İLÂHÎ NİZAM VE KÂİNAT
286
deniz parçaları kıtaların üzerine saldırmaya başlayacak. Bu hâl
artık, dünyanın son saatleridir, yeryüzü batmaktadır. Yâni dev-
resini ikmal etmiş bir dünya hayatı ebediyen kapanmak üzere-
dir. Nitekim kıtalara saldıran okyanuslar bütün karaları; harap
olmuş şehirleriyle, açılmış çukurlarıyla, ormanlarıyla, vâdileriy-
le, geniş arazileriyle istilâ etmeye başlayacaktır. Önlerine kattık-
ları insanları sürüler hâlinde kovalayacaklar ve yutacaklar. De-
niz sularının ateş çukurlarıyla ve yarıklarıyla birleştiği yerlerde
büyük infilâklar ve müthiş su buharları hâsıl olacak. Bu sırada
kıtalar baştan başa çatlayacak ve üzerindeki asırlardan kalma
bir medeniyetin harap olmuş bütün mamureleri ve eserleri ile
birlikte bu açılan cehennem çukurlarının içine yuvarlanıp birkaç
saat içinde kaybolacak. Onların gömüldükleri bu ateş çukurları-
nın üzerlerini derhal okyanusların muazzam su kütleleri örtecek
ve en kısa zamanda dünyanın bütün kıtaları yok olacak. Onların
yerlerinde, binlerce metre derinliği haiz yeni okyanuslar peyda
olacak ve böylece o zamana kadar ulaşmış olduğu bütün mede-
niyetiyle ve maddî zenginlikleriyle birlikte bir dünya devri daha
kapanmış ve ebediyen unutulmaya mahkûm maziye karışmış
bulunacak.
İşte bu hengâmede insanların çoğu, kendi ihtiyaçlarına cevap
verecek bir âleme gidecek, az miktarda kalanlar ise yeni dünyaya
intikal etmek üzere, büyük katastroftan bakiye kalmış kaya par-
çaları üzerinde şaşkın hâlde kalacaklardır. Zira denizlerin dibi-
ne gömülen eski kıtaların bâzı yüksek yerleri, istikbalin küçüklü
büyüklü adalarını ve takım adalarını teşkil etmek üzere büyük
kaya parçaları hâlinde denizlerin üstünde kalacaklardır.
*
* *
Yeryüzü batarken karmakarışık olan denizlerin dibinden bü-
yük kara parçaları yükselecek ve bu suretle bunlardan yeni kı-
talar meydana gelecek. Bu yeni kıtalar, gelecek dünya devrinin
coğrafya mütehassıslarına asırlarca süren yeni birer araştırma
mevzuu olacaktır.
BEDRİ RUHSELMAN
287
Yeni dünya devri insanlarını, bugünkü dünyanın batışı sıra-
sında, kıtaların yüksek yerlerinde ve tepelerinde kalan insanlar
teşkil edecektir demiştik. Bu sıralarda denizin dibinden çıkan
yeni kıtalarda henüz insan bulunmayacaktır. Bugünkü dünya-
dan, gelecek dünyaya intikal edecek olan insanların yaşamaya
mecbur bulunacakları adalarda toprak olmayacağından, bu in-
sanlar sadece kayalardan ibaret, etrafı denizle çevrilmiş bu ada-
larda mahsur kalacaklardır. Böylece birkaç gün içinde olup biten
bu işlerden sonra sükûnet avdet edecek, dünyada senelerden
beri bozulmakta olan umumî muvazene, bu son birkaç günlük
krizini atlattıktan sonra yeni dünya şartlarına uygun olarak tek-
rar kurulacak, her şey olup bitecek, güneş gene aynı parlaklıkla
yeni dünyanın ufuklarından doğarak onu canlandırmakta de-
vam etmeye başlayacaktır.
*
* *
İnsanlara gelince, bu dünyadan, gelecek dünyaya intikal eden
insanlar, her ne kadar beden yapılarını ilk anlarda muhafaza ede-
cek iseler de bunların zihnî durumlarında, zekâlarında, idrak-
lerinde, duygularında, hâfızalarında büyük gerilemeler husule
gelecektir. Bunlar şuurlarını kaybedecekler ve delireceklerdir.
Bu insanlar geçen dünya devrine, büyük insan medeniyetleri-
ne, kendi ferdî, ailevî ve mâşerî hayatlarına ait bütün bilgileri ve
mefhumları unutacaklardır. Ne geçmiş bilgilerinden, ne ilimle-
rinden, ne tekniklerinden, ne kabiliyetlerinden, ne itiyatlarından,
ne de kendi eski hüviyetlerinden, hafızalarında hiçbir şey kalma-
yacak, en iptidaî birer insan hâlinde yalnız insiyaklarıyla hareket
edeceklerdir. Onların insiyaklarının başında korku gelecektir.
Büyük dünya inkılâbı sırasında, gözleri önünde günlerce devam
eden katastrofik hâdiseler, dünyanın korkunç ve gürültülü batı-
şı, onların varlıklarında uzun müddet devam edecek büyük bir
korku insiyakına sebep olacaktır. Fakat bu insanlar, geçmişe ait
bütün bilgilerini kaybettiklerinden hâlihazırda da şuursuzluk ve
tam bir idraksizlik içinde bulunduklarından, bu korkularının ne
sebebini, ne de mahiyetini aslâ bilemeyecekler, sadece onun de-
vamlı tazyiki altında yaşayacaklardır. Bundan başka, yeni girmiş
İLÂHÎ NİZAM VE KÂİNAT
288
oldukları dünya vasatının gittikçe vahşileşen ve kabalaşan şart-
ları da insanların bu korku insiyaklarını daha ziyade arttıracak
ve kuvvetlendirecektir.
Korku hissi bu iptidaî insanları beşer, onar bir araya topla-
yacaktır. Bunlar her şeyden korkacaklar, korktukları zaman bir-
birlerine daha ziyade yaklaşacaklar ve sarılacaklardır. Bakışları
korkak olacak, her hâl ve hareketlerinde korkunun bütün teza-
hürleri görülecektir. Ara sıra ve ekseriya bir şeyden korktukları
zaman mânâsız, şuursuz birtakım sesler çıkararak bağırışacak-
lar, düşüncesizce oraya buraya koşuşacaklardır. Zira bunlar he-
nüz konuşmasını bilmeyecekler ve işaretlerle dahi anlaşabilmek
liyakatinden mahrum bulunacaklardır. Meselâ, bir tanesi bağır-
maya başladığı zaman, bilhassa korku insiyakı ile diğerleri de
ona uyarak bağırmaya başlayacaklar, bir müddet birlikte bağı-
rıştıktan sonra, korkularının biraz yatışması ile hep birden tekrar
susacaklardır.
Evvelki dünyadan yeni dünyaya geçen ve aç, çıplak, âletsiz,
vâsıtasız, hiçbir şeysiz, bilhassa akılsız, düşüncesiz, şuursuz hâl-
de kalan ve sadece korku ve açlık insiyaklarıyla hareket eden bu
zavallı insanların kayalar üzerinde, vahşi hayvanlar arasında
geçirecekleri anlar pek çetin ve haşin olacaktır. Bunlar yiyecek
bulamayacaklar, giyecekten mahrum kalacaklar, sığınacak bir
tek ağaç kovuğu göremeyecekler ve kayalarla çevrilmiş bir mu-
hitte tabiatın bütün olaylarıyla karşı karşıya kalacaklar. Güne-
şin ziyası vücutlarını yakacak, soğuk rüzgârlar ve havalar çıplak
bedenlerini hırpalayacak. Vahşi hayvanların saldırışlarından ka-
çışacaklar, beşi, onu bir arada kayaların aralarına veya taş oyuk-
larına sığınacaklar. Bütün bu durumlar onlarda esasen mevcut
olan korku insiyakını büsbütün arttıracaktır.
İdrak ve zekâları henüz, taşları yontarak onlardan kendileri-
ne av veya müdafaa silâhı yapabilecek durumlardan çok uzak
olduğundan, bu insanlar ilk zamanlarda henüz taş devrine bile
girmiş olmayacaklardır. Yalnız kaba insiyaklardan ibaret olan
bütün ihtiyaçlarını, çıplak ve hiçbir âletle mücehhez olmayan be-
denleriyle ve bittabî hep insiyakî olarak gidermeye çalışacaklar-
Dostları ilə paylaş: |