Vecihi SÖNMEZ
240
Aksine zihinsel bölünmüşlük içinde bocalaması, kendini kaybetmesi,
mutsuz ve küçük düşmesi kaçınılmaz bir sonuç olacaktır.
Buna karşın akla ve bilgiye sırtını çevirerek dini taassup içinde
kaybolanlara gelince, bunların, dünya hayatının gerçeklerinden
kopmaları ve öldürücü bir taklitçilik içinde boğulmaları kaçınılmaz-
dır. O halde kör taassuba dayanan inancın dünya hayatının gerçek-
lerinden kopması mukadder olduğu gibi, bilimsellik adına imana ko-
nu olan gerçekleri inkar edenlerin akıllarının, aktüel alanın dışına
ulaşabilecek bütün yeteneklerini kaybederek daracık dünya hayatı
ile sınırlı kalmaları da o derece mukadderdir. Oysa dinî inancı, en
üst bir kesinlik bir yakîn anlamında alındığı taktirde bu ikisinin ça-
tışmayacağı,
50
aksine insanın kâinat içerisindeki konumunu doğru
bir şekilde değerlendirmesine ve ebediyete doğru bir açılım yapma
imkanı sağlayacak yeni ufuklar açacağı görülecektir.
D- Bilgi-İman İlişkisinin Epistemolojik Boyutu:
Bu bakış açısından hareketle, bilgi ve imanın bir bütünlük için-
de yeniden yorumlanması, orijinal yeni bir epistemolojinin inşa edil-
mesi, genelde İslâm Düşüncesi özelde çağdaş Kelâm için mutlaka
gerçekleştirilmesi gereken bir hedef olmalıdır. İnancın etik ve duygu,
yani psikolojik boyutu ile birlikte başta tebliğ ve marifet olmak üzere
bilişsel yanı, bunun da ontolojik ve epistemolojik boyutları vardır.
Belli bir tanrı inancına sahip olmak, aynı zamanda tabiat, insan, ta-
rih, ahlâk hatta bütün evren hakkında belli fikirlere sahip olmayı da
beraberinde getirir. Nitekim insanlık tarihindeki şaheser sanat eser-
lerinin, önemli buluşların, bilimsel bilgi birikiminin oluşmasında dini
inancın önemli bir faktör olduğu tarihsel bir gerçektir. Bu demektir
ki, içinde bulunduğumuz dünya hakkındaki fikirlerimiz, bilgilerimiz
ve tecrübelerimiz ile sahip olduğumuz inanç arasında sıkı bir ilişki
vardır. Dolayısıyla metafizik, ontolojik, etik ve olgusal alana ait her
türlü bilimsel verinin, dinî karakterde olan başka fikir ve kanaatlere
tesir ettiği, onların güçlenmesine ya da zayıflamasına yol açtığı inkar
edilemez.
Bu açıdan inanç esaslarının kendi epistemolojisi içerisinde ras-
yonel bir boyutunun olduğu, bu boyutun açıklanması ve anlaşılır
kılınmasında metafizik, dinî, psikolojik tecrübe ve ahlâka dayanan
açıklamalar kadar, insanın dış dünyaya ilişkin gözlem ve tefekkür
gücü ile bunun sonucunda oluşan bilgi birikiminin de aynı derecede
önemli olduğunu düşünüyoruz. Örneğin insanın gen haritasının çi-
zilmesine ilişkin bilimsel veriler kimi dindarları Allah’ın ilim, kudret
ve azameti karşısında hayret, haşyet ve hayranlığa düşürürken, kimi
pozitivist ve ateist çevrelerde ise tanrıya karşı bir zafer olarak değer-
50
Martin Lings; Onbirinci Saat Modern Dünyanın Manevi Bunalımı, (Çev.: Ufuk Uyan),
İnsan Yay., İst., 1989, 8-9.
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi V (2005), Sayı: 1
241
lendirildiği görülmektedir. Bu nedenle, bilgiyi onu üreten insanlarla
veya o insanların içinde yer aldığı sosyo-kültürel ortamla kayıtlamak
yanlış bir tutum değildir.
51
Çünkü bilginin nötr olmadığını, bilginin,
bilgi gibi görünen muhteva ve tabiatla karıştırılabilir olduğu
52
bir
gerçektir.
Çağdaş kelamın önemli problemlerinden biri olarak düşündü-
ğümüz İslam’ın inanç esaslarına uygun bir epistemolojinin inşasında
bilginin bu yönüne özellikle dikkat edilmelidir. Sosyo-kültürel ortam-
la karıştırılmış ve kesin bilimsel gerçeklermiş gibi takdim edilen bir
kısım verilerden hareketle oluşturulan kuramlarla inanç esaslarının
çeliştirilmesi veya bağdaştırılması çok yanlış bir tutumdur. Ayrıca
bilimsel bilginin yanlışlanabilme özelliği de dikkate alındığında, bi-
limsel verilere dayanarak inanç esaslarını kesin bir şekilde ispatlama
ya da yanlışlama iddiasında bulunmanın inanç açısından sakıncalı
durumlar meydana getirdiği bir gerçektir. Bununla birlikte inanç e-
saslarının açıklanmasında, anlaşılır ve inanılabilir kılınmasında, bi-
limsel verilerin hiçbir katkısının olamayacağını savunmak da gerçek-
çi değildir. Bu bağlamda eğer iman gerçekleri ile akıl ilkeleri arasında
görünüşte bir ayrım varsa, bunun başlıca sebebinin, insanın, gerçek-
lerin aşkın kaynağına ulaşabilmek üzere gerekli dikkat ve çabayı gös-
terememesinden, karşısına çıkan engelleri aşamamasından kaynak-
lanması kuvvetle muhtemeldir.
53
Eğer gerçekten inancın epistemik ve kognitif hiçbir yanı olma-
saydı, Kur'ân ne enfüs ve âfâk hakkında bilgilenmeye teşvik edecekti,
ne de inanç esaslarının rasyonel gerekçelerini anlamak mümkün o-
lacaktı. Bu bağlamda inanç esaslarıyla ilgili açıklamalara bilimsellik
adına çeşitli itiraz ve hücumların yapılmış olması, insanın bu konu-
daki faaliyetinin irrasyonel olduğunu ortaya koymayı başaramamış-
tır. Zira dinî hakikatlerin açıklanmasında ve anlaşılır kılınmasında
katkıda bulunma özelliğinden tamamen yoksun olmamakla birlikte,
bilim kendi metot ve kuralları dahilinde inanç alanını ne ret edebilir,
ne de ispatlayabilir. Her şeyden önce aşkınlık boyutuna sahip olan
inançlar, sferi itibariyle tamamen bilimin inceleme alanı dışında
kalmaktadır.
Bu nedenle gerek insanın ve gerekse evrenin gayesine ilişkin ke-
sin soru ve düşünceler pozitif bilimler açısından bilimsel olamayacağı
gibi, bu tür soru ve düşüncelerin kesin bilimsel ispatı da
yapılamaz.
54
Muhammed İkbâl (1877-1938)'in de savunduğu gibi,
51
Ömer DEMİR, Bilim Felsefesi, .Vadi yay. 2. bs., Konya, 1977, 54.
52
Ziyâuddin Serdar, "Bilimin Yeniden İslâm'a Yönelmesi", İslâmî Araştırmalar Dergisi,
(Çev.: Emin Ertürk), Sayı: 2, Ekim 1986, 94.
53
H. Katipoğlu, "Malebranche'ın Felsefesinde Din-Akıl İlişkisi", 20
54
M. Henry Morris, Yaratılış Modeli, (Çev.: Heyet), M.E.B. Yay., Ankara, 1985, 40; Krş.
Muhammed Said Ramazan el-Bûtî, Kubra'l-Yâkîniyâti'l-Kevniyye, Dâru’l-Fikr, 3.
Vecihi SÖNMEZ
242
tabii bilimler veya diğer bilimlerin temel özellikleri kısmî ve cüzî ol-
malarıdır. Kendi mahiyet ve görevleri açısından Hakikat'le ilgili tek,
kâmil ve mükemmel bir nazariye geliştirme gücüne sahip değiller.
55
Dolayısıyla her bir bilim kendi dar alanıyla ilgili olduğu için, ontik
anlamda bütün varlığı kapsayan inanç alanlarını bilimsel metotlar
dahilinde, bilimsel kurallar koyarak açıklama gücüne sahip değildir.
O halde aşkınlık karakteri olan inanç esasları, olgusal alanla sınırlı
olan bilimler tarafından tamamıyla incelenemez ve bilimsel kurallara
bağlanamaz.
56
İmanın tasdik olarak tanımlanması ve İslam’la ilişkilendirilmesi
hatta zaman-zaman eşanlamlı olarak görülmesi
57
, iman gerçeklerinin
bilgiyi aşan boyutundan kaynaklanmaktadır. İmanda tasdik, yani
kabul ve teslimiyet bulunurken, bilgide ise duyuların tecrübesine
dayanarak aklın bir yargıya varması söz konusudur. Bu bakımdan
ne kadar çaba gösterilirse gösterilsin, rasyonel bir sınırlandırmaya
tabi tutulması imkânsız olan aşkın alana ilişkin iman esaslarının,
bütünüyle ihata edilebilir ve anlaşılır kılınması mümkün değildir.
Zira inanç esaslarına ilişkin makûl açıklamalar ne kadar anlamlı ve
doyurucu olursa olsun, kendilerinde her zaman bir teslimiyet, bir
iman payı eksik kalmaktadır. Bu durum bilginin hiçbir zaman iman
seviyesine çıkamayacağını, aşkın alana ilişkin olduğunda bilginin
kesinlikle eksik kaldığını göstermektedir. Bu bakımdan aşkın alana
göre bilgisi çok az olduğundan insanın, dinde var olan her şeyi akıl
ile tam olarak idrak etmesinin mümkün olmadığını bilmesi, akıl üstü
konuları tam olarak kavrama kuruntusuna kapılmaması gerekir.
58
İnanca konu olan alan, empirik doğrulama ya da yanlışlamaya
tabi tutulamaz. Dolayısıyla hiçbir bilim dalı, bilimsel olarak inanç
esaslarından birinin yanlışlığını kesin bir şekilde ispatlama gücüne
sahip değildir. Çünkü birbirleriyle ilişkileri olmakla birlikte pozitif
bilimsel alanla, inanç sferi farklıdır.
59
Eğer bilgisel bağlam ile inanç
sferi birbiri içine tedahül ederse özelliklerini kaybederler. Bu nedenle
Kur’ân’da, imanın sahih olabilmesi için, imana konu olan gerçeklerin
bu dünyada beş duyunun bilgisine konu olmaması gerektiği vurgu-
lanmıştır.
60
bs., Beyrut, 1974, 366-367.
55
Muhammed İkbal, İslam’da Dinî Düşüncenin Yeniden Doğuşu, (Çev.: N. Ahmet
Asrar), Bir Yay., İst., 1984, 66.
56
Bûtî, Kubra'l-Yâkîniyâti'l-Kevniyye, 367.
57
Mâturîdî, Kitâbu’t-Tevhîd, 393; Curcânî, Şerhu’l-Mevâkıf, VIII, 327;
58
Gazzâlî, "Kanûnu't-Te'vîl", VII, 126-127.
59
Mehmet AYDIN, "Tanrı Hakkında Konuşmak: Felsefî Bir Tahlil", D.E.Ü. İlâhiyat
Fakültesi Dergisi, Sayı: 1, İzmir, 1983,40.
60
İlgili ayetler için bkz.En’âm, 6/158; Yûnus, 10/51; Secde, 32/29; Sebe’, 34/51-54;
Mü’min, 40/83-85; Fecr, 89/23.
İmanın sahih ve inanana faydalı olabilmesi için, iman gerçeklerinin bilgi gerçeğine
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi V (2005), Sayı: 1
243
Bu açıdan değerlendirildiğinde, bilimsel verilerden hareketle i-
nanç esaslarını bütünüyle açıklığa kavuşturmak mümkün görün-
memektedir. Böyle bir iddiada bulunmak gayb alanını küçültmek,
basitleştirmek, onu dar olan şehadet âlemine sığdırmak olacaktır. Bu
anlamda din ile aklın dolayısıyla inanç ile bilginin farklı sferlere ait
olduğunu tekrar etmemiz gerekir. Ancak bu, ikisi arasında mutlak
bir farklılık, çelişki ya da çatışmanın bulunduğu anlamına gelmez.
Burada gerek akıl gücü ve gerek iman açısından yeterince olgunlaş-
mamış, bu yüzden ikisi arasındaki derûnî bağı kavrayamamış kimse-
lerin, bunlardan birini diğeri adına mahkûm etmeleri çok yanlış, hat-
ta tehlikeli sonuçlar doğurduğunu belirtmek gerekir.
61
Sonuç:
İslam düşüncesinin rasyonellik anlayışında akıl, nakil ve keşf
birlikte hareket etmelidir. Çünkü dünya hayatı itibariyle gaybe ait
gerçekler olan imanî hakikatleri anlama ve anlaşılabilir kılmada is-
tidlâlî akılla birlikte, sezgisel akla da ihtiyaç vardır.
62
Bunlardan biri-
nin dışlanması konunun yanlış ya da eksik anlaşılmasına sebep ola-
caktır. Din-akıl ilişkisinde, sadece dinin akla değil, aklın da dini an-
lamada yardımcı olduğu bir gerçektir.
63
İslâm düşünce tarihi boyun-
ca Müslüman düşünürler arasında bu bilgi kaynaklarından bir kıs-
mını ölçü alıp diğer bir kısmını ret etme temayülleri sonuncunda
meydana gelen mücadelelerde onulmaz yaraların açılmasına ve beşe-
ri tecrübenin bölünmesine sebep olunmuştur.
64
Gerçekten insan i-
nanırken kendisini vicdanından, iç dünyasından, ahlâkî değerlerin-
den, aklından hatta sanat ve estetikten koparması mümkün değildir.
Bu bakımdan, inancın rasyonelliğinin yeniden ve daha güçlü bir şe-
kilde inşa edilebilmesi, İslamî manâda ilim ve hikmetin inşasına bağ-
lıdır."
65
İnanç esasları açıklanırken bu bilgi kaynaklarından hiçbirine
teslim olarak diğerlerinin dışlanmaması, naklin yanında her türlü
aklî veriden yararlanılması gerekir. Gerçekte vahyin ilhamından uzak
bir doğanın fısıltısı doğrultusunda düşünmek, insanı açmazların gir-
dabına sürükleyebileceği gibi, selim fıtratın gereği olan tefekkürü ve
aklı bir kenara iterek iman etmek de insanı kör taassubun girdabına
yuvarlayabilir. Bu tehlikelerin farkında olarak, selim fıtrata dayanan
dönüşmeden önce inanılması gerektiği konusunda bkz. Nesefî, Tebsıratu’l-Edille, I,
38-39; Zemahşerî, el-Keşşâf, Menşûrâtu’l-Belâğa, Kum, h. 1415, II,72; IV, 182-183;
Râzî, Mefâtihu'l-Ğayb, XIV,6-7.
61
H. Katipoğlu, "Malebranche'ın Felsefesinde Din-Akıl İlişkisi", 10.
62
Aldous Huxley, Kalıcı Felsefe, (Çev.: Latif Boyacı), İnsan Yay., 1. bs., İst., 1996, 132.
63
H. Katipoğlu, "Malebranche'ın Felsefesinde Din-Akıl İlişkisi", 15.
64
Mehmet Aydın, "Allah'ın Varlığına İnanmanın Aklîliği", 20-21.
65
Mehmet Aydın, agm, 21; İslâm Düşüncesinde Beyân, Burhân ve İrfân şeklinde
ortaya çıkan bu bölünmüşlüğün sebepleri ve yol açtığı olumsuz sonuçlar hakkında
geniş bilgi için bkz. Muhammed Âbid el-Câbirî, Arap Aklının Oluşumu, (Çev.:
İbrahim Akbaba), İz Yay. İst., 1997., 185 vd.
Vecihi SÖNMEZ
244
bir akıl ile imana konu olan gerçekleri anlamak ve anlamlandırmaya
çalışmak, insan için olmak ya da olmamak derecesinde önemli oldu-
ğunu, dolayısıyla hem vahyin hem de aklın prensiplerine kayıtsız ka-
lınmaması gerektiğini, aksine insanın her türlü etkinliğinde bu ilke-
lerin yol gösterici olduğunu ortaya koymak gerekir.
BİBLİYOGRAFYA
Abdulkâhir b. Tâhir el-Bağdâdî,
el-Farku beyne’l-Firak,
(Thk.:Muhammed Muhyiddîn Abdulhamid), Beyrût, ts.
Adudu'd-Dîn el-Îcî, el-Mevâkıf, 'Âlemu'l-Kütüb, Beyrût, ts.
Aldous Huxley, Kalıcı Felsefe, (Çev.: Latif Boyacı), İnsan Yay., 1. bs.,
İst., 199
Anthony Quinten knowldege, mad.,the Encyclopedia of Philosophy,
London, 1967
Bekir Topaşoğlu, Allah'ın Varlığı, D.İ.B. Yay., 6. bs., Ankara, 1992
Beyadi, İşârâtu’l-Merâm, Tah.: Zahid el-Kevseri, İstanbul, 1949
Cuveyni, el-İrşâd, Tah.: Es’ad Temim, Beyrut, 1992
Ebi'l-Muzaffer el-İsferâyînî; et-Tebsîr fi'd-Dîn, (Tah.: Kemâl Yûsuf el-
Hût), 'Alemu'l-Kütüb, 1. bs., Beyrût, 1983
Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed el-Gazzâlî, "Kanûnu't-Te'vîl",
el-Mecmû'âtu Resâili'l-İmâm el-Ğazzâlî, (Tah.: Ahmed
Şemseddîn), Dâru'l-Kütübi'l-'İlmiyye, Beyrût, 1986
Ebû Mansûr Muhammed el- Mâturîdî, Kitâbu’t-Tevhîd, (Thk.:
Fethullah Huleyf), İstanbul, 1979
Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdulkerîm b. Ahmed eş-Şehristânî, el-
Milel ve’n-Nihal, (Thk.Muhammed Seyyîd Kîlânî), Beyrût, ts
Ebu’l-Hasan Ali b. İsmâil el-Eş’ârî, Makâlâtu’l-İslâmiyyîn ve İhtilâfu’l-
Musallîn, (Thk.: Hellmut Ritter), Wiesbaden, 1980,
el- Cürcani, et-Ta’rifat, Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1. bs., Beyrut,
ts.,s.40; Ebû Hanife, “el-‘Álim ve’l-Muteallim”, İmam Azam’ın
Beş Eseri, (Arapça metinleri ile birlikte basılı), (Çev.: Mustafa
Öz), Arapça metin,
ez-Zamehşeri, Ebu’l-Kasım, Carullah Mahmud b. Ömer, el- Keşşaf an
Hekaik’l-Tenzilve Uyunu’l-EkavilFi Vucuhu’t-Te’vil, Daru’l-
Fikr, y.b.d, ts.
Fahreddin Muhammed b. Ömer er- Râzî, Mefâtihu'l-Ğayb, Dâru İhyâi
Turâsi'l-'Arabî, 3. bs., Beyrût, ts.
Fahreddîn Râzî, Muhassal, :Kelâm'a Giriş, (Çev.: Hüseyin Atay),
A.Ü.İ.F. Yay., Ankara, 1978
Fâtıma İsmail Muhammed İsmail, el-Kur'ân ve'n-Nazaru'l-'Aklî, el-
Me'hedu'l-'Âlemî li'l-Fikri'l-İslâmî, Virjinya,
Fazlur Rahman, İslâm, (Çev.: Mehmet Dağ-Mehmet Aydın), Selçuk
Vecihi SÖNMEZ
246
Yay., İst., 1993
George F. Hourani, Islamic Rationalism, Oxford, 1971
George Hourani, Islamic Rationalism, Oxford, 1971.
Hanifi Özcan, Mâtüridi^de Bilgi Problemi, MÜİFV Yay. İstanbul, 1993
Hüseyin Atay, Ankara Üniversitesi Haftası, 1973
Hüseyin Aydın, Günümüz Toplumunda İman Problemi, Ankara ,
karakoç, yay., ts.
İbn Manzur, Ebu’l-Fadl, Cemalu’d-Din Muhammed Mukerrem,
Lisanu’l-Arab, Daru’s-Sadr, Beyrut, ts.
İbn Teymiye, Kitâbu’l-İman, (Mecme’u’l-Fetâvâ içinde) Suudi
Arabistan, ts.
İbrahim Agâh Çubukçu, İslam Felsefesinde Allah'ın Varlığının
Delilleri, A.Ü.İ.F. Yay., 3. bs., Ankara,
Îcî, e1-Mevâkıf, Beyrut, Ts.
İmamu'l-Harameyn el-Cuveynî, Kitâbu'l-İrşâd, (Tah.: Es'ad Temîm),
Muessesetu'l-Kutubi's-Sakâfiyye, 2. bs., Beyrût, 1992,
M. Henry Morris, Yaratılış Modeli, (Çev.: Heyet), M.E.B. Yay., Ankara,
1985
Martin Lings; Onbirinci Saat Modern Dünyanın Manevi Bunalımı,
(Çev.: Ufuk Uyan), İnsan Yay., İst., 1989
Maturidi, Ebu Mansur, Muhammed b. Muhammed, Kitabu’t-Tevhid,
Beyrut, 1970
Mâturîdî, Kitâbu’t-Tevhîd, 4 vd.; Hasan Katipoğlu, "Malebranche'ın
Felsefesinde Din-Akıl İlişkisi",O.M. Üniversitesi İlâhiyat
Fakültesi Dergisi, Sayı: 7, Samsun, 1993
Mehmet AYDIN, "Tanrı Hakkında Konuşmak: Felsefî Bir Tahlil", D.E.Ü.
İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 1, İzmir, 1983
Mehmet S. Aydın, Din Felsefesi, Selçuk Yay. 3. bs., Ankara, 1992,
Muhammed Âbid el-Câbirî, Arap Aklının Oluşumu, (Çev.: İbrahim
Akbaba), İz Yay. İst., 1997.
Muhammed Fuâd Abdulbâkî, el-Mu'cemu'l-Mufehras Li Elfazi'l-
Kur'âni'l-Kerîm, Çağrı Yay. İstanbul, 1986
Muhammed İkbal, İslam’da Dinî Düşüncenin Yeniden Doğuşu, (Çev.:
N. Ahmet Asrar), Bir Yay., İst., 1984
Muhammed Said Ramazan el-Bûtî, Kubra'l-Yâkîniyâti'l-Kevniyye,
Dâru’l-Fikr, 3. bs., Beyrut, 1974
Necati Öner, Klasik Mantık, AÜİF Yay. Ank.1974.
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi V (2005), Sayı: 1
247
Nesefı, Tebsiratu’l-Edille, Tah.: Hüseyin Atay, DİB Yay., Ankara, 1993
Nûreddîn es-Sâbûnî, el-Bidâye fî Usûli’d-Dîn: Mâturîdiyye Akaidi,
(Arapça Metni ile birlikte), (Trc.: Bekir Topaloğlu), DİB Yay.,
Ank., 1980.
Ömer DEMİR, Bilim Felsefesi, .Vadi yay. 2. bs., Konya, 1977
Taftazânî, Şerhu‘l-‘Âkâid, Tah. Ahmet Hicazi es-Sakâ, Mısır, 1987
Taftâzânî, Şerhu’l-Mekâsıd, Tah.: Abdurrahman ‘Umeyra, Beyrut,
1993
Toshihiko İzutsu, İslâm Düşüncesinde İman Kavramı, (Çev.
Selahaddin Ayaz, Pınar Yay., İstanbul, 1984.
Yaşar Nuri Öztürk, Kur’an’ı Anlamaya Doğru, Yeni Boyut, İst., 1995.
Zemahşerî, el-Keşşâf, Menşûrâtu’l-Belâğa, Kum, h. 1415
Ziyâuddin Serdar, "Bilimin Yeniden İslâm'a Yönelmesi", İslâmî
Araştırmalar Dergisi, (Çev.: Emin Ertürk), Sayı: 2, Ekim
1986
Dostları ilə paylaş: |