Hazırlayan: İhramcızâde İsmail Hakkı



Yüklə 2,82 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə23/43
tarix06.02.2018
ölçüsü2,82 Kb.
#26385
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   43

92  Ali Şeriati 
aleyhi  ve  sellem  boşanmış  kızı  Rukiye  ile  evlenmişti. 
Rükiyye  Hz.  Osman'la  birlikte  Habeş  diyarına  hareket 
etti.  Ama  Peygamber  sallallâhü  aleyhi  ve  sellem  diğer 
boşanmış kızı Ümm-Gülsüm sonradan, ağır da olsa, Ebu 
Leheb ailesinde yaşamaya anlaşmıştı. 
Kuşatma  daha  da  ağırlaşır.  Ama  Peygamber  sallallâhü 
aleyhi  ve  sellem  akide  arkadaşları  ruhtan  düşmüyor. 
Peygamber  sallallâhü  aleyhi  ve  sellem  ailesinin  durumu 
daha ağırdır. Küçük yaştaki Fâtıma, yaklaşık 70 yaşındaki 
Hatice neler çekiyor ?!  
Hatice  bu  üç  yıllık  kuşatmadan  önce  on  yıl  risalet 
azablarına  katlanmış  kadındır.  Fakat  o  sabrını 
kaybetmez,  her  an  yakınında  olan  ölümün  gözüne  dik 
bakıyor.  Müreffeh  bir  hayat  sürmüş,  tüm  varlığını-
devletini  büyük  amaç  yolunda  sarf  etmiş  muhteşem  bir 
kadın sefaletin en üzücü anlarında mağrur görünüyordu. 
Bebek Fâtıma annesinden, annesi ise Fâtıma’dan tedirgin 
idi. Bu kız kendi ana babasını delicesine seviyordu. 
Bir  gün  ablukanın  son  zamanlarında  Hatice  yatakta 
yatmış,  Fâtıma  ve  Ümm-Gülsüm  ise  onun  yanında 
oturuyorlardı.  Peygamber  sallallâhü  aleyhi  ve  sellem 
dışarıda yemek yiyorlardı. 
Ölümünün yaklaştığını hisseden Hatice dedi: 
- Çok istiyorum, ecel mühlet gönderse, bu günlerin sona 
erdiğini görünce, rahat ölürdüm. 
Ümm-Gülsüm ağlar halde dedi: 


Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın   93 
 
- Bir şey kalmadı, anne. Üzülme 
- And olsun Allah'a, kendimden  tedirgin  değilim. Hiçbir 
Kureyş  kadını  bana  verilmiş  olunan  nimeti  tatmadı. 
Dünyada hiçbir kadın bana verilen kerameti almadı. Bana 
sadece Allah Resûlü'nün eşi olmak iftiharı yeter. 
Sonra  kendi  kendine  fısıldadı: 
-  "Allahım!  Senin 
nimetlerini, 
lütuflarını 
sayamam. 
Senin 
katına 
yaklaştığım için mahzun değilim. Ama senin nimetlerine 
hak etmek istiyorum ". 
Artık  ölüm  bu  eve  gölge  düşürmüştü.  Aniden  Hz 
Peygamber  sallallâhü  aleyhi  ve  sellem  yüzlerinde  sevinç 
ve  neşe  çadıra  doldu.  Kuşatma  dönemi  sona  ermişti! 
Hatice bu özgürlüğü kendi gözleriyle gördü. Peygamber 
salla’llâhu  aleyhi  ve  sellem  Kureyş  üzerinde  ilk  zaferin 
sevincini yaşadı. 
Ama  tarihin  çarkını  döndürmek  için  gönderilmiş  bir 
insanın çehresinde konfor ve lezzet intibaını bilmezdi. O, 
ardışık iki darbe alır. Ebu Talib ve Hatice kuşatmadan az 
sonra birbiri ardına dünyaya veda ediyorlar. 
Hazreti  Muhammed'i  (salla’llâhu  aleyhi  ve  sellem)  Ebu 
Talib  büyütmüş,  onun  ilk  sevgi  ihtiyaçlarını  ödemişti. 
Ona  arka  olmuş,  Hatice  ile  aile  kurmasında  yer  almıştı. 
Hatta  üç  yıl  kuşatma  Peygamber  sallallâhü  aleyhi  ve 
sellem  omuz  omuza  durmuştu.  İşte  bu  nedenlerden  Hz 
Muhammed  salla’llâhu  aleyhi  ve  sellem  diğer 
peygamberlerin  acı  akıbetinden  amanda  kalmıştı.  Evet, 
son ve dirayetli hamisini kaybetmişti! Yirmi beş yaşındaki 


94  Ali Şeriati 
genç  ağır  yetimlik,  çobanlık  hayatından  sonra  40-45 
yaşındaki servetli, en önemlisi aşk dolu yürekli Hatice ile 
hayat kurmuştu. Hatice, Muhammed salla’llâhu aleyhi ve 
sellemin  tüm  kayıplarını,  hangi  noktada  olursa  olsun, 
temin eden kutsal bir kadındı. 
Peygamberliğe  erdikten  sonra  meşakkatlerle  dolu  yolda 
ilk  vahiyden  başlayarak  son  nefesine  kadar  adım  adım 
Efendimizi izleyen, ona derd ortağı olan, aşkını, gücünü, 
servetini  feda  eden  kadın  dünyasını  değiştirmişti. 
Peygamber 
ilk 
desteğini, 
Fâtıma'nın 
annesini 
kaybetmişti! 
Peygamber  düşmanların  acımasız  saldırıları  karşısında 
yalnız kalmıştı. Kentte Ebu Talib, evde ise Hatice yoktu. 
Fâtıma  "babasının  annesi"  lakabını  şimdi  daha  çok  fark 
ediyordu.  Ablaları  Evlendikten  sonra  Fâtıma  annesinin 
eteğine yapışıp derdi: 
- Anneciğim, ben hiçbir vakit bu evi terk edip başka eve 
gitmek istemiyorum. Ben senden ayrılmak istemiyorum. 
Hatice tebessümle cevap verirdi: 
-Bu Sözleri herkes diyor, biz de vakti ile demişiz.  Bırak, 
henüz vakti gelsin! 
Fâtıma ise ısrar ederdi: 
-Yok,  Ben  babamı  asla  yalnız  koymayacağım,  hiç  kimse 
beni ondan ayıramaz. 
Hatice yavaşça kulak asardı. 
Artık zaman geçti. Fâtıma hissediyor ki, onun karşısında 


Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın   95 
 
ciddi görevler var. Artık bu yükümlülükler çocuk arzusu 
değildir.  Fâtıma  babasının  böyle  bir  da’vetle  çıkış 
yaptığını  duyduktan  sonra  daha  ilkesel  bir  tutum  tuttu. 
Efendimiz şöyle buyurdu: 
-  Ey  Kureyşliler,  kendinize  gelin.  Ben  Allah  karşısında 
sizin  ihtiyaçlarınızı  ödemede  olamayacağım!  Ey 
Abdulmenaf çocukları, sizi Allah karşısında muhtaçlıktan 
kurtarıcı olamayacağım.  
Ey Abbas, ey Safiyye! .. Ey Fâtıma, servetimden istediğini 
alırsın, ama Allah için borçlarını ödemeye acizem! 
"İlginç!" - Düşündü Fâtıma. Babasını gördü ki kimlerle bir 
sırada  ona  başvuruyor!  Bu  ilgi  zaman  "asla 
evlenmeyeceğim!"  Gibi  çocuk  iddialarına  ciddi  renk 
veriyordu. Artık, Fâtıma kendini mes’ul tutar! 
Onun  hayatının  ilk  yılları  peygamberlik  yılları  ile 
örtüşmektedir.  Fâtıma  peygambere  yardımcısı  olmaya 
layık  evlattır.  Fâtıma'nın  mes’uliyetini  ana-baba  da 
hissediyor. Ömrünün son günlerinde Hatice içini dökerek  
diyor ki: 
-Kızım,  Benden  sonra  neler  yapacaksın?  Evli  olan  öteki 
bacılarından  rahatım.  Ama  sen!  Sen  benim  sevgili 
yavrum, karşıdaki meşakkatlere nasıl dayanacaksın ?! 
Fâtıma ise sanki risalet yükünden omzuna pay almış bir 
kişi olarak diyor: 
-Rahat Olun, beni düşünmeyin! 
Putperestlik  Kureyş’in  tuğyanını  artırmıştı.  Müslümanlar 


Yüklə 2,82 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə