Monoteist İnançlarda Ulühiyet Anlayışı
133
Ayrıca Yeni Platonculuk'un, teslis inancının oluşmasında etkin rol oynadığı da
söylenebilir. Çünkü bu felsefi akım, alemin oluşmasını, üç unsura veya mukaddes
üçlüye indirger. Bunlardan birincisi İlk Yaratıcı ;89 ikincisi ondan doğan akıl; üçüncüsü
ise, her bir canlıyla ilişkisi olan ruhtur. İlk Yaratıcı 'yı Baba; ondan doğan aklı oğul; ruhu
da ruhu 'l�kuds olarak ifade edersek, ortaya Hıristiyanların teslisi çıkar ki bu, bazı müs�
teşriklerin bu yöndeki çıkarsamalarına da uygundur.90
Orta Çağ Hıristiyan teolog ve filozoflarının çoğunluğunun ve kilise papazlarının
hemen hemen tamamının Platon 'un ve Yeni Platonculuğun etkisi altında kalmasına
karşın, bu çağda Hıristiyan düşüncesine Aristoculuğu yerleştiren filozoflar da vardır.
Bunların başında aynı zamanda Hıristiyan din alimi de olan Albertus Magnus/Büyük
Albert ( 1 1 93/ 1 280) ve öğrencisi Saint Thomas/Aquinolu Thomas ( 1 2 2 5/ 1 2 74) gelir.91
Albertus, akıı ilimlerle dinı ilimIeri birlikte ele alan bir filozoftur.92 Bu özelliğinden do�
layı o, ulOhiyetle ilgili görüşlerini temellendirirken, önce doğa bilimleri başta olmak
üzere çeşitli bilim dallarına ait olguları toplar ve bunu sistemleştirir. Bu sistemin en
önünde mantık yer alır. Bundan sonra Albertus, felsefeyi, real felsefe ve pratik felsefe
olmak üzere iki kısma ayırır. Real felsefeyi de teoloji, matematik ve fizik olarak üç
bölüme ayırdıktan sonra, teolojiyi en yüksek ve en mutlak varlığın öğretisi olarak nite�
ler. Pratik felsefenin de kapsadığı alanları belirten Albertus'a göre "her obje, kavram
sal özüne göre, (piramit şeklindeki) bu sistemde kendisine ayrılan yeri alır ve bu nes
neler düzeninin en tepesinde de Tanrı yer alır. Sistemin doruğu olan Tanrı, her şeyin
en yukarıdaki nedeni, ilk kımıldatıcısıdır. Çünkü Tanrı "en yüksek gerçek" ve "en yük�
sek iyi"dir de. "'J
Bundan sonra Albertus, formların formu da dediği Tanrı'dan aşağı doğru inerek
neden 'den etki'ye, etki 'den edilgin 'e ve sonunda maddeye inileceğini ifade eder.
Theosentrik bu deduktif sistem, Tanrı'dan gelip, Tanrı 'ya işaret olan bir sistemdir 94
Hocası Albertus'tan daha ileri düzeyde Aristo'yu gerçek anlamda temsil eden
ve Aristo'nun kitaplarını derinlemesine şerh eden Saint Thomas'a göre ise Tanrı vardır
ve O Vacibü 'INücOd'dur!5 O'nda öz ile var oluş birbirinden ayrılamazlar, bunlar Tan�
rı'da bir arada bulunurlar. "96
Thomas, Tanrı 'nın var olduğunu ispat ederken hareket, ihtiyaç ve amaçlılık de
lillerini kullanır ve Aristo'nun İlk Muharrik düşüncesine ilgi gösterir. Alemin yaratıcısına
ve nedenine delalet etmesi sebebiyle bu düşüncenin çerçevesini genişletir. Ona göre
alem, varlığı kesin olan bu Vacibü'I-VücOd'dan sadır olmuştur, O'na muhtaçtır ve ne
dene olan bu ihtiyaç hiç kesintiye uğramadan süreklilik arz eder.97
"Oluşu başlatan Tanrı olduğu gibi, oluşun gayesi de en yüce iyi olan Tanrı 'dır"98
diyen Thomas, Tanrı 'nın alemi zorunlu bir iradeyle değiL, hür iradeyle yarattığını söy-
89
Yeni Platonculukta sudGr teorisi benimsendiği için burada geçen "ilk Yaratıcı" sözünden "sudamn ilk kaynağı"
kastedilmektedir.
90
Ebu Zehra , Mufıddardt, s. 39-42.
91
ibrahim MedkGr, Dürus fi TdriFıi'l-Felsefe, Kahire 1 953,
s .
5 .
92
MenCıfi, Tefıdfüt, s. 1 43.
9J
Gökberk, Felsefe Tarifıi, s. 1 50.
94
Gökberk, Felsefe Tarifıi, s. 1 50.
95
Hasan eş-Şafii, Mukaddime fi'I-Felsefeti'I-Amme, Kahire ty., s, 224,
96
Gökberk, Felsefe TariFıi, 1 52 .
97
Şafii, Mukaddime
,
s. 224.
98
Gökberk, Felsefe Tari
FIi
,
s. 1 53 ,
134
Hasan Hüseyin Tunçbilek
ler. Çünkü ona göre zorunlu irade, kendisine denk olan nesneye taallCık eder. Halbuki
Tanrı ile alem arasında bir denklik söz konusu değildir. Aynı zamanda alemin var ol�
ması Tanrı 'ya bir şey ilave etmediği gibi, yok olması da O'ndan bir şey eksiltmez.99
Thomas, bilgi ile inanmaliman alanlarının tam olarak örtüşmediğini, birbirlerini
kısmen karşıladıklarını ifade ettikten sonra, inancın akla aykırı olmadığını, ama aklın
üstünde olduğunu söyler. Aslında bu düşüncelerle onun varmak istediği nokta, bir
kilise filozofu olarak teslis (onun ifadeSiyle üçlü birlik) ve diğer Hıristiyan dogmasıyla
ilgili hususları meşrulaştırma gayretidir. Ona göre bu gibi hususlara sadece inanılır ve
bu inanılan şeyler dinin doğrularıdır. 100
Hıristiyanlıkta tanrı anlayışından söz ederken 20. asrın teoloji dalındaki en çok
göze çarpan eserlerinden biri olan Systematic Theol
og
y adlı kitabın yazarı Paul Tillich 'in
konuya ilişkin görüşlerine de yer vermemiz gerekir. Tillich, Tanrı'nın ezell ve ebedı
olduğunu, lol her yerde mevcut olduğunu, 102 sonsuz bilgiye, IOl Tanrısal sevgiye ve Tanrı�
sal adalete , 104 Tanrısal güce ve sonsuz kudrete l05 sahip bulunduğunu söyler. 0, Tan�
rı'ya nispet edilen bu sıfatları niceliksel değil de, niteliksel bir yorumla ele alır. Tan�
rı'nın varlığını kabul etmenin reddetmek kadar ateistçe bir tutum olduğunu ifade eden
Tillich, Tanrı'nın var olmanın ta kendisi olduğunu ve ayrı bir varlık olmadığını savu
nur. 106 Tillich 'in gerek Tanrı'nın sıfatlarıyla gerekse varlığıyla ilgili görüşlerinden, onun
Yeni Platonculuktan etkilendiği anlaşılmaktadır. 0, oluşun dışında Tanrı'ya atfedilen
bütün ifadelerin sembolik olduğu görüşündedir. 107
Tillich, tabiat üstülüğe karşı olduğu gibi tabiatçılığa da karşıdır. Ona göre Tanrı
dünyadan farklıdır fakat dünyanın dışında değildir. Her yerde ve her şeyin üstünde
olan Tanrı 'nın dünyadan farklı olması, aklı hiçe sayma anlamına gelmediği gibi, dün
yanın içinde olması da dünya ile karışmış olması sonucunu vermez. Tanrı ile dünyanın
özünü özdeşleştiren Tillich, panteist bir Tanrı anlayışına sahiptir. Ona göre ancak bu
düşüncelerle Tanrı-evren veya Tanrı�insan ilişkisi kurulabilir. 108
Tillich'in teslis inancına gelince, o bu inancı akla ve mantığa aykırı bulmaz. Tan
rı hakkında söylenen zat ve teslis gibi kavramların yeniden yorumlanması gerektiğini
düşünse de, şimdilik bunların yeterli olduğunu belirtir. ı09
Buraya kadar anlatılanlara bakıldığında, Hıristiyan din alimleri ve filozoflarının
ulCıhiyete dair yapmış oldukları benzer veya farklı yorumlardan çıkan sonuç, genel
olarak onların teslis inancında ittifak etmiş olmalarıdır. Gerek geçmişte, gerekse gü
nümüzde fertler bazında bazılarının bu inanca sahip olmamaları, istisna! bir durum arz
eder. Kaldı ki, Hıristiyanlığın temel inanç esaslarından biri olan tecessüdlincarnation
konusunda İsa 'nın " Kurtarıcı" olduğuna inanan ve bunun ibadette onun şahsına yö-
99
MedkGr, DürUs, s. 98-9.
100
Gökberk, Felsefe TariFıi, s. i 5 ı .
101
Tillich, SystematicTfıeology, The University of Chicago Press, New York i 967, I. 274.
102
Tillich, SystematicTfıeology, ı. 277.
103
Tillich, SystematicTFıeology, ı . 279.
104
Tillich, Love, Power and Justice, Oxford University Press, London and New York 1 960, s. 2 5 ,
105
Tillich, Love, Power and Justice, s. ı ı
o.
106
http//www.stanford.edu/group/kinglpapers/voI2/5504 ı 5. dissertation_chapter_3 .htm
107
Tillich, SystematicTfıeology, ı, 245.
108
Tillich, SystematicTfıeology, ıı. 6.
109
Tillich, SystematicTfıeology, ı. ı 56, 2 50. Tillich'in görüşleriyle ilgili geniş bilgi için bkz. Ruhattin Yazoğlu, Paul
Tillich'de Tann Kavramı, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi. Yıl : 2, Sayı: 3, Nisan-Mayıs-Haziran 2002 .