y a p m a!
hatırlayacağımı bilerek şarkılar açıp kendime seni hatırlatan
benim.
gitm e!
üzüleceğimi bilerek peşinden gelen, sana koşan benim.
vazgeç!
vazgeçeceğimi gayet iyi bilerek yine de “ değişir” umuduyla,
seni bekleyen benim.
y a p m a!
çok mu zor?
senin adını değiştirip “ aşk” yapan benim,
seni suçlamıyorum.
bana bu yazıyı yazdıran sensin ama bu yazı yazılabildiği için
bile seni daha çok seven yine benim.
182
insanın kendisine yaptığı tüm eziyetlerin sebebi sevilmeme
korkusundan...
bunu okuyan her kimsen.
seni seviyorum.
korkma.
tekrar sevileceksin,
söz veriyorum.
183
neden başkasını her şekilde severken kendimizi aynı şekilde
sevemiyoruz?
184
bir neden olacak ölümün için.
ya körü körüne, saçma sapan bir neden olacak ya da ağır bir
şey yüzünden gideceksin hem çok sevdiğin hem de nefret ettiğin
dünyadan.
ama ne fark eder?
gideceksin işte!
peki geriye ne kalacak?
yapmak isteyip de yapamadıkların...
“ keşke.” diyerek içinde bıraktıkların...
bu yüzden bırak hayatı da kendini kontrol etmeyi de...
bir gün bitecek bir dünya için bu kadar düşünmene inan değmez.
hem sen kalıcı değilsin ki mutsuzlukların kalıcı olsun.
koca evrende küçücük bir tozsun sadece.
ne kendini büyüt ne de yaşadıklarını...
185
her şeyin düşünceden geçtiğine inanıyorum.
senin düşünmediğin bir şey hayatında olmuyor mesela.
bu yüzden önce hayaller kuruluyor, sonra o hayallerin gerçekliği
yaşanıyor.
hayalin nesnel dünyaya yansıması ilk başta düşünceyle başlıyor,
düşünce dediğin düşlerden geliyor zaten...
belki bir mesajdır bu kadar düşünmen, “git konuş.” diyordur
belki de...
“ söyle işte, tutma içinde, o da istiyor.” diyordur düşlerin sana...
kısaca birini sürekli düşünüp duruyorsan, bil ki o da aynı şekil
de seni düşlemekte...
186
bir süre sonra ne varlığım istiyorum ne de yokluğunu,
her türlüsünü kabule geçiyorum.
“ hangisi iyiliğim içinse, o olsun.” diyerek...
yaşamadığın bir şey hakkında başkasına konuştuğunda, o
konuştuğun şeyi yaşar hale geliyorsun,
çünkü deneyimlemeden konuşuyorsun.
188
sevilmeye öyle odaklandık ki, sevmenin güzelliğini yaşamayı
unuttuk.
eğer karşılığı yoksa sevmekten nefret eder olduk,
sevebildiğim için şükrediyorum.
bu duygu bende olduğu için ve bunu biri sayesinde hissedebildiğim
için şükrediyorum.
kimseyi sevememek karşılıksız sevgiden daha kötüdür,
sen de sevmenin güzelliğini yaşat kendine,
bu duygu sana geldiği için yaşanmasına izin ver.
ne karşılığını düşün ne de olacakları...
asıl sevgi budur...
189
güzel günler hayatına gelmek için kötü günlerin bitmesini bekler,
güneşin doğmak için gecenin bitmesini beklediği gibi,
diyorsun ya, “ istediğim gibi biri beni bulacak m ı?” diye,
o hayatına girmek için senden sana değerini unutturanlara veda
etmeni bekler.
geceyi yaşıyorsan, gecenin güzelliğini de yaşa.
yakında gündüz olacağını bilerek yaşadığında gece de kötü
değildir aslında.
190
her şeyin geçip gidiyor olması da, zamanın hızlı akması da, haya
tın bize bir hediyesi.
191
herkesle aran bozulabilir,
bazılarının kaybı iyi bile gelir,
ama kendinle aran hep iyi olsun,
o bozulunca, her şey bozuluyor.
192
milyarlarca insan olmasına rağmen neden bir insanı bulunca
çok sebep varken ısrarla bırakmak istemiyoruz?
kendine uzaktan bakmayı dene...
inan sen bile kendine güleceksin!
193
kendini unutacak kadar çok sevdiğin herkesi bir gün kaybedersin,
çünkü hayat her zaman önceliğin “ sen” olması gerektiğini ha
tırlatmak için kendi değerini unutacak kadar çok sevdiklerini
alıp götürmek zorunda kalır.
194
sürekli insanların dediklerine kulak verirsen onların
kölesi olursun.
kendine kulak verirsen, kahraman.
iki insanın aynı anda birbirini sevmesi mucize...
ama bunun sürekli ve aynı anda devam etmesi mucizenin de
ötesinde.
196
gerçek dediğin şeylerin hayalden doğduğunu fark et ve hayal
kurmaya devam et.
197
bana söyleme,
anlatma,
sadece yap.
böylece söylemene de gerek kalmaz.
198
insan öyle garip bir varlık ki, başkasını küçümseyince kendisinin
büyüdüğünü zannediyor.
oysa farkında olmadan küçümsediğini büyütüyor.
199
başkasının dediğini yapma.
onu dinledikçe kendinden kopuyorsun.
kendin değil, o insan oluyorsun.
hem o senin nasıl mutlu olduğunu senden daha iyi
nasıl bilebilir?
herkesin doğrusu kendine.
sen kendi doğrunu yarat.
200
yeni anlıyorum sadece bir hayatımın olduğunu ve
bu hayatı benden başka kimsenin şekillendiremeyeceğini...
yeni anlıyorum karşılığını görüp görmemeye odaklanmaktan,
“ sevme” duygusunun güzelliğini yaşamadığımı ve sevmenin se
vilmekten daha önemli olduğunu...
yeni anlıyorum “ kötü” diye bir şey olmadığını,
gelmesinin de gitmesinin de iyi olduğunu...
yeni anlıyorum birini sevince kendinle daha iyi tanıştığını,
kendini sevmeye başlamadan sevilmeye başlanmayacağım...
geç oldu ama yeni anlıyorum...
201
hiçbir şey yolunda olmadığında da şükrettim,
bu yüzden her şey yolunda.
202
akışına bıraktın mı hiç?
yoksa bıraktığını zannettiğinde de kontrol etmeye, zorlamaya
ve oldurmaya devam mı ettin?
akışına bırakmak teslimiyettir bence.
güvenmektir seni yaradan’a, zamana, insanlara, olacaklara ve
olmayacaklara...
iyiyle kötünün ötesinde geleni kabule geçmektir.
her şeyi bırak, tevekkül et.
işte o zaman hayatın daha güzel olur.
203
sevilmek öyle onay gerektirmeyen bir şey ki...
gerçek sevgi size geldiğinde, ruhunuza işlediğinde, vücudunuzda
dolaştığında, başkasına anlatmaya ihtiyaç duymuyorsunuz
onu.
“ bana böyle davrandı, kesin seviyor değil mi?” diye sormu
yorsunuz.
öyle güzel dolaşıyor ki iliklerinizde, cevabı bilmenin ötesinde,
hissediyorsunuz...
sevilmek öyle “ derin suda yüzmek” gibi bir şey ki...
korkmuyorsunuz o suda yüzmekten, derinlere gitmekten,
öyle çok güven taşıyor ki içinde, “ boğulacak gibi olursam
kurtarır o beni.” diyerek yüzüyorsunuz,
sevilmek öyle “mucizevi” bir şey ki...
“ yaratıcı hem dünyayı yaratmış hem de beni sevebilecek
birini.” diye şükrederken buluyorsunuz kendinizi...
sevilmek öyle “ çıkarsız” bir şey ki...
saatlerce sussanız bile, saatlerce sevişmiş gibi zevk alabiliyor
sunuz.
204
sana “ ilk” lerin değil, “ son” lann önemli olduğunu hatırlatan,
en güzelinin aranmasının yersiz olduğunu, en güzel hissettirenin
yeterliliğini öğreten,
rüyaların gerçek olabileceğini kanıtlayan,
seni başkalaştırmayıp, kendin olmana izin vererek, seni sen ol
duğun için sevecek olan,
uzun süredir hayatına girmemiş olduğu için, geldiğinde sana
şükran duyduran,
sana sevmeyi sevdiren, sevgini “ iyi ki” leştiren birini bul ve sen
de öyle ol...
205
“ böyle sevecek biri yok.” diyorsun.
evrende olmadığına inandığın bir şey seni nasıl bulabilir?
206
bil ki...
ağlamanda sorun yok.
yanlış kişiyi sevmende sorun yok.
deneyip başaramamanda sorun yok.
başarısız olmanda sorun yok.
doğru dedikleri şeyleri yapamamanda sorun yok.
kusursuz olmamanda sorun yok.
güçsüz biri olmanda sorun yok.
herkes gibi olamamanda sorun yok.
sevdiğin biri tarafından sevilmemende sorun yok.
hemcinsini sevmende sorun yok.
kimsenin inanmadığı bir hayalin peşinde olmanda sorun yok.
imkânsızı istemende sorun yok.
tek başına olmanda sorun yok.
bunları sana “ sorun” diye dayatan sadece zihnin.
sorunlarına gül ki onlar da sana gülsünler.
207
tek gerçek var, o da zamanın dolduğunda dünyada olmayacağın...
böyle bir gerçek varken hiçbir şey sandığın kadar gerçek değil
aslında...
208
sonra anladım ki, beni mutsuz edecek isteklerimden
kendimi soyutladığımda, mutlu edecek olanlar bana geliyor...
ve mucizeler kendi değerini bilip, kendini mutsuzluklardan
koruyanların ayağına gidiyor...
209
sevginin değeri bilinmediğinde sabret.
sabrın sevgi görmene yetmiyorsa, o sevgiden vazgeç.
210
dünyaları versen bile, kıymetini bilemeyecek olanlar da var.
göreceği küçük bir sevgi kırıntısında dünyalar kadar çok sevecek
olanlar da.
hayat senin, karar senin.
211
böyle olmasını istemediğin her şeye teşekkür edeceksin.
212
sevince yaptığı kötülüklerden bile iyilik yaratıyorsun.
onun her yeri çamurlu olsa bile, bulaştığı pislikleri savunuyorsun.
yapma!
gerçekle hayali birbirine karıştırma.
onda güzel gördüklerin, iyi diye savundukların senin gördükle
rinden çok farklıysa, sadece kendini üzersin.
213
istediğin gerçekleşmediğinde, gayretine rağmen olmadığında,
vazgeçmek başka bir mutluluğa kapı aralar,
hayatına yeni yollar açılmasına izin ver.
214
“ erkek fatm a” diyerek aşağıladığın kızın, istediğin gibi biri
olamadığı için her gece kendisinden nefret ederek uyumasına
sebep olduğunu bilseydin, aynı şeyi tekrar söyler miydin ona?
“ top” diyerek erkekliğini sorguladığın, ötekileştirdiğin çocuğun
sekiz yaşındayken aklına “ intihar” fikrini soktuğunu bilseydin
ve o çocuğun senin yüzünden psikolojik tedavi gördüğünü öğ-
renseydin, rahat rahat devam eder miydin onu aşağılamaya?
sorum sana değil, vicdanına,
çünkü cevap onda.
215
insanlar anlattıklarıyla, kim olmak istediklerinden bahsediyor,
eylemleriyse, kaçamadıkları kimliklerini, kim olduklarını ortaya
koyuyorlar.
söyledikleriyle yaptıkları bir olmayanlarla arama koyduğum
mesafe hiç bu kadar huzur getirmemişti.
216
olmayışını, olamayışını sevmek olur mu?
bunu da sevmiştim halbuki.
bir anlamı olmayan hareketlerinden anlamlar çıkarmayı da
sevmiştim.
karşılaşmalardan anlamlar çıkarmayı sevmiştim,
kaderin olabilme ihtimalini.
seni konuşmayı sevmiştim, konumun sen olmasını,
sonra yanıma gelince, gözlerime öyle bakınca, anlamlıyım zan
netmiştim, nereden bileyim?
saf sevmeyi sevmiştim.
senin gözünde bir anlamım olabilme ihtimalini sevmiştim belki,
ah be!
şimdi fark ediyorum da ne çok sevmişim seni, ne çok sevme
mişsin beni.
217
yaşadığını zannederek nefes alan ne çok ölü var.
nefes alıp almadığını değil, gerçekten yaşayıp yaşamadığını
sorgula...
218
sana sonunda bir şeyler öğretmiş hiçbir şey için pişman olma,
“ keşke yaşamasaydım.” , “ nereden karşıma çıktı?” deme,
yaşamasaydın, karşına çıkmasaydı şimdi nasıl bilecektin?
unutma: insanlar doğruları, yaptıkları yanlışların sonucunda
öğrenirler.
bu yüzden yanlışlar da hayatın hediyesidir sana.
219
hayatımdan gidenleri düşünüyorum bir süredir,
bir şey fark ettim.
ben birini özgürce sevemiyormuşum.
meğer sevdiklerimin aklına gitmeyi koyan benmişim, “ beni bırak
ma.” diyerek...
dualarımda bile hep, “ ne olur, o da diğerleri gibi gitmesin, yanım
da kalsın.” cümleleri varmış,
dualarım bile korkakmış...
meğer “ rahat rahat sevmek” diye bir şey varmış,
sana da garip gelmiyor mu bu yaptığımız?
cümlelerimiz kaderimizi belirliyor resmen,
çünkü hem seviyoruz hem de gitmesi için yolu onlara biz gös
teriyoruz...
220
seni üzeni sevmeye devam ettikçe kendi benliğini farkında
olmadan değersizleştirmiş oluyorsun.
ona “ elveda.” dersen de gerçekten mutlu etmek isteyen bir
gün elbet seni buluyor.
221
kendi değerini bildiğinde başkası da senin değerini bilir.
ama sen değerini bilmeyip kendini üzersen, başkası da değerini
bilmeyip seni üzer.
222
ne kadar öğüt verirseniz verin en güzeli yaşayarak Künıti'k,
dibine kadar yaşayınca senin için en doğrusunu ve eli n!l/elllı!
daha iyi biliyorsun.
1
bir şeyler yolunda gitmediğinde, sen kendi yolunda
gitmiyorsun demektir.
hayat sana armağan edilmişken, sen o armağanı
yaşayamıyorsun demektir.
toplum, ailen, arkadaşların ya da sevgilin...
kendini birilerinin dediklerine göre şekillendirdikçe,
kendinden uzaklaştığının farkında mısın?
benliğinden, isteklerinden, arzularından kopuyorsun.
başka bir sen yaratıyorlar, sen de “o” oluyorsun.
özüne in.
kendine koş.
o zaman sen de düzelirsin, gittiğin yol da.
IL
a
JL'...
arda erel, senin için ve arayış kitaplarından sonra kendine
iyi bak \\e hepimizin dertlerine en yakın arkadaş oluyor.
Dostları ilə paylaş: |