Microsoft Word s g. temmuz doc



Yüklə 1,27 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə60/89
tarix08.09.2018
ölçüsü1,27 Mb.
#67448
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   89

 
179 
“Türkiye’nin  bu  kararla  savaşa  girmeyeceği”,  “savaşı  engellemek  gibi  bir şansının 
olmadığı” ve “ulusal çıkarların bu kararla korunacağı” ifadeleri ile tezkereyle ilgili 
olumsuz düşüncelerin yumuşatılması hedeflenmektedir. Tezkereye daha olumlu bir 
bakış  açısının  geliştirilmesi  amacıyla  başvurulan  bu  örtmecelerde,  Türkiye’nin  bu 
savaşın  dışında  kalamayacağı,  çünkü  bu  savaşı  engellemenin  Türkiye’nin  elinde 
olmadığı  vurgulanmaktadır.  Bununla  birlikte  savaşın  Türkiye’nin  sınırında 
gerçekleşmesi  nedeniyle  ulusal  çıkarların  bundan  doğrudan  etkileneceği  ifade 
edilmektedir.  
 
 
B. MUHAFAZAKÂR BASINDA IRAK’IN  ŞGAL  VE 1 MART TEZKERES  
 
Bu araştırmada muhafazakâr basından Milli Gazete ve Yeni Şafak gazetelerinin 25 
Ş
ubat  –  25  Mart  2003  tarihleri  arasındaki  günlük  sayıları  incelenmiştir.  Bu  süre 
içerisinde konu ile ilgili olarak Milli Gazete’de 122 haber ve 47 köşe  yazısı, Yeni 
Ş
afak gazetesinde ise 114 haber ve 71 köşe yazısı olmak üzere toplam 236 haber ve 
118  köşe  yazısı  incelenmiştir.  Bu  incelemede  oluşturulan  haberlerde  Türkiye’nin 
ulusal çıkarlarının betimlenmesi, ulusal çıkar öğelerinin haberlerde yer alış biçimi, 
köşe yazarlarının ulusal çıkarları tanımlama ve betimlemeleri, haber ve yorumların 
dilsel özellikleri kategorileri işlenmeye çalışılmıştır. 
 
 
 


 
180 
1. Haberlerde Türkiye’nin Ulusal Çıkarlarının Betimlenmesi 
Muhafazakâr  basın  Türkiye’nin  ulusal  çıkarlarını  Batı  (özellikle  ABD  ve  srail) 
karşıtı bir politika üzerinden betimlemiştir. Basın tezkere ve savaş karşıtı bir tutum 
sergilemiş,  Türkiye’nin  savaşa  girmesiyle  ekonomik  kayıplara,  prestij  kaybına 
uğrayacağını  ve  özellikle  bölgesinde  lider  ülke  olma  iddiasını  yitireceğini 
savunmuştur.  Basın,  Türkiye’nin  ulusal  çıkarlarını  Batı  dışında,  Türkiye’nin  lider 
olduğu  bir  oluşumda  görmektedir.  Bu  oluşum  ise  Türkiye’nin  liderliğinde  eski 
Osmanlı  Devleti’nin  topraklarını  içine  alan  bir  havzada  kurulacak  ve  Osmanlı 
misyonuyla hareket edecek olan bir yapıdır.   
 
Muhafazakâr basın Kuzey Irak’taki gelişmeleri de ABD’nin ve  srail’in Türkiye’yi 
savaşın  içine  çekmek  ve  Türkiye’ye  istediklerini  yaptırmak  için  düzenledikleri  bir 
komplo  olarak  tanımlamıştır.  Türkiye’nin  Kuzey  Irak’a  girmesiyle,  kendisini  bir 
savaşta  bulması  durumuna  başta  AB  ülkeleri  olmak  üzere  pek  çok  merkezden 
gelecek  tepkilerin  de  eklenmesiyle  büyük  bir  felakete  dönüşebileceği 
savunulmuştur.  Bununla  birlikte  Türkiye’nin  Kuzey  Irak  ile  ilgili  ulusal  çıkarları 
güvenlik  üzerinden  betimlenmiştir.  Türkiye’nin  güvenlik  çıkarları  bu  bölgede 
bulunan  PKK  ve  Kuzey  Iraklı  Kürtlerin  bir  devlet  kurma  girişimlerinin  denetim 
altında  tutulması  ve  gerekirse  Türk  askerlerinin  burada  bulunmalarıdır.  Bununla 
birlikte bu konuda yapılacak girişimlerin çok dikkatli bir şekilde yapılması gerektiği 
öne  sürülmüştür.  Çünkü  hem  Türkiye’de  hem  de  Irak’ta  bulunan  Kürt  etnik 
kimliğine  sahip  insanların  rencide  edilmesi  durumunda  tedavisi  zor  yaraların 
açılacağı  ifade  edilmiştir.  Savaş  sonrasında  kurulacak  masada  Türkiye’nin 
bulunmayacağı  bu  yüzden  Türkiye’nin  kendi  güvenliğini  sağlaması  gerektiği  öne 


 
181 
sürülmüştür.  Tezkerenin reddiyle ABD askerlerinin Kuzey Irak’ta cephe açmasının 
önlenmesiyle  Kuzey  Irak’taki  Kürt  oluşumlarının  yanlış  sapmalarının  önüne 
geçilmiş  olacağı,  ABD  güçlerinin  desteğinden  yoksun  kalacak  olan  Kürt 
yönetimlerinin  Türkiye’nin  taleplerine  ve  baskılarına  karşı  şimdiki  gibi 
diklenemeyecekleri  ileri  sürülmüştür.
361
  ABD’nin  Irak  Savaşı’yla  bölgeyi 
sömürgeleştirip  srail’in  topraklarını  genişletmek  istediği,  Türkiye’nin  ABD’nin 
yanında  yer  alarak  savaşa  girmesi  durumunda  Endonezya’dan  Fas’a  kadar  uzanan 
slâm coğrafyasının sömürgeleştirilmesine alet olacağı savunulmaktadır. Tezkerenin 
kabul  edilmesiyle  Türkiye’nin  stratejik  olarak  bölgeye  yabancılaşacağını  ve 
yalnızlığa itileceğini, bunun da ABD’nin Ortadoğu politikasında Türkiye’ye verdiği 
rolün  “Türkiye’nin  srailleştirilmesi”  olduğu  Türkiye’nin  komşuları  ve  dünya 
ülkeleri nazarında “saldırgan” bir ülke olarak tanımlanacağı, ikili ilişkilerinde ciddi 
bir erozyona uğrayacağı, uluslararası ilişkilerde  srail’in konumuna benzer duruma 
düşeceği  savunulmuştur.  Türkiye’nin  ulusal  çıkarlarının  savaş  karşıtı  olmasını 
gerektirdiği  ifade  edilmekte,  Türkiye’nin  bu  tezkereye  evet  demesinin  ABD’ye 
ücretli  bir  boyun  eğme  olacağı,  Türkiye’nin  tarihi  ve  dini  tercihleriyle  şekillenen, 
ekonomik  çıkarlarını  değil,  bölgesel  çıkarlarını  gözeten  bir  politika  için  “hayır” 
demesinin  isabetli  olacağı  savunulmaktadır.  Türkiye’nin  ABD’ye  bir  gün  hayır 
diyecekse,  o  günün  bugün  olduğu,  çünkü  yarın  ABD’nin  Ortadoğu’da  atacağı 
adımlara  itiraz  etme  zeminin  bulunmayacağı,  tezkereyi  onaylamakla  bütün 
tercihlerini  6  milyar  dolara  Washington’a  ciro  etmiş  olacağı  öne  sürülmektedir.
362
 
Türkiye’nin  yıllardan  beri  Irak’ın  toprak  bütünlüğünün  bozulmasını  savaş  nedeni 
saymasının tezkerenin kabul edilmesiyle ortadan kalkacağı, ayrıca tezkerenin kabul 
                                                 
361
 Koray Düzgören, Hükümet Yara Aldı, MGK Kazançlı Çıktı, Yeni Şafak, 3 Mart, 2003. 
362
 Mustafa Karaalioğlu, Yeni Şafak, 25 Şubat, 2003. 


Yüklə 1,27 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə