80 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
için tespit edilememiş. Karaca Oğlan “uçkur çözmek” dese idi belki yazar anla-
yabilirdi.
“Çez-” kelimesinden hemen sonra
“çizmeyin” kelimesi alõnmõş (alõnõş yan-
lõş) ama “çez-” kelimesinin kullanõldõğõ (482/3) dizesi referans verilmiş. Üstelik
de kelime, “çizmeyeyim” gibi bir yersiz karşõlõk bulmuş. Yukarõda yanlõş, burada
daha başka bir yanlõş, olmuş 2 defa katmetli yanlõş. Burada bir daha söyleyelim
ki “çez-” sözcüğü; “aç-, çözmek” olarak manalandõrõlmalõdõr.
375- Yine “çezil-” fiilinde de sayõn yazar aynõ hataya düşmektedir. Fiilin
geçtiği 32/3’te mana, Sakaoğlu Hoca’nõn söylediği gibi “Kervanõn mola verdiği
yerlerde yükleri hayvanlardan indirmek” olarak karşõmõza çõkmaktadõr. Kelimenin
geçtiği (76/2) dize
Güzeller yola düzüldü
Âşõkõn bağrõ ezildi
Yörü kemerin çezildi
Belinden
habarõn var mõ
dörtlüğünde görüldüğü gibidir. Böyle olunca fiilin bu dörtlükteki anlamõnõn
sözlükteki ile alâkasõnõn olmadõğõ anlaşõlmaktadõr.
376- “Çõğõr” kelimesine “keçi yolu, işlek olmayan dağ yolu” anlamõ veril-
miş. Dize
Yitirdim
çõğõrõ yoldan ayrõldõm (192/1)
şeklinde olup kelimenin “karlõ yollar üzerinde insanlarõn ve hayvanlarõn gelip
gitmeleri ile açõlan dar yol” anlamõnda olduğu açõkça görülecektir,
keçi yolu ile
alâkasõ bulunmamaktadõr.
377- “Çõkanda” kelimesi de yanlõş anlamlandõrõlmõştõr. Dize
Gurbete
çõkanda yamandõr işim (418/4)
şeklindedir. Sayõn yazar kelimeye “çõktõğõn zaman” anlamõnõ vermiş. Dizeye
dikkatle bakõlõnca “
çõkanda” kelimesinin, “çõkõldõğõnda” anlamõnda olduğu açõk
bir şekilde görülecektir.
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ •
81
378- “Çõkõr çõkõr” ikilemesi sayõn Sakaoğlu’nun verdiği (269/3) dörtlükte
bulunmamaktadõr, 269/4 olmalõdõr.
379- 25/1’de karşõmõza çõkan “çõra” kelimesi “ateş” anlamõnda olmalõdõr.
Sakaoğlu “sevgili” anlamõnõ vermiş.
380-
Atõm Öğrek’te dokudam çulunu (200/6)
dizesindeki “çul” kelimesine de “ata binerken üzerine konulan dokuma parça-
sõ” şeklinde yanlõş anlam verilmiş. Çul, Karaca Oğlan coğrafyasõnda “çulhalõk”
denen tezgahta yün veya kõldan dokunan sergi anlamõndadõr. Yere de serilir, at
üzerine de örtülür.
381- 401/4’teki 2. “dağlar” kelimesinin geçtiği ve yazarõn “dağlarõn” anlamõ
verdiği dizedeki kullanõlõşõ
Türlü çiçeklerle bezenmiş dağlar
şeklindedir. Buradaki “dağlar”, sözlüğe “dağ” alõnmalõydõ. Anlamõ da yüzey
şekillerinden “dağ” olmalõdõr.
382- “Dahi” kelimesine verilen anlam “bundan sonra” olarak karşõmõza
çõkmaktadõr. Dize
Dahi cürüm var mõ bundan ziyâde
şeklinde olup söz konusu kelimenin “başka” anlamõnda olduğu görülmektedir.
III. anlamõ verilen ve 391/5’te geçen aynõ kelime daha
önce ifade ettiğimiz gibi
vezin ve durak açõsõndan “de” yapõlmalõdõr.
383- Sözlüğe “danõş” kelimesi alõnmõş ama “danõş-” alõnmamõş. 78/1’de
karşõmõza çõkan bu sözcük “müşâvere et-” anlamõndadõr.
384-
Mansur
cana
kõydõ çekildi dâre (407/2)
dizesindeki “dâra çekil-” birleşik fiili, sözlüğe “dar çekil-” alõnmõş, bizim söyle-
diğimiz gibi metindeki şekliyle “
dâra çekil-” olarak alõnmalõydõ.
385- “Dar ol-” fiilinin 34/2’de geçtiği belirtilmiş. Söz konusu dörtlükte böy-
le bir ifâde yoktur.
82 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
386- “Dâvâ” kelimesine gereksiz ve yanlõş üç ayrõ anlam verilmeye çalõşõl-
mõş. Kelime bir mana altõnda toplanmalõdõr ve “mesele” kelimesiyle karşõlan-
malõdõr.
387- Sayõn Profesörün sözlüğe aldõğõ “değme I, II, değme güzel, değme va-
kit, değmelerin” kelimelerine verdiği karşõlõklar tam birer hezeyan örneği olarak
karşõmõza çõkmaktadõr. Şimdi bunlarõ görelim:
Değme I: Dokunma, elleme (150/5) şeklinde anlamlandõrõlmõş. Yazarõn
gönderdiği dizelere bakarsak;
Karac’Oğlan eğmelerin
Gönül
sevmez
değmelerin
İliklemiş düğmelerin
Çözer Elif Elif deyi
şeklinde olduğunu göreceğiz. Dizede geçtiği şekliyle anlam verirsek “değme”nin
“başka”, “
değmelerin” de “başkalarõnõ” şeklinde manalandõrõlmasõ gerekir. Söz-
lükte “değmelerin” şeklinde anlam verilen kelime de aynõ sözcüktür. Dizenin yer
aldõğõ dörtlük de şöyledir:
Kara
kaşõn eğmelerin
Gönül
sevmez
değmelerin
Kend’elimle
düğmelerin
Çözsem
gerek
ahdõm vardõr (403/2)
Yine “değme” kelimesinden devam edersek; “değme güzel” sözcüklerine
“seçkin, seçilmiş güzel (kõz, vb.) anlamõ verilmiş. Kelime için Sakaoğlu’nun
gönderdiği 210/3 dörtlüğüne bakalõm: Dörtlük,
Bülbülün
durağõ güldür ezelden
Vefa gelmez imiş değme güzelden
Ağlayõ ağlayõ çõktõm gözlerden
Kerem eyle gönül gel vazgelelim
şeklindedir. İkinci dizedeki söz konusu kelimenin yazar tarafõndan anlamlandõ-
rõldõğõ şekille hiç alâkasõnõn olmadõğõ açõk olarak görülecektir. Değme güzel:
“başka güzel, her güzel” şeklinde manalandõrõlmalõdõr.