16
karşılaşıldığını gösterir. HGA için ≥1/80 antikor pozitifliği anlamlıdır (18). HME için ≥1/64
titrede pozitiflik veya her ikisi için IgG’de serokonversiyon anlamlıdır (3,18,37). Ancak
hastalığın akut fazında antikor saptanmaz (3,18). İmmun yetmezlikte serokonversiyon
olmayabilir. HGA, E. canis, E. ruminantum ve diğer türler arasında çapraz reaksiyon
görülebilir bu nedenle türlerin ayırımı yapılamaz ve yalancı pozitiflikler söz konusu olabilir
(3,4).
Artan özgüllük anlayışından dolayı immünoblot işlemleri artan bir şekilde popüler hale
gelmektedir (100-102). Biyopsi/otopsi örneklerinde antijenin immün boyanması ile etkenin
varlığının gösterilmesi bir diğer yöntemdir (38). Western blot (immunoblot) ve ELISA da
tanıda kullanılır (18,38)
Polimeraz Zincir Reaksiyonu
PCR 1-2 gün içerisinde hızlı sonuç veren (37) oldukça duyarlı ve özgül bir yöntemdir
(38). Enfeksiyöz ajanı doğrudan tespit eder. Özellikle akut fazda IFA’dan daha duyarlıdır
(18). Türleri ayırabilir (4). Ancak IFA pozitif, PCR negatif vakalar teşhisi dışlamaz. HGA için
(ge2, ge9f, ge10r) primerleri kullanılır (4,39). 16S rRNA geni sınıflandırmada altın standarttır
(38). Real-Time PCR, Nested PCR; standart PCR’dan daha duyarlıdır. Sitrat geni (gltA) son
zamanlarda kullanılmaktadır. Dış membran proteinleri PCR’ın hedefidir (39). PCR için
periferik kan ya da kemik iliği tercih edilir. Buffy coatta (18) DNA izolasyon şansı artar. Kan
tercihen EDTA’lı olmalıdır (3,39).
Kültürde İzolasyon
Klinik örneklerde kültür en güvenilir yöntemdir (38). Birçok enfekte hastada periferik
kanda organizmaların daha yüksek miktarlarda bulunmasından dolayı E. chaffeensis, E. canis
ve N. sennetsu başarıyla üretilmiştir (80). Vakaların %40’ında inkübasyon dönemi ve ilk
semptomlardan bağımsız pozitiftir (4). Ancak zaman alıcı olduğu için pratik tanıda değeri
yoktur (5). E. ewingii için başarılamamıştır (38).
HGA Avrupa ve Asya’da tanımlanmasına rağmen ABD dışında herhangi bir yerde henüz
A. phagocytophilum’un insan izolatları bildirilmemiştir. Ancak Avrupa’da birkaç hayvan
kökeni üretilmiştir (103,104). İzolasyon en iyi insan promiyelositik hücre dizisi HL-60’ta
başarılmıştır ve erlihya periferik kan yaymasında saptanmadığında da başarılı olmuştur (105).
Eritrositler HL-60 hücrelerinde ters etki yaratmadığından EDTA’lı antikoagülan kanın
doğrudan inokülasyonu etkindir.
17
Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC) Olgu Sınıflaması (38)
Olası erlihyoz :
1- Kliniği uyumlu hasta (kene ısırığı olan veya kene ile karşılaşmış, ateşli hastalığı olan).
2- Akut veya konvelesan dönemde tek pozitif IFA titresi ≥1/80.
3- Pozitif PCR veya kan örneğinde intrastoplazmik morula varlığı.
İnsan granülositik anaplazmoz ve insan monositik erlihyoz için doğrulanmış erlihyoz:
1- Kliniği uyumlu hasta
2- 2-4 hafta ara ile alınmış çift serum örneğinde IFA titresinde 4 kat artış.
3- DNA varlığının PCR ile kanda doğrulanması veya lökositler içinde morulanın gösterilmesi
veya biyopsi/otopsi örneklerinde antijenin immünolojik boyalar ile gösterilmesi veya klinik
örneklerde kültür pozitifliği.
Diğer insan erlihyozları için doğrulanmış erlihyoz:
1- 2-4 hafta ara ile alınmış çift serum örneğinde IFA titresinde 4 kat artış.
2-Birden çok türe karşı gelişen ancak hakim reaksiyonun belirlenemediği A. phagocytophlia
ve E. chaffeensis hariç türlerin PCR, immünolojik boya veya kültür ile gösterilmesi.
TEDAVİ
Hastalarda doğrulamayı beklemeden ampirik tedaviye başlanmalıdır (4). Ehrlichia veya
Anaplasma türleri için rutin antimikrobiyal duyarlılık testi gereksizdir. Bu
bakteriler keneler
ve memeli konakları arasında varlığını devam ettirirler bu nedenle antimikrobiyal direnç çok
olası değildir. İn vitro çalışmalarla tetrasiklik antibiyotikler değişmez bir şekilde Ehrlichia ve
Anaplasma türleri için bakterisidaldir (106-108). Tetrasiklin veya doksisiklin tercih
edilmelidir. Doksisiklin ile HME veya HGA’lı çoğu hasta tedavinin 48 saati içinde afebril
hale gelir ve klinik iyileşme gerçekleşir (53,71). Günde 200 mg doksisiklin için önerilen süre
7-10 gün veya iyileşme sonrası 3-5 gündür (2,10). Ateş tedavinin ikinci veya üçüncü gününde
düşmüyor ise ilaç direnci veya koenfeksiyon akla gelmelidir. HGA, β laktam ve makrolitlere
yanıtsızdır (4,18,109). Doksisiklin direnci varsa rifampin ve kinolonlar denenmelidir (1,2,4).
Ancak E. chaffeensis için kinolon direnci gösterilmiştir (2).
Rifamisinler (rifampin ve rifabutin) Ehrlichia ve Anaplasma türlerini in vitro öldürme
veya inhibe etme etkisine sahiptir (106). Rifampin hamilelik esnasında HGA’yı tedavi etmek
18
için başarıyla kullanılmıştır ve tetrasiklin alamayacak hastalar için yararlı bir alternatiftir
(110).
Ehrlichia ve
Anaplasma türleriyle persistan enfeksiyonlar tetrasiklinle
tedaviden sonra
bile enfekte hayvanlarda meydana gelebilirken, insanlarda erlihya persistansı nadiren
bildirilmiştir (111-113). Tedavi enfekte insanların kanlarından erlihyaları elimine etmekte
oldukça etkindir.
KENELERDEN KORUNMA
Kene popülasyonunu azaltmak veya kontrol etmek zordur. Otların kesilmesi, yakılması,
yabani otlarla mücadele edilmesi, ıslak alanların kurutulması kene kontrol yöntemleri olmakla
beraber; etkileri kısa süreli olup ciddi ekolojik hasara neden olabilir. Kişisel korunma daha
önemlidir. Gür ot bulunan yerlerden uzak durulmalı, böyle yerlerde uzun giysiler giyilmeli ve
kene kaçırıcılar kullanılmalıdır. Çevresel etkiler düşünülüp, bölgeye özgü böcek kontrol
yöntemleri uygulanmalıdır (1,4,10).
Şayet kene ısırmış ise deriye en yakın kısmından pens ile hafifçe oynatıp çıkarılmalı ve en
yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.