310
dışında yeni, ama yine de geçici bir Türk dilleri sınıflandırılmasının oluşturulmasına gerek
yoktur. Çünkü bu iki sınıflandırmanın
5
hiç birisi geçersiz sayılamaz. Bundan dolayı yeni
unsurların eklenmesi, geliştirilmesi gerekir ve şu anda öyle tamamlayıcı unsurların çok olduğunu
biliyoruz.
Merhum Prof. N. F. Katanov'un çok sayıdaki genel raporlarıyla hazırlanmış tezi,
Radloff'un Yakut Dili eseri ve diğer
6
araştırmaların da bundan sonraki sınıflandırıcıların işini
bayağı kolaylaştıracağı düşüncesindeyiz.
II.
Terimler listesi, sınıflandırmada önemli bir rol oynamamaktadır. Buna rağmen
sınıflandırmanın değişik bölümlerinde, şu veya bu biçimdeki adlandırma sistemlerinin kabul
olunabilirliği sorunu dikkate alınmalıdır.
Akraba dil ve lehçelerin, yer aldığı bölgelerdeki ülkelere göre Kuzey, Güney gibi
şimdiye kadarki uygulanan yöntemle işaretlenmesi, büyük anlaşmazlıklara yol açmaktadır. Buna
rağmen, dil sistemleri katlarının "Eski, Orta, Yeni Çağ" dönemleştirilmeleriyle tarihsel bir bakış
açısıyla ele alınması ise daha uygundur. Ancak böyle bir sınıflandırmada da şu veya bu nedenden
dolayı söz konusu dil ailesinin "M. Ö. evresi” dikkate alınmamaktadır.
Tarihsel katların, uygun çağlarda Türk halklarının yerleşiminde önemli katkıda bulunan,
evrim nitelikli olayların gelişimine imza atan Türk boylarına göre adlandırılmasının, Türk dilleri
ve lehçeleri sınıflandırılması çalışmasında Hun devri öncesi, Moğol devri öncesi, Moğol devri
sonrası gibi yapılabilirliği de söz konusudur. En yakın akraba dillerin grupları ise, diğer dillerin
sınıflandırılmalarında kullanıldığı gibi, farklılaştırıcı lengüistik belirtilere göre ve artı durum
elverişli ise daha net bir ifade için bölgedeki devlet adlarıyla ve ayrıca da söz konusu gruptaki
temel dil veya lehçeye göre işaretlenmelidir. Sözgelimi, ol- lehçeleri, Güneybatı, Türkmen
grubu" gibi. Sınıflandırmanın bölümleri için tam ve nihai bir terimler listesinin, dolayısıyla
5
Vamberi'nin sınıflandırması da vardır (Das Türkenvolk. 1885 y. S. 85-86). Leon Kaena (İntroduction à l’histoire de
I'Asie. 1896 y. S. 34-35). Katanov (Kazan Üniversitesi Bilimsel Yazıları 1894), Berezin (Recherches sur les dialectes
musulmans. I. Système des dialectes turcs. Kazan, 1848 y.). Bu eski sınıflandırmaları da canlandırmıştı. Ayrıca bk.
Aristov. Türk Kabilelerinin Etnik İçeriği Üzerine (Jivaya Starina. 1896 y, baskı: III — IV, s. 445-456) ve V.V.
Bartold'un eleştirisi. v Zap. Vost. Otd., c. XI. s. 341.
6
Katanov. Opıt issledovaniya uryanhayskogo yazıka s ukazaniem glavneyşix rodstvennıx otnoşeniy ego k drugim
yazıkam tyurkskogo kornya. Kazan 1903 y.; Radloff. Die Jakutische Sprache in ihrem Verhältnisse zu den
Türksprachcn (Rusya İlimler Akademisi Yayınları, Tarih Filoloji Bölümü VIII. Bölüm VIII. C. No: 7. 1908 y.) Karl
Foy. Azerbaiganische Studien mit einer Charakteristik des Südtürkischen ( Mittheilungen. Berlin'deki Doğu Diller
Semineri, c. VI, baskı 2, 1903 y.).
311
adlandırılmanın düzenlenmesi yukarıda son olarak belirtilen çalışma yapıldıktan sonra
düşünülebilir.
Bu çalışmada, mevcut Türk dilleri sınıflandırmalarını tamamlamak istedim. Dolayısıyla
amacım yeni bir sınıflandırma yapmak değildir. Bundan dolayı bilim adamlarınca şimdiye kadar
belirlenen Türk dilleri sistemi bölümlerine ilişkin belirlenmiş adlandırılmalarda bazı değişiklikler
yaptım.
III.
Korş, Türk dilleri sisteminin düzenlenmesinde, sesbilgisel(fonetik) ve biçimbilimsel
(morfolojik) belirtileri tercih etmiştir. Sonuçta, üç temel grup ortaya çıkmıştır:
I. Kuzey dillerinde: 1) g sesine hece sonunda hece oluşturmayan (kısa) u sesi eşittir:
tag//tau ‘dağ’; 2) sürerlilik bildiren şimdiki zaman biçiminde
a zarf-fiili ve sürerlik fiilleriyle
veya olmaksızın: kele-turur-men ‘geliyorum’.
II. Doğu dillerinde: 1) g sesi herhangi bir biçimde kendini muhafaza etmektedir ve 2)
şimdiki zaman şekli r sıfat-fiilinden oluşmaktadır: kelyur-men ‘geliyorum’.
III. Batı dillerinde: 1) g sesi ünsüzden sonra (hece başında) düşer: kalgan//kalan ‘kalan’
ve 2) Doğu grubunda olduğu gibi şimdiki zaman şekli r sıfat-fiiliyle biçimlenmektedir.
Korş'un sınıflandırmasında, söz konusu temel üç grubun dışında dördüncü bir karışık
diller grubu da yer almaktadır. Söz konusu grup, iki alt gruba bölünmektedir.
IV.
Radloff'un Güney grubu, Korş'un ise Batı grubu olarak yaptıkları sınıflandırmaları,
çalışma ilkelerinin ve yöntemlerinin farklılığına rağmen birbiriyle örtüşmektedir. Söz konusu
grubun, nasıl adlandırılırsa adlandırılsın hiç değişmeksizin nihaî bir çalışmanın ortaya çıkışına
kadar sonraki sınıflandırılmalarda da kendini muhafaza edebileceği ve zaman akışı içinde
niceliksel bileşenlerinin de daha ayrıntılı bir nitelendiriliş kazanacağı kuşkusuzdur. Söz konusu
bileşenleri ise Türkmen, Azeri, Osmanlıca (Anadolu Türk ağızları, Suriye ve Balkan yarımadası),
Gagavuz ve Güney kıyı Kırım lehçeleri şu veya bu özellikleriyle oluşturmaktadır. Ben, bu grubun
en önemli özelliği olarak ol (olmak) fiil kökünü görüyorum. Söz konusu, diğer gruplarda bol,
pol, pul diye geçer. Bu grubun ikinci özelliği olarak ise bana göre Korş'un söylediği gibi g sesinin
ünsüzlerden sonra düşmesidir (kalgan//kalan ‘kalan’). Buna da daha Bulgar grubunda