86 Hüseyin Günday
Dicle Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi
Dergisi, 2010/2, c. 12, sayı: 2
Anekdot: 37
Bir defasında Cemmâz, bir içki âleminde göz koyduğu bir şantö-
ze,
ٌنْزُح ُهَّفَش ْنَميِف َينِلوُقَت اَذاَم
اَناَّرَح َراَص ىََّتَح ِّبُحْلا ِةَّدِش ْنِم
Aşkının ateşinden kavrulan birine söyleyeceğin bir şey var mı?
diyerek asılmak istemişti. Onun bu kuruna kadın şu beytiyle kar-
şılık verdi:
ِإ
ِهِب َّرَضَأ ْدَق اًّبِحُم اَنْيَأَر اَذ
اَناَسْحِإ ُهاَنْيَلْوَأ ِةَباَبَّصلا ُدْهُج
Biz, aşkımızın aleviyle yanan bir sevgili görürsek, katımızdan
bir iyilikle gönlünü alıveririz!
42
Anekdot: 38
Cemmâz anlatıyor: Bir gün dar bir sokakta yürürken birden kar-
şıma melek yüzlü birkaç işveli şantöz çıktı. Ben taciz etmek istercesine
o dar yolda üzerlerine doğru yürüyüp kendilerini sıkıştırdım, bir taraf-
tan da
ِضْعَب َقْوَف اَنَضْعَب ُهَّللا َلَمَح
Allah bizleri her zaman böyle üst üste, sıkış tepiş yapsın! gibi bir
laf ettim. Meğer kızlar ayartılmaya dünden razılarmış ki içlerinden biri
hemen
ِضْفَخَو ٍشْيَع ِماَوَد يِف اًلِجاَع
Duan hemen kabul olsun ki, hayat da zevk de sürüp gitsin!
sözüyle karşılık verdi.
43
Aşağıdaki rivayeti esas aldığımızda ise Cemmâz’ın kimi sevgili-
lerini oyaladığı da ortaya çıkmaktadır (Anekdot: 39):
Anekdot: 39
Cemmâz şarkıcılık yapan bir kız arkadaşına durmadan mektup-
lar kaleme alıyor, onları şiir parçalarıyla süsleyip donatıyordu. Kendi-
sini bu şâirane üslupla sürekli oyaladığını düşünen aşığı, Cemmaz’ın
son gönderdiği mektubun arkasına şu satırları yazıp geri yolladı: Habe-
rin olsun ki, şiirin büyüsü bendekiyle sendekini bir araya getirecek
kudrette değil!
44
42
el-Basâir ve'z-zehâir, VII, 165.
43
el-Basâir ve'z-zehâir, II, 47.
44
Nesru’d-durr, IV, 186.