Vecihi
SÖNMEZ
236
akıl ve doğru haberin bilgi kaynağı olarak değerlendirildiği görülmek-
tedir.
36
Böyle bir gayretin içine girilmesinde temel faktörlerden birisinin
Kur’ân olduğunu burada vurgulamamız gerekir.
Çünkü Kur’ân’ın
kendisi, inanması için insana sunduğu inanç prensipleri için aklî
gerekçeler sunmaktadır. Kur'ân, bu gerekçeleri kendi anlam düzeni
içerisinde oluşturduğu fonksiyonel bir akıl üzerinde
temellendirmektedir. Nitekim aktiviteden uzak, atıl, işlev görememe-
ye işaret edebilecek isim ya da mastar kipinde akıl kavramını
Kur'ân'ın hiç kullanmaması,
37
buna karşın kendi epistemik sistemi
içerisinde müspet açıdan devamlı faal olan, çalışan,
fonksiyon icra
eden eylem kipinde fonksiyonel bir akıl kavramını kullanması, bunu
açıkça göstermektedir. Bu bakımdan Kur'ân'ın, aklını kullanma, an-
lama, düşünme, ibret alma ile ilgili olarak sürekli eylem kipini kul-
lanması çok önemlidir.
38
Bu açıdan Kur'ân perspektifinden değerlendirildiğinde, inanç
esaslarının aklî dayanaklarının bulunduğu ve bunlara inanmakla
sorumlu tutulan insanın, en azından inanmasını sağlayacak rasyo-
nel yeteneğinin olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Kur'ân'ın inanıl-
Tevhîd, 3-29; Fahreddin Râzî, el-Metâlibu’l-‘Âliye mine’l-‘İlmi’l-Îlâhî, (Tah.: Ahmed
Hicâzî es-Sekâ), Dâru’l-Kiâbi’l-’Ârabî, Beyût, 1987, 71 vd.; Taftazânî, Şerhu’l-
Mekâsıd, I, 262 vd.; Kemaluddin Ahmed el-Beyâdî,
İşârâtu’l-Merâm min ‘İbârâti’l-
Îmâm, 1949, İst., 75 vd.; Nitekim Nazzâm’ın, bilgiyi tanımlarken, kalb-vicdan ve
itikad, Bakıllânî’nin de bilgi-marifet-iman arasında ilişki kurduğu anlaşılmaktadır.
Nesefî, Tebsıratu’l-Edille, I, 12, 13; krş Cuveynî, İrşâd, 33; Îcî, Mevâkıf, 10; Sâbûnî,
el-Bidâye fî Usûli’d-Dîn., 19-23.
36
Mâturîdî, Kitâbu’t-Tevhîd, 4-11; Cuveynî, İrşâd, 25 vd.; Nesefî, Tebsıratu’l-Edille, I,
13; Sabûnî,
el-Bidâye fî Usûli’d-Dîn, 16 vd.; Fahreddîn Râzî,
Muhassal, :
Kelâm'a
Giriş, (Çev.: Hüseyin Atay), A.Ü.İ.F. Yay., Ankara, 1978, 16.
37
Kur'ân'da isim ya da mastar kipinde akıl sözcüğünün kullanılmadığı konusunda
bkz. Muhammed Fuâd Abdulbâkî,
el-Mu'cemu'l-Mufehras Li Elfazi'l-Kur'âni'l-Kerîm,
Çağrı Yay. İstanbul, 1986, 468-469.
38
Bkz. Bakara, 2/44, 73, 75, 242; Âl-i İmrân, 3/65, 118; En'âm, 6/32, 151; A'râf,
7/169, Yûnus, 10/16; Yûsuf, 12/2, 109; Enbiyâ, 21/10, 67; Müminûn, 23/80;
Nûr, 24/61; Şu'arâ, 26/28; vd.
Böyle bir aklın ontik anlamda bir varlığı olsa bile, henüz hiç işlenmemiş heyula
halinde düşünmek mümkündür. Bu aklı, en zayıf bir ışığın bulunmadığı bir
ortamda ve herhangi bir varlıkla karşı karşıya gelmemiş bir göz gibi düşünmek
mümkündür. İşlevsellik bakımından böyle bir gözün olması ile olmaması arasında
bir fark bulunmadığı gibi, düşünme ve anlamaya yönelik olarak varlık hakkında
hiçbir faaliyette bulunmamış bir aklın varlığı ile yokluğu arasında da bir fark
bulunmamaktadır. Aslında pratik hayatta normal insanlar için böyle bir şeyin
olması pek muhtemel değildir. Dolayısıyla insanın varlık üzerinde hiç düşünme ve
anlama faaliyetinde bulunmaması normal bir durum değildir. İşte Kur’ân’ın sürekli
eylem kipinde akıl kavramına yer vermiş olması, insanın kendisi, tabiat ve bütün
kâinata karşı hem ontik hem de epistemik açıdan tamamen bağımsız, objektif bir
akla sahip olmadığını, aksine sahip olduğu bu aklın varlığa bakış açısına göre
şekillendiğini, dolayısıyla henüz entelektüel faaliyete geçmemiş, işlevsiz nötr
haldeki heyulânî bir aklın adeta yok hükmünde olduğunu düşündürmektedir.
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi V (2005), Sayı: 1
237
masını istediği her
konu makuldur, aklın temel prensipleriyle çelişme
durumunda değildir, aksine küfür ve şirk irrasyoneldir. Nitekim
Kur'ân, şirki büyük bir cehalet, beyinsizlik, akılsızlık ve zulüm olarak
nitelemekte, iman mantığını kavrayamayanları, duyularını kullana-
mayan hayvanlardan daha şaşkın yaratıklar diye yermektedir.
39
Bu-
na karşın, inanç prensiplerini kabul edenleri aklını çalıştıran, ibret
alan, ahlâklı, üstün meziyetli kişiler olarak değerlendirmektedir. Bu
açıdan Kur'ânın iman esasları üzerinde önemle durduğu, açıklama-
lar getirerek konuyu aklî açıdan temellendirdiği, dolayısıyla inanç
esaslarını açıkça aklî tartışmaya açtığı bir gerçektir.
40
Bu tartışmada her biri kendi çapında
bir alem olan insan,
enfü-
sî/özvarlığı ve
âfâk/dışvarlık hakkında düşünmeye, gözlem yapma-
ya, bu amaçla seyahat yapmaya, akıl yürütmeye, bilgi üretmeye, bu-
nunla inancını aklî bilgi ile temellendirmeye ve güçlendirmeye sık-sık
davet edilmektedir.
41
Kur'ân'ın bu yaklaşımı, bilgi ile iman arasında
çok sıkı bir ilişkinin olduğunu, inancın bilgiyle anlaşılabilir bir teme-
linin olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda Kur'ân'ın önerdiği
enfüsî ve âfâkî verinin
42
başta isbat-ı vâcib ve ahirete iman olmak
üzere, inanç esaslarının haklı ve makûl sebeplerinin olduğu konu-
sunda tefsir ve kelâm kitaplarında değerlendirilmiş olması, iman-
bilgi ilişkisinin her zaman önemsendiğini göstermektedir.
43
39
Bkz. Bakara, 2/44; Nisâ, 4/135; Enfâl, 8/22, 121; Yûnus, 10/36, 43, 66; Tâhâ,
20/16; Enbiyâ, 21/66-67; Furkân, 25/43-44; Kasas, 28/50, 60; Sâd, 38/26;
Zümer, 39/17-18; Câsiye, 45/23; vd.
40
Mehmet S. Aydın, Din Felsefesi, Selçuk Yay. 3. bs., Ankara, 1992, 235-236; bkz.
Fâtıma İsmail Muhammed İsmail,
el-Kur'ân ve'n-Nazaru'l-'Aklî, el-Me'hedu'l-'Âlemî
li'l-Fikri'l-İslâmî, Virjinya, 1981, 198.
41
Yukarıda geçen aklını kullanma/ta'akkul kipinden başka Kur'ân, daha değişik kip
ve ifadeler kullanarak ısrarla insan, evren, toplum
ve olaylar üzerinde düşünmeye,
akıl yürütmeye çeşitli şekillerde teşvik etmektedir:
1-İbret alma, ders çıkarma, itibara alma/ibret konusunda bkz. Âl-i İmrân, 3/13;
Yusûf, 12/111; Nûr, 24/44; Haşr, 59/2; Nâzi'ât, 79/26.
2-Gözlem yapıp doğru sonuç çıkarma amacıyla bakma/nazar konusunda bkz. En'âm,
6/11.
3-Basiretle bakma, eşya ve olayların arka planını görme/tabassur konusunda bkz.
A'râf, 7/179; Yûnus, 10/43; Zâriyât, 51/20-21.
4-Varlık ve olaylar hakkında derin düşünme ve tedbir alma/tedebbür için bkz. Nisâ,
4/82; Müminûn, 23/68; Muhammed, 47/24; Sâd, 38/29.
5-İnce düşünce ve anlayışa sahip olma/tefekkuh konusunda bkz. Tevbe, 9/81.
6-Derin düşünme/tefekkür konusunda bkz. Bakara, 2/266; Âl-i İmrân, 3/191; A'râf,
7/176; Yûnus, 10/24; Ra'd, 13/3; Rûm, 30/8; Sebe, 34/46.
7-Ders çıkarma, akılda tutma, hatırlama, sonuca bağlama/tezekkür konusunda bkz.
Bakara, 2/269; En'âm, 6/26; Ra'd, 13/19; Nahl, 16/13; İsrâ, 17/41; Müminûn,
23/85; Zümer, 39/27.
42
Rûm, 30/21; Fussilet, 41/53; Şûrâ, 42/11; Zâriyât, 51/21.
43
Söz gelimi bkz. Ebi'l-Muzaffer el-İsferâyînî; et-Tebsîr fi'd-Dîn, (Tah.: Kemâl Yûsuf el-
Hût), 'Alemu'l-Kütüb, 1. bs., Beyrût, 1983/1403, 153 vd; Ebu’l-Mu’în en- Nesefî,
Tebsıratu’l-Edille, I, 38 vd.; .Fahreddin Muhammed b. Ömer er- Râzî, Mefâtihu'l-
Ğayb, Dâru İhyâi Turâsi'l-'Arabî, 3. bs., Beyrût, ts., XVII, 8-46; Îcî, Mevâkıf, 266