublimasyon/ Yükselme', evrimsel açıdan
daha ilkel bir türe dönüşmesine ise 'Degradasyon/ Alçalma' adı verilir. 'Degradasyon' evrim açısından
istenmeyen bir durumdur; çünkü ileri bir aşamada edinilmiş reaksiyon kapasiteleri, daha ilkel bir seviyede
etken olan kuvvetler tarafından kontrol edilemez.
Bu da söz konusu planda aşırı bireyselleşmeye ve
kuvvetlerin ayrışmasına yol açar.
Burada anlatılanlarla, bir gezgin atomu evriminin daha ileri bir safhasını deneyimlemesi için serbest
bırakan süreç arasındaki benzerliği görebilirsiniz.
Burada atom, bir önceki siklusunu/devinimi
tamamlamış olarak yeni deneyimine başlar. Bu nedenle bu atom, 'Kozmos'un Çocuğu' veya 'Evren' olarak
nitelendirilir. Ancak 'regresif' veya 'bozuk' atom, zamanından çok önce doğmuş veya kürtajla alınmış bir
bebek gibidir.
Yaşasa bile, anormal bir yapı sergiler. İşte evrende gözlenen bazı bozuklukların orijini
budur.
Sözü edilen evrim safhasında ise, evrendeki yegâne tesir kaynağı Logos olduğu için, dengeler mükemmel
bir şekilde ayarlanmıştır. Bu nedenle başlangıçtaki kümeler içinde bu tür gerilemeler meydana gelmez.
Evrendeki gerilemeler, bilhassa geçiş dönemlerinde görülen 'epigenez' (dengesiz gelişme) nedeniyle
ortaya çıkar.
Kümeler hareketlerine devam ederlerken, 'Ateşin Lortları' arkalarında çok çeşitli 'galvanik' kuvvetler
(kimyasal olarak oluşan elektriksel kuvvetler), 'Formun Lortları' ise, galvanik kuvvetlerin etkisiyle bir
merkezli büyük küresel katmanlar halinde organize edilmiş atom grupları bırakırlar.
Sonuçta her planda, bir Gezegensel Varlık oluşturan galvanik kuvvetler grubuyla, o varlık tarafından belli
bir forma dönüştürülen, farklı planların maddelerinden oluşmuş katmanlar dizisi yer alır. Daha sonra bu