SERGEY EFİMOVİÇ MALOV’UN İLMÎ
VE İÇTİMAÎ FAALİYETLERİ
∗
E.İ. UBRYATOVA
Günümüzde Türkoloji ilmi, Türk dili ailesindeki bütün milletlerin dilini, dil
yapısını, tarihini, arkeolojisini ve etnografyasını birleştiren bir disiplin haline gelmiştir.
Hepimizin bildiği üzere Sovyetler Birliği ailesinde Türk dillerinde konuşan milletlerin
önemli bir yeri vardır. Sovyetler Birliği’nin on altı cumhuriyeti içerisinde 5 Sosyalist
Cumhuriyetin halkı Türk dillerinde konuşmaktadır. Bunlar: Azerbaycan, Kazak, Kırgız,
Türkmen ve Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri; bununla birlikte 5 özerk cumhuriyet
daha vardır ki bunlar da Türk asıllı cumhuriyetlerdir: Başkurt, Karakalpak, Tatar, Çuvaş,
Yakut cumhuriyetleri ve 3 özerk bölge: Hakas, Tuva ve Dağlık-Altay bölgeleri.
Çarlık yönetimi bu milletleri acınacak durumda bırakmıştı. Bunların çoğu göçebe
veya yarı göçebe bir hayat yaşamakta, ekonomik ve siyasî yönden geri kalmış, Çarlık ve
yerli yönetimlerin baskısı altında ezilmiş bir haldeydiler. Bu milletlerin kültür düzeyinin
ayırıcı özelliği: Okuma-yazma oranının düşüklüğü ve dinin hakimiyeti: İslam: Özbek,
Tatar, Başkurt, Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen ve diğer küçük halklar; ilkel bir dünya
görüşünü yansıtan Şamanizm: Yakut, Hakas, Şor, Altay; Budizm: Tuva vb. şeklinde tarif
edilebilir.
Ekim devrimine kadarki geçen süreç içerisinde bu milletlerin dil ve yaşam
tarzlarını inceleyen Türkoloji uzmanlarının sayısı çok azdı. Bizzat bu milletlerin içinden
çıkan dil uzmanları ise parmakla sayılabilecek kadar azdı. (Azeri, A. Kazembek, Hakas,
N.F. Katanov). Türkoloji uzmanlarının belli bir amacı yoktu. Bundan dolayı tüm Türk
milletlerinin incelenmemesi gayet doğaldı. Sosyalist Ekim Devrimi öncesinde
Türkologlar tarafından incelenen milletler ise düzenli bir şekilde incelenmemişlerdi.
Sosyalist Ekim devriminden sonra Türkoloji’nin durumu köklü bir şekilde değişti.
Bunun sebebi ise inceleme konusu olan Türk milletlerinin durumlarında meydana gelen
köklü değişmelerdi. Stalin’in dediği gibi, “Ekim Devrimi eski zincirleri kopartmış,
unutulmuş milletleri ortaya çıkartarak onlara yeni hayat ve olgunluk kazandırmıştır”.
1
Siyasî bilgeliklerle dolu Lenin-Stalin ulusal siyasetinin aşamalı bir şekilde tatbikata
konulması, geri kalmış, baskılar altında ezilen milletlerin dirilmesine vesile olmakla
birlikte yeni tip bir ulus ortaya çıkardı. İ.V. Stalin “Ulusal problem ve Leninizm” adlı
makalesinde bu durumu şöyle değerlendirmiştir:
“Dünyada başka uluslar da vardır. Bunlar, yeni Rusya’da kapitalizmin
yıkılmasıyla burjuva ve millî partilerin yok olmasıyla, Sovyet düzeninin kurulmasıyla
eski ulusların temelleri üzerine kurulan Sovyet uluslarıdır.
İşçilerin sınıfı ve onun enternasyonal partisi onları birbirlerine bağlayan ve
yöneten bir güçtür. Kapitalizmin kalıntılarını yok etmek için ve muzaffer bir şekilde
Sosyalizmin kurulması için ulusun içindeki işçi ve köylüler birliği; ulusal azınlıkların
gelişmesi adına ulusal ve sosyal baskıyı yok etme; enternasyonalizmin yerleştirilmesi
adına milliyetçiliği yok etme ve dostluğu pekiştirme; sömürgeci ve istila politikasını
∗
Tyurkologiçeskiy Sbornik, 1951, s.4-23.
1
İ.V. Stalin, Yazılar, Cilt 7, s. 139.
SERGEY EFİMOVİÇ MALOV’UN İLMÎ
VE İÇTİMAÎ FAALİYETLERİ
264
takip edenlere, emperyalist savaşlarına karşı aynı cephede bulunma, bu ulusların
manevi ve sosyo-politik yüzüdür
2
”.
Sovyetler Birliği devletinin 33 yıllık yaşamı içerisinde–milletler için kısa bir
süredir–Lenin-Stalin ulusal politikasının uygulanması sayesinde bizim milletlerin yaşam
tarzları köklü bir şekilde değişmiştir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri ve özerk
bölgeleri SSCB’nin eşit haklarına sahip üyeleridirler. Her cumhuriyet ve özerk bölge
kendi devlet düzenine sahiptir; milletlerin ana dili resmî dildir, bu resmî dil vasıtasıyla
cumhuriyet ve özerk bölgeler yönetilir, genel ilköğretim yapılır, gazete, kitaplar ve
edebî eserler yayınlanır. Bu cumhuriyetlerin ekonomik hayatı, oralarda büyük sanayî
merkezlerinin ve zengin kolhozların oluşturulmasıyla nitelendirilir.
Özellikle milletlerimizin kültür yönündeki değişimleri büyüktür. Şekil olarak ulusal,
muhtevası yönünden sosyalist olan ve halkları Türk dillerinde konuşan cumhuriyetlerde
çok uluslu ülkemizin başka milletlerinde olduğu gibi herkesin okuma-yazma bilmesi: çok
gelişmiş okulların, orta ve yüksek öğretim müesseselerin, kulüplerin, kültür evlerinin,
tiyatroların ve başka eğitim kurumların kurulması şeklinde nitelenir. Bunların hepsi, yerli
halktan olup çok iyi eğitilmiş, ana dilini iyi bilen kadroların bulunmasını gerektirir. Tüm
cumhuriyetler ve özerk bölgelerde ilmî araştırma yapan, teorik ve pratik çalışmalarda
bulunan dil, edebiyat ve tarih enstitüleri bulunmaktadır. Bu kurumlarda çalışan kadroların
çoğu yerli halktandır. Bazı Türkî dilli cumhuriyetlerde ilmî kurumlar o kadar gelişmiştir ki
bu müesseselerdeki kadrolar esas alınarak birçok ilimler akademisi kurulmuştur. Fakat
bunların tümü, bir anda ve kolay bir şekilde olmamıştır. Aşamalı ve metodolojiye uygun
hareket eden parti ve hükümet tarafından yönetilen işçi toplumu tarafından böyle
muhteşem ve parlak neticeler elde edilmiştir. Türkologlar, kültür cephesinde emek sarf
eden işçiler sıfatıyla bu çalışmalara dahil edilmiştir. Önceleri kendi hayatlarını tehlikeye
atmak suretiyle inanılmaz bir riske girip Türk dillerini, etnografyasını ve tarihini şahsî
olarak araştıran ülkemiz Türkologları yukarda kısaca değindiğimiz şartların değişmesi ile
çok güçlü bir bilim ordusunun fertleri haline getirilmişlerdir. Elbette ki bu Türkologların
çoğunun Türkî dilli milletlerden olması Lenin-Stalin’in ustaca uyguladıkları millî
siyasetinin parlak neticelerindendir.
O dönemde, henüz yerli kadroların bulunmadığı ya da teorik ve pratik olarak zayıf
olduğu sıralarda, Sovyetler Birliği’nin bazı Türkologları yazı ve edebî dil kurallarının
sistematikleştirilmesinde, dillerin öğretilmesinde ve kadroların yetiştirilmesinde çok
aktif bir şekilde çaba sarf etmişlerdi.
Bu makale, Türkoloji sahasında ilmî ve pedagojik faaliyetleriyle tanınmış, çok
büyük pratik tecrübeye sahip, Eski Çağ ve Çağdaş Türk Dillerine dair yapmış olduğu
araştırmalarla tanınan S.E. Malov’a adanmıştır.
S.E. Malov Kazan şehrinde 16 Ocak (eski bilgilere göre 4 Ocak) 1880 tarihinde
dünyaya gelmiştir. Türkoloji’ye olan ilgisi babasından geçmiştir. Babası, Evfimiy
Aleksandroviç Malov Ortodoks kilisesinin baş papazı, Kazan Ruhban Akademisi
Müslümanlara Karşı Misyoner Bölümünün profesörü idi. Bahsi geçen akademide Tatar,
Arap ve Eski İbrani dillerinin hocalığını yapmış, İslam, kiliseler tarihi, misyonerlik
tarihi ve çağdaş yaşamdaki durumları, Tatar ve Çuvaş milletlerin etnografyaları
hakkında bir çok eser yazmıştır.
İlk zamanlar S.E. Malov da buna benzer faaliyetlere hazırlanıyordu. Ruhban
okulunu bitirdi, sonra Ruhban mektebi, ondan sonra ise Kazan Ruhban Akademisinden
mezun oldu.
2
İ. V. Stalin, Yazılar, Cilt 11, s. 339.
SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ
265
Tatar dili ve etnografyası derslerini takip etmesi ve İslam dinini öğrenmesi S.E.
Malov’da doğrudan doğruya Türkoloji’ye karşı bir ilgi uyandırdı. Kazan üniversitesine
bağlı Arkeoloji-Tarih ve Etnografya Cemiyetinin toplantılarına katılmaya başlayan
Malov, Kazan Ruhban Akademisindeki Tatar ve Arap dili derslerine paralel olarak, N.
F. Katanov’un üniversitede vermiş olduğu derslere de katılmaya başladı. Aynı yıllar
babasının maddi yardımlarıyla, Çistopol ve Sviyaj bölgelerine Tatar lehçeleri ile ilgili
materyalleri toplamak amacıyla ilk seyahatini yaptı. Bu seyahat sırasında topladığı
bilgileri 1904 tarihli “Kazan Üniversitesinin Bilimsel Notları” ekinde “Mişarlara Gezi”
adlı makalesinde yayınladı.
S.E. Malov’un ilmî ilgileri 1904 senesinde, Türkoloji ve İslam teolojisi derslerini
gördüğü Ruhban Akademisinden mezun olduğu sıralarda ortaya çıktı ve büyük ilgisi
neticesinde 1909 yılında mezun olduğu Sen Petersburg Üniversitesi Şarkiyat Fakültesi
Arap-Fars-Türk Dilleri Bölümünü kazandı.
Üniversite yıllarında Türk filoloji uzmanı prof. V.D. Smirnov ve Fars dili uzmanı
Prof. V.A. Cukovskiy’den ders alan Malov, bunların yanı sıra, mecburi olmasa da Prof.
P.M. Melioranskiy, Prof. İ.A. Boduen de-Kurtene, Prof. S.K. Buliç ve başka ünlü
profesörlerin derslerine de katıldı.
Fakat S.E. Malov’un ilgisi, Prof. V.D. Smirnov’un çok önem vererek ders okuttuğu
yapay Türk Edebiyatı diline değil, üniversitede ders vermeyen ve canlı olarak
nitelendirilen ve halihazırda konuşulan Türk dillerine ağırlık veren İlimler Akademisi
üyesi V. V. Radloff’un halkasına daha yakındı.
S.E. Malov’un genel ilgi alanı, akademi üyesi V.V. Radloff’un üzerinde çalışma
yaptığı alanlarla bir birini tutuyordu. Bu yüzden daha öğrencilik yıllarından itibaren
Radloff’un ilim araştırmaları çizgisine giren Malov, bahsi geçen konuyla alâkalı
yapılmakta olan çalışmalarda aktif olarak rol almaya başladı. Neticede, V.V. Radloff,
S.E. Malov’un (kendi ifadesiyle “özel”) resmi olmayan rehberi konumundaydı.
S.E. Malov, V.V. Radloff’un yanında Altay Türk dilleri ağırlıklı olarak çalışmalar
yapıyordu. V.V. Radloff, gerçekleştirdiği faaliyetlerin tümünde S. E. Malov’un aktif
katılımını sağlıyordu. V.V. Radloff, onu daha sonra Rus Komitesi tarafından Çin, Orta
ve Doğu Asya ülkelerine araştırmalar yapması için göndermek amacıyla göz önünde
bulunduruyordu. Bundan dolayı deneme olarak onu 1908 yılın yaz aylarında Tomsk
bölgesinde yaşayan Şor ve Çulımlar’ın arasına göndermiştir. Bu ilmî gezi esnasında S.
E. Malov tarafından toplanan materyaller kısmen de olsa yayınlanmıştır
1
.
1909 tarihinde S.E. Malov, V.V. Radloff’un önceden planladığı gibi Rus Komitesi
tarafından Orta, Doğu Asya ve Batı, Orta Çin bölgelerinde yaşayan Türk kabilelerinin
(özellikle Sarı Uygur ve Salarların) dil ve yaşam tarzlarını öğrenmek üzere bu halkların
arasına gönderildi.
O zamanlar seyahat etmek çok zahmetli bir işti ve belirlenen bölgelere ancak at ile
gidilebildiği için çok uzun zaman alırdı. Fakat etnografya uzmanı ve dil bilimcileri için
bu avantajlıydı, çünkü yerli halkla daha çok diyalog içerisine girme fırsatı doğuyordu.
Yolculuk sırasında S.E. Malov, Kazak, Kırgız, Özbek ve Uygurların dil ve yaşam
tarzlarıyla son derece yakından tanışma imkanı buldu. Bu seyahat iki sefer yapıldığı için
çok zengin materyal toplandı. Daha sonraları S.E. Malov topladığı bu materyalleri
1
Otçet o komandirovke studenta Vostoçnogo fakulteta S. E. Malova. İzv. Russkogo komiteta dlya
izuçeniya Sredney i Vastoçnoy Azii, 1909, No: 9, s. 35-46. “Şarkıyat Fakülte Öğrencisi S. E.
Malov’un İş Sefer Raporu. Rus Komitesinin Orta ve Doğu Asya Ülke Araştırmaları Bülteni,
1909, No: 9, s. 35-46.”
SERGEY EFİMOVİÇ MALOV’UN İLMÎ
VE İÇTİMAÎ FAALİYETLERİ
266
Kazak, Kırgız, Özbek ve Uygur halklarına dair kaleme almış olduğu makalelerinde
kullanmıştır.
Seyahatin asıl amacı, Batı ve Orta Çin bölgelerinde yaşayan çok sayıdaki Uygur
gruplarını, onların dillerini, folklorunu, yaşam tarzlarını ve inançlarını araştırmak idi.
Uygurların değişik grupları arasında S.E. Malov yaklaşık dört yıl kalmıştır.
1
Malov tarafından Batı ve Orta Çin’de yaşayan Sarı Uygur, Lobnor ve Hamilerin dil
ve folklorlarıyla ilgili çok önemli bilgiler toplanmıştır. Fakat bu halkların dillerini konu
alan az sayıda çalışma yayınlanmıştı.
2
Materyallerin temel kısmı ise incelenerek baskıya
hazır hale getirilmelerine rağmen henüz yayınlanmamıştır. Onların arasında el yazması
metinlerin birinci ciltleri baskıya hazırlanmaktadır: Yazık Jeltıh Uygurov “Sarı Uygur
Dili” (20 sayfa), Yazık Lobnorets “Lobnor Dili” (20 sayfa) ve Hamiyskoe Nareçie
Uygurskogo Yazıka “Uygur Dilinin Hami Lehçesi” (20 sayfa). Dil ve folklorla alâkalı
kayıtlar fonografla yapılmıştır. S.E. Malov tarafından getirilen kayıtlar SSCB İlimler
Akademisi Folklor Komisyonunda muhafaza edilmektedir. Fonograf yardımıyla
Uygurların müzik ve şarkılarıyla ilgili materyaller de toplanmıştır. Bu materyaller İ.A.
Kozlov’la kontrol edilmiş ve baskıya hazır hale getirilmiştir – Muzıka i Pesni Tyurkov
Zapadnogo Kitaya “Batı Çin Türklerinin Müzik ve Şarkıları” (10 sayfa). Günlük defter
kayıtlarıyla ilgili materyaller ise seyahat yazıları şeklinde işlenmiştir – Sredi Tyurkov
Zapadnogo Kitaya. İz Puteşestviya 1909-1911 gg. İ 1913-1914 gg.- Uygurı-Musulmane,
Uygurı-Buddistı i Saları “Batı Çin Türkleri Arasında 1909 – 1911 ve 1913-1914 Yılları
arasında yapılan Seyahatler – Müslüman-Uygurlar, Budist Uygurlar ve Salarlar” (30
sayfa).
S.E. Malov, Batı ve Orta Çin gezileri sırasında Vunfıgu (Gansu eyaleti)
kasabasındaki mabette “Аltun Yaruk”adlı eserin el yazması metinler halinde dağılmış
235 sayfasını bulma imkanı bulmuştur. Yerli halk ve bürokrasi yardımlarıyla bu eserin
kalan kısmı da bulunmuştur. Yapılan bu keşif sayesinde ilmî çalışmalar için Eski Uygur
edebî dilinin eşsiz eseri muhafaza edilmiştir.
3
S.E. Malov, Batı Çin Uygurlarına seyahatleri sırasında Uygur gruplarının dil ve
etnografyalarıyla ilgili yapmış olduğu çalışmalar ve ondan sonra bu çalışmaların
değerlendirilmesi sayesinde Uygur dili üzerinde uzman unvanı almıştır.
S.E. Malov Batı Çin’e yaptığı ikinci seyahatinden dönünce yüksek lisans tezi
savunmasına hazırlanmaya başladı. 1916 tarihinde savunmasını yaptı ve 1917 yılında
ilk önce Kazan’da, daha sonra 1922 tarihinde Petrograd şehrinde ders okutmaya başladı.
Hatırlamaya değer başka bir nokta ise S.E. Malov’un Türk dillerinde konuşan
cumhuriyetlere kadrolar hazırlayan en önemli yüksek öğretim müesseselerinde görev
aldığıdır. İslam dinini öğreten üç yıllık kurslar (Kazan, 1918-1919), Halk Eğitim
Enstitüsü (Kazan, 1919), Çağdaş Doğu Diller Enstitüsü (Leningrad, 1923-1938), Orta
1
1909’dan 1911’e ve 1911’den 1913 yılına kadar; bk. Onun raporlarına: Uygur ve Salarlara Olan
Seyahatten Rapor. Rus Komitesinin Russkogo Komteta dlya izuçeniya Sredney i Vostoçnoy Azii
“Orta ve Doğu Asya Ülke Araştırmaları Bülteni”, seri II, 1912, No:1, s. 94-99; S. E. Malov’un
Uygurlara Olan İkinci Seyahatten Rapor. Rus Komitesinin Orta ve Doğu Asya Ülke Araştırmaları
Bülteni, seri II, 1914, No:3, s. 85-88.
2
Örnek olarak bk. : Sarı Uygurların Masalları. Ölümsüz Eski Çağlar, 1912, II – IV. Baskı, s. 467-
476; Sarı Uygurların Hikaye, Ata söz ve Bilmeceleri. Ölümsüz Eski Çağlar, 1914, III – IV. Baskı,
s. 305 – 316.
3
Bilim adına bu bulgunun önemi için SSCB BA N. K. DMİTRİYEV’in makalesine bak. : Trudı
Russkih Uçenıh v Oblasti Tyurkologii “Rus Bilim Adamlarının Türkoloji Sahasındaki
Çalışmaları” (MDU, 1)
SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ
267
Asya Devlet Üniversitesi (Taşkent, 1923-1927), Doğu Sovyet Azınlıklar Kursu
(Leningrad, 1929-1930), Kızıl
3
Profesörlük Enstitüsü (Leningrad, 1930) ve Kuzey
Halkları Enstitüsü Doktora Bölümü (Leningrad, 1934-1938)
S.E. Malov 1934 yılında Dil ve Düşünce Enstitüsüne davet edildi. O tarihten
itibaren S. E. Malov Enstitü faaliyetlerine Türk Dili Masası başkanı (daha sonra bölüm
başkan) olarak aktif bir şekilde katıldı.
S.E. Malov 1939 tarihinde SSCB İlimler Akademisinin muhabir üyesi oldu.
1945 yılında Kazakistan toplumu S.E. Malov’un doğumunun altmış beşinci, ilmî
ve pedagojik faaliyetlerinin kırkıncı yıl dönümünü sıcak bir şekilde kutladı. Bu
toplantıya savaş sonrası yaşanılan zor günlere rağmen Kırgızistan ve Özbekistandan
delegeler geldi. SSCB Akademisinin Kazakistan şubesi olan Dil ve Edebiyat
Enstitüsünde yıl dönümü kutlamalarına yönelik olarak dönem toplantısı düzenlendi. Bu
toplantıda. 10 değerli ilim adamı konuşma yaptı. Daha sonra, 1946 yılında, SSCB
İlimler Akademisinin Kırgızistan şubesi tarafından bahsi geçen yıl dönümü
münasebetiyle “S.E. Malov’a Belek”
2
adlı derleme yayınlandı.
1945 tarihinde S.E. Malov’a, SSCB İlimler Akademisinin kuruluş yıl dönümü
münasebetiyle “Kırmızı Bayrak” nişanı da verilmiştir. Bu değeri yüksek hükümet nişanı
S.E. Malov’un ülke bilimine olan büyük hizmetlerine teşekkür niteliği taşımaktadır.
Türk dillerinin leksikolojisi, S.E. Malov’un özellikle önem verdiği bir alandı. Bu
alanda nerdeyse kendine denk olan başka bir Türkolog yoktur. Birçok Türk diliyle;
çağdaşlarla olduğu gibi tarihe karışmış olanlarla da olan tanışıklığı Malov’a Türk
dillerinin kelime hazinesini inceleme imkanını sağlamış, ayrı kelimelerin değişik dillere
geçmelerini, tarihlerini, mana değişikliklerini v. s. araştırmasına imkan vermiştir.
S.E. Malov, Türk dillerinin leksikolojisine dair yapmış olduğu araştırma faaliyet-
lerine Türkolojiye adım attığı ilk günlerden itibaren başlamıştır. Çağdaş dilleri öğrenme
ve Eski Türk dilleriyle ilgili anıtları inceleme çalışmaları sırasında topladığı materyaller
müellifin bizzat kendisi tarafından hazırlanan kataloğa kayıt edilmişti. Çok nadir, az
bilinen, yeni; kısaca S.E. Malov’un karşılaştığı her şey; Eski Türk Dillerinin kelime
hazinesi, fonetik, morfolojik veya sentaksis özellikleri ile alâkalı ulaşmış olduğu
bilgilerin tamamı onun kataloguna dahil edilmiştir.
Netice itibariyle Malov’un 45 senelik çalışma hayatı içerisinde topladığı
materyaller, Türk dillerin incelenmesiyle ilgili tüm alanlarda istifade edilecek, özellikle
bu dillerin tarihlerini araştırırken kullanılabilecek çok faydalı bilgi kaynaklarıdır. S. E.
Malov’un bu kartoteki hali hazırda ilim dünyasına hizmet etmektedir, çünkü onun tüm
dilci öğrencileri ve herhangi bir soruyu açıklığa kavuşturmak isteyen herkes bu fişlere
müracaat etmektedir. S. E. Malov, herhangi bir soru, anlaşmazlık, tartışma konusu veya
yeni bilgilerin kontrolü için eski materyallerin başka açıdan incelenmesiyle ilgili
ulaşmış olduğu bilgileri de bu geniş kart kataloguna toplardı.
S.E. Malov’un çalışmalarının büyük kısmı, sözlüklerle donatılmıştır: “Sarı
Uygurların Dili”, “Lobnorların Dili”, “Uygur Dilinin Hami Lehçesi”, Zametki po
Turkmenskomu Yazıku i Yego Dialektam “Türkmen Diliyle ve Lehçeleriyle İlgili Notlar”.
Baskıya verilen çalışmalarının içerisinde sözlükleri bulunan çalışmaları ise: Obraztsı
Drevnetyurskoy Pismennosti “Eski Türk Yazıtlarından Örnekler” (1926), “İbn- Muhanna
Türk Dili Hakkında” (1928); V.V. Radloff’un Pamyatniki Uygurskogo Yazıka“ Uygur
3
Bahsi geçen kelime Komünizmin simgesi olan renk ile alâkalıdır. (Müt.)
2
S. E. Malov’a Bеlек Makaleler Derlemesi. Frunze, 1946, 70 s.
SERGEY EFİMOVİÇ MALOV’UN İLMÎ
VE İÇTİMAÎ FAALİYETLERİ
268
Dilindeki Tarihi Anıtlar (1928) adlı eserine eklenen sözlük de S.E. Malov tarafından
oluşturulmuştur.
S. E. Malov uzun yıllar Eski Türk dili sözlüğüne ait materyaller topladı. Dil ve
Düşünce Enstitüsünde onun yönetimi altında eski Türk anıtlarından sözcükbilimiyle
ilgili materyaller süzüldü. Neticede, tüm Türk dilleriyle ilgi anıtları anlatan 100 000
kartlık büyük bir bilgi kataloğu oluştu.
Kelime hazinesiyle ilgili materyaller S.E. Malov tarafından çok kısa fakat olgularla
dolu eleştiri yazılarında sıkça gösterilir. Örneğin, “A.V. Anohin’in “Teleutların
Anlayışına Göre Ruh ve Özellikleri” adlı makalesine eleştiriler veya son eleştiri
yazılarından Trudı po Drevnityurskoy Leksike “Eski Türkçe’nin Leksikolojisine Dair
Çalışmalar” (1947) v. s. Bu yönden onun eleştiri yazıları çok iyi incelenmeli ve bu
yazıların içerisinde dağıtılan materyaller ise bir şekilde toplanmalıdır.
Leksikoloji ile alâkalı bir diğer çalışma ise “İGOR Destanıyla İlgili Sözler’de
Türkçe Kökenli Kelimeler” adlı makalesidir. Bu makalede Rus dilinin eski eserindeki,
eski Türk kabile adları olarak kabul edilen, anlaşılmaz kelimeler açıklığa
kavuşturulmuştur. S.E. Malov, çağdaş Türk dilleriyle alâkalı olarak geniş leksikolojik
karşılaştırmalar sonucunda, bu büyük eserde eski Rusların komşuları olan Türklere ait
makam, unvan ve lakapların geçtiğini ortaya çıkarmıştır. İster “İGOR Destanıyla İlgili
Sözler” adlı eser dilini incelemek olsun, ister eski Türk dillerinin leksikolojisini
araştırmak olsun bu çalışma çok büyük önem taşımaktadır.
Sözlüklerle ilgili çalışma sevgisi ve bu alanda toplanan materyaller S.E. Malov’u
değişik Türk dili sözlüklerinin oluşmasında aranılan şahıs haline getirmiştir. Böylece o,
E.K. Pekarskiy’in hazırlamış olduğu “Yakut Dili Sözlüğü”nün basılma aşamasına
redaktör olarak iştirak etmiştir. S.E. Malov redaktör olarak, K.K. Yudahin’in hazırlamış
olduğu “Kırgızca-Rusça” sözlüğünün baskı hazırlıklarında da aktif olarak yer almıştır.
Bütün bunlardan başka S.E. Malov, A.N. Konov’la birlikte “Kaşgarlı Mahmut” adlı
sözlüğün redaktesini yapmıştır.
Türk dillerinden kelimeler benimseme alanında danışman olarak S.E. Malov
“Çağdaş Rus Edebiyatı Dili Sözlüğü” ve “Eski Rus Sözlüğü” adlı eserleri de yayına
hazırlamaya katılmıştır.
Hiç abartısız söyleyebileceğimiz şey, S.E. Malov’un sözlüklerini elinden
düşürmediği ve onları başından sonuna kadar okuduğudur. Türk dilleri ile alâkalı yeni
bir sözlüğün yayınlanması onun için bir bayramdı. Nitekim bu meseleyle alâkalı bir
yayın yapıldığı zaman mutlaka eseri konu alan bir yazı kaleme alırdı. Malov,
hazırlanmasına bizzat kendisinin iştirak ettiği sözlükler üzerinde eser yayınlandıktan
sonra da çalışmalarına devam ederdi.
Malov’un kendi branşı olmayan dil üzerinde sözlük hazırlama çalışmasının örneği -
E.K. Pekarskiy’in “Yakut Dili Sözlüğü”dür. “Sözlüğünün” 7. baskısının önsözünde
yazarın belirttiğine göre S.E. Malov bu çalışmayı 1925’te başlamış ve kısa aralıklarla
çalışmasına devam ederek 1930’da bitirmiştir.
Malov’un bu sözlüğün hazırlanma çalışmalarına katılımının sebebi ise, birçok
Yakutça kelimenin çağdaş veya eski Türk dillerinde aynı anlama gelebilecek başka bir
eşinin bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bu görev Yakut dilinin ses özelliklerine göre
Yakutça herhangi bir kelimede Türkçe köken görme zorunluluğu yaşanmasıyla
yakından ilgilidir. (örneğin, Yakutça fiil yey –“başka birisine tabi olmak”, Türk
dillerinde ise sev –“sevmek” anlamına gelerek, fonetik olarak birbirine eş sesli olarak
bilinir. ) ve bu zor durum o dönemde birçok Türk dilinin sözlüğünün olmamasından
dolayı Yakutça kelimeler ile Türkçe kelimeleri karşılaştırmak gereği duyulan
SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ
269
zamanlarda S.E Malov’un, genellikle kendi bilgilerine dayanmasına neden olmuş ve bu
durum E.K. Pekarskiy’in “Yakut Dili Sözlüğünde” onu denetleyecek imkanı olmadığın-
dan dolayı S.E Malov’un notlarını S. M. (Sergey Malov)* olarak vermesine neden
olmuştur. Böyle notlar E.K. Pekarskiy’in “Sözlüğünde” çoktur.
S.E. Malov’un ilmî çalışmalarının bir başka yanı ise eski Türk anıtlarının dillerini
araştırmış olmasıdır. Bu alanda SSCB’deki tek uzman Malov idi.
Malov, öğrencilik yıllarında bile, eski mezar taşlarının üzerindeki yazıları okumak
için hemen hergün bu taşların olduğu yerlere giderdi. 1905 yılında Kazan’a yakın Tetuşi
şehrine yaptığı yaz gezisinde orada bulunan bir mezar taşının fotoğrafını çekmiş ve bu
taşın üzerindeki yazıların okunması ve tercüme edilmesi ancak 42 yıl sonra Bulgasrkie i
Tatarskie Epigrafiçeskie Pamyatniki “Bulgar ve Tatar Epigrafik Anıtları” adlı
makalesinde yayınlanabilmiştir. Aynı makalede başka mezar taşları üzerindeki yazılara
da açıklama verilirken, Malov, Kazan Valiliğine; Matveyevka köyüne 1907’de
masraflarını kendisinin karşılayarak gittiğini ve oradaki mezar taşlarını araştırdığını
yazmıştır. 1908 yılında Sen Petersburg üniversitesinde öğrenciyken Şor, Çulım ve
Hakaslara yaptığı ilmî seyahatler sırasında ilk defa Yenisey yazıtlarıyla tanışan Malov,
bu yazıtlar üzerindeki okunması son derece zor olan yazıları araştırmak için hemen
hemen bütün ilim hayatı boyunca uğraşmıştır.
Malov’un Merkezî ve Batı Çin’e yaptığı ilmî gezilerdeki asıl gayesi Sarı Uygur ve
Salarları araştırmak ve bu toplumların yaşadıkları topraklardan bulduğu eski Uygur
yazılarını okuyabilme imkanını bulmaktı. Bundan dolayı akademisyen V.V. Radloff,
S.E. Malov’u Çin Türkistan’ındaki Uygur ve Salarların dilini araştırma yapmaya
göndermişti. Gezi sırasında yerel halktan eski Uygur el yazısıyla yazılan kitapları soran
Malov, bunları kendisi de araştırıyordu. Onun bu ilmî gezi esnasında göstermiş olduğu
gayret neticesinde “Altun Yaruk” bulunmuştur.
El yazması eser Petersburg’a getirildiği günden itibaren, S.E. Malov ve V.V. Radloff
onu araştırmaya ve yayına hazırlamaya başladılar. 1913 yılında İlimler Akademisinin
“Bibliotheca Buddhica” kitapları serisinden 1. ve 2. kitaplar yayınlanmış, bu yayının kalan
bölümleri ise 1914, 1915, 1917 yıllarında tamamlanarak basılma imkanı bulmuştur. V.V.
Radloff tarafından Almancaya tercüme edilen tam yayın ise 1930 yılında, akademisyenin
vefatından yıllar sonra yayınlanabilmiştir.
Bu eser eski el yazması eserlerin içinde araştırılarak yayını yapılan büyük bir
çalışma olmuştur.
Daha sonra Malov, devamlı surette eski anıtların dillerini: El yazması eserleri, hukukî
dokümanları, mezar taşları üzerindeki yazıları, kaya taşları veya eşyaların üzerindeki
yazıları araştırma çalışmalarına devam etmiştir.
Eski Türk Dili dersi münasebetiyle S.E. Malov Taşkent şehrindeki Orta Asya
Devlet Üniversitesi Şarkiyat Fakültesi öğrencilerine ders okuttuğu sıralarda, 1926
yılında Obraztsı Drevneturetskoy Pismennosti “Eski Türk Yazısından Örnekler” adlı
kitapçığı sözlük ve önsözü ile yayınlanmıştı. Bu çalışmada Eski Türkçe yazılı anıtlardan
parçalar yayınlanmıştır. Bu örnekler: Tonyukuk ve Kültegin yazıtlarından ve “Kutadgu
Biliğ” ile “Altın Yaruk”tan alınan metin örnekleridir. Bu kitap, ders uygulama kitapçığı
olmasına rağmen eski Türk yazıtlarının diline dair yapılan araştırma çalışmaları
tarihinde önemli bir adım olmuştur. Malov, bu kitapta araştırmacıların yaptıklarını göz
önüne alarak kendisinin de çalışmalarından birçok konular eklemiştir. Bu çalışmanın
önemini biz daha sonra dil, tarih, arkeoloji dallarında yayınlanmış kitaplarda dipnot
olarak gösterilmesiyle de anlamış bulunuyoruz.
SERGEY EFİMOVİÇ MALOV’UN İLMÎ
VE İÇTİMAÎ FAALİYETLERİ
270
1926 yılında Taşkent şehrinde 100 nüsha olarak yayınlanan “Eski Türk Yazısından
Örnekler” adlı kitap alanında ilim dünyasına kazandırılan ender eserlerden birisidir.
Aynı zamanda bu kitapçık Türk dili, tarihi, arkeolojisi ve etnografyası branşlarında
uzman yetiştirilmesi aşamasında da birinci dereceden kaynak olarak kullanılmaktadır.
Kendi eğitim faaliyetlerinde eski Türk dilleri hakkında ders okuttuğu için S.E. Malov
kendisi de böyle bir kitaba ihtiyaç duyuyordu. O, ders verirken değişik Türk dillerine ait
birçok anıtı veya parçalarını tercüme etmiş ve derslerinde bu tercümelerden istifade
etmiştir. Sonuçta “Eski Türk Yazısında Örnekler, Metin ve Araştırmalar” adlı büyük
eser ortaya çıkmıştır. Bu kitapta anıtlar hakkında bilgiler genel olarak verilmiş, anıtların
üzerindeki metinler tekrar yenileme (Runik, Uygur ve Arab harfleri) konusunda önce
metin orijinal olarak verilmiş daha sonra doğru okunuşu yazılmış en sonda ise metnin
tercümesi verilmiştir. Kitapta örnek verilen anıtlardaki kelimeleri içeren büyük sözlük
de söz konusu eserin bir parçasıdır. “Eski Türk Yazısından Örnekler” tekrar
yayınlanmaktadır ve bu eser çeşitli dönemlerdeki çeşitli ilim adamlarının eski Türk
anıtları üzerindeki çalışmaları hakkında genel bilgi almamıza imkan vermektedir.
Kitabın en önemli yanı ise S.E. Malov tarafından doğru okunan ve tercüme edilen
anıtlar hakkında önemli bilgilere bu yayın sayesinde ulaşıyor olmamızdır. Bundan
dolayı bu kitabın eski Türk anıtlarının araştırılması çalışmalarında yeni bir aşama
olacağına dair güvenimiz tamdır.
Herhangi bir eski Türk abidesi üzerindeki yazıları okurken Malov, anıtın
üzerindeki yazı tarzı ve bununla beraber fonetik ve morfolojik özelliklerini de göz
önünde bulundurarak kabul ederdi. O, hiç bir zaman çalışırken kendinden bir şeyler
eklemez, gereksiz diye herhangi bir ayrıntıyı atlamazdı. Metindeki bazı karışık noktaları
hiçbir zaman yazarın yanlışı diye düzeltmezdi, çünkü bazen yazarın yanlışı olarak
nitelendirilen karışık noktaların anıt üzerindeki metni sonuna kadar araştıramayan ilim
adamının yanlışı olabileceğini bilirdi. Metnin tercümesi esnasında ise takip ettiği yol:
Bir taraftan kelimelerin anlamını ve bu kelimeleri başka anıtların üzerindeki metinlerde
okuduğu zaman kafasında oluşan gramer formlarını diğer taraftan ise çağdaş Türk
dilerinin gramer özelliklerini göz önüne almak suretiyle doğru olana ulaşamaya
çalışmak olmuştur. Bu özellik, anıtlar üzerindeki metinlerin çok eski tercümelerinin
kalitesinin değişmesine ve metinlerin anlaşılmayan yerlerinin açıklığa kavuşturulmasına
yardımcı olmuştur.
İki kitapta Malov, metinlerin çok titiz araştırma, tercüme ve metinleri araştırma,
başka ilim adamlarının fikirlerinden, eski ve çağdaş Türk Dillerine ait materyallerinden
istifade etmesinin sonucu olarak çok net metin ve tercüme ortaya çıkmıştır. Malov’un
çalışma tarzı başka eski Türk anıtları üzerinde yaptığı çalışmalarına da aittir.
Profesör P.M. Melioranskiy’in anısına yazdığı “Türk Dili Hakkında İbn-Muhanna”
çalışması bu duruma örnek olabilir. Bu çalışmasında S.E. Malov İbn-Muhanna’nın yeni
bulunan el yazması kitabını titizlikle incelemek suretiyle P.M. Melioranskiy’in “Arab-
Filolog Türk Dili Hakkında” adlı doktora tezinde kullandığı el yazma ile karşılaştırma
yapmış ve eserde anlaşılmayan birçok konuyu aydınlatmış aynı zamanda sözlüğe de
açıklama vermiştir.
Malov’un “Kutadgu Bilig”in üçüncü nüshasına dair (İz teretey-rukopisi Kutadgu
Bilig) yazılan makalesi de aynı tipte yazılmıştır. S.E. Malov bahsi geçen çalışmada
“Kutadgu Bilig”in eskiden V.V. Radloff ve başka akademisyenler tarafından okunmuş
ve tercüme edilmiş metin parçalarını ve eski Uygur el yazması örneklerini
karşılaştırmak suretiyle, özellikle ilim alanında yeni kullanıma giren Namangan elyazısı
örneğinden istifade ederek açıklama vermiştir.
SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ
271
“Codex Cumanıcus-Tarihi ve Eleştirisine” dair yapmış olduğu çalışmada ise XIII-
XIV. yüzyıllarda Polov dilinde yazılar bulunan ender anıtların bazı parçalarının okunması
ve tercümesine ait olmuştur. Bu makalesinde S.E. Malov, eserin metnini araştırarak, onun
tarihini belirtmektedir. Makalenin geneli ise eserdeki Polov bulmacalarının okunması ve
tercümesi hakkında yazılmıştır.
Zaman zaman S.E. Malov herhangi bir anıtın üzerindeki metini çeşitli Türk dilleri
branşında eğitim alan kendi öğrencileri, yüksek lisans öğrencileri ve doçent adayları ile
birlikte okuma denemelerinde bulunurdu. Bu özel okuma dersleri çok ilginç geçerdi.
Çünkü Malov anıt üzerindeki metinlerin dil özellikleri ve anıtı yaratan halkın tarihî-
etnografik özellikleri hakkında çok derin bilgiler verirdi. Bu okuma dersleri sırasında
çağdaş ve eski Türk dillerinde mevcut olan materyaller örnek olarak kullanılırdı. Fakat
Malov’un bu okuma derslerini organize etmesinde gütmüş olduğu amaç sadece
öğrencilere anıt üzerindeki metinleri okumayı öğretmek değildi. Çeşitli Türk dilleri
grubunda okuyan veya üzerinde çalışan öğrencilerle beraber araştırılması yapılan anıtın
dilinden hareketle belki de tarihin herhangi bir diliminde hayatlarını beraber sürdüren
toplumlara dair bilgiler yakalamak ve bir halkta kullanımdan çıkan bazı kelimelerin
başka halkların dilinde hâlâ yaşıyor olması ihtimali; bu bilgilere ancak çeşitli dal ve dil
üzerinde araştırma yapan ilim adamlarından oluşan kolektif bir çalışma grubu ile
ulaşılabilme imkanının ortaya çıkarmaktaydı. Dolayısıyla Malov’un bu derslerinden
ortaya çok güzel sonuçlar çıkardı.
S.E. Malov’un eski Uygur hukukî dokümanlarının yayınlanmasında da büyük
emekleri geçmiştir. V.V. Radloff Türkî dilli halkların tarihini araştırmada önemli yeri olan
çok sayıdaki bu önemli tarihi vesikalarla ilgili çalışmaları hazırlamaktaydı. Fakat ölümü
başladığı işi sonuna getirmeye imkan vermedi ve S.E. Malov hocasının yarım kalan işini
tamamlamaya karar verdi
1
. Bu çalışma çok zor bir işti, çünkü bir yönden V.V. Radloff
deşifre edilmesi kolay olmayan vesikaları okuma ve tercüme işleriyle uğraşmıştı, diğer
yönden ise Malov’un eski Uygur diliyle ilgili oluşan bilgi temeli, V.V. Radloff’un
hatalarının olduğunu ortaya çıkardı (transkripsiyon ve tercümelerde). Fakat her şeye
rağmen V.V. Radloff’un bahsi geçen tarihi vesikaları okuma ve tercümeleri incelemede
çok büyük önem taşıdıkları için bu metinler Radloff’un transkribe ve tercüme ettiği
şekilleri ile aynen muhafaza edilmiştir. Ve ön sözde, özellikle “Düzeltme ve Eklemeler”
bölümünde (“Addenda et corrıgenda”) ve kitaba konulan ekteki sözlükte okuma ve
tercümedeki düzeltmeler belirtilmiştir. Netice itibariyle, kitapta tarihi vesikaları okuma ve
tercüme etme stili açısından birbiri ile çelişen iki bölüm oluşmuştur. Bu bölümlerden ilki;
akademi üyesi, ülkemizde eski Türk tarihine dair vesikaların incelemesinde katkıları çok
büyük olan V.V. Radloff’un adıyla ilgili, ikincisi ise, S.E. Malov’un adıyla ilgili olan
bölümdür. Bu durum bazı araştırmacılar tarafından dikkate alınmaz ve V.V. Radloff’un
yaptığı transkripsiyondan alıntılar yapılarak hataya düşülür
1
.
Pamyatniki Uygurskogo Yazıka “Uygur Dilin Tarihi Vesikaları” adlı eserin V.V.
Radloff ve S.E. Malov’un yazdıkları bölümleri incelediğimizde, hoca ve öğrencinin
çalışma metotlarındaki farklar daha net bir şekilde anlaşılır. V.V. Radloff tarihi
vesikaları okur ve tercüme ederken, bu metinlere ilk önce, Altay Türk dilleri açısından
yaklaşırdı. O, genelde eserin genel manasını anlar ayrıntılara girmemeye çalışırdı
(Orhon anıtlarını da bu metot ile okuyan Radloff değişik baskılar üzerinde defalarca
düzeltmeler ve eklemeler yapmak zorunda kalmıştır) (“Die alttürkischen Inschriften der
1
V.V. Radloff. Uygur Dilinin Tarihi Vesikaları. (V.V. RADLOFF. Uigurische
Sprachdenkmaller.). L., 1928.
1
Bk. örneğin: N. T. SAURANBAEV. Kazak Dilinde Bağfiillerin Anlam ve Fonksiyonları. Alma-
ata, 1942, s. 51.
SERGEY EFİMOVİÇ MALOV’UN İLMÎ
VE İÇTİMAÎ FAALİYETLERİ
272
Mongolei”). S.E. Malov ise bunun aksine, yazının her detayına inerek, imkanlar
çerçevesinde itinalı bir şekilde değişik materyallerle karşılaştırarak okur ve tercüme
ederdi. S.E. Malov’un V.V. Radloff’la alâkalı olarak “büyük bezli ve fırça vuruşlu
resimlerin ressamı” şeklinde yapmış olduğu tanımlama çok doğrudur. Aynı şekilde
kendisine yapılacak olan “çok ince, hassas ve parlaklığıyla kendini belli eden resimlerin
ustası” yakıştırmasında da herhangi bir hataya düşüleceğini zannetmiyorum.
Yukarıda bahsedilen hukuki dokümanlar mecmuasının dışında, Malov bir kaç
dokümanı da kendi makalelerinde yayınlamıştır: Dva Uygurskih Dokementa “İki Uygur
Dökümanı”
2
, Uygurskiye Rukopisnıye Dokumentı Ekspeditsii S.F. Oldenburga “S.F.
Oldenburg Seyahatinden Uygur El Yazı Dokümanları”. Bu iki makale araştırma ve
baskıya hazırlama metodları itibarıyla “Uygur Dilinin Tarihi Vesikaları” kitabındakilerle
aynı çizgidedir. (yukarıya bk. ).
S.E. Malov’un bir çok makalesi tarihî anıt, kaya ve mezar taşı yazılarıyla ilgilidir.
Bu yazıtların bir kısmı Ekim Devrimi öncesi bulundu, bazıları unutuldu ve günümüzde
tekrar ortaya çıkarılıyor, fakat yazıtların çoğu Sovyet arkeolog ve jeologları tarafından
devrimden sonra bulunmuştur. Onların büyük kısmı S.E. Malov’un elinde geçti ki
bunlar makalelerine de yansımıştır: Drevneturetskie Nadgrobiya s Nadpisyami Basseyna
p. Talas “Talas Nehri Civarındaki Eski Türk Mezar Taş Yazıları”
1
, Novıye Pamyatniki s
Turetskimi Runami “Türkçe Yazılı Yeni Anıtlar”
2
, Talasskiye Epigrafiçeskiye Pamyatniki
“Talastaki Epigrafik Yazıtlar”.
Bu materyallerin tümü Türkî dilli halkların tarihini incelemede çok büyük önem
taşır. Bundan dolayı bahsi geçen malzemeler yerli ve yabancı arkeolog ve tarihçilerin
çalışmalarında kullanılmaktadır.
Bu günlerde S.E. Malov Yenisey tarihi vesikalarını okuma ve tercüme etme
çalışmalarıyla meşgul. Malov’un bahsi geçen anıtlara karşı ilgisi, 1908 tarihinde
Minusinsk şehrindeki Martyanov Müzesini ziyaret ettiği sırada uyanmıştı
3
. Yenisey
tarihi vesikaları çok karmaşık ve deşifre edilmesi büyük çabalar isteyen zor bir mesele
idi. Uzun yıllar süren araştırmalar sonucunda S.E. Malov Yeniseysikiye Runiçeskiye
Pamyatniki Kirgizov “Yenisey Kırgızlarının Anıt Yazıları” adı altında ayrı bir kitap
basmak için büyük materyaller toplamıştır. Müellif, 1948 yılının yaz aylarında elde
edilen materyallerin kontrolü için Minusinsk şehrine gitmiştir.
Malov, arkeologlar tarafından bulunan kalıntılar üzerindeki yazıların okunuşlarına
dair bazı makaleler de yazmıştır: “Türkçe Yazılar Bulunan Bulgar Altın Kadehi” ve
“Bilyarsktaki Arap Harflerle Yazılı Kilit”.
Malov, birçok eleştiri yazısında eski tarihî vesikalarla ilgili metinlerin veya
tercümelerin baskıdan çıkanları ile alâkalı olarak kendi düşünce ve tepkilerini dile
getirirdi. Bu tür çalışmalarıyla hem ilim dünyasını yeniliklerle tanıştırır hem de varsa bu
yayınlardaki hata ve tutarsızlıkları ortaya çıkarırdı.
1
S.E. Malov sadece dillerle meşgul olmuyor, bunun yanında bir şarkiyatçı gibi
araştırdığı millet ve kabilelerin etnografya ve tarihlerini de öğreniyordu. Çalışmalarının
bu yönü konuya dair yazdığı makalelere de yansımıştır.
2
“V.V. BARTOLD’a”. Tacikistan ve İran halkını incelemek için. Taşkent, 1927, s. 387-394.
1
SSCB BA Sosyal Bilimler Bülteni, 1929, No: 10, s. 799-806.
2
Dil ve Düşünce, VI-VII, 1936, s. 251-280.
3
S. E. Malov. Türk Yazıları Olan Taşlar. Dil ve Düşünce, VI-VII, 1936, s. 259.
1
Bk.: S.E. Malov’un eleştiri yazısı “Kutadgu Biliğ-faksimile” veya H. N. Orkin’in Eski Türk
Yazıları eserine eleştiri,1948,No:2, s. 123.
SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ
273
S.E. Malov etnografya sahasında Türk halkların inançlarıyla ilgili çok büyük
materyaller toplamıştır. Nitekim Batı Sibirya’ya olan seyahatinden sonra Neskolka Slov o
Şamanstve u Turetskogo Naseleniya Kuznetskogo Uezda Tomskoy Gubernii “Tomsk
Vilayetinin Kuznetsk Bölgesinde Yaşayan Türklerdeki Şamanizm’e Dair” adlı makalesi
kaleme alınmıştır
4
.
Batı ve Orta Çin’e olan seyahatleri sırasında S.E. Malov Sarı Uygur ve Salarların
inançlarını incelemeye özen gösterdi ki bunu raporlarından (özellikle ikincisinden) ve
yayınladığı makalelerinden görmekteyiz: Ostatki Şamanstva u Celtıh Uygurov “Sarı
Uygurlarda Şamanizm Kalıntıları”
5
ve Şamasntvo u Sartov Gostoçnogo Turkestena
“Doğu Türkistanlı Sartlarda Şamanizm”
6
.
Yayınlanan makaleler için S.E. Malov’a Rus Coğrafya Cemiyeti tarafından gümüş
madalya verilmiştir
7
.
Ekim devriminden sonra da S.E. Malov değişik Türk halkların inançlarıyla ilgili
çalışma ve kayıtlarını yayınlamaya devam etmiştir. Böylece Malov tarafından şu
makaleler yayınlanmıştır: Neskolko Zameçaniy k State A. V. Anohina “Duşa i ee Svoystva po
Predstavleniyu Teleutov” “A.V. Anohin’in ‘Teleutların Anlayışına Göre Ruh ve
Özellikleri’
8
adlı makalesine eleştiriler” ve Şamanskiy Kamen ‘ryda’ u Tyurkov Zapadnogo
Kitaya “Batı Çin Türklerinde Şaman ‘Ya da’ Taşı”
9
. Uygur diliyle ilgili yayınlanmış
materyallerde Şaman metinleri de mevcuttur
10
.
S.E. Malov Eski Türk anıtlarını incelerken, Türk halkların tarihiyle de çok meşgul
oluyordu. Malov’un Türk halkların bizzat tarihiyle ilgili eserleri yoktur, fakat onun
derin bilgileri bu alandaki uzmanlar tarafından çok iyi bilinir. Bundan dolayı Türk
halkların tarihleriyle ilgili çalışmalarda sürekli müsteşar olarak davet edilmiştir. Bazen
S.E. Malov’un bu katılımları, şu veya bu halkın tarihiyle ilgili ortaya çıkan soruların
açıklığa kavuşmasında büyük rol oynadığı gibi bu durum basına da yansımıştır. Örneğin
SSCB İlimler Akademisi Tarih ve Felsefe Bölümünde dönem toplantısında, Volga
bölgesinde yaşayan Tatarların etnogenezi hakkındaki konuşması “Volga Bölgesinde
Yaşayan Tatarların Etnogenez Problemleri” adlı özette yayınlanmıştır*. Daha sonra
toplantı materyalleri “Kazan Tatarların Kökenleri” (Kazan, 1948) adlı kitapta da
yayınlanmıştır. Bu kitapta S.E. Malov’un konuşmalarının stenograması yayınlandı (s.
116-119).
Tatarların diğer Türk halklarıyla olan ilişkileri hakkında daha önceki yazılar,
Kazan üniversitesinin Tarih ve Etnografya bölümünün Arkeoloji Cemiyetinin toplantı
ve oturumlarının protokollerine yansımıştır.
S.E. Malov için Türk halkların tarihini incelemesinin ayrı bir yeri vardır. O, Türk
dili ve tarihinin oluşmasıyla ilgili çalışmalarla da meşgul olmuştur. Bu alanla ilgili
Malov’un kaleme almış olduğu makaleler: “Kazak Dili Tarihine Dair”, “Orta Asya Türk
Edebî Dilleri Tarihinde Alişer Nevayi Dünyası” vb.
4
Civaya Starina, 1912, vıp. I, str. 61-74.
5
Civaya Starina, 1912, vıp. I, str. 61-74.
6
Sbornik MAE, t. V, 1917, str. 16.
7
Sm. Ob etom: Otçet o deyatelnosti Otdeleniya Etnografii i Sostoyaşih pri nem Postoyannıh
Komissiy za 1912 g. Civaya Starina, 1913, vıp. I-II, str. XXIV
8
Sovetskaya Etnografiya, I, 1947, str. 151-160.
9
Sovetskaya Etnografiya, I, 1947, str. 151-160.
10
Sm., naprimer: Materialı po Uygurskim Nareçiyam Sin-Dzyna. Sb. “S.F. Oldenburg...” 1934
str. 307-322.
SERGEY EFİMOVİÇ MALOV’UN İLMÎ
VE İÇTİMAÎ FAALİYETLERİ
274
S.E. Malov tüm ilmî çalışmalarının yanı sıra bazı Türk halkların alfabelerini oluşturma
ve ilmî kadrolarını yetiştirme çalışmalarına da aktif olarak katılmıştır.
S.E. Malov’un bağımsız çalışmalarının başlangıç tarihi Büyük Ekim Sosyalist
Devriminin yapıldığı yıllara denk gelmektedir. O sıralar, Türk halklarının şekil olarak
milli, muhteva olarak sosyalist yeni bir kültür temelinin oluşturulmasında, partinin
Lenin-Stalin millî politikasını gerçekleştirildiği yıllardı. Bu halklara yazı ve edebiyat
dilini oluşturmak devletin en önemli işlerinden biriydi.
S.E. Malov bu çalışmalar yeni başlarken katılmıştı. Şu bir gerçek ki, ilk zamanlar
bizim Türk Cumhuriyetlerimizde yazı ve edebî dilin oluşturulması için gerekli kadroların
bulunamaması şeklinde özetleyebileceğimiz bir sıkıntısı yaşanıyordu. Bundan dolayı
alfabe ve dil kuralların oluşturulmasında merkezde çalışanların katılımları sağlanmıştı.
Leningrad’da bu tür çalışmaları İlimler Akademisi gerçekleştiriyordu. S. E. Malov’un üye
olduğu Radloff halkası Akademi tarafından bu çalışmalara dahil edilmişti. Radloff
halkasının ve Dil Seksiyonu bünyesindeki Neofiloloji Cemiyetinin oturumlarında değişik
Türk dillerinin alfabe projeleri değerlendiriliyordu. Bir çok oturum ve uzun tartışmalar
sonucunda tek standarda uygun Latin alfabesi geliştirildi. S.E. Malov, Radloff halkasının
üyesi olarak, proje değerlendirilmesinde aktif bir şekilde katıldı, daha sonra pratikte
kullanmayla ilgili değerlendirmelere de iştirak etmiştir.
1926 tarihinde S. E. Malov, Bakü’de gerçekleşen İlk Birlik Türkoloji kongresinde
iştirak etmiş ve “Eski Türk Dillerinin Araştırılması Dair” adlı bir de konuşma yapmıştır.
1930 tarihinde Malov, Alma-Ata’da gerçekleşen İkinci Tüm Uygur Orfografya
Konferansında, daha önce yerel matbaada basılan “Uygurların Edebi Dili” ve “Sarı
Uygurlar” adlı konuşmalarıyla iştirak etmiştir (bk. S. E. Malov’un ek çalışmalar listesi,
s. 26). Daha sonra “İkinci Tüm Uygur Orfografya Konferansı Materyal ve Kararları”na
da iştirak etmiştir (Kızıl-Orda, 1932).
Malov 1934 yılında Simferopol şehrinde gerçekleşen İkinci Kırım Orfografya
Konferansına katılmış ve yerel basında geniş yankılar uyandırmıştır. (bk. S.E. Malov’un
ek çalışmalar listesi, s. 26).
Malov 1935 yılında Turtkul şehrinde yapılan Birinci Karakalpak Dil Konferansına
katılmıştır. Aynı sene Türkmenistan’da dil problemleriyle ilgili zirve toplantısına da
iştirak etmiştir.
Malov 1937 yılında Alma-Ata’da yapılan Uygur Kültürü Uzmanları Konferansına
katılmıştır. Konferans sonrası iki değerli katılımcının onuruna kutlama töreni
yapılmıştır. Bunlardan birisi S.E. Malov idi. Bu kutlamalar yerli basına da yansımıştır*.
1938 tarihinde latin alfabesinden kril alfabesine geçiş sürecini gerçekleştirmek
amacıyla Yakutistan’a gitmiştir.
S.E. Malov, pratik faaliyetler gerçekleştirmek maksadıyla değişik yerlere yapmış
olduğu seyahatlerinde topladığı bilgileri her zaman ilmî çalışmalarında kullanırdı. Bir
çok defa yerel dil seyahatlerine katılırdı. İşte, Turtkul’de basılan “Karakalpak Dili ve
Onun Öğrenilmesi”*, “Karakalpak Diliyle İlgili Notlar” adlı eserler, 1933 tarihinde
Karakalpak dil seyahatinde katılmasının neticesidir. S.E. Malov buna benzer çalışmaları
Türkmenistan’da da gerçekleştirmiştir. “Türkmen Dili ve Lehçeleriyle İlgili Notlar” (4
sayfa) adlı basılması beklenen çalışma bu seyahatin neticelerindendir.
Fakat, belki de, S.E. Malov’un bizim Türk Cumhuriyetlerimizde milli kültür
oluşumundaki en büyük katkısı, bu cumhuriyetlerin kendi vatandaşları arasından dilci
kadroları hazırlamakta gösterdiği gayretleridir.
SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ
275
SSCB’nin her bir Türk Cumhuriyetinde mutlaka S.E. Malov’un dil uzmanı
öğrencisi vardır. Onların çoğu yerli dil, edebiyat enstitülerinde büyük uzman, Birlik
cumhuriyetleri İlimler Akademilerinde üye ya da muhabir üyeler seviyesindedir.
S.E. Malov’un bu hizmeti herkes tarafından kabul edilmiştir. Kazakistan SSC
Yüksek Sovyeti Prezidyumun kararıyla S.E. Malov’a “Dil Bilimi Alanında ve
Kazakistan’ın Bilimsel Kadrolarını Hazırlamada Özel Gayret ve Hizmetleri” için
Kazakistan SSC’nin Bilim Adamı unvanı verilmiştir. Aynı hizmetlerinden dolayı Yakut
Özerk Cumhuriyetinin Yüksek Sovyeti (Kurul) kararıyla takdirnâmeyle ödüllendirilmiştir.
S.E. Malov’un pedagoji faaliyetleri 1917 tarihinde Kazan şehrinde başlamıştır. Bu
tarih–aslında bu tarih önemli bir tarihtir. Ülkenin tüm hayati alanlarında olduğu gibi,
üniversite eğitimi de bu tarihlerde sarsıntıya ve köklü değişikliklere uğramıştı. S.E.
Malov hemen genel çalışmalara katılmıştı.
1917 tarihinde, Kazan Üniversitesine bağlı Tarih-Filoloji Fakültesinde Şarkiyat
(Türk ve Fin) Bölümlerinin kurulmalarına adanan iki yazısı yayınlanmıştır: “Kazan
Üniversitesinin Tarih-Filoloji Fakültesinde Doğu (Türk ve Fin) Bölümlerin Kurulmasına
Dair” ve “Şarkiyat Bölümlerinin Yeni Kürsüleri”.
Ülkenin değişik üniversitelerinde S.E. Malov ders okutmuştur: “Türkoloji’ye Giriş”,
“Eski Türk Dilleri”, “Uygur Dili” ve “Özbek Dili” v.s.
S.E. Malov özellikle doktora öğrencileriyle çalıştı ve çalışmaktadır. Onların çoğu
kendi ana dillerini onun yönetimi altında öğrenmiştir: Azeri, Balkar, Kazak, Karakalpak,
Kırgız, Kumandin, Oyrot, Tatar, Türkmen, Özbek, Uygur, Şor, Hakas, Yakut. Sadece bu
dilleri saymamız onun çok yönlü çalışmalar yaptığına dair bir göstergedir. Eğer buna,
doktora öğrencilerin kendi isteklerine göre olan çalışmalarını da ekleyecek olursak, o
zaman çalışma değişik alanlarda olurdu; morfoloji, sentaks, deyimler ve idyomatik
deyimler, söz dizim, fonetik, dil tarihi, diyalektoloji alanlarında.
S.E. Malov pratik çalışmalarda bulunurken, sürekli olarak öğrencilerini teşvik eder
ve bunun “Bir Türkoloğun Boynunun Borcu” olduğunu dile getirirdi. S.E. Malov’un
tüm ilmî, pedagojik ve içtimaî faaliyetleri bu ilim adamının “ Bir Türkoloğun ödemesi
gereken borcunu” yerine getirdiğine dair birer delil, çok milletli ülkemizin bilim ve
kültürünün gelişmesinde birer örnektir.
Çeviren: Bahtiyar ABDILDAYEV
I. CİLDİN SONU
Dostları ilə paylaş: |