78 Hüseyin Günday
Dicle Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi
Dergisi, 2010/2, c. 12, sayı: 2
Anekdot: 20
Bir defasında Cemmâz bir şantöre “ Haydi şakı bakalım!” deyin-
ce şantör “ Bu bir emir, emirle şarkı söylenmez!” diyerek şarkısını
okumadı. Cemmâz üslubunu biraz yumuşatarak “ Öyleyse şarkı söyle-
meni istirham ediyorum” deyince şantör bu sefer “ Bu da senin açından
bir zül, müzik böyle bir saikle de dinlenmez!” karşılığını verdi. Sinirleri
iyice gerilen Cemmâz “ Eeee yeter be, öyleyse okuma!” deyince şantör
“ Böyle bir engelleme ise resmen kavga sebebi!” diyerek her defasında
Cemmâz’ı kudurtmayı başardı.
22
Anekdot: 21
İbn ‘Ammâr anlatıyor: Dostlarla birlikte evlerin mekânsal açıdan
darlığı üzerine sohbet ediyorduk. Cemmâz söz alıp dedi ki: “ Bir kere-
sinde bizim fakirhanede işret yapıyorduk. Evimiz öylesine dardı ki,
tuvalete giren bir şahıs tuvaletini yaptığı aynı anda elini uzatmak sure-
tiyle kendisine gelen kadeh sırasını boş çevirmeyerek sâkînin uzattığı
kadehi elinden alabiliyordu”
23
2. Polemikleri
Hiçbir şairin kaçıp kurtulmayı başaramadığı hiciv, sivri dilli ve
aşağılayıcı üsluplarla hasımlarını yaralamaktan büyük haz duyan bir
söz cambazının, Cemmâz’ın kişiliğine son derece uygun bir enstrü-
mandır. Klasik kaynaklar onun, başta Ebû Nüvâs olmak üzere birkaç
önemli şahsiyetle olan atışmalarına yer verir. Burada anekdotlar çerçe-
vesinde bu isimler ve ilgili polemikler tanıtılacaktır.
2.1. Ebû Nüvâs’la atışmaları
Cemmâz’ın Ebû Nüvâs’la olan ilişkileri çok büyük ölçüde dos-
tanedir. Müstehcenlik ve edepsizce tasvirler hususunda adeta birbiriyle
yarışan bu iki isim hayatları boyunca dost kalmayı başarmış, sanatta
birbirlerine rakip olmalarına, zaman zaman da kıyasıya mücadele et-
melerine rağmen her zaman için toleransa açık bir entelektüel düzey
sergilemişlerdir.
İşaret etmek gerekir ki, Cemmâz’ın Ebû Nüvâs’la atışmalarında
çoğu zaman üstün olan taraf ikinci isimdir. Esasen bu durum bizzat
Cemmâz tarafından da değişik vesilelerle itiraf edilmiştir (Anekdot: 22
ve 23):
22
et-Tezkiretü’l-Hamdûniyye, IX, 62.
23
Nesru’d-durr, III, 173; el-Basâir ve'z-zehâir, VI, 56; et-Tezkiretü’l-Hamdûniyye, IX,
414.
Abbasi Sarayının Sivri Dilli Nedimi: el-Cemmâz 79
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2010/2, c. 12, sayı: 2
Anekdot: 22
Bir defasında Ebû Nüvâs, Cemmâz’a, belden aşağı, ahlaksız iba-
re-ler içeren ve yer yer küfre girdiği şiirlerinden bazı parçalar okumuş
sonra da “Elinden gelirse sen de bu türden şiir söyle bakalım!” diye
onu tahrik etmek istemişti. Cemmâz’ın buna verdiği yanıt şu oldu:
“Ben, ordusu uzuvlarımdan oluşan, tahrik edici ibarelerle bu ordunun
askerlerini kâh harekete geçirip, kâh pasifize eden ve beni böylece
helak etmek isteyen bir adamla aşık atamam!”
24
Anekdot: 23
Cemmâz, yakın arkadaşı Ebû Nüvâs’la birlikte bir kadın şarkıcı-
nın müzik icrasında bulunduğu bir işret meclisine uğramış, burada
kendisinde hoş bir izlenim yaratan o kadını tatlı sözler, latif esprilerle
etkilemeye çalışmıştı. Ebû Nüvâs bütün bunlar olurken susmayı tercih
ettiğinden kadın Cemmâz’ın tarafına meyletti. Cemmâz bu üstünlüğü-
nü bir şiir parçası ile de pekiştirmek isteyerek dedi ki:
ُهُرـْعِش ُهُرْذــَج ٍساَوــُن وـُبَأ
ِتاَياَكِحْلا ُنْسـُح اَنُرْذَجَو
ُرـَثْكَأ اَنُرْذَجَف
ِهِرْذَج ْنِم
ِتاَءوُرـُمـْلا ِلــْهَأ ىَلَع اًّدـــَم
Ebû Nüvâs şiirden beslenir, bizse latif hikâyelerden
O yüzden erdem sahiplerinin övgüsü daha çok bizim işimiz.
Cemmâz’ın bu iki hamlesini dikkatle izleyen Ebû Nüvâs suskun-
luğunu bozarak mukabelede bulundu:
اَمَك اَذَه ُرِكْنُن اَل َتْقَدَص
ِتاَحاَنُمْلا يِف ٌسْأَر َكُّمُأ
Hakkın var, yarışılmaz senin gibisiyle at başı
Bir ananın oğlusun ki, mesleği ağıtçı başı!
Bu beyti duyan kadın bu sefer Ebû Nüvâs’ın yanına doğru geçe-
rek şarkısını onun başında söylemeye başladı. Cemmâz arkadaşının
hakkını yemeyerek “Vallahi ben bu kadar yerinde söylenmiş güzel bir
söz işitmedim” diye Ebû Nüvâs’ı takdir edince bu sefer Ebû Nüvâs
ikinci bir hamleyle “Vallahi bu durumdan daha ilginci, annenin
mesleğinin senin başına bu şekilde çorap örmek olmasıdır!” dedi.
25
Rivayetlere göre Cemmâz, hayatının son demlerine kadar Ebû
Nüvâs’la atışmalarını ürdürmüştür. Aşağıdaki anekdot Cemmâz ile
Ebû Nüvâs arasındaki meşrep ortaklığının yanı sıra, aralarındaki hiç
24
Cem’u’l-cevâhir, s. 5.
25
Cem’u’l-cevâhir, s. 26-27.
80 Hüseyin Günday
Dicle Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi
Dergisi, 2010/2, c. 12, sayı: 2
sönmeyen rekabeti de belgelemesi açısından güzel bir örnek teşkil
etmektedir (Anekdot: 24):
Anekdot: 24
Cemmâz bir gün, ağır hastalanıp yatağa düşen yakın dostu Ebû
Nüvâs’ın ziyaretine gitmişti. Orada hasta arkadaşına bazı nasihatlerde
bulunmak isteyerek “Nice iffetli kadına iftira edip, nice kepazelikler
işledin. Şimdi ise ölüm döşeğindesin. Bu yüzden sana tavsiyem Azrail
henüz kapıyı çalmadan tövbe edip Allah’a yönelmendir” dedi. Ebû
Nüvâs, Cemmâz’a “Bütün söylediklerin doğru, ancak yine de tövbe
etmem!” karşılığını verdi. Cemmâz bunun sebebini sorunca da “Benim
hidayetimin -saydığın tüm bu hususlarda benden hiç de aşağı kalma-
yan- senin gibi rezil biri vasıtasıyla olmasına gönlüm razı gelmez de
ondan!” cevabını verdi.
26
2.2. Abdussamed b. el-Mu‘azzel ile atışmaları
Kaynaklar Cemmâz ile şair Abdussamed b. el-Mu‘azzel arasında
derin bir husumet bulunduğunu, bu durumun da karşılıklı hicivleşme-
lere yol açtığını belirtmektedir. Böyle olmakla birlikte İbnu’l-
Mu‘azzel, Cemmâz’dan çok korktuğunu bizzat itiraf etmektedir. Ona
göre Cemmâz birini eleştirmek istediğinde -kendisi taşlanmaktan
korkmadığından- hicivde her yola başvurmakta, hatta namus mefhu-
muna dahi saygı duymamaktadır.
27
Örneğin aşağıdaki anekdotun satır
aralarında Abdussamed’in, Cemmâz karşısında aciz kaldığının kendi
ağzından bir itirafı yer almaktadır (Anekdot: 25)
Anekdot: 25
Abdussamed b. el-Mu‘azzel anlatıyor: Bir defasında Cemmâz
beni absürd ve budalaca öyle iki beyitle hicvetti ki büyük küçük herke-
sin diline sakız olup çıkıverdim. O beyitler şunlardır:
ا
َم ِلَّذَعُمْلا ُنْبِ
َوُه ْن
ْلَّذـَعـُمْلا ُهوُبَأ ْنَمَو
ُهـْنـَع َناـَبـْهَو ُتـْلَأَس
ْلَّوَحُم ٌضْيَب َلاَقَف
İbnu’l-Mu‘azzel kim, el-Mu‘azzel’in babası kim?
Vehbân’a sordum onu, o da ‘çürük yumurtadır’ dedi.
Ben de derhal onun hakkında, herkesin diline dolayacağı bir söz
söylemek istedim. Ancak hiç kimse ne söylediklerime iltifat etti, ne de
anlamak istedi. Herhalde bu ilgisizliğin sebebi de yine onun adının
26
Cem’u’l-cevâhir, s. 249; Vefeyâtu’l-a‘yân, VII, 70.
27
el-İsfehânî, Ebû’l-Ferec, el-Eğânî (I-XXIV), thk. Semîr Câbir, Dâru’l-fikr, 2.Baskı,
Beyrut, t.y., XIII, 260.
Dostları ilə paylaş: |