289
3. Yetimin Malına Zekât Düşmesi
slam hukukçuları yetimin malına zekât gerekip gerekmeyeceği
meselesinde farklı değerlendirmelerde bulunmuşlardır. bn Abbas (ö.68), Kadı
Ş
urayh (ö. 78), brahîm en-Nahaî (ö. 96), eş-Şa‘bî (ö. 103)
1303
, Hasen el-Basrî (ö.
110), Ebû Hanîfe (ö. 150) vs. göre yetimin malından bulûğ çağına kadar zekât
gerekmemektedir
1304
. Bu hususta bn Mes’ûd’un, ‘yetimin malının zekatını hesapla,
ancak zekatını verme, bulûğ çağına ulaştığında teslim et ve durumu ona ilet’
dediği
1305
, ayrıca yetimin malından zekat verilmeyeceği görüşünde olduğu
nakledilmektedir
1306
.
Ş
âfiî’nin de naklettiği gibi, yetimin malından zekat gerekmediği görüşünde
olanlar (Hanefîler ve diğer bu görüşte olanlar), yetimin ziraî ürünleri ile
meyvelerinden zekât verileceği görüşündedir. Ayrıca onlara göre yetimin malından
sadaka-ı fıtır da verilir. Fakat onlar, zekâtı da sırf bir ibadet olarak değerlendirdikleri
için, namaz ve hacca kıyas ederek çoçuğun zekâtla mükellef olmadığı görüşünde
bulunmuşlardır
1307
. Nitekim Ebû Hanîfe ve bu görüşte olanların, yetimin diğer
mallarından zekât verilmeyeceği hakkındaki delilleri ise Hz. Peygamberin şu
hadîsidir: “Ümmetim içinde şu üç grubtan kalem kaldırılmıştır: Bâliğ oluncaya
kadar sabîden, uyanıncaya kadar uyuyan kişiden ve aklı yerine gelinceye kadar deli
olan kişiden”
1308
.
Ebû Hanîfe’nin görüşlerini değerlendiren bn Kudâme de, eğer yetimin ziraî
ürünlerinden zekât gerekiyorsa, diğer mallarından da zekât gerekeceğini, zekâtın
malî bir ibadet olup; namaz, oruç ve hac gibi bedenî ibadetlere kıyas edilemeyeceğini
1303
Şa‘bî’nin yetimin malından zekat verileceğine dair bir başka görüşü daha nakledilmektedir. bn
Ebî Şeybe, Musannef, II. 379.
1304
Ebû Yûsuf, Yakub b. brahim el-Ensârî, Kitâbu’l-Âsâr, thk. Ebu’l-Vefâ, Dâru’l-Kutubi’l-
lmiyye, Beyrût, 1355, s. 92; Şeybânî, Kitâbu’l-Hucce, I. 457-462.
1305
Kâsânî’ye göre bn Mes’ûd’un bu sözü yetimin malından zekatın verilmesine işaret etmektedir.
Ancak velînin edâ ehliyeti olmadığı için onu veremez, bekletir. Kâsânî, Bedâiu’s- Sanâi‘, II. 4.
Bu nedenle bn Mes’ud’a göre yetimin malından zekat verileceği görüşünde olduğu
belirtilmiştir. Zurkânî, Şerhu’z-Zurkânî, III. 439. Şu halde bu hususta bn Mes’ud’a atfen iki
farklı görüş nakledilmektedir. Yine de en azından buluğ çağına kadar bekletilse de yetimin
malının zekatının çıkarılması görüşünde olduğu anlaşılmaktadır.
1306
Ebû Yûsuf, A.g.e., s. 92; Şeybânî, A.g.e., I. 458-459.
1307
Şâfiî, Umm, VII. 204; Kâsânî, A.g.e.‘, II. 4-5; bn Kudâme, el-Muğnî, II. 256.
1308
Ebû Davud, Sunen, 37, Hudûd 17, h. no: 4398-4403 (IV. 558-560); Tirmizî, Sunen. 15, Hudûd
1, h. no: 1423 (IV. 32).
290
belirtmektedir. Zekât ise malî bir haktır ve bu sebeple nafakalara, diyetlere ve
tazminata benzemektedir. Yine bn Kudame’ye göre “üç grub kimseden kalem
kaldırılmıştır” hadîsinin anlamı, bunlardan günah kaldırılmışdır anlamında olup,
bunlardan malî sorumluluğun da kaldırılmış olduğu anlamında değildir
1309
. Şu halde
yetimin malından zekat verilemeyeceği değerlendirmesinde bulunanların, meseleye
yalnız ibadetle yükümlü olma niteliğine sahip olma açısından yaklaştıkları, bunun
dışında zekatın malî bir ibadet olması ve de başkalarının hakkının da söz konusu
olduğu gibi sebep ve illetleri dikkate almadıkları görülmektedir.
Bu nedenle yetimin de malından zekat verilmesi görüşünde olanların
meseleye daha gâî bir açıdan yaklaştıklarını söylemek mümkündür. Nitekim
Ş
âfiî’nin de aralarında bulunduğu diğer görüş sahipleri, yetimin malından zekât
verilmesi gerektiği görüşündedirler
1310
. Şâfiî bu görüşe, Allah’ın Peygamber’e zekât
almayı emreden “Onların mallarından sadaka al ki, onunla hem kendilerini temizler,
hem de arındırırsın”
1311
âyetinden hareketle ulaşmaktadır. Ayetin umumî ve zahirî
anlamına göre, bu konuda herhangi bir tahsîs ve sınırlandırma yoktur. Bu nedenle
Ş
âfiî’ye göre, hür olan ve zekât verilecek malı olan herkes bununla mükelleftir. Bu
konuda çocuk ile büyük, aklı olanla olmayan ve yetim olanla olmayan arasında bir
fark yoktur. Dolayısıyla yetimlerin malından zekât vermek, bulûğ çağına ermiş
kimselerin mallarından zekât vermek gibidir. Zira yukarıda belirtilen âyete göre
kimlerin mallarından zekât alınacağı konusunda bir sınırlandırma yoktur. Yine ona
göre yetimin yalnız bazı mallarından değil, zekâta tabi bütün mallarından zekât
verilir. Çünkü onların mallarında da başkalarının hakkı vardır
1312
.
Ş
âfiî kendi yorumuna göre konuyu bu şekilde ortaya koyduktan sonra, kâle
ba‘zu’n- nâs
diyerek Hanefîlerin bu husustaki görüş ve yorumlarını tenkide
1309
bn Kudâme, el-Muğnî, II. 256
1310
Bu görüşün sahipleri arasında Hz. Ömer, Hz. Ali, bn Ömer, Hz. Aişe, bn Sîrîn, Mucâhid, Atâ,
Rabîa, mam Mâlik, bn Ebî Leyla, bn Uyeyne gibi bilgin ve fakihler vardır. bn Ebî Şeybe,
Musannef, II. 379; bn Kudâme, A.g.e., II. 256. Hz. Ömer’in bu hususta “Yetimin malını
ticaretle değerlendirin, zekat onu yiyip bitirmesin”
dediği nakledilmektedir. Mâlik, Muvatta, 17,
Zekât 6, h. no: 12 (I. 251); Abdurrazzâk, Musannef, IV. 68 (no. 6990); Tirmizî ise bu sözü Hz.
Peygambere nibset ederek nakletmektedir. Tirmizî, Sunen, 5, Zekât 15, h. no: 641 (III. 32). Bu
hususta sahabenin diğer görüşlerine Şâfiî de yer vermektedir. Şâfiî, Umm, VII. 203. Yetimin
malından zekat verme meselesi için bkz. Nevevî, el-Mecmû’, V. 294; Zurkânî, Şerhu’z-
Zurkânî, II. 142-143.
1311
9. Tevbe, 103.
1312
Şâfiî, Umm, II. 36-37. Ayrıca bkz. Şâfiî, Umm, VII. 203-204.
Dostları ilə paylaş: |