64
gerçekleştirmek için Hitler işçi sınıfı güvenle çalışabilecek duruma getirmiş, aynı
zamanda her an silaha sarılabilecek biçimde yetiştirmiştir.
302
3.3.2. Sol Totaliter Rejimler
Sol totaliter rejimler arasında en tipik ve en büyük olanı Sovyetler Birliğinin
komünist rejimi olmuştur. Bu rejim 1917 Ekim İhtilalinden sonra Komünist
(Bolşevik) Partinin iktidara gelmesinden sonra oluşmağa başlamış ve yaklaşık 70 yıl
devam etmiştir. Komünist rejimlerde hakim olan Marksist kurama göre sosyalist
toplumda burjuva (kapitalistler) sınıfı tasfiye edildiği için bütün halk (emekçiler) tek
bir sınıf halinde yönetimi katılmaktadır. Her kese eşit olanakların sağlandığı bu
toplumda sınıflar ve sınıf ayrımı yok edilir. Fakat fiiliyatta durum tamamen farklıdır.
Sosyalist düzenlerde de bazı kişiler ve gruplar diğerlerine oranla daha fazla
ekonomik güce sahiptirler. Parti liderleri, komünist partisi üyelerinin, bilginlerin,
yüksek bürokratların, artistlerin hayat tarzlarının, maddi ve sosyal olanakların
diğerlerinden bir hayli farklı olduğu görülür.
303
Bir totaliter rejim örneği olarak Sovyetler Birliğinde uygulanan siyasi rejimin
en belirgin özelliği, tek partili siyasal yapılanmadır. Devletin tüm siyasi yapılanması,
Sovyetler Birliği Komünist Partisi tarafından oluşturulmuştur.
304
Sovyet devlet sisteminde parti örgütü, devlet organları yanında toplumsal
yaşamın tüm alanlarında etkili olmuştur. Komünist Parti tek parçalı bir örgüttür. Bu
bütünlüğü korumak için kendisini, “şuurlu, demir gibi proletarya disiplini altında
birleşmiş militan bir teşkilat” olarak tanımlamıştır. Hizipçiliğin ve bölücülüğün
mutlak anlamda yasaklandığı partide, “demokratik merkeziyet” olarak adlandırılan
şu ilkelere yer verilmiştir:
1)
Parti organlarının aşağıdan yukarıya parti tarafından seçimle iş başına
gelmesi,
302
Akın, İ. F., 1993, s. 254-255.
303
Daver, B. 1968, s. 119.
304
Komünist Parti ilk kez 1898 tarihinde Minsk kentinde yapılan bir kongrede kurulmuş ve daha
sonra 1912 yılında azınlık (Menşevik) ve çoğunluk (Bolşevik) şeklinde iki kola ayrılmıştır. Ekim
İhtilali sonrası iktidara gelen Bolşevikler Partisi (Tüm-Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi),
1924’de Sovyetler Birliği Komünist (Bolşevik) Partisi, 1932 yılında ise, Sovyetler Birliği Komünist
Partisi (SBKP) adını almıştır.
65
2)
Parti organlarının kendi örgütlerine ve üst kademe organlara sürekli rapor
vermesi,
3)
Güçlü parti disiplini, azınlığın mutlak suretle çoğunluğa tabi olması,
4)
Her üst kademe organın kararının alt kademe organlar için bağlayıcı
olması.
305
Komünist Partide egemen olan önemli bir ilke de “kendi kendini eleştirme”
ilkesidir. Bu eleştiri, “yukarıdan gelen” ve “aşağıdan yapılan” şeklinde iki türlüdür.
Gerçekte bu eleştiri, parti organlarının aldığı kararları değil, kararların yerine
getirilip getirilmediği ile ilgilidir. Kararların eleştirisi yalnızca en üst mevkide
bulunan yönetici tarafından yapılabilir, bu da, eleştiriden çok siyaset değişikliğini
ifade etmektedir.
306
Anderw Heywood aşağıdakileri “mutedil” komünizmin anahtar özellikleri
olarak belirtmektedir.
-
Marksizm-Leninizm resmi ideolojidir.
-
“Demokratik Merkeziyetçilik” ilkesi üzerinde örgütlenmiş Komünist Parti
siyasi iktidar tekeline sahiptir.
-
Komünist parti kaynaşmış bir devlet-parti aygıtı yaratarak, devlet
mekanizmasının hakimiyeti altında tutma anlamında “yönetir.”
-
Komünist parti, iktisadi, eğitimsel, kültürel ve eğlendirme amaçlı
kurumlar dahil tüm kurumları kontrol altında tutarak toplumda “önderlik ve
rehberlik edici” bir rol oynar.
-
İktisadi hayat devlet kolektifleştirilmesine dayanır ve bir merkezi
planlama sistemiyle organize edilir.
307
305
Lane, D., State and Politics in the USSR, Oxford, 1985, s. 147.
306
Ataöv, T., Sovyetler Birliği Devlet İdaresi, Ankara, 1961, s. 62-63.
307
Heywood, A., 2006, s. 47.
66
3.3.3. Totaliter Rejimin Meşruiyeti
Totaliter meşruiyet, total iktidarın toplumu şekillendirmek ve yönetmek için
kendisine temel olarak seçmiş olduğu hedefler, ilkeler, normlar ve sloganlardır.
308
Linz’e göre bireylerin iradesini ve toplumsal onamayı kayıt ve şarta bağlı olmaksızın
kullanan totalitarizm meşruluğunu bütüncül bir insan ve toplum kurma anlayışından
almaktadır.
309
Bu durum bireyin bir ideolojik totaliter içerisinde eritilmesi, toplumun
‘topyekun siyasallaştırılması’, yeni insanın organik bir yapı içerisinde yeniden
yaratılması sürecidir.
310
Totalitarizmde kriz dönemlerinde, hakim ideolojiyi saklı
tutmak kaydıyla “meşruluk masalları” (özellikle, milliyetçilik) uydurulur. İkinci
Dünya Savaşı sırasında Rus milliyetçiliğine vurgu yapmış, hatta uzun yıllar şiddet ve
baskılara maruz bırakılmış Ortodoks Kilisesi Patriğini Kremlin’e davet etmiştir.
311
Tüm bu uğraşların altında yatan psikolojik faktör ise siyasal iktidarı kaybetme
korkusudur.
312
Totaliter iktidarın en önemli fonksiyonlarından biri olan bütünleşmiş
düşüncelerden oluşan total bir sistem kurmak, siyasal iktidarın eylemlerini justifiye
etmek, hayatı tanımlamak ve bu tanımlı hayatı bireylere haklı olarak göstermek
amacı ideoloji ile gerçekleştirilir.
313
Çünkü “totaliter sistemlerde ideolojiler bir
meşruiyet kaynağıdır”
314
Totaliter rejimlerde toplumun birliği, bütünlüğü ve uyumunu sağlamak
siyaset, ekonomi ve ideolojinin tekelleşmesinin bir zorunluluğudur. Çünkü birlik,
bütünlük ve uyum siyasal iktidara bütüncül bir iktidar alanı yaratarak total bir
evrenin düzenlenmesi imkanı verir. Siyasal iktidar ile toplumsal itaatin birlik ve
bütünlüğü bu imkanı güçlendirir. Bu durum, siyasal iktidarın meşruiyet yasasına
mutlaklık ve kutsallık katar. Siyasal iktidarın varlık sebebi olan düzenliliğin zıddı
olan kaos korkusuyla birlik, bütünlük ve uyumun bozulması riski toplumun siyasal
iktidara olan ihtiyacını, dolayısıyla itaatini arttırır ve buna yönelik itiraz ve retlerin
düşman ilan edilip yok edilmesine meşruluk kazandırır.
315
308
Çetin, H., 2002, s. 22.
309
Linz, J., 1984, s. 34.
310
Linz, J., 1984, s. 21.
311
Мачкув, Е., 2001, http://www.data.minsk.by/opensociety/1.01/8.html
312
Linz, J., 1984, s. 28
313
Berger, P.L., Luckmann, Th., The Social Construction of Reality, Anchor, New York,1967.
314
Friedrich, C. J., Zbigniev K. B., 1964, 35.
315
Çetin, H., 2002, s. 22.
Dostları ilə paylaş: |