Gurel emet alemjale



Yüklə 253,39 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/9
tarix18.06.2018
ölçüsü253,39 Kb.
#49569
1   2   3   4   5   6   7   8   9

 

Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi 

The Journal of International Social Research 

Volume 3 / 10   Winter 2010 

 

343 

değerlendirilebilen  özel  bölümleridir.  Pagan  temelli  bir  kutlama  olan  Cadılar  Bayramı,  ruhlar  âlemi  ile  bu 

dünya  arasındaki  sınırların  inceldiği  ve  ruhların  bu  dünya  ile  iletişim  kurabildiği  günü  simgelemektedir. 

Bütün  Kutsanmışların  Günü  anlamına  gelen  All  Hallow’s  Day’  kelimesinin  zamanla  Halloween  şeklinde 

evrinmesiyle dini kökenlerinden tamamen sıyrılarak Amerikan popüler  kültürünün önemli  bir parçası hâline 

gelmiştir.  Azizler  Günü’nden  bir  önceki  gece  kutlanan  Cadılar  Bayramı  kapsamında,  garip  ya  da  ürkütücü 

kıyafetler  giyen  çocuklar  ev  ev  gezerek  ‘trick  or  treat’  -‘bilmece  ya  da  şekerleme’-  sorusunu  sormakta  ve 

karşılığında  küçük  armağanlar,  para  ya  da  şekerleme  almaktadırlar.  Yetişkinler  de  özel  kostümler  giyerek 

katıldıkları partiler ile bu bayramı kutlamaktadırlar. 

Her  yıl  31  Ekim’de  kutlanan  ve  günümüzde  dünyanın  pek  çok  coğrafyasında  kültürel  bir  değer 

olarak kabul gören bu bayram, 1978 yılında John Carpenter’ın yönetmenliğinde beyazperdeye de uyarlanmış 

ve  gördüğü  ilgi  neticesinde  seri  hâline  dönüştürülmüştür.  Seri  katil  Michael  Myers’ın  bir  mit  olarak 

algılanmasını sağlayan Halloween -Cadılar Bayramı- serileri, bir korku klasiği olarak da kabul edilmekte ve 

sinema  tarihinde  önemli  bir  yer  işgal  etmektedir.  Myers  tarafından  kana  bulanan  Haddonfield  Kasabası’nın 

sokakları gibi, Simpson Ailesi’nin yaşadığı Springfield Kasabası’nın sokakları da her yıl Cadılar Bayramı’nda 

kana bulanmaktadır.  

Simpsonlar’ın  her  yıl  Cadılar  Bayramı  vesilesiyle  yayınlanan  ‘Treehouse  of  Horror’  başlıklı  özel 

maceraları, jenerikten final müziğine dek tüm çizgi dizinin korku öğeleriyle donatılmasıyla hazırlanmakta ve 

üç  kısa  hikâyeden  oluşmaktadır.  Cadılar  Bayramı  konseptinden  hareketle  düzenlenen  ve  Cadılar  Bayramı 

arifesinde  yayınlanan  söz  konusu  bölüm,  korku  klasiklerine  göndermelerle  süslenmekte  ve  özel  konuklarla 

zenginleştirilmektedir. Örneğin 2. sezonun ‘Treehouse of Horror’ başlıklı 3. bölümünde, Edgar Allan Poe’nun 

1845’te  yayınlanan  ve  pek  çok  gotik  hikâye,  müzik  ve  filmde  etkileri  görülebilen  The  Raven  -Kuzgun-  adlı 

eserine yapılan göndermeler bulunmaktadır.  

3. sezonun ‘Treehouse of Horror II’ başlıklı 7. bölümünde Mary Shelley’in bilimkurgunun öncüsü ve 

yaratıcısı olarak kabul edilmesini sağlayan ünlü romanı Frankenstein’a göndermeler yer almaktadır. ABD’de 

Cadılar Bayramı arifesinde, 4. sezonun 5. bölümü olarak yayınlanan ve jeneriğinde Matt Groening’in isminin 

Bat -yarasa- Groening olarak yazıldığı, Simpson ailesinin ise iskelet hâlinde koltuğa oturduğu ‘Treehouse of 

Horror  III’  bölümünde  ise  Anthony  Burgess’in  ünlü  romanı  A  Clokwork  Orange  -Otomatik  Portakal-

Stephen  King’in  palyaçolardan  korkma  olarak  açımlanabilen  koulrofobi  -coulrophobia  veya  clownophobia- 

olgusunu temel alan ünlü romanından Tommy Lee Wallace’nın yönetmenliğinde 1990 yılında beyazperdeye 

uyarlanan It -O- göndermeler aracılığıyla izleyiciye hatırlatılmaktadır.  



4.2.4. Kurmaca ve Üstkurmaca 

Postmodernist düşüncede, tek bir doğrudan ve gerçekten söz etmek  mümkün değildir. Doğruluk ve 

gerçeklik,  postmodernist  düşünceye  göre  kurmacadır.  Dolayısıyla  postmodernist  düşüncede  yaşam  bir 

kurmaca  -fiction-  olarak  algılanmakta  ve  postmodern  metinlerde  öyküleme  üstkurmaca  -metafiction- 

düzleminde oluşturularak, yaşam kurmaca bir anlatım olarak sunulmaktadır. Bu anlamıyla postmodern anlatı, 

kurgusal  dünya  ile  gerçeklik  arasındaki  ayrımı  bulanıklaştıran  öz-bilinçli  ve  öz-göndergesel  bir  nitelik  arz 

etmektedir.  

Tür  olarak  animasyon  şov,  Simpsonlar’ın  üstkurmaca  anlatıma  uygun  bir  yapıya  sahip  olmasını 

beraberinde  getirmektedir.  Üstkurmaca  bağlamında  ele  alındığında,  Simpsonlar’da  bir  meta  evren 

yaratıldığını; olay örgüsünün, kahramanların ve giderek de hayatın kendisinin kurmaca olduğu gerçeğinin bu 

meta  evrende  sürekli  olarak  vurgulandığını  ileri  sürmek  mümkündür.  Gerçek  yaşam  ile  kurmaca  metnin  bir 

araya  getirilerek  birbiriyle  çakıştırılması  ve  aradaki  sınırların  yok  edilmesi  üstkurmaca  düzlemin  temel 

özelliğidir. Simpsonlar bu eş zamanlı birlikteliği, gündelik yaşamın her alanından alarak olay örgüsüne dahil 

ettiği göndermelerle sağlamaktadır. 

Simpson  Ailesi  ya  da  Springfield  sakinleri  diledikleri  zaman,  diledikleri  şehri  ya  da  ülkeyi  ziyaret 

edebilmekte,  geçmişe  ya  da  geleceğe  yolculuk  yapabilmekte,  ünlü  kişilerle  ilişki  kurabilmekte,  hatta  arzu 

ettikleri  takdirde  Tanrı’yla  konuşarak  din  konusundaki  görüşlerini  beyan  edebilmektedirler.  Öte  yandan 

Simpson  Ailesi  başta  olmak  üzere  çizgi  dizinin  kahramanları  ile  çizgi  dizide  yer  alan  ‘Duff  Beer’  gibi 

markalar,  kurgusal  olmalarına  ve  gerçek  hayatta  var  olmamalarına  rağmen,  izleyicilerde  gerçekmiş 

yanılsaması  yaratabilmekte  ve  gerçek  markalar  gibi  kabul  görebilmektedirler.  Bu  bağlamda  üstkurmaca 



 

Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi 

The Journal of International Social Research 

Volume 3 / 10   Winter 2010 

 

344 

tekniklerin pop müziğe, televizyona, filme ve özelde de Simpsonlar’ın her bir bölümüne, popüler literatürden 

çok daha fazla olarak dahil olduğu dikkat çekmektedir (DoCarmo 2005).  

Bu kapsamda çizgi dizinin başarısında önemli bir rol oynayan ve izleyicinin ilgisini ayakta tutan bir 

unsur  olan  müzik,  Simpsonlar’ın  kamuoyuna  armağan  ettiği  dünyanın  ve  kurgusal  kahramanların  gerçek 

olduğu hissinin yansıması olarak değerlendirilebilmekte ve popüler kültür ile ilişkilendirilebilmektedir. Danny 

Elfman  tarafından  bestelenen  jenerik  melodisinin  yanı  sıra  1990  tarihli  ‘The  Simpsons  Sing  the  Blues’  ve 

‘Deep Deep Trouble’, 1997 tarihli ‘Songs in the Key of Springfield’, 1998 tarihli ‘The Yellow Album’, 1999 

tarihli  ‘Go  Simpsonic  with  the  Simpsons’  ve  2001  tarihli  ‘Simpsons  Go  Simpsonic’  gibi  soundtrack  -film 



müziği- albümler ile çizgi dizinin kurgusal kahramanları tarafından seslendirilen şarkılar topluma ve popüler 

kültüre mal olmuştur.  

Örneğin  Simpson  Ailesi’nin  yaramazlığıyla  ünlü  oğlu  Bart  tarafından  seslendirilen  ve  Michael 

Jackson  ile  Bryan  Loren  tarafından  yazılmış  olan  ‘Do  the  Bartman’  isimli  şarkı,  uluslararası  bir  başarı 

kazanarak  uzun  süre  zirvede  kalmayı  başarmıştır.  Dört  milyon  satan  ‘The  Simpsons  Sing  the  Blues’ 

albümünün  hit  şarkısı  olan  ve  single  albüm  olarak  da  piyasaya  sürülen  ‘Do  the  Bartman’,  ABD’de  yayın 

yapan  MTV  kanalında  Şubat-Mart  1991  tarihleri  arasında  en  çok  istenen  video  klip  olmuştur.  Uluslararası 

alanda da büyük bir başarı kazanan parça  ngiltere’de, 1991 yılında üç hafta boyunca liste başı kalmıştır. Bu 

noktada  asıl  ilginç  olan,  Simpsonlar’ın  o  tarihlerde  henüz  ngiltere  televizyonlarında  yayımlanmıyor  olması 

ve  en  erken  beş  yıl  sonra  yayımlanacak  olmasıdır.  ‘Do  the  Bartman’  ayrıca,  dokuz  hafta  boyunca  rlanda 



Single  Listesi’nde  -Irish  Singles  Chart-  bir  numara  olarak  kalmıştır  ki,  rlanda’da  böylesi  uzun  soluklu  bir 

başarıyı yalnızca altı parça gösterebilmiştir (http://www.irishcharts.ie/facts/most_weeks_at_no1.htm  23 Mart 

2009). 

Animasyon  tekniğinin  kullanılması,  üstkurmaca  anlatımın  oluşturulmasında  önemli  bir  rol 



üstlenmekte ve yapımcı ekibe  zaman,  mekân,  materyal gibi  konularda  geniş  avantajlar  sağlamaktadır. Çizgi 

dizinin  zenginliğine  katkıda  bulunan  tüm  materyaller  ufak  bir  çizimle  eklenebilmekte,  yüksek  maliyetli 

kamera hareketleri ve çekimler ustalıkla ve kolaylıkla halledilebilmekte, arzu edilen kişiler istenildiği şekilde 

olay  örgüsüne  eklenebilmekte  ve  tüm  bunlar  herhangi  bir  televizyon  programına  kıyasla  çok  daha  ucuza 

kotarılabilmektedir. Bu bağlamda tek kısıtın, çizgi diziyi hazırlayan ekibin yaratıcılığı olduğunu vurgulamak 

mümkündür.  zleyiciler  ve  reklamverenler  talep  ettiği  ve  kabullendiği  takdirde,  Simpsonlar’a  dahil 

edilemeyecek ve yaratılamayacak hiçbir karakter, işlenemeyecek hiçbir konu yoktur. 

4.2.5. Kurumsalcılık Karşıtlığı 

Kurumsalcılık  karşıtlığı  -anti-foundalism-;  hiyerarşiye,  Ortodoks  yapılanmaya  ve  sistematik 

genellemelere duyulan antipati ve yok etme eğilimidir. Her ne kadar çekirdek aile konusuna odaklansa da din, 

aile,  politika  ve  eğitim  kurumlarına  getirdiği  ironik  ve  yergisel  bakış  açısıyla  dikkat  çeken  Simpsonlar; 

kapitalizme,  Amerikan  yaşam  tarzına  ve  yozlaşmış  değerler  sistemine  yönelik  eleştirilerle  doludur.  Bu 

bağlamda  sosyal  bir  komedi  olan  Simpsonlar’ın,  günümüz  toplumu  üzerine  bir  yorum  ve  Amerikan 

toplumuna ilişkin ipuçları ile dolu olduğunu ileri sürmek mümkündür. Bunun yanı sıra animasyon diziler için 

o güne kadar birer tabu olarak kabul edilen söz konusu noktalara dair geleneksel bakış açısını ve uygulamaları 

yıktığını ifade etmek mümkündür (Rhodes 2001: 375). 

Bir çizgi dizi olması ve çizgi dizilerin doğaları gereği masum bir niteliğe sahip olmaları; işlenen ve 

hicvedilen  konu  ne  olursa  olsun,  izleyicilerden  gelebilecek  olumsuz  tepkilerin  önlenmesi  ve  ılımlı  bir  bakış 

açısıyla  konuya  yaklaşılması  sonucunu  doğurmaktadır.  Dolayısıyla  çizgi  dizinin,  izleyicileri  rahatsız 

etmeksizin  ve  sert  eleştirilerle  karşılaşmaksızın  topluma  mal  olmuş  birçok  kişi  ve  kurumu  rahatlıkla 

hicvedebildiğini  ifade  etmek  mümkündür.  Simpsonlar’ın  hiçbir  şeyi  savunmadığını  ifade  eden  Matheson; 

çizgi  dizinin  komediyi,  kurumsalcılığı  çürütmek  için  kullandığını  ileri  sürerek,  bu  durumu  ‘hiper-ironizm’ 

olarak adlandırmaktadır (Matheson 2003: 147).  

Sosyal  kurum  ve  normlara  yönelik  zaman  zaman  yıkıcılığa  varan  isteksizlik  ve  kaygısızlık, 

Simpsonlar’da işlenen konuların yanı sıra kahramanların betimlenmesinde de belirleyici bir rol oynamaktadır. 

Bu  bağlamda  çizgi  dizinin  büyük  hayran  kitlesine  sahip  olan  kahramanları  Homer  ve  Bart  Simpson, 

televizyon  dünyasının  en  önemli  anti-kahramanları  olarak  dikkat  çekmektedir.  Anti-kahraman  -anti-hero-

geleneksel  kahraman  kavramına  alternatif  bir  vurguya  sahip  olan  ve  daha  gerçekçi  bir  algıdan  hareketle 




Yüklə 253,39 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə