72 Hüseyin Günday
Dicle Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi
Dergisi, 2010/2, c. 12, sayı: 2
Cemmâz, sosyal hayata dair ilişkilerindeki hataları da yer yer öz
eleştiri kapsamında aktarır ve yine bunları bize edebi bir zarafet içinde
takdim eder. Yiyici ve oportünist bir adamla kurduğu yanlış dostluk
ilişkisi üzerine söyledikleri bunun güzel bir örneğidir (Anekdot: 5):
Anekdot: 5
Onunla dost olduğum sıralarda Kâbe-i Müşerrefe’den daha giyi-
nik-tim; dostluğumuz bitip de kendisinden uzaklaştığımda ise Hacerül-
esved’den daha çıplak bir vaziyette oldum.
5
1.3. İlginç durum ve diyalog tasvirleri
Bu kategori altına girebilecek mizahi malzeme, ilginç methiye
ifadelerinden, ölçüsü kaçmış kimi aşağılama üsluplarına kadar değiş-
kenlik arz eder. Aşağıda bunlara ilişkin örnekler konu belirtilmeden
karışık olarak sıralanacaktır (Anekdot: 6-9):
Anekdot: 6
Abbasi sarayındaki bir bayramlaşma sırasında halife Mütevekkil,
Cemmâz’a “ Herkes bugün bana bayramlık olarak güzel şeyler hediye
etti, bakalım sen bana ne takdim edeceksin merak ediyorum” deyince,
Cemmâz elini boynuna götürdü ve “ buradaki kölelik halkasını” diye-
rek ona olan sonsuz teslimiyetini ifade etti.
6
Anekdot: 7
Taş kalpli ve hissiz bir adam Cemmâz’a gelerek “ Ey Ebû Abdul-
lah, babamın ölüm haberini duyduğumda bile şu gözlerimden yaş gel-
mezken, güzel yüzlü bir dilberin tatlı sesinden nağmeler işittiğimde göz
pınarlarım derhal nemleniyor, hatta bayılana kadar ağlıyorum. Sence
bu neyin işareti olabilir?” diye dert yandığında Cemmâz ona “ Neyin
işareti olacak” dedi, “ tabi ki senin iflah olmaz bir öküz olduğunun işa-
reti!”
7
Anekdot: 8
Adamın biri “ Karım altı aylık hamileyken sapasağlam bir bebek
dünyaya getirdi!” diye hayret ve sevincini Cemmâz’la paylaşmak is-
temişti. Cemmâz buna şöyle bir yorumda bulundu “ Demek senin ha-
5
et-Temsîl ve’l-muhâdara, s. 330.
6
Nesru’d-durr, III, 173. İbn Hamdun’un rivayetinde
يِسْأَر َةَقْلَح
terkibindeki ilk sözcü-
ğün son harfi olan “tâ” kapalı değil de açık yazılınca (
يسْأر تقلح) biçimini almış, bu
sefer de mana farklılaşarak “ Bugün sizin için kafamı traş ettim!” biçimini almıştır
et-Tezkiretü’l-Hamdûniyye, V, 27.
7
Cem’u’l-cevâhir, s. 114.
Abbasi Sarayının Sivri Dilli Nedimi: el-Cemmâz 73
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2010/2, c. 12, sayı: 2
nımın rahmi, av köpeğinin çenesi gibi ağzındaki canlıya zarar vermi-
yor!”
8
Anekdot: 9
Bir defasında Cemmâz, ziyaretleri aksatan bir dostuna “Vefasız,
uzun süredir kayıplara karıştın!” diyerek sitem etmek istemiş, dostu
da, son zamanlarda ârız olan sık tuvalet ihtiyacı sebebiyle ziyaretleri
kesmek zorunda kaldığını belirtmişti. Ne var ki Cemmâz bu mazereti
yeterince gerçekçi bulmayarak “Keşke rahatsızlığının küçücük bir
emaresini suratında da görebilseydik” sözüyle ona olan güvensizliğini
ifade etti.
9
Cemmâz zaman zaman da çevresinde tanık olduğu ilginç diya-
logları ya da garip davranış biçimlerini herhangi bir yorumda bulun-
maksızın aktarır. Bu tür anekdotlarda çoğu zaman ya dilsel bakımdan
bir estetik ya da tebessüme vesile olacak mizahi bir nüve bulunur
(Anekdot: 10-15 arası):
Anekdot: 10
Cemmâz anlatıyor: Bir kadın şarkıcının fasıl geçtiği bir içki mec-
lisine varmıştım. Hava buz kesiyordu. Orada evinden tedbirsizce çık-
mış üzerine kalınca bir kıyafet almadan bu mekâna gelmiş bir adam da
vardı. Soğuktan tir tir titreyen bu acınası adam içinde bulunduğu zaval-
lı durumu bu işveli hanıma yanaşmak için bir fırsata dönüştürmeyi
umarak “Keşke size şöyle güzelce sarılabilseydim de beni sıcacık ısıtı-
verseydiniz!” dedi. Şarkıcı kadınsa “Bence sizin, benim boynumdan
ziyade bir cüppeye sarılmaya ihtiyacınız var!” şeklinde bir espri yaptı
ve kıvrak zekâsı sayesinde kendisine atılan oltayı boşa çıkardı.
10
Anekdot: 11
Cemmâz anlatıyor: İspiyonculuktan hazzeden bir adam ölmüş,
komşularından biri de kendisini rüyada görmüştü. Adam rüyasında bu
jurnalci dostuna “Rabbin sana nasıl muamele etti?” diye sorunca adam
anlatmaya başlamış: “Valla burada benim keyfime diyecek yok. Bir
meleğin yanında ayak işlerine bakıyor, ayrıca kâfirlere ait bilgileri
kendisine iletiyorum”. Cemmâz bu anlatılanları dinledi ve “Demek O…
8
el-‘Ikdu’l-ferîd, VIII, 145.
9
Nesru’d-durr, III, 173.
10
el-Basâir ve'z-zehâir, I, 230.
74 Hüseyin Günday
Dicle Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi
Dergisi, 2010/2, c. 12, sayı: 2
çocuğu orada da ispiyonculuk yapmaya devam ediyor!” şeklinde bir
espri yaptı.
11
Anekdot: 12
Cemmâz anlatıyor: Bir defasında bir çöpçünün diğer bir çöpçüy-
le muhabbetine tanık olmuştum. Onlardan biri şu sözleri söyleyerek
arkadaşıyla matrak geçiyordu: “Ancak yedi göbek sülaleden çöpçü
olan birinin bilebileceği bir soru sana: hamamböceğinin kaç ayağı
vardır?!”
12
Anekdot: 13
Cemmâz anlatıyor: Kûfe’de bir adam görmüştüm. Bu adam
elinde bir bütün ekmekle bakkala geldi. Sonra onu bakkal sahibine
uzatıp, “Bana çeyrek ekmek, kalan kısmına da bir miktar havuç ver”
dedi. Böylece ekmeğin, tıpkı para bozdurulur gibi bozdurulduğu ilginç
bir alışveriş gerçekleştirdi.
13
Anekdot: 14
Cemmâz anlatıyor: Bir defasında bir dilenciye tesadüf etmiştim.
“Kim iki Emîn zatın aşkı için, Cebrail ve Muâviye hatırına bu fakire
ihsanda bulunur?” diye dileniyor, erzak toplamaya çalışıyordu.
14
Anekdot: 15
Cemmâz anlatıyor: Dilencilik yapan ihtiyar bir kadın görmüş-
tüm. Bu kadıncağız bir taraftan dileniyor bir taraftan da “Kim bir ek-
mek parçası verirse, Allah da onu sultan sofralarında ağırlasın” biçi-
minde dua ediyordu.
15
Son olarak kimi Cemmâz anekdotlarında ise pedantik sayılabile-
cek bir bilgilendirme boyutu dikkati çeker. Bu edebi ürünlerde onun
mizahçılığının değil iyi bir gözlemci ve ahbar râvisi oluşu önem kaza-
nır (Anekdot: 16):
Anekdot: 16
Bir bedevi çölde, gökyüzündeki mehtabı görüp “Ne ala, ne ala”
diye coşkuyla sevinmeye başlamıştı. Onun bu ölçüsüz hissiyatına an-
11
el-Basâir ve'z-zehâir, IV, 44.
12
el-Basâir ve'z-zehâir, IV, 44.
13
Nesru’d-durr, III, 172; el-Basâir ve’z-zehâir, VII, 41; et-Tezkiretü’l-Hamdûniyye,
II, 373.
14
Nesru’d-durr, V, 217; el-Basâir ve'z-zehâir, IV, 33; Rabî‘u’l-ebrâr, I, 243.
15
Nesru’d-durr, III, 172; el-Basâir ve'z-zehâir, IX, 100. Hikâyenin aslında “sultan
sofrası” yerine “Bâbu’t-tâk” sözcüğü geçmektedir. İlgili sözcük esasen Bağdat’ta,
sosyo-ekonomik açıdan varlıklı sayılan eşraf ve tüccar gibi kalburüstü tabakanın
mesken tuttuğu bölgeleri temsil etmektedir.
Dostları ilə paylaş: |