Silm ve Sulh Kavramları Açısından Kur’ân Barışı 101
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2010/2, c. 12, sayı: 2
olduğunda her türlü endişeden, beladan, musibetten emin olmakta-
dır. Bu son ayette de belirtildiği gibi, Kur’ân’da İslam kelimesi sa-
dece belirli bir din için değil, tüm ilahi dinlerin ortak adı olarak kul-
lanılmıştır. Bu yönüyle “diğer din mensupları arasında da barış ve
selameti temin etmek isteyen bir dindir.”
18
Bu anlamda da İslam,
ayrılık değil birlik ve beraberliği kastetmektedir. Burada tüm ilahi
dinlerin başta olmak üzere adı barış olan bir dininin elbette ki her
iki dünya saadeti ve huzuru için ferdi ve içtimai barışı hedeflemiş
olması kadar doğal bir durum olamaz.
Yine barış manasını ifade eden bir başka kavram selam keli-
mesidir. Selam kelimesi, barış, selamet, güvenlik, emniyet manala-
rını ifade etmektedir.
19
İslam’da insanlar birbirleriyle karşılaştıkla-
rında birbirlerine selam ederler. Bu durum, “karşısındakilere benden
size hiçbir kötülük gelmeyeceği gibi sizler de güven ve emniyet
içerisinde olun” demektir.
20
Selam kelimesinin selamet anlamında
yani selametin talep edildiği ve bildirildiği anlamıyla kullanıldığı
ayette şöyle denilmektedir: “Cahiller kendilerine laf atarsa “se-
lam” derler.”
21
Dolayısıyla bu kelimeyi taşıdığı manaya sahip ola-
rak bilinçli bir şekilde kullandığımızda, karşımızdaki kişiye: “maddi
ve manevi, dünyevi ve uhrevi her türlü sıkıntı ve beladan, olumsuz-
luktan kurtulmuş olmanı istiyorum, diliyorum, temenni ediyorum”
şeklinde en kapsamlı duayı etmiş oluyoruz.
“…Şimdi Allah'tan size bir ışık ve apaçık bir ilahî kelâm
ulaşmıştır ki onunla Allah, kendi rızasını arayan herkese kurtu-
luş(selam)a götüren yolları gösterir, rahmetiyle onları karanlığın
18
Atakurt, a.g.e., 37.
19
el-Ferâhidî, (h.282-370), 1964, XII, 445-454; el-İsfahânî, (ö.h. 502), tsz,: 239-
241; İbn Manzûr (h.630-711), tsz, XII, 289-301; ez-Zebîdî, (h.1145-1205),
1975, XXXII, 370-409.
20
Kastan, a.g.e., 23.
21
Furkân, 25/63.
102 Ahmet Özdemir
Dicle Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi
Dergisi, 2010/2, c. 12, sayı: 2
derinliklerinden aydınlığa çıkarır ve dosdoğru bir yola yöneltir”.
22
Esed, burada geçen selam kelimesini ayetin bağlamında iç huzuru,
kararlılığı ve hem fiziksel hem de ruhsal nitelikte her türlü kötülük-
ten emin olmayı ifade ettiğini belirtmektedir.
23
Huzur, güvenlik ve
başka bazı ayetlerde de kurtuluş sözcüğüyle ifade edilen selam te-
rimi açıktır ki, “daru’s selam olarak cennet temsilinde işaret edilen
öte dünyadaki nihai esenlik ortamını değil, aynı zamanda gerçek
mü’minin bu dünyadaki ruh durumunu, yani onun Allah ile tabi
çevresi ve kendisiyle barış ve bağdaşım içindeki huzurlu, güvenli
ruh durumunu ifade etmektedir.”
24
Aksi takdirde insanın doğuştan
getirmiş olduğu yeti ve yatkınlıklara (fıtrata) yabancılaşması sonucu
insan, temel kavrayıştan uzaklaşmakta ve bütün eğriliklerin sebebi
ortaya çıkmaktadır.
Yukarıda zikretmiş olduğumuz klasik kaynaklarda selam ke-
limesinin şu anlamları da geçmektedir: İçinde hiçbir düşmanlığın ve
kötülüğün olmadığı cennete verilen bir isimdir. Cennet bu yönüyle
barış ve huzur mekânıdır: “Orada ne boş bir söz, ne de günaha so-
kan bir şey işitirler. Sadece selam! selam! sözünü işitirler.”
25
Selam
ayrıca kendisi dışındaki bütün varlıklarda meydana gelen eksiklik-
lerden ve kötülükten münezzeh olan Allah’ın isimlerinden biridir:
“O, Selam’dır, Mü’min’dir, Müheymin’dir.”
26
Selam, güvenlik,
esenlik, her türlü zarardan kurtulma, barış anlamlarına gelip en kap-
samlı bir temenni olduğundan, kaynağını da varlıklarda meydana
gelen kusur ve afetlerden / hastalıklardan münezzeh olan Allah’ın
“es-Selam” ism-i şerifinden aldığından dünyada müminlere bahşe-
dilen bir İslam nimeti olarak cennette de devam edecektir:
“Ama
22
Mâide, 5/15-16.
23
Muhammed Esed, Kur’ân Mesajı Meal-Tefsir (Çev. Cahit Koytak, Ahmet
Ertürk), İşaret Yayınları, İstanbul, 1999, I, 188.
24
Esed, a.g.e., I, 398.
25
Furkân, 25/63.
26
Haşr, 59/23.
Silm ve Sulh Kavramları Açısından Kur’ân Barışı 103
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2010/2, c. 12, sayı: 2
imana erişip doğru ve yararlı işler yapanlar, içinde derelerin, ır-
makların çağıldadığı has bahçelere sokulacaklar ve orada Rableri-
nin izniyle, “selâm!” ile karşılanıp yaşayacaklar.”
27
Kısaca selam
kelimesinin anlamını özetleyecek olursak “dünya ve ahiret hayatı-
nın bütün şerlerinden, olumsuzluklarından ve kötülüklerinden arın-
mış saf ve yüksek derecede güzellikler, hayırlar ve iyilikler demek-
tir.”
28
Sağ salim, kusursuz gibi anlamları ifade eden selim kavramı
ise, refah ve selamet üzere bulunan, sağlıklı kişi anlamındadır.
29
Dolayısıyla Yüce Allah, nihai kurtuluşa erecek olanların ancak se-
lim kişiler, yani batıni olarak selim bir kalbe sahip olanların kurtula-
cağını şöyle haber vermektedir:
“Yalnızca Allah’ın huzuruna (kötü-
lük ve hastalıktan) korunmuş, sağlıklı bir kalple çıkan-
lar(kurtulacaklardır).”
30
Burada selim ifadesi, inkârdan ve şirkten
arınmış, refah ve selamet üzere bulunan, sağlıklı, huzura, barışa
ermiş bir kalbin sıfatı olarak kullanılmıştır. Hz. İbrahim’in duasına
baktığımızda selim ifadesinin Müslüman bir birey için mana bakı-
mından taşıdığı değeri daha iyi bir şekilde anlayabiliriz: “Kıyamet
günü, insanlar öldükten sonra diriltilecekleri gün beni rezil, zelil
etme. O gün ki mal da çocuklarda fayda etmez. Kişiyi Allah’ın aza-
bından malın da çocukların da koruyamayacağı o günde beni mah-
cup etme. Meğerki bir kimse Allah’a ‘küfürden, nifaktan, kalbi has-
talıklardan’ uzak selim bir kalp ile gelmiş ola.”
31
Bunun anlamı,
27
İbrahim, 14/23.
28
Kastân, a.g.e., 24.
29
el-Ferâhidî, a.g.e., II: 269-270; el-Ezherî, a.g.e., XII, 445-454; el-İsfahânî,
a.g.e., 239-241; İbn Manzûr, a.g.e., XII: 289-301; ez-Zebîdî, a.g.e., XXXII,
370-409.
30
Şuarâ, 26/89.
31
Ebu’l-A’la Mevdûdî, Tefhimu’l Kur’ân, (Çev: Ahmed Asrar), Bengisu Yay.,
İstanbul, 1997, IV, 95; Said Havva, el-Esas fi’t Tefsir, (Çev: M. Beşir
Eryarsoy), Şamil Yay., İstanbul, 1989, X, 263; Seyid Kutup, Fi Zılali’l Kur’ân,
Dostları ilə paylaş: |