4
yönetim kurulundan
Mete Tekin '00
14. Dönem Y
önetim K
urulu Üy
esi
Çocukluğumda uykudan önce sırtüstü
uzanıp, pencerenin kenarındaki yatağımdan
yıldızları seyreylerdim, bazı bulutsuz berrak
gecelerde. Sır küpü evrende ne kadar yer
tuttuğumuzu, o evrenin nereye kadar
devam ettiğini ve görebildiğimizin ardında
nelerin olduğunu merak ederdim. Bu
sayımızın sarmalayacağı bu duygu ve ona
eşlik etmeyi seven eleştirel düşünce, bana
bunu anımsattı öncelikle. Evrenin gizemine
dair merak duygusu seneler içerisinde
benimle beraber büyüdü ve benliğimde
kuşkucu bir bakış tarzına evrildi. Zaten,
insanın mevcudiyetinin ayrılmaz bir parçası
ve geleceğine götürecek lokomotif değil
mi "merak"? O olmasa, kim başa çıkacaktı
ki bilmediklerimizle? Hayatımız bizden
öncekilerin hayatlarından pek farksız olmaz
mıydı onsuz?
Görüneni idrak için merak etmek yeterli belki
ama dünya gördüğünüz kadar değil ya da
bazen göründüğü gibi değil. O zaman akıl,
gözlem, bilgi sırayla ve beraberce eleştirel
düşünceyle buluşmadıkça; ilk bakışta
görülemeyen gerçekleri ortaya çıkarmak
mümkün değil. Analize imkân veren bir
sorgulama tavrı geliştirmeden gelemezdi
medeniyetimiz bu aşamalara. Her bireyin
deneyimleri, dolayısıyla idrak süzgeçleri
ve nihayet çıkarımları farklı olabilir; ancak
eleştirel düşünme gerçekleştirirken yaşadığı
süreçler benzerdir. Farklılaşan tek şey, buna
o ferdin hayatında ne kadar yer ve zaman
ayırdığı gerçeğidir. İnsanlık birçok keşfi,
icadı ve bulguyu habire eleştirel düşünen
saygın ve değerli, meraklı bireylerine
borçludur. "Acaba?" diye başlamasaydı
Galilei düşünmeye, şimdilerde yine de dünya
dönüyor ve belki kimsecikler bunu halen
fark edememiş olurdu. "Neden?" demeseydi
Newton, uzanamazdı güncel farkındalığımız
evrenin yavaş yavaş genişlemekte olduğu
noktasına. "Nasıl?" sorusunu sormasaydı
Einstein, işi izafiyet boyutuna taşıyamazdı
insanlık.
Dönemimizin normlarını değiştiren ve hatta
asırların tabularını yıkan sorgulamalar;
hep türümüzün her yeni güne merakla
uyananlarının, etrafında olup bitenlere
şüpheci bakanlarının eseridir. Dünyayı
mütemadiyen değiştirmekte olan en büyük
gücümüz işte o merakımız. Yolumuzu
aydınlatan ise önümüze çıkan olgulara,
yakınımızda tezahür eden algılara ve
zamanımızda dile gelen yargılara eleştirel
yaklaşımımız. Bu güzide içgüdülerimiz
olmasa, ne kadar amaçsız ve nasıl da
boşlukta asılı kalırdı değil mi hayatlarımız?
MERAKIMI MAZUR GÖRÜNÜZ…
B
4
6
B
6
camiadan haberler
MUSTAFA
KEMAL’DEN
ATATÜRK’E
Eski
rektörlerimizden
Sayın Prof.
Dr. Semih
Tezcan’ın yeni
kitabı, Mustafa
Kemal’den Atatürk’e adıyla yayımlandı.
Sizinle önsözden kısa bir bölüm
paylaşmak isteriz: “Bu kitap yazılırken,
bir taraftan Atatürk’ün askerî dehasını
ve yeteneklerini tanırken, diğer
taraftan onun, devlet adamı, inkılâpçı,
reformist ve hümanist karakterini
tarihsel perspektif içinde analiz etmiş
olduk. Elinizde tutmuş olduğunuz
Mustafa Kemal’den Atatürk’e kitabımız
kırk yılı aşkın bir araştırmanın ve bu
yoğun çalışma döneminin ürünüdür.
Atatürk’ün çocukluğundan itibaren
yaşam öyküsünün anlatıldığı,
eğitiminin, kişisel çalışmalarının,
askerî ve siyasî pratiklerinin düşünce
dünyasını nasıl şekillendirdiğini
inceleyen, Türk devriminin arkasında
yatan fikirlerin ve olayların irdelendiği
bu çalışmayı keyifle okuyacağınızı
umuyorum.”
YÜKSEKÖĞRETİMİN FIRTINALI
SULARINDA/BOĞAZİÇİ
ÜNİVERSİTESİ’NDE BAŞLAYAN
YOLCULUK
1960’ların sonlarında,
Ankara’ya alçalan bir
uçakta başlıyor Üstün
Ergüder öyküsünü
anlatmaya.1940’ların
Ankara’sında geçen
çocukluğuna
uzanıyor. Bürokratik
elitin gri bulutlarından uzaklaşıp
İstanbul’a, Robert Kolej’in özgürlükçü
ortamına çeviriyor gözlerini.
Yükseköğrenim için İngiltere’ye
Manchester Üniversitesi’ne
ve ardından ABD’ye Syracuse
Üniversitesi’ne giden bir gencin
deneyimlerini tasvir ediyor.
Üstün Ergüder’e eşlik ettiğimiz bu
yolculuk boyunca yükseköğretim
ve sivil toplum dünyasının önemli
limanlarından geçiyoruz. Elinizdeki
yolculuk, yakın dönem siyaset, sivil
toplum ve üniversiteler tarihimizden
kesitlerle yükseköğretimin elli yıllık bir
panoramasını sunuyor.
Sayın Üstün Ergüder yolculuğunu 12
Mayıs 2015’te saat 19:00’da BÜMED
Mustafa Kemal Atatürk Salonu’nda bir
söyleşi ile katılımcılara aktaracak.
KADIN CİNAYETLERİNİ
DURDURACAĞIZ PLATFORMU
Okulumuz İşletme
Bölümü son sınıf
öğrencilerinden Ecenaz
Özcengiz’in de üyeler
arasında bulunduğu
Kadın Cinayetlerini
Durduracağız Platformu,
Türkiye’nin dört bir yanında faaliyet
gösteren bir sivil toplum örgütüdür.
Beş yıldır kadın hakları için çalışan
platform, caydırıcı cezai yaptırımın
olması adına anayasada ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezasının yasalaşması
üzerine olan çalışmalarını Özgecan
Aslan cinayetinden sonra daha
da yoğunlaştırmıştır. Bu noktada
üyeleri, Şiddeti Önleme Komisyonu
ile yürüttükleri çalışmaları
somutlaştırmak adına meclisin
açılış tarihine kadar imza toplayarak
konuyu meclis gündemine taşımaya
çalışmaktadır. Ayrıca platform
bünyesindeki avukatlar kadın cinayeti
davalarına katılarak, katillerin cezai
indirimlerden yararlanmamalarını
sağlamaktadırlar. Bu faaliyetleri
takip etmek ve kadın cinayetlerini
durdurmak için internet sitesini takip
edebilir, platforma katılabilirsiniz.
www.kadincinayetlerinidurduracagiz.
net
AHŞAP OYUNCAK DÜNYASINA
HOŞGELDİNİZ!
Mezunlarımızdan Başak Deliloğlu
(Che ’10 ve EMBA ’14) ve ortağı Seçil
Uslu Alman Ahşap Oyuncak Firması
Small Foot’u Türkiye’ye getirerek,
İstanbul Göktürk’te ilk mağazalarını
açtılar. Birçok anaokulu ve kitabevi
şubeleri ile
çalışarak
toptan satışta
çok başarılı
olan marka,
özellikle
İstanbul
dışında oturan
son kullanıcıyı
da mutlu etmek için online satış
yapmakta. (www.sihirlianne.com)
Stantları yaş ve eğitici ya da eğlendirici
olarak ayıran Small Foot, isteyen
yerlere stant olarak da ürünlerini
konumlandırmakta.
Mottosu “Ahşap Oyuncak Her
Çocuğun Hakkıdır!” olan marka,
Avrupa’da çok yaygın olan ahşap
oyuncakların ulaşılabilir fiyatlarla
Türkiye’de yaygınlaşmasını
hedeflemekte. Ahşap ve gıda boyası
ile üretildiği için ekolojik oyuncak
(ECOTOYS) sınıfına giren oyuncaklar
çocukların el becerisini geliştirmekte,
hayal dünyalarındaki yaratıcılığı
artırmakta ve zihinsel gelişimi
hızlandırmakta.
ATAMA
SBK Holding bünyesinde bulunan
Biofarma İlaç, Münir Şahin İlaç ve
Betasan Bant İnsan Kaynakları ve
Kurumsal İletişim Direktörlüğü’ne
Zümrüt Erdem ‘97 getirildi.
Boğaziçi Üniversitesi Mütercim-
Tercümanlık Bölümü mezunu olan
Erdem, profesyonel iş hayatına 1997
yılında Samsung Electronics’de İdari
İşler ve Personel Sorumlusu olarak
başladı. 1998-2007 yılları arası Sanofi
Pasteur Aşı Tic. A.Ş.’ de İK ve İdari
İşler Yöneticisi ve 2007-2010 yılları
arası UCB Pharma Türkiye’de İnsan
Kaynakları Yöneticisi olarak görev
aldı. Zümrüt Erdem, Biofarma İlaç,
Münir Şahin İlaç ve Betasan Bant’taki
yeni görevinde, insan kaynakları,
kurumsal iletişim, idari işler ve bilgi
işlem departmanlarından sorumlu
olacak.