T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ bati dilleri ve edebiyatlari



Yüklə 0,73 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/19
tarix19.07.2018
ölçüsü0,73 Mb.
#56635
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   19

açıdan hangi sınıfa ait olduğunu söyleyebilmek için Semitik dillerin arasında hangi dil 

sınıfının üstünlük sağladığını görüp değerlendirmeliyiz. 

 Yukarda bükümlü dillerin tipik özelliklerini sergilemeyen bir dil grubundan 

bahsedildi. Bükümlülüğü anlamak için daha klasik hem iç hem dış bükümlülüğe sahip 

olan Rusçadan örnek değerlemekte fayda vardır: 

Rusça                   



Виде-л 

gördü 


*Л- bu fiilin eril,tekil ve geçmiş zamana ait olduğunu belirtmektedir. 

Голов-а 

Baş 


*a- bu ismin dişil, tekil, yalın durumda olduğunu ve Birinci çekim grubuna ait 

olduğunu belirtmektedir. 



Хорош-ий 

iyi 


*ий-bu sıfatın yalın durumda, tekil ve eril olduğunu belirtmektedir. Böylece bir 

büküm bir kaç farklı gramer görevleri üstlenmektedir. 

36 

 



 Bu dil grubunun sıfatları çoğu zaman ait olduğu isme göre değişir. Bükümlü 

dillerden Almancada sıfatlar tanımlık ve isim arasında bulunduklarında farklı çekim 

hallerini sergilemektedirler. Bu durumu daha kolay anlayabilmemiz için aşağıdaki 

formülleri kullanalım:

48

 

 



Belirli tanımlık + sıfat + isim = zayıf çekim 

Belirsiz tanımlık + sıfat + isim = karışık çekim 

Tanımlık yok + sıfat + isim = güçlü çekim 

Şimdi bu durumu örneklerde görelim: 

Almanca

49

 



Der Hamster- isim, eril, yalın durum 

Des Hamsters – isim, eril, iyelik durumu 

Klein ( küçük ) sıfatı eklendiğinde çekimlerin nasıl değiştiğini görelim: 



Ein kleiner Hamster ( bir küçük fare ) – karışık çekim, yalın durum 

Der kleine Hamster ( bu küçük fare ) – zayıf çekim, yalın durum 

İch sah den kleinen Hamster ( bu küçük fareyi görüyorum) – zayıf çekim, belirt.dur. 

                                                            

48

 http://ru.wikipedia.org/wiki 



49

 a.g.m 


37 

 



Mit kleinem Hamster (küçük fareyle birlikte ) – güçlü çekim, yönelme durumu 

Ad sınıfında Çekimin bulunması bükümlü dillerin özelliklerinden biridir. 

Örneğin Almanca’da belirli ve belirsiz tanımlık cinsiyete, hallere ve sayıya göre 

değişmektedir. Aşağıdaki örnekte belirli tanımlığın çekimini görebilmekteyiz: 

Almanca

50

 



Yalın durum: 

der

 (eril), 



die

 (dişil), 



das

 (nötr), 



die

 (çoğul)  

İyelik durumu: 

des

 (eril), 



der

 (dişil), 



des

 (nötr), 



der

 (çoğul)  

Yönelme durumu: 

dem

 (eril), 



der 

(dişil), 



dem

 (nötr), 



den 

(çoğul)  

Belirtme durumu: 

den

 (eril), 



die

 (dişil), 



das

 (nötr), 



die 

(çoğul)  

 

Bükümlü dillerin diğer bir önemli özelliği istisnaların ve kuralsız sözcüklerin 



çokluğudur. Eklemeli dillerde istisna formlarına çok nadir rastlanmaktadır. Bükümlü 

dillerin eklemeli dillerden geliştiklerini tahmin edilmektedir. Fakat kurallı bir dil 

istisnalı bir dile nasıl geçebilir?  Bunun örnekleri yoktur. Öbür yandan bu varsayımı 

destekleyen diğer kanıtlar mevcuttur: bükümlü diller zamanla bükümlülüğünü 

kaybetmektedirler. Slovence, Lituanca, Ermenice bükümlü dillerin sadece genel 

çizgilerini korumayı başarmışlardır.  İngilizcenin ise geliştikçe yalınlayan duruma 

yaklaştığını gözlemlemekteyiz. ( çekimleri sadece şahız zamirlerinde korumuştur). Bu 

örnekler dillerin dönüşümlü evrenleştiği varsayımın kanıtlarıdır.Varsayım eklemeli 

dillerin bükümlü dillere dönüştüğünü, daha sonra sentetiksiz ve yalınlayan safhalara 

                                                            

50

 http://ru.wikipedia.org/wiki 



38 

 



geçtiğini tahmin etmektedir. Bu dilbilimsel değişiklikler Gramerleşme teorisinde daha 

detaylı anlatılmaktadır. Bu teoriyi ilk öne süren Fransız dilbilimcisi Antoine 



Meillet’ti (1866–1936). Varsayım tüm dillerin basit gramer düzeyinden daha zor ve 

karmaşık gramere doğru geliştiklerini ispatlamaktadır. Gramerleşme hem kapsamlı 

(tüm düzeylerde), hem kısmen olabilmektedir ( sesbilimsel, biçimbilimsel v.b. 

düzeyler). Teorinin ana gidiş hatları aşağıdaki tabloda verilmiştir.

51

   


Tablo 10 

Gramerleşme Teorisi 

 

 



İçeriklik yönünden bükümlü dillere baktığımızda aktif ve nötr sınıflar arasında 

da bükümlü dillere rastlanmamaktadır. Bükümlü dillerin çoğu nominatif veya ergatif 

sınıflarındandır.  

                                                            

51

  Bu terim dilbilimcilikte ilk olarak A.Meillet tarafından, 1912 yılında yazdığı makalede kullanılmıştır 



39 

 



3.4 Geçişimlilik 

Geçişimlilik kendi içinde altında iki farklı kavram barındırmaktadır. Biri 

polisentetizm,  diğeri geçişimliliktir. Bu kavramlar arasındaki farkı anlamakta fayda 

vardır.  Polisentetizm ( eklemeli dillerin özelliğidir) bir kelime içinde çok sayıda 

biçimbirimin bulunmasıdır,  Geçişimlilik ise farklı köklerin bir araya gelip 

biçimbirimlerin yardımıyla bir kelime gibi biçimlendirilmesidir. Kökler eş değerli 

değildir, biri öbürüne bağlıdır.

52

 Örneğin: 



Eskimo Dillerinden Çukotça

53

 



Мыт-купрэ-гынрит-ыркын 

Bizolmakbekçilikyapılması 

Tercüme edildiği zaman ’Biz bekçilik yapıyoruz’, anlamına gelmektedir. Bu bir 

geçişimlilik örneğidir. Polisentetizm örneklerinden vermek gerekirse: 

Türkçe 

Muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizden 

Yukarıda verilen sözcük bir Polisentetizm örneğidir. 

Geçişimli dillerin arasında geçişimli komplekslere da rastlayabilmekteyiz. 

Özne, nesne ve koşul durumlarını belirten kelimeler. Örneğin: 

                                                            

52

 Panfilov, K, ‘ Stadialnaya tipologiçeskaya klassifikatsıya yazıkov: opıt postroyeniya’ , makale, 



www.erlang.com.ru/euskara 

53

 a.g.m. 



40 

 



Yüklə 0,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə