Microsoft Word Brown, Dan Da Vinci Sifresi doc



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə85/116
tarix10.11.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#9412
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   ...   116

Teabing göz kırptı. "Eski Yunancada, hikmet S-O-F-I-A diye yazılır." 


78 
 
Sophie kripteksi kucağına alıp harfleri çevirmeye başladığında korkunç bir heyecan 
duyuyordu. Eski hikmet sözü çözer bunu. Langdon ile Teabing, onu seyrederlerken nefes 
almayı unutmuş gibiydiler. 
S... O... F... 
Teabing, "Dikkatli ol," diye uyardı. "Çok çok dikkatli ol." 
... I... A. 
Sophie son harfi çevirmişti. Başını kaldırıp diğerlerine bakarken, Tamam," diye fısıldadı. 
"Şimdi çekip çıkartacağım." 
Langdon korkuyla karışık bir neşeyle, "Sirkeyi unutma," diye fısıldadı. "Dikkatli ol." 
Sophie bununda çocukluğunda açtığı kripteksler gibi olduğunu biliyordu. Tek yapması 
gereken silindiri her iki ucundan sıkıca kavramak ve farklı yönlere doğru hafif bir basınç 
uygulayarak yavaşça çekmekti. Eğer harfler, şifreye göre doğru sıralanmışsa, uçlardan biri 
kayarak açılacak ve Sophie içerideki, sirke şişesinin etrafına sarılmış papirüs sayfaya ulaşa 
çaktı. Bununla birlikte eğer yazdıkları şifre yanlışsa, Sophie'nin dışardaki uçlara uyguladığı 
baskı içerideki manivelayı harekete geçirince alttaki boşluğa kayacaktı. Eğer Sophie 
silindirleri hızla çekecek olursa cam şişe parçalanacaktı. 
Yavaş çek, dedi kendi kendine. 
Sophie avuç içleriyle silindirin uçlarını kavrarken, Teabing ile Langdon iyice eğildiler. 
Sophie  şifre kelimeyi çözmenin verdiği heyecanla, neredeyse içeride bulmayı umduklarının 
ne olduğunu unutuyordu. Bu tarikatın kilit taşı. Teabing'e göre, Magdalalı Meryem'in ve 
Sangreal hazinesinin yerini gösteren, bir Kutsal Kâse haritası vardı... en büyük sahibi belirsiz 
gizli gerçek hazinesi. 
Taş tüpü tutan Sophie., bir kez daha tüm harflerin ibre ile aynı hizada olduğunu kontrol 
etti. Ardından yavaşça çekti. Hiçbir şey olmamıştı. Biraz daha kuvvet verdi. Taş birden 
yerinden kayarak ayrıldı. Uçtaki ağır parça elinde kalmıştı. Langdon ile Teabing neredeyse 
ayağa fırlayacaklardı. Uçtaki kapağı masanın üstüne koyup, içindekini görmek için silindiri 
yana eğerken Sophie'nin kalbi yerinden fırlayacak gibi olmuştu. 
Bir parşömen! 
Sophie yuvarlanmış kâğıdın ortasına baktığında, silindir şeklindeki bir nesnenin etrafına 
sarılmış olduğunu gördü. Sirke şişesi olduğunu tahmin etti. Fakat sirkenin etrafına sarılan 
kâğıt alışıldık hassas papirüs değil, tirşeydi.  Bu garip, diye düşündü Sophie, sirke koyun 
derisinden yapılan tirşeyi eritmez. Kâğıdın ortasına tekrar baktığında, merkezdeki nesnenin 
sirke şişesi olmadığını fark etti. Tamamen farklı bir şeydi. 
Teabing, "Sorun nedir?" diye sordu. "Parşömeni çıkartsana." 
Kaşlarını çatan Sophie yuvarlanmış tirşeyle birlikte etrafına sarıldığı nesneyi çekip, ikisini 
birlikte dışarı çıkardı. 
Teabing, "Bu papirüs değil," dedi. "Çok ağır." 
"Biliyorum. Bu dolgu maddesi." 
"Ne için? Sirke şişesi için mi?" 
"Hayır." Sophie kâğıdı açtığında, içine sarılan nesne ortaya çıkmıştı. "Bunun için.
Langdon tirşe kâğıdın içindeki nesneyi gördüğünde kalbi teklemişti. 
Teabing yutkunarak, "Tanrı yardımcımız olsun," dedi. "Büyükbaban merhametsiz bir 
mimarmış." 
Langdon hayretle bakıyordu.  Sauniére'in işleri kolaylaştırmaya hiç niyeti olmadığını 
anlayabiliyorum. 
Masanın üstünde ikinci bir kripteks duruyordu. Daha küçük. Siyah oniksten yapılmıştı. 
Birincisinin içine yerleştirilmişti. Sauniére'in çiftlere olan tutkusu. İki kripteks. Her şey çiftler 


halinde.  Çifte anlamlar. Erkek dişi. Beyazın içinde siyah. Langdon önünde duran sembol 
zincirini sezinleyebiliyordu. Beyaz siyaha can verir. 
Her erkek bir kadından çıkar. 
Beyaz-dişi 
Siyah-erkek. 
Langdon uzanarak küçük kripteksi eline aldı. Birincisinin aynı gibiydi, sadece yarı 
ebadında ve siyahtı. O tanıdık çağıltı sesini duydu. Daha önce duydukları sıvı sesi bu küçük 
kripteksin içinden gelmiş olmalıydı. 
Tirşe kâğıdını onun önüne iten Teabing, "E, Robert," dedi. "En azından doğru yönde 
uçtuğumuza sevineceğini düşünüyorum." 
Langdon kalın tirşe kâğıdını inceledi. Süslü bir hat yazısıyla başta bir dört mısralı metin 
yazıyordu. Yine beş heceli ölçüyle yazılmıştı. Mısra  şifreliydi ama Teabing'in İngiltere'ye 
gitme planının işe yarayacağını anlaması için ilk mısrayı okuması yeterli olmuştu. 
 
PAPA ŞÖVALYE GÖMMÜŞ LONDRA'DA 
 
Şiirin geri kalanında, ikinci kripteksi açarken kullanılacak  şifrenin ancak bu şövalyenin 
şehrin bir yerindeki mezarında bulunabileceğini ima ediyordu. 
Langdon heyecanla Teabing'e döndü. "Bu şiirde bahsi geçen şövalyenin ne olduğu 
hakkında fikrin var mı?" 
Teabing sırıttı. "Hiç fikrim yok. Ama hangi şifreye bakmamız gerektiğini çok iyi 
biliyorum." 
 
O sırada, en az beş kilometre önlerinde altı kent polis arabası, yağmurun  ıslattığı 
sokaklardan Biggin Hill Özel Havaalanı'na doğru gidiyordu. 


79 
 
Teğmen Collet, Teabing'in buzdolabından bir Perrier aldıktan sonra, yeniden hızlı 
adımlarla kabul salonuna yürüdü. Asıl hareketin yaşandığı Londra'ya Fache ile birlikte gitmek 
yerine, burada Château Villette'e yayılan teknik bölüme çocuk bakıcılığı yapıyordu. 
Şimdiye dek ele geçirdikleri ipuçlarının bir yardımı dokunmamıştı: yere saplanan bir tek 
mermi; bıçak ve kadeh sözcüklerinin yazıldığı sembollerle karalanmış bir kâğıt parçası; teknik 
bölümün Collet'ye muhafazakâr Katolik grubu Opus Dei ile bağlantısı olduğunu söylediği 
kanlı bir kemer. Yakın zaman önce bir haber programı onların Paris'te eleman toplamadaki 
saldırgan tutumlarını gün ışığına çıkarttığında ortalık hayli karışmıştı. 
Collet içini çekti. Umarım bu ümitsiz karışıklıktan bir anlam çıkar. 
Collet  şatafatlı bir koridordan geçerek, teknik bölüm memurunun parmak izi topladığı 
geniş balo salonuna girdi. Pantolon askısı takan toplu bir adamdı. 
İçeri giren Collet, "Herhangi bir şey var mı?" diye sordu. 
Memur başını iki yana salladı. "Yeni bir şey yok. Evin geri kalanındakilerle uyuşan başka 
parmak izleri var o kadar." 
"Ya keçe kemer üstündeki parmak izleri?" 
"Interpol hâlâ üzerinde çalışıyor. Ben bulduğumuz her şeyi topluyorum." 
Collet masanın üstündeki iki mühürlü torbayı işaret etti. "Peki bu ne?" 
Adam omuzlarını silkti. "Alışkanlık. Tuhaf bulduğum her şeyi torbalarım," 
Collet yanına gitti. Tuhaf mı? 
Memur, "Şu  İngiliz garip biriymiş," dedi. "Şuna bir bakın." Delil torbasını karıştırarak, 
birini seçti ve Collet'ye uzattı. 
Fotoğrafta bir Gotik katedralinin ana girişi görünüyordu... küçük kapı  eşiğine doğru 
giderek daralan geleneksel kemerler. 
Fotoğrafa dikkatle baktıktan sonra Collet, memura döndü. "Bu mu tuhaf?" 
"Arkasını çevirin." 
Collet arkasını çevirince, katedralin uzun nefinin paganlar tarafından kadın rahmine 
atfedildiğini anlatan İngilizce karalamalar buldu. Bu garipti. Onu şaşırtan, katedral girişini 
tasvir eden notlardı. "Dur biraz. Katedral girişinin bir kadının  şeyini temsil ettiğini 
düşünüyor..." 
Memur başını salladı. "Ayrıca dudaksı çatı  sırtı ve girişin üstündeki küçük 
beşparmakotunun temsil ettiği bir klitoris," İçini çekti. "İnsan yeniden kiliseye gitmek 
istiyor." 
Collet ikinci delil torbasını eline aldı. Plastiğin içinde, eski bir belgeye benzeyen büyük 
parlak bir fotoğraf durduğunu görebiliyordu. Başlıkta şöyle yazıyordu: 
Les Dossiers Secrets-Sayı 4° lm 249 
Collet, "Bu ne?" diye sordu. 
"Hiç fikrim yok. Her tarafta bunun kopyaları vardı, bu yüzden torbaya attım." 
Collet belgeyi inceledi. 
 
SION TARİKATINI YÖNETEN BÜYÜK ÜSTATLAR 
 
JEAN DEGISORS 
1188-1220 
MARIE DE SAINT-CLAIR 
1220-1266 
GUILLAUME DE GISORS 
1266-1307 
EDOUARD DE BAR 
1307-1336 
JEANNE DE BAR 
1336-1351 
JEAN DE SAINT-CLAIR 
1351-1366 


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   81   82   83   84   85   86   87   88   ...   116




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə