İstanbul arel üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə24/28
tarix23.09.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#1372
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   28

63 
 
Grossman, 1995). Bunun ölçülmesi amacıyla kullanılan Riskli Cinsel Davranış 
Ölçeğinin  Cinsel  Sadizm,  Cinsel  Mazoşizm  ve  Fetişim  ölçekleriyle 
korelasyonlarına  bakılmıştır.  Bunun  sonucunda  sadizm  ve  fetişizm  ile  riskli 
cinsel davranış arasında bir korelasyon çıkmıştır. Ancak en yüksek korelasyon 
mazoşizm  ile  çıkmıştır  ki  bu  da  mazoşistik  cinsel  davranışların  riskli  cinsel 
davranışa  sebep  olabileceği  şeklinde  yorumlanabilmektedir.  Mazoşistik  cinsel 
davranışların  yapısında  boyun  eğme,  kendine  acı  çektirme,  dürtüsellik  ve 
öfkenin kendine yönelmesi ile ilgili olması dolayısıyla en yüksek korelasyonun 
bu  değişkende  çıkması  mantıklı  gözükmektedir  (Hollander  ve  Rosen,  2009; 
Grossman, 1995). 
 
5.7. Cinsel Sadizm, Cinsel Mazoşizm, Fetişizm ile Demografik Özellikler 
Arasındaki İlişkiler 
Araştırmada, cinsel sadizm, cinsel mazoşizm, fetişizm, cinsel risk alma  
ile demografik bilgiler (yaş, cinsiyet, dini yönelim, medeni hal) arasında hem 
korelasyon ile ilişki olup olmadığına hem de t test ile bu gruplardaki bağımsız 
değişkenler arasındaki farkın ne olduğuna bakılmıştır. 
Çıkan  sonuçlara  göre,  cinsel  sadizm  ve  fetişizm  ile  cinsiyet  arasında 
pozitif  yönlü  bir  ilişki  olduğu  tespit  edilmiştir.  Buna  göre,  cinsel  sadizm  ve 
fetişizmin erkek cinsiyete sahip olmakla ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır. T-test 
sonuçlarına  göre  de  erkekler  kadınlara  göre  daha  sadist  ve  fetişist  çıkmıştır. 
Güdücü (2013), sadisttik ve mazoşistik davranışları cinsel yönelimler açısından 
incelediği çalışmasında paralel sonuçlar elde etmiş, erkeklerin kadınlardan daha 
sadist  olduğunu  belirtmiştir.  Gürhan’ın  (2010)  da  belirttiği  gibi  toplumsal 
cinsiyet,  cinsler  arası  eşitsiz  güç  ilişkilerine  işaret  eder.  Toplumsal  cinsiyet 
kavramını  gündeme  getiren  sosyolog  Ann  Oakley,  biyolojik  güç  farklılığının 
cinsiyet, toplumsal eşitsiz bölünmenin ise toplumsal cinsiyete karşılık geldiğini 
belirtmektedir (Gürhan, 2010). Doğan (2012), Kur’an ve ilmihallerde kadınların, 
“Müslüman  olan-olmayan”,  “itaatkâr  (saliha)  olanlar-eşine  itaat  etmeyenler”, 
“köleler-köle  olmayanlar”  olarak  sınıflandırıldığını  anlatmaktadır.  Kadınların 
erkeklere itaat ettikleri bir toplumda gerçekleştirilen araştırmamızın sonuçları da 
buna  paralel  olarak  erkeklerin  kadınlara  göre  daha  sadist,  kadınların  ise 
erkeklere  göre  daha  mazoşist  olduğunu  göstermektedir.  Güdücü  (2013) 
araştırmasında  benzer  sonuçlara  ulaşmıştır.  Bu  sonuç,  toplumumuzdaki  kadın 


64 
 
erkek  rollerinin  dinden  etkilenen  yapısının  araştırmamızda  da  paralel  olarak 
ortaya çıktığını düşündürmüştür. Bununla beraber, farklı kültürdeki çalışmalar 
da sadizmin öfkenin dışarıya yöneldiği ve aktif rol almak ile ilgili olmasından 
ve mazoşizmin edilgen ve öfkenin kendine yöneldiği bir yapıda bulunması da 
sadizmin  erkek  ve  mazoşizmin  kadın  ile  daha  fazla  ilişkilenmesine  zemin 
hazırlamıştır  (Cross,  1998;  Grossman,  1995;  Kaplinsky  ve  Geller,  2015; 
Kernberg, 1991; Reiersøl ve Skeid, 2006). 
Diğer taraftan, cinsel sadizm, cinsel mazoşizm ve fetişizm ile dini inanç 
arasında anlamlı  bir şekilde negatif  yönlü  bir ilişki  olduğu bulunmuştur. Dini 
inanç  arttıkça  cinsel  sadizmin,  mazoşizmin  veya  fetişizmin  düştüğünü 
görünmektedir.  Akademik  araştırmalar,  cinsellikte  işlenen  günahların  ilahi 
cezalandırmayla  sonuçlandığını  işaret  eder  (
Svensson,  2014;  Yost,  2010)

Araştırmamızın sonuçları sadomazoşizm ve inanç arasında da buna benzer bir 
anlayış  olduğunu  düşündürmektedir.  Dini  ahlak  kurallarının  dışındaki  cinsel 
davranışların  ilahi  olarak  cezalandırılacağı  korkusu  bireylerin  sadomazoşistik 
eylemlerden uzak durmasına ve varsa bu dürtülerini bastırmalarına sebep olmuş 
olabileceğini  düşündürmektedir.  Buna  karşın  yukarıda  da  bahsettiğimiz  gibi 
büyük  çoğunluğu  Müslüman  olan  toplumumuzda  kadın  ile  erkek  arasında 
yüksek  oranda  hiyerarşik  farklılık  mevcuttur.  Kadını  baskılayan  erkek,  eşinin 
buna  itaat  etmesi  beklentisi  içerisindedir  ve  bu  beklentiyi  dini  ve  toplumsal 
kurallarla  garanti altına  alır. Dini  inanç arttıkça  cinsel sadizm  ve mazoşizmin 
düşmesi dini tabularla açıklanabilirken erkeklerin kadınlardan daha sadist olması 
gene dini ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığıyla açıklanabilmektedir. Fetişizm için 
de  aynı  gerekçeler  öne  sürülebilir.  Fetiş,  cinselliğin  bir  nesneye  yansıtılması 
olduğundan  normal  popülasyondaki  dindar  kişiler  tarafından  sapkınlık  olarak 
nitelendirilebileceği düşünülmektedir. Buna ek olarak Boehme (2014), fetişizm 
ve dinin ilişkisini de konu aldığı kitabında özellikle puta tapmanın yasaklandığı 
dini  inanışlarda  ve  nesnelere  pozitif  çekim  hissedilmesinin  de  yasak  imge 
oluşturabileceğinin altını çizmiştir. Bu da yasak olmasıyla arzuyu arttırabileceği 
gibi, bastırmaya ya da eğilimin hiç oluşmamasına sebebiyet de verebilir. Bu bilgi 
de bizim araştırmamızı destekler niteliktedir. 
Medeni  durum  ise  cinsel  sadizm  ve  cinsel  mazoşizm  ile  anlamlı  bir 
şekilde negatif korelasyon  göstermiştir. Bekâr  olmak, cinsel sadizm  ve  cinsel 
mazoşizme  eğilimi  arttırmaktadır.  Evlilik  oranı  arttıkça  sadizm  ve  mazoşizm 


65 
 
katsayıları düşmektedir. Bu durumun evlilik hayatıyla beraber düzenli ve dingin 
hayat  düzenine  geçen  bireylerin  riskli  davranışlardan  kaçınması  şeklinde 
yorumlanabileceği  düşünülmektedir.  Psikodinamik  literatürde,  sadomazoşistik 
ilişkiler  nesne  kaybı  ile  bu  şekilde  baş  etmek  için  kişinin  böyle  bir  yatkınlık 
geliştirdiğinin  altını  çizmektedir  (Avery,  1977;  Grossman,  1995;  Kernberg, 
1991). Bu anlamda bakınca evli olan insanların hayatlarında nesne devamlılığını 
büyük ölçüde eş üzerinden sağlıyor olması ve bu sebeple bu şekilde fanteziler 
geliştirmeye ihtiyaç duymadığını varsayabiliriz. 
Yaş  faktörü  de  çalışmamızda  anlamlı  farklılık  ortaya  koyan 
değişkenlerden  biridir.  21-30  yaş  aralığındaki  katılımcılar,  31-55  yaş 
aralığındakilerden daha mazoşist ve fetişist çıkmışlardır. Bu durumun kaynağı 
olarak, 30  yaş altı  bireylerin cinselliğini 30  yaş  üstü  bireylere  göre daha açık 
görüşlü bir ortamda keşfetme imkânı buldukları düşünülebilir, burada da bu tarz 
cinsel  eğilimlerin  özellikle  yeni  nesil  için  modernlikle  eşleşmesi  ve 
normalleşmesi  açıklayıcı  olabilir  (Boehme,  2014).  Cinsellikle  ilgili  bilgi  ve 
kaynaklara ulaşımın internetle beraber artması,  internet  imkânlarıyla büyüyen 
gençlere cinselliği  farklı kaynaklardan öğrenme  ve farklı deneyim fırsatlarına 
ulaşma olanağı sunmuştur. Ayrıca 30 yaş üstü kesimin toplumsal kurallara uyma 
ve  yargılamalara  karşı  daha  hassas  olabileceği  ve  sosyal  kabulü  daha  fazla 
dikkate  aldıkları  tahmin  edilmektedir.  Nitekim  Yost  (2010)  sadomazoşizme 
karşı tutumlar ölçeğinde, etkili olan faktörlerin başında sosyal kabul olduğunun 
altını  çizmiştir.  Bu  sebeple  sorulara  tam  olarak  dürüst  cevaplandırmadıkları 
düşünülebilir. Çalışmaya katılan yakın çevreden alınan tepkiler de bu yöndedir. 
Özellikle 30 yaş üstü katılımcılar soruların içeriğinden çok rahatsız olduklarını, 
soruların  çok  kişisel  olduğunu  belirtmiş,  bazı  katılımcılar  “soruların  böyle 
olduğunu bilseydim katılmazdım” ya da “kendime bile itiraf edemediğim şeyler 
vardı”  gibi  yorumlarda  bulunmuşlardır.  Özellikle  elden  verilen  ölçeklerde 
katılım  yüksek  oranda  reddedilmiştir  ya  da  katılımcılar  tam  olarak  dürüst 
davranamadıklarını  belirtmişlerdir.  Bunun  aksine  genç  katılımcılar  çalışmayı 
merakla  karşıladıkları,  katılıma  daha  istekli  oldukları,  içeriğini  öğrenmek 
istedikleri ve konuyla ilgili daha fazla bilgi almaya çalıştıkları gözlemlenmiştir. 
Analizler  sonucunda  ortaya  çıkan  yaş  faktöründeki  farklılıklar  gözlem  ve 
deneyimlerimizi destekler yöndedir. 
 


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   28




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə