Geçmişten günümüze İslâm mabedi
311
vecibe/görevlerinin, özellikle bu “
Dinin direği sayılan namaz
13
”ın, “–Temizliğinden
emin
olunan- her yerde eda edilebileceği
14
”ne ruhsat verilmiştir. Ancak “
Her nevi
ibadeti kendinde cem eden/toplayan” namazı, tam bir huşû, huzur ve şuur içinde ifa
edebilmenin ve bu esnada/arada “
Cenâb-ı Hakk’a yakınlaşma ve
kavuşma/buluşma”
15
yı gerçekleştirebilmenin “müekked sünnet” hükmündeki
şartlarından biri de onun cemaatle kılınmasıdır.
Nitekim bu hususta; “
Cemaatle kılınan namazın yalnız başına kılınana göre 25
veya 27 derece daha faziletli/üstün olduğu
16
”, “
Mescide gidip gelirken atılan her adım
başına bir sevabın yazılıp bir günahın da silindiği
17
”, “
Mescide girdiği andan itibaren
(cami adabına aykırı) bir şey yap(ıl)madıkça meleklerin; ‘Ya Rabbi bu kulunu
bağışla, buna merhamet eyle!’ şeklinde dua ettikleri
18
”, “
Sırf ilk tekbiri imamla
birlikte almanın, yüklü miktarda dünya malı ile yapılacak infak ve sadakanın
sağlayacağı hayır ve sevaptan daha fazlasını sahibine kazandıracağı
19
”
doğrultusunda müjdeli haberler varid olmuştur/bildirilmiştir.
İşte bu ve daha nice faydalarından dolayı İslâm dünyasında cami yapımına çok
özel önem verilmiş ve özen gösterilmiştir. Ayrıca salt inşası ile de yetinilmeyip
“Kültür ve san’atın kaynağı dindir” sözünü sembolize edecek düzeyde (haklı
çıkaracak derecede) ona/camiye mimarî estetik ve işlevsel hususiyetler yüklenmiştir.
Bu
itibarla imam, hatip, müezzin, kayyım vs. görevliler eşliğinde “en büyük
fonksiyonunu ibadethane olarak yerine getirme”nin yanında ve ötesinde çok çeşitli
hizmetler sunan cami, İslâm medeniyetinin en asıl/köklü ve asil/yüce müessesesidir.
Her bakımdan örneğini Mescid-i Nebevî’den alıp diğer birçok kuruma da kaynaklık
eden caminin, Asr-ı Saâdet ve müteakip/sonraki devirlerde üstlendiği misyonlar şu
şekilde sıralanabilir:
13
Hadîs-i Şerîf: “
Namaz dinin direğidir. Kim onu hakkıyla kılarsa dini ayakta tutmuş, kim de onu ihmâl
edip kılmazsa dini yıkmış olur.” (İsmail b. Muhammed b. Abdilhâdî el-Aclûnî,
Keşfü’l-Hafâ ve
Müzîlü’l-İlbâs, c. II, Lübnan-Beyrut 2009, s. 27-28, Harfu’s-Sâd el-Mühmele, Hd. no: 1619.)
14
Hadîs-i Şerîf: “
Diğer peygamberlerden farklı olarak bana birtakım ayrıcalıklar tanındı/verildi.
Bunlardan biri de yeryüzünün bana temiz ve mescid kılınmasıdır.” [Muhammed İbn İsa İbn Sevre et-
Tirmizî,
el-Câmiu’s-Sahîh Sünenü’t-Tirmizî (Tahkik: Ahmed Muhammed Şakir), c. III, yer yok
1388/1968, 22. Kitabü’s-Siyer/5. Babu mâ-Câe fi’l-Ğanime, Hd. no: 1553.]
15
Burada, halk arasında
Türkçe Mevlit olarak bilinen ve birtakım özel dinî gün, gece ve törenlerde sürekli
okunan manzum eserin Mi’râc Bahri’nde/Faslı’nda geçen; “
Çünki her türlü ibadet bundadır, Hakk’a
kurbiyyetle vuslat bundadır.” beytine telmih vardır. [Süleyman Çelebi,
Mevlid-i Şerîf Vesîletü’n-Necât
(Hazırlayanlar: Mehmet Akkuş-Uğur Derman), Ankara 2009, s. 70.]
16
Muhammed b. İsmail el-Buhârî,
Sahîhu’l-Buhârî, c. I, Kitâbü’l-Ezan/Bâbu Fadl-i Salâti’l-Cemâah,
Hd. no: 41-42/1-2.
17
Ebu’l-Hüseyin Müslim İbnü’l-Haccâc,
Sahîh-i Müslim (Mütercim: Mehmed Sofuoğlu,
Sahîh-i Müslim
ve Tercemesi), c. II, İstanbul 1968, s. 285-286, Had. no: 257.
18
Ebû Dâvûd Süleyman İbnü’l-Eş’as,
Sünen, c. I, Beyrut-Lübnan trz., Kitâbü’s-Salât/Bâbü Fadli’l-Kuûdi
fi’l-Mescid, Hd. no: 469-472.
19
Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhanevî,
Râmûz el-Ehâdîs (Mütercim:
Abdülaziz Bekkine,
Hadisler Deryası),
c. I, İstanbul 1982, s. 198, Hd. no: 9.
Yusuf Alemdar
312
1. İbadethane
2. Devlet idare/yönetim merkezi
3. Eğitim-öğretim kurumu ve sohbet salonu
4. Erkân-ı Harp ile orduyu sevk ve idare karargâhı
5. Yatılı öğrenci yurdu ve misafirhane
6. Mahkeme/adliye ve hapishane (ceza ve tutuk evi)
7. Yabancı elçileri kabul etme ve antlaşma yeri (konsolosluk ve devlet konukevi)
8. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma kuruluşu
9. Müftülük (fetva makamı)
10. Haberleşme/iletişim (bilgi alış-veriş) ofisi (postane ve istihbarat servisi).
20
Tüm bu birleştiricilik ve toparlayıcılık vasıflarının tipik bir göstergesi olarak aynı
inancı taşıyan/paylaşan müslümanlar, her fırsatta “
Allah’ın ipine toptan sımsıkı sarılın
ve asla tefrikaya/ayrılığa düşmeyin!
21
” İlâhî emrine uyarak camilere koşmakta ve din
kardeşliğinin en has (samimi/içten ve sıcak) örneklerini bu kutsal mekânlarda
sergilemektedirler.
Bu çok yönlü fonksiyonları yanında –tarihsel seyir içerisinde- mimarî üslubu,
mûsikîsi, hattı, tezhibi, tezyinat ve tefrişatı, peyzaj düzenlemesi (çevre tanzimi), iç ve
dış mekân dekorasyonu, muhtelif vazifelileri ile kompoze
edilmiş yekpare manzume
ve “eskimez pörsümez yeni” niteliğindeki camiler, İslâm sanatının da şaheser
abideleridir.
Genel sanat türlerinden “Plâstik san’atlar”, Osmanlı dönemi mimarî eserlerinden
ise “Dinî mimarî” içinde mütalaa edilebilecek/değerlendirilebilecek camilerde; “İman
ve (İlâhî) aşkın coşkunluğunu, sanatkârın dehâsı ve ruh yapısı yanında yapıldığı devre
hâkim derin tefekkürün (ince
düşüncenin, zarafet ve nefasetin) izlerini de buluruz.”
22
Bu eşsiz insicamı (sıra dışı uyumu)yla camilerimiz, bırakın sadece müslümanları,
gayr-ı müslimleri dahi hayrete düşüren, celbeden (kendine çeken) ve cezbeden
(kendinden geçiren) yapılar olup lisân-ı hâlleriyle âdeta “Ne olursan ol yine gel”
diyerek asırlarca herkesi –
Kelime-i Tevhîd’in madde ve manada billurlaştığı-
minarelerinden arşa yükselen
Ezân-ı Muhammedî ile “Kesretten vahdete (çokluktan
birliğe) geçişi temsil eden” kubbelerinin altına çağıran
koca bir medeniyetin baş
unsurlarıydı. İşte cami müessesesi denince, ismi ve müsemması ile bu bütün
anlaşılmalıdır.
Evet, devlet-millet işbirliğinin, dayanışma ve kaynaşmasının, bulunduğu
topraklara –İslâm’ın alâmet-i fârikası (en belirgin nişanesi) olarak- vurulan kalıcı
mühürleri/damgaları konumundaki camilerin, bugünkü hâlleri nasıldır acaba?
Gerçek şu ki son zamanlarda –deyim yerindeyse- “Hüdây-ı nâbit, yani
kendiliğinden oluşan/yetişen mantar” misali yerden cami(ler) bitiyor… Ve –ne yazık
20
Muhammed Hamidullah,
İslâm Müesseselerine Giriş (Türkçesi: İhsan Süreyya Sırma), İstanbul 1984,
s. 71-82; Câhid Baltacı,
İslâm Kurumlar Tarihi Ders Notları, İstanbul trz., bilâ-sayfa.
21
3/
Âl-i İmrân, 103.
22
Muhiddin Serin, “
Türk-İslâm Mimârisinde Unsurlar ve Mimârî Tâbirler” başlıklı
ders notları, İstanbul
trz., bilâ-sayfa.