B
65
Cennet Uslukılınç
buluştuğumuz alan değildir.
Marka değerini artırmak adına
pazarlama karmasını da alışverişçiyle
buluşturabileceğimiz bir alandır; bu
yüzden mağaza içinde her alana,
her deneyime bu gözle bakmak
gerekmektedir. Pazarlama karması
derken 6P’den bahsediyoruz:
Product: Mağaza içi,
alışverişçiyle/tüketiciyle
ürünü buluşturabileceğiniz,
ürünün deneyimlenmesini
sağlayabileceğiniz en etkin
alanlardan biri. Ürün demoları
ve tadımları bu deneyimi
sağlayabileceğiniz en önemli
araçlar. Aynı zamanda vereceğiniz
numunelerle birlikte ürünün
mağazadan çıktıktan sonra
denenmesini sağlayabilir; yeni
tüketiciler kazanabilirsiniz.
Price: Fiyat algısının çoğunlukla
oluştuğu nokta mağaza içidir. Fiyat
algısını oluşturan etken, sadece
ürünün kendi fiyatı değildir. Rafta
yanında durduğu markanın fiyatı da
bu algıyı etkileyebilir. Alışverişçinin
ilgili ürünü hangi rakipleriyle
karşılaştırdığı çok önemlidir.
Place: Bu P ile alakalı odaklanmamız
gereken üç temel öncelik var:
1) Doğru kanalda/m
2
’de listeli olmak
2) Mağazadaki konum 3) Raftaki
konum.
Promotion: Mağaza içinde yapılan
bütün aktivitelerin, marka, alışverişçi
ve müşteri beklentileri eksenine
oturtulması gerekmektedir.
Packaging: Alışverişçinin satın alma
noktasında ilk etapta ilgisini çekecek
olan etken ürünün ambalajıdır.
Bu noktada, rakiplerden ayrışıyor
olmak, ilk anda alışverişçinin
dikkatini çeken marka olmak kritik
önem taşımaktadır.
Proposition: Ürünü
alışverişçi gözünde nasıl
konumlandırdığınızdır. Bu anlamda
neyi, nasıl söylediğiniz çok
önemlidir. Satın alım noktasında
saniyelerle savaşırken ürün faydasını
alışverişçiye çok net mesajlarla
veriyor olmanız gerekmektedir.
Mağaza içinde yapılan aktiviteler,
kullanılan görsel materyaller
tamamıyla bu “alışverişçi ürün fayda
mesajı”na (Shopper Call To Action)
odaklanır. Ürünün reklamında
verilen konumlandırmanın mağaza
içine paralel bir şekilde taşınması
kritiktir.
Pazarlama stratejilerinizi
belirlerken, tüketicilere
dair ne tür araştırma
ya da istatistiklerden
yararlanıyorsunuz?
Günümüzde geleneksel araştırma
yöntemlerine ilaveten, alışverişçinin
nereye baktığını tespit eden “eye
tracking” ve baktığı yerdeki ürünle
duygusal bir bağ kurup kurmadığına
odaklanan “neuro marketing” gibi
daha ileri araştırma tekniklerini
kullanmaktayız.
Mağaza içi stratejimizi belirlerken,
yapılan bu araştırmalardaki
birçok veriyi göz önünde
bulundurmaktayız. Örnek verecek
olursam; Türkiye’de alışverişçilerin
%91’i ellerinde bir alışveriş listesi
olmadan mağazaya geliyor. Mağaza
içinde kullandığımız araçlarla bu
alışverişçilerin fikrini değiştirmemiz
mümkün. Alışverişçinin dikkatini
çekecek POP (Point Of Purchase)
materyalleri kullanarak tercihlerinin
bizim markamızdan yana olmasını
sağlayabiliriz.
Satış yapmanın ötesinde, mağaza
içini bir iletişim aracı olarak da
görmeliyiz. Mindshare’den aldığımız
verilere göre, Türkiye’de en çok
izlenen program olan Survivor
haftada toplam 4 milyon kişi
tarafından izleniyor. Türkiye’de lider
perakende zincirlerini bir hafta
içerisinde ziyaret eden kişi sayısı
bu rakamın neredeyse iki üç katı
civarındadır. Yani reklamlarımızı,
marka söylemlerimizi alışverişçi
ve tüketicilerle buluşturmak için
mağaza içinde pazarlama iletişim
araçlarıyla bulunuyor olmak kritik
önem kazanıyor. Ipsos Shopper
Marketing araştırmasına göre,
alışverişçi bir mağazada ortalama
27 dk geçiriyor. Böylelikle,
reklamlarımızı izlemelerini
sağlamanın ötesinde onlarla birebir
iletişimde bulunmak için çok doğru
bir fırsat yakalamış oluyoruz.
Yeni mezun öğrencilerimize ne
tavsiye edersiniz? Geleceğin
etkin liderleri olmak adına
nasıl adımlar atmalılar?
Unilever olarak, kendimizi “Liderlik
Okulu” olarak konumlandırıyor,
geleceğin liderlerini yetiştirmek ve
başarımızı sürdürülebilir kılmak için
çalışanlarımıza kendilerini geliştirme
fırsatı sunuyoruz.
Bunun için de çeşitli eğitim
modülleri ve işi yaparken öğrenmeyi
teşvik eden uygulamaları hayata
geçiriyoruz. Ayrıca çalışma
arkadaşlarımızın kariyerlerine
sınırsız devam edebilecekleri alan,
cazip ödül ve fayda paketleriyle
başarıya ve büyümeye daha fazla
fırsat tanıyan bir ortam oluşturmak
için çalışıyoruz. Çalışanlarımızın işi
hızlı öğrenmelerini amaçladığımız,
“Unilever Geleceğin Liderleri
Programı”yla onlara destek
sağlayarak, geleceğin liderlerinin
yetişmesine katkıda bulunuyoruz.
Unilever Geleceğin Liderleri
Programı, işi hızlı öğrenmekle ve
ilk günden itibaren, dünyanın en
sevilen multi milyon euroluk, pazar
lideri markalarını yönetmekle ilgili
bir eğitim programını içeriyor. İş
konusunda kesintisiz bir koçluk
desteği, üstün eğitim fırsatları
sunuyor.
B
66