Songül Demirel ve Ceren Yegen • Tüketim, Postmodernizm ve Kapitalizm Örgüsü > 131
ları ile modernizmin temeli olan Batı metafiziğine ve modernizmin mutlaki-
yetçi anlayışına bir savaş açarken, çeşitliliği savunur ve bu noktada çeşitlilik
ve üretmek için tüketimin de önünü açar.
Bulunmaz, postmodern dünyanın insanları farklılaştırdığını, yalnız-
laştırıp yabancılaştırdığını söyler (2013, s.13). Bulunmaz’a göre, bu durumda
teknolojinin de payı büyüktür. Çünkü teknoloji bireyleri birbirine yaklaştırır-
ken, aslında onları birbirine yabancı insanlara dönüştürmekte ve postmoder-
nizm de aslında tüketime teşvik etmektedir.
Postmodernizmin merkezine oturan bu tüketim endüstrisi, toplumun
her bir düzeyi için ayrı önerilerde bulunurken, insanların çalışma dışındaki
boş zamanını nasıl geçirmeleri gerektiğine dair yeni alternatifler sunmaktay-
dılar. Dinlenebilmenin çeşitli alternatifleri içerisinde tüketime dayalı aktivi-
teler bulunmakta, işten arta kalan zamanlar artı değer oluşturması için tü-
ketime yönlendirilmekteydi (Aytaç 2004, s.234). Nihayetinde çalışanlar işte
üreterek, boş zamanlarında ise bu faaliyetin aksini gerçekleştirerek yani tüke-
terek zamanlarını geçirmekteydiler. Postmodern tüketimcilikte arzu duyulan
şey, tüketilen “gerçek” çikolata, “gerçek” otomobil, ev veya mobilya değildir.
Asılında bu “gerçek” nesneler, arzuların yerine konan şeylerdir; doyurulma-
sı istenen arzular, sembolik arzular olup, kültürel sembolizm tarafından do-
yumlanmadan, biyolojik olarak sahip olunan arzular değillerdir (Bocock 1997,
s.118). İnsan arzuları mal ya da hizmete değil, içsel faktörlere ait olduklarına
göre; tüketilmek üzere alınmış nesnenin kişiye ait olması, onun bir başkasını
istemeyeceği anlamına gelmeyecektir. O yüzdendir ki; peşinden koşulan mal
ve hizmetlerin değeri, alındığında eskiyebilmekte ve yenisi istenebilmektedir.
Sadece mal ve hizmetler için değil aşklar için de geçerli olan bu durum so-
nucunda, elde edilen sevgilinin ardından bir başkasına zaman kaybetmeden
gidilebilmektedir. Bu nedenle evlilikler kısa sürmekte, uğruna birçok şeyin
feda edilmiş olduğu aşklar çok çabuk eskimektedir. Günümüzde aşk bile bir
tüketim objesi halini almış durumdadır. Evrilen tüketim alışkanlıkları ve de-
ğişen yaşam tarzları çerçevesinde bireyler sıkça partner değiştirebilmekte,
aşkı tüketirken aslında karşı cinse ilişkin algı, beklenti, heyecan ve saygı gibi
nitelikler ve arzuları da tüketmektedir. Bunun bir sonucu olarak da sürekli
arzulayan birey doyumsuzluğa davetiye çıkarabilmektedir. Bu noktada tüke-
timin önemli argümanlarından olan “arzu” kavramı ile bir sevgi biçimi olan
“aşk” kavramı arasında bir ayrıma giden Baumann’a göre, (2009, s.18-20) arzu
tüketmeyi, aşk ise benliğin hayatta kalmasını amaçlamaktadır ve bu yüzden
arzu tükenirken, aşk sürebilmektedir. Öyle ise bireyin aşk ile tükettiği aslında
132 <
ilef dergisi
beklenti, saygı ya da heyecanı değil, arzusudur. Zaten biçimi ne olursa olsun
tüketimciliğin hedeflediği de budur: Arzu ettirmek sureti ile tüketmek!
Postmodern süreçte tüketim noktasında “alışverişe gitme” pratiği de
kuşkusuz büyük önem taşımaktadır. Alışverişe gitme, belirsiz, savurgan, sö-
zel olarak gezinmeye yönelik bir eylemdir. Sonu açıktır, kesin bir yer ya da
plandan yoksundur. Sadece bakınmayı ve hiçbir şey satın almamayı içerebilir.
Alışverişe gitmek, haz vericidir ve ölçüsüzdür; çok fazla zaman ya da para
harcamayı gerektirebilir. Alışveriş yapmak ise, bir mecburiyeti ya da rutini
çağrıştırmaktadır. Dolayısıyla alışveriş, hem planlı ve hem de sınırlı bir eyle-
me gönderme yapmaktadır; tanımlanmış bir nesne söz konusudur, sapma ya
da fazladan bir şey satın alma yoktur. Alışverişe gitme modaya, kıyafetlere,
boş zamana işaret ederken, alışveriş yapmak ise, yiyecek alışverişine ve daha
ziyade bir görevin parçasına gönderme yapmaktadır (Özcan 2007, s.50). Boş
zamanımızı harcamak için gittiğimiz yerleri, tüketim yerlerinden ayırmak ne-
redeyse imkânsız hale gelmiştir. Yani boş zaman, harcama yapmak için kulla-
nılan bir süre olarak kullanılmaktadır. Alışveriş için gidilen yerler, tüketmeye
yönelik sosyalleşme mekânları olmuşlardır.
Tüketim noktasında alışverişin bir neticesi olarak bireylerin satın aldık-
ları mal ve hizmetlerle kimi zaman kimlik ya da statü sahibi olunabilirken,
kimi zaman ise alınan mal ve hizmet farkında olmadan kişinin kimliğini ele
vermektedir. İnsanlar, ürünün tüketilmesi esnasında arzu ve isteklerinin özel-
liklerini belirtmek ya da iletişimde bulunmak isterler ki, bu, ürünün sembolik
yönüdür. Belki buna “uzatılmış benlik” ya da “sembolik benlik tamamlama”
denilmektedir. Bu özellikler, bireyin sahip olmak istediği ya da sahip olduğu
belli özellikler hakkında ipuçları verebilmektedir. Ne tükettiğine göre, kim
olunduğunu belirlemektedir. Ürün ve hizmetler, sembolik olarak tüketicinin
bu ürünler aracılığı ile ne olabileceğini gösterdiği gibi onlarsız ne olmaya-
cağını da belirler (Belk, 1988). Yani tüketim tüketimi artırdığı gibi, tüketim
alışkanlıklarını da değiştirebilmektedir.
Tüketim noktasında kültürün ekonomiyi etkilediğine çoğunlukla yer
verilmemesine rağmen, postmodern açıklamalarda ona yön verdiği göze
çarpmaktadır. Ekonomi ve kültür ilişkisinin karmaşıklığı ve değişimi yeni
olguların oluşmasında ve postmodern tüketicinin varlığının belirlenmesinde
etkin rol oynamaktadır. Modern ve postmodern düzenlerin üretim biçimleri
olan fordizm ve post-fordizm uygulamaları, tüketim kültürü ve postmodern
tüketicinin özelliklerinin anlaşılmasında bizlere yardımcı olabilmektedir. Yeni
tür tüketicinin daha aktif, kendisini gerçekleştiren ve yaratıcı bir rol benimse-
Songül Demirel ve Ceren Yegen • Tüketim, Postmodernizm ve Kapitalizm Örgüsü > 133
mesi, sosyo-kültürel kimliğinin ürün ve marka seçiminde daha baskın olaca-
ğını göstermektedir. Sadece ürünün fiziksel, işlevsel özelliklerinin değil, onun
taşıdığı ve gösterdiği imajları daha çok önemseyen postmodern tüketici, hiç
şüphesiz yeni bir ekonomi ve yeni bir kültür oluşumunun içinde yer almak-
tadır (Odabaşı 2004, s.104). Böylelikle, toplumsal gelişmeler nedeniyle kim-
liksizleşen postmodern dönem insanının, seçimleriyle birey olabilme isteğine
cevap vermeye çalışmaktadır.
Postmodernizmin, tüketicisini yoran, şoklar yaratan bir tarzı vardır.
Teklik değil çeşitlilik, genel değil özel, alışılmış değil sıra dışı çekici gelmekte-
dir. Nesnel olmaktan çok göreceli olanı, objektif olma yerine duygu ve sezgiyi
kullanmayı yeğler, seçici, titiz, kuralcı değildir. Eğitici, öğretici olduğu kadar
da, modernizmin mantıksal kurallarından, sıkıcı atmosferinden kurtularak
rahat soluk alma, tek düzeliğe dönüşmüş yaşamı yeniden yorumlama, mo-
dern zamanın insanlara bellettiği sınırları yok ederek, günümüzün sıkıntılı
bunalımlı insanlarına bir çıkış yolu bulma arayışındadır (Özbek 2005, s.16).
Günümüzün stresli iş ve yaşam koşulları arasında gidip-gelen insan için tü-
ketim, sorunlarından bir müddet de olsa uzaklaşma ve rahatlama yoludur.
Tüketici olan, modern yurttaş için yeni etikte geleneksel çalışma ve üre-
tim zorlamasının eşdeğerlisi olan bu mutluluk ve haz zorlamasının elinden
kaçıp kurtulmak mümkün değildir. Modern insan hayatını giderek daha az
emek içinde üretimle ama giderek daha fazla kendi ihtiyaçlarının ve refahının
üretimi ve sürekli yenilenmesiyle geçirir. Modern insan tüketimci potansiyel-
liklerinin ve kapasitelerinin tamamını seferber edecek şekilde kendisini ha-
zırlamak zorundadır. Eğer bunu unutursa, kendisine mutlu olmama hakkına
sahip olmadığı kibarca ve ısrarla hatırlatılır. Dolayısıyla modern insanın edil-
gin olduğu doğru değildir: Modern insanın sergilediği ve sergilemek zorunda
olduğu sürekli bir etkinliktir. Aksi halde modern insan sahip olduğuyla ye-
tinmek ve toplumdışı olmak tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır (Baudrillard
2004, s.94). Bu yüzden tüketim sürekli olması gereken bir zorunluluk halini
almıştır.
Ekonominin düşüşe geçtiği bunalım ve durgunluk dönemlerinde bile
tüketim insanlar için bir ümit olması açısından önemini korumaya devam
eder. İşsiz kalan kişiler bunalım içindedirler, ama bunun sebebi yalnızca bir
çalışan olarak değerlilik duygularının ortadan kalkması değil, aynı zamanda
ailesinin gereksinimlerini gideren, her türlü tüketim malını sağlayan kişi ola-
rak da rollerinin kaybolmuş olmasıdır. Böyle deneyimler sonucunda kimlik
değişir, parçalanır, yeniden oluşur. Postmodern anlamda tüketememek derin
134 <
ilef dergisi
bir hoşnutsuzluk haline gelir (Bocock 1997, s.114). İnsanın iş dışındaki zama-
nını işe yeniden hazırlanmak ve rahatlamak için kullanması gerekirken, ka-
pitalist üretim tarzı ve ilişkileriyle ters düşmeyen oyunun, dinlenmenin ve
eğlencenin ürettiği dünyada geçirmesi gerekmektedir. Kendi kimliğini ger-
çekleştirmekte zorlanan insan üretim tarzının getirdiği materyal ve bilişsel
egemenlik altında biçimlenmiş kendiyle yabancılaşabilmektedir. Öyleyse ne
işte ne de iş dışında insan kendinin hâkim ve örgütlemediği bir yer ve zaman-
dadır (Erdoğan 2009, s.14). Bu doğrultuda birey adeta kapitalizmin öngördü-
ğü postmodern evren içerisinde ihtiyacı olsa da olmasa da tüketmek zorun-
da kalmakta ve kendisini belki de ancak tüketerek rahatlatmakta ve sisteme
adapte olmuş hissetmektedir.
Sonuç
Yaşadığımız dünya kontrolümüzde olmaksızın tüketimci olma yolunda iler-
lemektedir. Aşırı harcamalar ve lükse ayağını dayayan toplum, adeta tüket-
mekle vazifelendirilmiş gibi davranmaktadır. Zihninde hayal ettiği dünyada,
bir özgürlük durumu içerisinde olduğunu düşleyerek elleri cebinde ıslık çalıp
gezen görece alt sosyo-ekonomik kesim, harcarken, asıl ıslık çalarak mutlu
olanların, tüketimi yönlendirenler olduğunun farkına varamamaktadır.
Günümüzde kapitalizmin tüketilmediğinde ne yapacağıyla ilgili bir
çözümü henüz bulunmamaktadır. Üretmek için tüketmek zorunlu görün-
mektedir. Bu bağlamda çalışanların boş zamanlarını tatillerde, turlarda, hobi
kurslarında ve çeşitli sosyalleşme mekânlarında harcayarak geçirmeleri isten-
mektedir. Tasvir ettiğimiz yaşam biçiminin tamamen serbest piyasa ekonomi-
si içerisinde, bireylerin özgür seçimleri olduğunu düşünmek, bu davranışa
sevk eden birçok faktörü göz ardı etmek olur.
Kapitalizm ve tüketim döngüsüne baktığımızda kuşkusuz medyanın
kapitalizm ve tüketim kültürü üzerindeki etkisi yadsınamaz. Medya tüm içe-
rik ve pratikleri ile postmodern dünyada popüler kültürü bir yaşam biçimi
gibi gösterip, somut ya da soyut fark etmeksizin birçok emtiayı sunmaktadır.
Böylelikle medya kadar, medya aracılığı ile bireylere ulaşmak isteyen rek-
lam verenler gibi kimselerin de bireylerin tüketmelerini arzulama hedefleri
gerçekleşmektedir. Medyanın ürettiği dizi, haber ve yarışma programları ile
reklâmlar gibi medya içerikleri bireylere yeni ve moda olanı sunmaktadır. Bir-
çok medya içeriğinin işaret ettiği yaşam biçimleri, kişilik biçimleri, gündelik
yaşam pratikleri, ürünler, giyim ve yeme-içme alışkanlıkları popüler bir hal
almaktadır. Fiske’nin popüler haz kavramı ile işaret ettiği gibi, bireyler medya
Songül Demirel ve Ceren Yegen • Tüketim, Postmodernizm ve Kapitalizm Örgüsü > 135
tarafından popüler olana ya da popüler olarak işaret edilene adapte olarak
kendilerini iyi hissettirmekte ve tüketimden bir haz almaktadır. Bu yüzden
medya içeriklerinin etki boyutu en çok da tüketim tartışmaları noktasında
kendini göstermektedir.
İzler kitlenin tüketim ürünlerine nasıl yanıt verdikleri ya da reklâmlar
konusunda satın alma davranışlarına odaklanan tüketim davranışı kavramı
da temelde kitle iletişim araçlarının etkisini ölçmeyi amaçlarken, aynı za-
manda tüketimin tüm boyutlarını da gözler önüne sermektedir (Mutlu 2004,
s.286). Yine günümüzün yaygın ve iddialı varsayımlarından biri, bireylerin
medya içerikleri ile iletişimsel ya da kapitalist emtiaları değil, aslında kendi
kendilerini yani kendi kültürel pratiklerini tükettikleridir. 1980’lerden beri hız
kazanan ve küreselleşme ile birlikte doruk noktasına ulaşan iletişim teknolo-
jileri, yeni ve sosyal medya boyutlarıyla kitlesel katılım ve tüketimle bireyleri
iletişim sürecinin bizzat içine dâhil ederek davet etmektedirler. Çünkü birey-
ler medya içerikleri ile hem maddi ihtiyaçlarını gidermekte, hem de kimlik ya
da benlik edinme gibi manevi ihtiyaçlarına çözüm aramaktadırlar. Görüyoruz
ki aktif olarak kendi yaşamında söz sahibi olamayan insan, kendisine kimlik
kazandırmayı harcamalarında ifade etmektedir. Zorunlu olarak yapılması ge-
reken tüketimi bir statü ve ayrıcalık kazanma ifadesi olarak anlamlandırmak-
tadır. Tüketmeyen birey kapitalist ve postmodern dünya içerisinde kendisini
sistemin dışında hissetmekte ve tüketimciliği etrafını dört koldan saran tüke-
tim yönlendirmeleri ile gitgide kanıksamaya başlamaktadır.
Görünen o ki, günümüz insanları; üretim-tüketim ilişkisinde
Foucault’nun Hapishanenin Doğuşu’unda anlattığı “Panaptikon’u gibi üze-
rinde dolaşan gözleri fark edememektedir. Birbiriyle sarmallanan üretim ve
tüketim faaliyetinin sürekliliği ancak beraber hareket etmeleriyle mümkün
olabilecektir. Bunun için kulede ürün ve hizmetlerinin satılmasını isteyenler
gözeten olmaktaki konumunu kaybetmeyip, tüketici kitle üzerindeki kontrol
işlevini medya ve moda gibi soyut iletişim araçlarını kullanarak sürdürmeye
devam edeceklerdir.
136 <
ilef dergisi
Kaynakça
ADORNO, W. T. (2003) Kültür endüstrisini yeniden düşünürken. Çev. Bülent O. Doğan.
Cogito, 36, Yaz.
ADORNO, W. T. (2007) Kültür endüstrisi kültür yönetim. Çev. Mustafa Tüzel, Nihat Ünler
ve Elçin Gen. İstanbul: İletişim Yayınları.
AYDOĞAN, F. (2009) Tüketim kültürünün gölgesinde kentler. Marmara Üniversitesi
İ.İ.B.F Dergisi, 27 (2), s. 203-215.
AYTAÇ, Ö. (2002) Boş zaman üzerine kuramsal yaklaşımlar. Fırat Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 12 (1), s. 231-260.
AYTAÇ, Ö. (2004) Kapitalizm ve hegemonya ilişkileri bağlamında boş zaman.
Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 28 (2), s. 115-138.
BALİ, R. N. (2002) Tarzı hayattan Life Style’a yeni seçkinler yeni mekânlar yeni yaşamlar.
2.Baskı. İstanbul: İletişim Yayınları.
BAUDRILLARD, J. (2004) Tüketim toplumu. Çev. Hazal Deliceçaylı ve Ferda Keskin.
İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
BAUDRILLARD, J. (2000) Kötülüğün şeffaflığı. Çev. Işık Ergüden. İstanbul: Ayrıntı
Yayınları.
BAUDRILLARD, J. (2003) Simülakrlar ve simülasyon. Çev. Oğuz Adanır. 2. Basım.
Ankara: Doğu Batı Yayınları.
BAUMANN, Z. (1999) Çalışma, tüketicilik ve yeni yoksullar. Çev. Ümit Öktem. İstanbul:
Sarmal Yayınevi.
BAUMANN, Z. (2009) Akışkan aşk/insan ilişkilerinin kırılganlığına dair. Çev. Işık Ergüden.
İstanbul: Versus Yayınları.
BAUMANN, Z. ve LYON, D. (2013) Akışkan gözetim. Çev. Elçin Yılmaz. İstanbul: Ayrıntı
Yayınları.
BELK, R. W. (1988) Possessions and the extended self. Journal of Consumer Research, 15,
s.139-168.
BOCOK, R. (1993) Tüketim. Çev. İrem Kutluk. Ankara: Dost Kitabevi.
BOURDIEU, P. (2006) Pratik nedenler. Çev. Hülya Uğur Tanrıöver. İstanbul: Hil Yayın.
BULUNMAZ, B. (2013) Postmodern dünyanın gerçeküstü mekânları: sosyal paylaşım siteleri.
1.Baskı. İstanbul: Reklâm Yaratıcıları Derneği & Grafik Tasarım Yayınları.
CHOMSKY, N. (2012) Medya gerçeği. Çev. Abdullah Yılmaz ve Osman Akınhay. 4. Basım.
İstanbul: Everest Yayınları.
Songül Demirel ve Ceren Yegen • Tüketim, Postmodernizm ve Kapitalizm Örgüsü > 137
ÇETİNER, Ö. ve ERDAL, Ö. (2009) 1980 Sonrası Türkiye’de finansallaşma ve tüketim:
Fordizm’in tutarlı bir alternatifi mi? 17-19 Haziran Eskişehir Econ Anadolu 2009
Anadolu Uluslar arası İktisat Kongresi’nde sunulmuş tebliğ.
DAĞTAŞ, B. ve DAĞTAŞ, E. (2006) Tüketim kültürü, yaşam tarzları, boş zamanlar ve
medya üzerine bir literatür taraması. Eğitim Bilim Toplum Dergisi, 4 (14), s.303-
349.
DEBORD, G. (2014) Gösteri toplumu. Çev. Ayşen Ekmekçi ve Okşan Taşkent. İstanbul:
Ayrıntı Yayınları.
ECEVİT. Y. (2001) Türk romanında postmodernist açılımlar. İstanbul: İletişim Yayınları.
ERDOĞAN, İ. (2009) Materyal ve düşünsel hayatın üretimi ve yabancılaşma. Bilim ve
Ütopya, (182), s. 9-16.
FEATHERSTONE M. (1996) Postmodernizm ve tüketim kültürü. Çev. Mehmet Küçük.
İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
FISKE, J. (2012) Popüler kültürü anlamak. Çev. Prof. Dr. Süleyman İrvan. İstanbul:
Parşömen Yayınları.
HOBSBAWM, E.J. (2013) Sanayi ve imparatorluk. Çev. Abdullah Ersoy. 5. Baskı, Ankara:
Dost Kitabevi.
HÜRMERİÇ, P. ve BABAN, E. (2012) Simmel, Veblen ve Sombart’ın penceresinden
hedonik tüketim: ütopyada Negotium ve Otium. Global Media Journal TR Edition,
2 (4), s. 87-101.
IGGERS, G. G. (2000) Bilimsel nesnellikten postmodernizme yirminci yüzyılda tarih yazımı.
Çev. Gül Çağalı Güven. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
JAMESON, F. (1991) Postmodernism or the cultural logic of late capitalism. Durham, NC:
Duke University Press.
KAYA, K. ve OĞUZ, N. Z. (2010) Üniversite gençliğinin alışveriş tercihlerinde tüketim
kültürünün rolü. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, (22), s.147-164.
LASN, K. (2004) Kültür bozumu: sonumuzu hazırlayan tüketim çılgınlığından kurtulmanın
yolları. Çev. Cem Pekman ve Ahmet Ilgaz. İstanbul: Bağımsız Yayınları.
LYOTARD. J. F. (2013) Postmodern durum. Çev. İsmet Birkan. Ankara: BilgeSu Yayıncılık.
MARCUSE, H. (1997) Tek boyutlu insan: ileri işleyim toplumunun ideolojisi üzerine
incelemeler. Çev. Aziz Yardımlı. İstanbul: İdea Yayınevi.
MARX, K. (1993) Kapital 1. cilt kapitalist üretimin eleştirel bir tahlili. Çev. Alaattin Bilgi. 4.
Baskı. Ankara: Sol Yayınları.
MUTLU, E. (2004) İletişim sözlüğü. 4. Basım. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.
138 <
ilef dergisi
ODABAŞI, Y. (2004) Postmodern pazarlama. İstanbul: Kapital Medya Hizmetleri.
ÖNCEL, M. (1969) Ekonomik istikrarı teminde para ve maliye politikalarının rolü.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 26 (3), s.289-300.
ÖNGEN, T. Tekelci (1993) Kapitalizm ve sınıf yapısı. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 49
(3-4), s. 303-349.
ÖZBEK, Y. (2005) Postmodernizm ve alımlama estetiği. Ankara: Çizgi Kitapevi.
ÖZCAN, B. (2007) Rasyonel satın alma ve boş zaman sürecine ait alışveriş eylemlerinin
birlikte sergilendikleri mekânlar: alışveriş merkezleri. Afyon Kocatepe Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, 9 (2), s.39-68.
ROSANVALLON, P. (2004) Refah devletinin krizi. Ankara: Dost Kitabevi.
SENNETT, R. (1996) Kamusal insanın çöküşü. Çev. Abdullah Yılmaz ve Serpil Durak.
İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
SEVİM, A.B. (2010) Walter Benjamin’in kavramlarıyla kültür endüstrisi: “aura”, “öykü
anlatıcısı” ve “flâneur”. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Sayı 3(11), s. 509-
516.
SIMMEL, G. (1996) Metropol ve zihinsel yaşam, kent ve kültürü. Cogito, 8, s. 81-89.
STEVENSON, N. (2008) Medya kültürleri sosyal teori ve kitle iletişimi. Çev. Göze Orhon ve
Barış Engin Aksoy. İstanbul: Ütopya Yayınevi.
ŞAHİN, E. Ç. (2009) Tüketim toplumu: ‘Mükemmele evrilen politika. DAĞTAŞ, B
ve DAĞTAŞ, E. (der.) içinde. Medya, tüketim kültürü ve yaşam tarzları. Ankara:
Ütopya Yayınevi, s.103-141.
ŞAN, M.K. ve HİRA İ. (2004) Modernlik postmodernlik bağlamında tüketim toplumu
kuramları. Bilgi Dergisi, (8), s. 1-20.
ŞAN, M. K. ve HİRA, İ. (2011) Frankfurt Okulu ve kültür endüstrisi eleştirisi. http://
www.politikadergisi.com/sites/default/files/kutuphane/frankfurt_okulu_ve_
kultur_endustrisi_elestirisi.pdf.
ŞENTÜRK, Ü. (2008) Modern kontrol: tüketim. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, 32 (2), s. 221-239.
TAYMAZ, E. (1993) Kriz ve teknoloji. Toplum ve Bilim Dergisi, 56-61, s.1-42.
THOMPSON, J. B. (2008) Medya ve modernite. Çev. Serdar Öztürk. İstanbul: Kırmızı
Yayınları.
YAYLAGÜL, L. (2006) Kapitalizm, medya, popüler kültür ve ideoloji. YAYLAGÜL, L.
(der) içinde Kitle iletişiminin ekonomi politiği. Ankara: Dalbaz Yayıncılık, s. 289-326.
YENTÜRK, N. (1993) Post-Fordist gelişmeler ve dünya iktisadi işbölümünün geleceği.
Toplum ve Bilim Dergisi, 56-61, s. 42-58.
Dostları ilə paylaş: |