194
felakettir. Allah zalimleri sevmez. Allah kan dökenleri sevmez. Zalimlere ve
zulümlerine ceza ve azap verir. Bazıları kendi şahsî ikballeri ve menfaatleri için
yaptıklarının elbette hesabını verecek, cezasını çekecektir.”
408
b. tibarlı Ülke Olma steği
Tezkerenin meclisten onay almaması üzerine muhafazakâr basın bunu olumlu bir
ş
ekilde karşılamış, bu kararın meclise yansıyan millet vicdanı olduğu, Amerika’nın
hegemonya tutkusu ve güç tapınmasının Türkiye’nin vicdanını aşamadığı
vurgulanmıştır. Tezkerenin mecliste oylanmasından önce bu oylamanın bir
demokrasi sınavı olduğunu belirten köşe yazarları bu kararı demokrasinin zaferi
olarak nitelendirmişler ve Ortadoğu’ya demokrasi getirmek isteyen ABD’nin bu
demokratik karara saygı duymasını istemişlerdir. Milletvekillerinin aldıkları bu
kararla hem ahlâkî hem de siyasî olarak çok önemli bir işe imza attıkları
vurgulanmıştır. TBMM’nin kararının ABD’ye hayır diyen milyarlarca insanın sesini
yansıttığını, Türkiye’nin ve TBMM’nin onurlu bir davranış sergilediği ve aldığı
kararla gurur ve onur duyması gerektiği ifade edilmiştir. Özellikle Meclis kararıyla
Türkiye’nin geleneksel Batı’ya yönelik paradigmasını değiştirebilme potansiyelini
ve cesaretini gösterdiğini Türkiye’nin ABD ile geleneksel ittifak ilişkisinin yani dış
politika paradigmasının değişebilir olup olmadığı konusunda büyük bir fırsat
içerdiği ve bu paradigmanın Meclis kararıyla sorgulanabilir bir hale geldiği
savunulmuştur. Bu kararla Türkiye’nin demokrasi ve siyasal sisteminin kişilik
kazandığı, Türk-Amerikan ilişkilerinin eşitlenmesi ve stratejik ortaklık eksenine
408
Mehmet Şevket Eygi, Zalimler Cezasız Kalmaz, Milli Gazete, 28 Şubat, 2003.
195
oturması açısından önemli bir zemin oluşturduğu öne sürülmüştür. Ayrıca
tezkerenin reddi ABD’nin bir ‘B Planı’nın olup olmadığı tartışmalarıyla
bağlantılandırılarak savaşı bile durdurabileceği üzerinde durulmuş, bu ihtimal uzak
olarak kabul edilse bile, bu kararla savaşın en azından belli bir süre ertelenebileceği,
bunun da Türkiye’nin güç ve prestij kazanmasının önünü açıcı olduğu
vurgulanmıştır. Türkiye’nin dünyanın dört bir yanında hayal edilemeyecek kadar
prestij kazandığı, tezkere öncesinde ABD ve Avrupa basınında Türkiye’ye hakaret
içeren karikatürlerin yerini Türkiye’nin onurlu biçimde davrandığını gösteren
karikatürlerle yer değiştirdiği örneği verilerek desteklenmektedir. “TBMM bir
anlamda Amerikan iştahı karşısında her biri farklı gerekçelerle ‘mazlum millet’
konumunda olan ülkelerin sesi oldu ve dünyanın kalbinden geçeni yapmayı
başardı.”
409
Muhafazakâr basın, Türkiye’nin tezkereyi reddetmesiyle ABD’nin
Irak’a yönelik ‘haksız’, ‘adaletsiz’ ve ‘emperyalist’ saldırı veya işgalini durduracağı
ABD’nin Türkiyesiz asla böyle bir savaşı gerçekleştiremeyeceği, Türkiye’nin bu
yolla savaşı durduracağını ileri sürmüştür. Tezkerenin reddedilmesiyle Amerikan’ın
sinsi emellerinin reddedildiği, srail yayılmacılığına karşı çıkıldığı, Ortadoğu’nun
kan gölüne çevrilmesinin engellendiği ifade edilmiştir. “Türkiye bu kararla dünya
siyasetine ağırlığını koymuş, barış yolunda dünya halklarına ve milletlerine öncülük
etmiştir. Bununla birlikte tarihi bir misyon yüklenerek dünyayı ABD’nin ve srail’in
sinsi emellerinden koruyarak bütün insanlığa barış aşısı yapmıştır.
410
Tezkereye ret
oyu veren 100 dolayındaki AK Parti milletvekilini 100 altın adam olarak niteleyen
Haydar Haksal bu 100 altın adamın Türkiye’nin kaderini değiştirdiği, dünyanın
409
Mustafa Karaalioğlu, AK Parti MGK’da Çoğunluk Değil Miydi?, Yeni Şafak, 5 Mart. 2003.
410
Ahmet F. Günler, Barış Aşısı, Milli Gazete, 3 Mart, 2003.
196
aklını başına getirdiğini ve yeni bir dönemin başlatıcısı olduklarını ileri
sürmüştür.
411
c. Kuzey Irak Hassasiyeti
Türkiye’nin Kuzey Irak’a yönelik düşüncelerinin bölgede bir Kürt devletinin
kurulma olasılığı ve Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunun bundan etkilenerek
Türkiye’de karışıklıkların çıkması ve hatta Türkiye’nin bölünme olasılığının olduğu
ileri sürülmekte, ancak Türkiye’nin bölgede bulunan Türkmenlere odaklanmakla
Türkiye’deki ve Irak’taki Kürtlerin de tepkisini çektiğine yönelik eleştiriler
yapılmaktadır. Kürtlerin Kuzey Irak’ta zaten parlamentosunu kurmuş, parasını
basmış ve meclisini topladığı, ABD’nin kafasına bölgede bir Kürt devleti kurmayı
kurmuşsa bunu Türkiye’nin engellemesinin söz konusu olmadığı vurgulanmıştır.
Kuzey Irak’taki gruplardan gelen mesajların özellikle IKDP lideri Mesut Barzani
tarafından “Gelirseniz, sizinle savaşırız” türündeki mesajların ABD’nin Türkiye’yi
bölgeye çekmek için tezgâhladığı kışkırtmalar olarak değerlendirilmiştir. Genellikle
Kuzey Iraklı Kürtlere mesafeli yaklaşılmaya çalışılmış, Türkiye’ye yönelik
gösteriler söz konusu olduğunda Türkiye’nin geçmişte Mesut Barzani ve Celal
Talabani’ye yaptığı iyilikler gündeme getirilmiştir. Ahmet Taşgetiren yazısında bu
konudaki hassasiyeti şöyle dile getirmektedir:
Kuzey Irak ve Kürtler konusunu değerlendirirken, lütfen başka yaralar
açılmasına zemin hazırlamayalım. Sözlerimize dikkat edelim. ‘Kuzey
Irak Kürtleri’ne yönelik eleştirilerin ırkî değerlendirmeler haline
411
A. Haydar Haksal, Tebrikler ve Dualarla, Milli Gazete, 4 Mart, 2003.
Dostları ilə paylaş: |