55
zaman başarılı olamamıştır. Nitekim kendi konumunu koruyabilmiş ülkelerde (İtalya,
İspanya) totalitarizmin negatif etkileri diğerlerine (örneğin, Almanya) oranla o kadar
da derin olmamıştır.
259
3.2.4. Sivil ve Siyasi Örgütler
Sivil ve siyasi örgütler totaliter rejimlerde büyük öneme haizdirler. Nitekim
toplumda “totaliter idea”nın şekillenmesi ve yayılması süreci bu örgütler aracılığıyla
gerçekleşir. Totaliter rejim toplumdaki ideolojik kontrolü bu örgütler veya
hareketlerle sağlar. Sivil ve siyasi örgütler sadece kitleler üzerinde total kontrolü
sürdürmekle kalmaz, aynı zamanda kitlelerin rejime karşı pozitif tutumunu
şekillendirir.
260
Sivil ve siyasi örgütler rejime “halk egemenliyi” ve demokrasi gibi nitelik
kazandırır. Bu durum totaliter rejimlerin otoriter rejimlere oranla istikrarlı olmasının
temel nedenidir. Totaliter rejimlerin kendi zaman çerçevesi vardır ve bu, totaliter
hareketin varoluş süreciyle aynı değildir. Hareketin meydana gelme, oturuşma ve
içeriden yıkılma dönemleri vardır. Bu zaman totaliter rejimler post totaliter veya
otoriter rejimlere dönüşür. Örneğin, totaliter rejim Almanya’da 1933-1945 yılları
arasında sınırlıyken Nazi hareket 1919-1945 yılları arasında varolmuştur. İspanya’da
Faşist rejim cumhuriyetin yıkılmasından başlayarak 1950’li yılların başlarına kadar
devam ederken, bundan sonra otoriterizme kayma başlamıştır: Totaliter hareket
1933’ten itibaren başlamış ve yaklaşık 1958’e kadar devam etmiş, daha sonra
tedricen önemini kaybetmiştir.
261
3.2.5. Organize Edilmiş Devlet Terörü
Totaliter rejimin önemli özelliklerden birisi de, sürekli ve total şiddete dayalı
organize edilmiş terördür. Totaliter rejimde ideolojik propaganda insanların aklına
değil, hislerine hitap eder. Bu manevi şiddet daha sonra fiziksel şiddet ve terörle
259
Мазуров, И., 1993, c. 43.
260
Мазуров, И., 1993, c. 44.
261
Мазуров, И., 1993, c. 45.
56
tamamlanır. Çifte baskı korku ve tehdit oluştururken, bireyin düşünme kabiliyetini ve
buna bağlı olarak her türlü farklı düşünceyi ortadan kaldırır.
262
Totalitarizmde siyasal iktidar için ortak düşmanlar yaratmak meşruiyet
arayışının en önemli boyutunu oluşturur.
263
İç ve dış düşmanlar totalitarizmin en
vazgeçilmez konusudur.
264
Totalitarizmde siyasal iktidarın “ötekilerle savaş”
misyonu devam ettikçe halkın siyasal iktidarın meşruiyetine olan inancı da devam
eder. Bunun sonucunda total iktidarın meşruiyeti, devamlı bir teyakkuz ve savaş
durumunu temsil eder.
265
Totaliter rejimlerdeki terör ve şiddet sadece karşıt görüşlerin ve sözde
düşmanların imha edilmesi için değil, halkı yönetmek için kullanılan ve normal
kabul edilen bir yöntemdir.
266
Öncelikli olarak başka yöntemlerle sindirilemeyen
kesimler tasfiyeye maruz kalır. Şiddet ve şiddet dışı metodlar kullanılarak belli
dönemde totaliter rejim yeterince kitlelerin desteği kazanır. Buna göre totalitarizmde
bazen kitle desteğini ispat etmek amacıyla sözde halkoylaması ve referandumlar
yapılır.
267
S. Zweig’in tüm diktatörlüklere özgü şiddet uygulama durumunu şu şekilde
ifade eder: “Sistematik şekilde geliştirilen, despotik şekilde uygulanan terör bireyin
iradesini felcedir, her hangi birlikteliği zayıf düşürür ve aşındırır. O, bir bıktırıcı
hastalık gibi kalplere girer ve bu onun son sırrıdır- kısa bir süre genel bir korkaklık
onun yardımcısına ve sığınma yerine dönüşür. Çünkü her kes kendisini kuşku altında
buluyor, o diğerlerinden kuşkulanmaya başlar, korkaklar ise kendi tiranlarının emir
ve yasakları çıkmaya fırsat bulmadan vahamete kapılarak aceleyle uygulamaya
başlarlar.”
268
262
Мазуров, И., 1993, c. 45.
263
Claessen, Henry J.M., “Changing Legitimacy”, State Formation and Political Legitimacy.
(Edited by: Ronald Cohen-Judith D. Toland). New Brunswick Transaction Books, (USA) Claessen,
1988:23
264
Hayek, F., Kölelik Yolu. (Çeviren:Turhan Feyzioğlu-Yıldıray Arsan), Liberte Yayınları, Ankara,
1999, s. 188.
265
Friedrich, C. J., Zbigniev K. B., 1964, s.140.
266
Гаджиев, К.С. Политическая наука, Часть 2 ПолитНаука™, Сорос, Международные
отношения, Москва, 1994, с. 12, http://polit.msk.su/
267
Дегтярев, А.А. 1998, с. 126.
268
Цвейг, С., Совесть против насилия. Кастеллио против Кальвина, Москва, 1985, с. 360.
57
3.2.6.Anti-Kapitalizm (Sermaye Karşıtı)
Totaliter rejimlerin bir özelliği sermaye karşıtı olmasıdır. Bu özellik sol
totaliter rejimlerin bir özelliğidir. Fakat sağ totaliter rejimlerde bu özellik belli ölçüde
ve bir eğilim olarak görülebilir. Nitekim Almanya’da Nasyonal-Sosyalistlerin ileri
sürdükleri anti-kapitalist sloganlar iktidara gelmelerine yardımcı olmuştur. Bazı
araştırmacılar bunu demagojik bir kandırmaca olduğunu söylemektedirler. Nitekim
uygulamada Nazizm ve sermaye arasında işbirliğinin olduğunu görülmektedir. Fakat
belli bir süre sonra ılımlı sermaye sahiplerinin yerini rejime sadık sermaye sahipleri
alır.
269
3.2.7. Askeri Güç
Silahlanma totaliter rejimin temel özelliklerindedir. Saldırı tehlikesine karşı
bir “kale oluşturmak” düşüncesi hakimdir ve toplum bir askeri kampa dönüşür.
Totaliter rejim saldırgandır ve bu da ona bir kaç hedefe bir arada ulaşma olanağı
sağlar: halkı az gelişmişlik ve ekonomik sıkıntılardan yayındırır, bürokrasi ve
yönetici elit zenginleşir, jeopolitik sorunlar askeri yollarla çözülür. Totaliter
rejimlerde saldırganlık dünya hegemonyası ideası ile de beslenir. Askeri sanayi ve
ordu totalitarizmin temel dayanaklarıdır.
270
Arendt, totaliter iktidarın kendi egemenliğini bir dünya fethi olarak
sunmasının ve bunun önündeki engelleri ötekiler olarak ilan edip dışlamasının
totalitarizmin sınırsız ve denetlenemez yapısından kaynaklandığını ifade eder.
271
Savaş totalitarizmin kaçınılmaz yönüdür ve savaştan beslenmeyen hiçbir
totaliter devlet yoktur. Bu bağlamda, totalitarizm “ötekilerle savaş” sistemidir. Öteki
dinler, öteki ırklar, öteki sınıflar bu savaştaki düşmanlardır. Düşmanın varlığı içte ve
dışta terörü meşrulaştırır
272
Totaliter rejimlerin merkezinde konumu neredeyse kutsallaştırılmış bir lider
durur. O, müdriktir, masumdur, adildir, durmadan halkı düşünür. Lidere karşı her
269
Мазуров, И., 1993, c. 47.
270
Венгеров, А.Б., 2000, с. 80.
271
Arendt, H., 1996-1998.
272
Friedrich, C. J., Zbigniev K. B., 1964, s. 140.
Dostları ilə paylaş: |