Monoteist İnançlarda Ulühiyet Anlayışı
125
etmeyen Tanrı bir oluyor? Hani birbirinden ne aşağı ne de yukarı idi? Hani her şeyin
ezeıı ve ebedı kaynağı Tanrı idi? Akıl ve mantık cidarlarını zorlayan bu sorulara nasıl
cevap verilir bilinmez. Ne var ki bu konuda Weber, Platon'a ait olduğunu ileri sürdüğü
şu ifadelere yer verir: "O (madde) . ide'nin meydana getirdiği, Tanrı'nın yarattığı şey
değildir; çünkü ı . varlık yokluğu meydana getiremez; 2 . yaratmak etkilemektir; imdi
her etki. üzerinde işlediği ve etkisini alan bir şeye gerek gösterir; şu halde tanrısal
faaliyet maddeye gerek gösterir ve asla onu yaratamaz. ide'nin yaratıcı faaliyetinin
şartı olan madde, Tanrı kadar ezeııdir. Maddenin ezeıı olması ide'nin yüksek azame
tinden bir şey eksiitmez; bundan dolayı ide, en yüksek varlık olmaktan çıkmaz; oysa
maddenin ezelı varlığı, ezeıı yokluğa denktir. "38 Görüldüğü üzere bu ifadeler sorulan
sorulara tam olarak cevap oluşturmamaktadır. ide ile Tanrı'yı bir olarak kabul etsek
bile, ancak bu Tanrı yaratıcı değil, biçim ve düzen veren bir Tanrı'dır.
Öte yandan Sokrates'le Protarkhos arasında geçen diyalogda ifade edilen dört
lü kategoriyi gerçek monoteizmle veya hakikı ulOhiyet anlayışıyla bağdaştırmak müm
kün gözükmemektedir. Bu görüşü benimsediği varsayıldığında onun, semavı dinlerin
getirdiği ulOhiyet anlayışında olmadığı görülür.
C . ARisTO
Aristo'nun ulOhiyet anlayışına gelince, o bu konuda önce ilk Mufıarrik diye ad
landırdığı Tanrı 'nın varlığını ispata çalışır ve bu kainatta zorunlu olarak var ve sonsuz
olan hareketi,39 kendisi hareket etmeyip kainatı hareket ettirenin varlığına delil göste
rir. Aslında her hareketin bir hareket ettireni vardır. Bu hareket ettiren de hareketini
başka bir hareket ettirenden alır. Ancak bu hareket nedenleri zincirinin sonsuza kadar
devam etmesi mümkün olmadığı için, bunun hareket etmeyen bir nedende son bul
ması gerekir ki, bu neden, bu kainatın Tanrısı ve Aristo'nun deyimiyle ilk Mufıar
rik'idir.40
İlk Muharrik'in varlığını Tanrı-alem ilişkisi içerisinde bu şekilde ispat etmeye ça
lışan Aristo, O'nun niteliklerinden de söz eder. Ona göre İlk Muharrik, ezell ve sonsuz
hareketin nedeni olduğu için ezelı ve sonsuzdur. Sonsuz bir şeyin de kesinti
siz/muttasıl ve sürekli/daimı olma zorunluluğu vardır. Bu da onun bir olmasını gerekti
rir. Hareket bir olunca hareket ettirenin de bir olması zorunludur.4 '
Hareketsizlik,42 bir niceliğe/miktara sahip olmama ve basit/bölünemez olma,43
İlk Muharrik'in nitelikleri arasında yer alır. Aynı zamanda O, salt fiildir,44 salt iyiliktir45
ve hayat sahibidir. Çünkü Aristo'ya göre aklın fiili hayattır ve Tanrı, işte bu fiildir. Ö
zünden sudOr eden fiili ise, ezeıı erdemli hayattır. Ancak O'nun hayatı, özünü bilmeye
veya başka bir deyişle ilmine raddir.46
Aristo'ya göre bu Tanrı akL. akıl ve ma'kul veya bilme, bilen ve bilinendir. Tan
rı'nın bilgisi en mükemmel olduğuna göre O'nun objesinin de en mükemmel olması
38
Weber. Felsefe Tarihi. s. 60.
39
Aristoteles, es-Sema' et-Tabii/P{ıysica, çev. Ahmed Lutfi es-Seyyid, Kahire 1 935, VIII, 7.
40
Aristoteles, Metafizik, çev. Ahmet Arslan, izmir 1 985- 1 993. II, 1 63 vd.
4'
Aristoteles. Pfıysica, Viii. 4, 7.
42
Aristoteles. Metafizik, II. 1 68-69; a .mlf., pfıysica, VII I . 6.
43
Aristoteles, P{ıysica. VIII. 1 5 .
44
Ebu'I-Velid Muhammed b. Rü�d, Tefsiru Ma'oa'de't-Tabia. Beyrut 1 938- 1 948, s. 1 6 1 4.
45
Hamilde Garabe, ibıı Sina beyne 'd-Din ve'I-Felsefe, Kahire 1 392/ 1 972, s. 67.
46
ibn R�d. Tefsiru Ma'oa'de't-Taoia, s. 1 6 1 3 .
126
Hasan Hüseyin Tunçbilek
gerekir. Dolayısıyla O'nun bilgisinin objesi yine kendisidir. Bu nedenle 0, sadece ken�
disini bilir ve düşünür. Aynı zamanda Tanrı aşık ve maşuktur. 0, özüne aşıktır. Dolayı�
sıyla özü O'nun maşukudur. Ayrıca 0, evrenin maşukudur ki, neden ve gaye olması
hasebiyle evren O 'na yönelir.41
Ayrıca Aristo, Vacibü'l-Vücud olarak adlandırdığı Tanrı 'yı salt formısaret olarak ni�
teler. Alemin aslı olarak kabul ettiği "Mümkinü 'I�Vücud"u madde ve heyula diye ifade
eder.48
Buraya kadar anlatılanların ışığında Aristo'nun İlk Muharrik ve sıfatları veya
uluhiyetle ilgili görüşlerinden şu sonuçları çıkarmak mümkündür:
ı . Aristo, maddenin ezell olduğunu kabul ettiği için ona göre Tanrı alemin yara
tıcısı değil, yapıcısı ve mimarıdır. O'nun bu alemle olan ilişkisi, ham maddeden heykel
yapan bir heykeltıraşın heykelle olan ilişkisi gibidir. Mesela bir heykeltıraş, heykelin ilk
malzemesi olan maddeyi yoğurur ve onu belirli bir şekle sokar. Bunu yaparken muay
yen bir gayesi vardır. Gerek heykelin hamurunu yoğurmak için harekete geçmesi, ge�
rek onu belirli bir şekle sokması ve gerekse muayyen bir gayeye göre çalışmasının bir
nedeni vardır ki, işte o, ilk neden dediğimiz düşünmedir.49
2 . Tanrı, kendisi gibi ezell olan aleme sadece bir hareket vermiş ve ondan son
ra istirahata çekilmiş, alemdeki hareketliliğe bir etkide bulunmamıştır. Bu duruma göre
inayeti olmayan Tanrı, sanki tembel bir niteliğe bürünmüş 0lmaktadır.5D
3 . Aristo, Tanrı 'nın zatı ve sıfatları hakkında sel bT ifadeler kullanmaktadır. Yani
Tanrı'nın ne olduğu değil de ne olmadığı veya hangi sıfatlarla nitelenemeyeceği üze�
rinde durmaktadır. Aristo'nun sıfatlarla ilgili bu anlayışıyla Mu 'tezile'nin anlayışı ara
sında bir benzerliğin olduğu görülmektedir. Bu durum, Mu 'tezile'nin Antik Yunan filo�
zoflarından önemli ölçüde etkilendiğini gösterir.
4. Aristo, Tanrı 'yı kendi dışındaki varlıkları bilmekten tenzih etmeye çalışmıştır.
Çünkü ona göre Tanrı 'nın bunları bilmesi, zatında değişmeye51 ve bilinen nesneler
sayısınca çokluğun oluşmasına neden olur. Oysa Tanrı böyle bir şeyden uzaktır. Ayrıca
Tanrı'nın en önemli niteliklerinden olan basitliğin kalıcılığı ve yücelik ve bağımsızlığı�
nın korunması, dışarıdan kendisine bilinenlerin/malumatın nispet edilmemesiyle
m ümkündür. Yani Tanrı zatının dışındakileri bilmemektedir. Özellikle zatının dışındaki
varlıkların mahiyetlerinin, kendi mahiyetinden daha aşağı olmasından dolayı Tanrı 'nın
bu sıfatla nitelendirilmemesi gerekir.52 Çünkü O'nun ilminin konusu veya objesi mü�
kemmel olan zatıdır.
5 . Tanrı'ya bazı sıfatları nispet eden Aristo, sonuçta bunları Tanrı'nın ilmine in�
dirgemekle -ki ilim zatının aynıdır� sıfatların zatın aynı olduğu görüşünü benimsemiş
tir.
Görüldüğü üzere Aristo, tenzih düşüncesiyle yola çıkmış fakat Tanrı 'nın sıfatla�
rını ilmine indirgeyip, ilmini de zatıyla sınırlandırmak suretiyle ta 'tile/ilim sıfatıyla bir�
likte diğer sıfatları da inkar yoluna gitmiştir.
41
ibn Rü�d, Tefsiru Ma'ba'de'l-Tabia, s. 1 6 1 4.
48
Muhammed el-Behiy, el-Canibü'l-ilafıf mine'l-Tefkiri'l-islami, Kahire
i
39 1 /
i
972, s. 26 i .
49
Küçük, islam
ve
Batı Felsefesi, s . 352; Erdem, ilkçağ Felsefesi Tarifıi, s.
i
1 9.
50
Mahmut Kaya , islam Kaynakları ışığında Aristote/es ve Felsefesi, istanbul 1 983, s. 2
i
8; Küçük, islam ve Batı Felsefesi,
s .
3 5 2 .
5 1
Aristo, MakaleW Harfi'l-Ldm (Aristo inde'l-Arab içinde). Kahire 1 947, s. 9 .
52
Aristo, Makale, s, 9 .