104
Cilt /Volume 2, Sayı/Issue: 1, Haziran/June 2021 Ankara
yaratıcı bir ruhla yararlanmanın dikkate şayan örnekleridir. Her iki şiir de büyük aydın Hasan
Bey Zerdabi'nin ölümü üzerine kaleme alınmıştır:
Girdi mezara görmedi mesut
milletin,
Tâbâver-i tahammül olup çok musibete,
Tab-ü tavanı kalmadı artık eziyette.(Enveroğlu Himalay, 2008:81)
Metanet Hesenova (Saraçlı)
Romantizm Edebi Akımı adlı çalışmasında M. Hâdi'nin şiir sanatını
tür bağlamında inceleyerek şöyle yazmaktadır: "Onun şiirlerinin çoğu klasik Doğu şiiri olan
müseddes, muhammes, mesnevi biçimindedir. Daha doğrusu, şiirlerin kalıbı eski, mısra düzeni
yenidir" (Hesenova Metanet, 2019: 81).
Ahmet Cevat'ın şiir faaliyetinde de mersiye türüne ara sıra rastlanmaktadır. Şairin Abdulla
Sur'un 1912'de zamansız ölümü üzerine yazdığı
Mersiye ve
Mirza Abdulla (Sur) Memmedzade
şiirleri bu bağlamda türün kendine özgü örneklerden biri olarak kabul edilebilir:
Civan öldün, dünyadan kâm almadın,
Çok çalıştın, zahmetten hiç doymadın.
Efsus ki, fikrine nail olmadın,
Ağla kardeş! Ağlayacak günündür! (Cevat Ahmet, 2005:26)
Abdulla Sur'un cenazesi defnedilmek üzere Sebzkâr Mezarlığı’na götürülürken Gence'deki
Mekteb-i Ruhani öğrencilerinin Ahmet Cevat'ın onun ölümü üzerine yazdığı şu mersiyeyi
söyleyerek halkı ağlattıklarını da belirtmeden geçmeyelim (Şükürov Sadık, 1990:80).
20. yüzyılın başlarında Azerbaycan şiirinde mersiye türüne ağırlıklı olarak başvuran şairler
arasında Abulhasan Raci'nin sanatı özel bir öneme sahiptir. Sırf bu sebeple milli edebiyat
tarihinde "mersiye şairi" olarak bilinmektedir. Ancak hakkında yapılan araştırmaların yetersiz
olması nedeniyle edebi faaliyeti edebiyat camiasına tanıtılamamıştır. Abulhasan Raci'nin İslam
tarihi, özellikle Kerbelâ faciası konusunda birçok mersiyesi bulunmaktadır. Fakat onun
mersiyeleri geleneksel konulu mersiyelerden çok farklıdır. Şöyle ki A. Raci'nin mersiyelerinde,
bir şair olarak Kerbelâ faciası
için hissettiği duygular, en güzel şekliyle şiire yansımıştır:
Tevfik-i Hüdâ'dan bu gönül mürg-i ter ister,
Sahn-i semani Kerb-ü belada güzer ister (Raci Ebülhesen, 1992:90).
Genel olarak, A. Raci'nin mersiyelerinde şehitlik, öncelikle sadakat, ahde vefanın kanıtı
anlamında algılanır. Bu bağlamda A. Raci, İslam tarihindeki olaylara toplumsal bir anlam
vermeye çalışmış ve çoğu zaman da başarılı olmuştur. "Şair, duruma göre belirli konulardaki
tutumunu ifade etmekte, insanın yaratılış gayesini ortaya çıkarmaya çalışmakta aynı zamanda
çağının mevcut dini ve bilimsel görüşlerine atıfta bulunmaktadır"(Hüseyn Sedreddin, 2015:153).
Tüm
bu faktörler, şairin mersiyelerinin toplumsal ağırlığını önemli ölçüde artırmaktadır:
Her ne ki, zulm-ü sitem etti sana ehl-i cefa,
Tab edip cevr-ü cefaya tek tek oldun rıza,
Hangi âşık
sen gibi, ey padişah-ı Kerbelâ,
Birebir ma’şukasının imtihanından geçer? (Raci Ebülhesen, 1992:83)