Celal Demir
46
Bu sözcüklerin bir kısmı dil bilgisinde birleşik sözcük olarak değerlendirilmektedir: kahve
makinesi, uyumak arzusu, Ermeni meselesi, ekmek bıçağı, kurtuluş ümidi, ifade arızaları, çalışma
kabiliyeti, hazır ol vaziyeti, tuz gölü, “İşten artmaz dişten artar.” atasözü, “Ne olur ne olmaz” düşüncesi,
“Yaşa, var ol!” sesleri, aşk rüyası, coğrafya ilmi, çiçek bahçesi, deniz tutması, fen fakültesi, kaza yeri,
kurtulma ümidi, mensubiyet kavramı, taş ocağı gibi.
Bu gruptaki tamlamalardan bazıları bir varlık ile o varlığın yaptığı iş arasındaki ilgiyi ifade etmek
amacıyla oluşturulmuştur: posta güvercini, cırcır böceği, guguk kuşu, alarm düğmesi, servis otobüsü,
uyku il
âcı, güvenlik güçleri gibi.
Bazı tamlamalar ise bir varlık ile o varlığa bağlı olarak yapılan iş arasındaki ilgiyi belirtmek
amacıyla oluşturulmaktadır: oyun salonu, şikayet kutusu, üretme çiftliği, yayın evi, yazı tahtası, karalama
defteri, giriş kapısı gibi. .
Bazı araştırma merkezleri, daire ve bürolara, yapılan işten dolayı ilgili olduğu kişi ya da kavramın
ismi verilerek bu ilgi isim tamlaması biçiminde ifade edilmiş olur: Atatürk (ü) Araştırma Merkezi,
Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi, Türk Dil kurumu, Yahya Kemal Enstitüsü gibi.
3. Bölüm ve Kısım Bildiren Tamlamalar
a. Bir Bütünün Bölümünü Belirten Tamlamalar: Bu gruptaki tamlamalar, küçük, büyük
birimlerden oluşan daha büyük bir bütünün bölümünü ya da bölümlerini ifade etmek amacıyla
oluşturulur
85
.
Bu tamlamalarda ilgi h
âlindeki öge bütünlüğü, iyelikli öge ise bu bütüne mensup olan bölümü
belirtir. Masanın ayağı, kitabın sayfaları, radyonun düğmesi, evin odaları, kapının kolu, bankanın kasası,
tencere kapağı, bisikletin tekerlekleri gibi. Ancak bazı durumlarda bütünün adı bilindiği için onu söyleme
ve yazma gereği duyulmaz. Bu durumda bölüm belirten öge müstakil bir tamlama gibi görünebilir:
“ Türkiye Cumhuriyeti Devleti Sağlık Bakanlığı”, tamlaması sadece “ Sağlık Bakanlığı” biçiminde
söylenebilmektedir. “ Eminönü Belediye Başkanlığı” tamlaması bu bölgede sadece “Belediye Başkanlığı”
biçiminde söylenebilmektedir. Hatta bu tür adlandırmalar, bina içinde daha da kısaltılarak “ Başkanlık”
biçiminde yazılıp söylenmektedir. Resm
î evraklarda bu tamlamaların eksiksiz yazılmasına dikkat edilir:
(….) belediye başkanlığı, (…) Karşıyaka Köyü Muhtarlığı, (….) idar
î işler şubesi, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti Adalet Bakanlığı, (…) Ulaştırma Bakanlığı, Amerika Birleşik Devletleri Ankara
Büyükelçisi, (…) Ankara Valiliği, İngiltere krallığı gibi, İzmir körfezi, (…) tabur komutanlığı…
b. Bir Bütünün Kısımlarını Belirten Tamlamalar: Bu gruptaki tamlamalar, bir bütünü
oluşturan kısmı veya kısımları belirtmek amacıyla oluşturulmaktadır. İlgi h
âlindeki öge, bütünün
kendisini, iyelikli öge ise bu bütünün kısmını veya kısımlarını belirtir : tencerenin dibi, yol kenarı,
sayfanın sonu, işin başı, avuç içi gibi.
Bir bütünde yer alan kısımlar, kendi içinde bir bütünlük göstermediği için bir bütüne ait kısmı
veya kısımları ifade eden tamlamalarda eksiltme olmaz: d eniz kenarı, duvar dibi, koltuk altı, pencerenin
önü, taş parçası, dağ başı, ırmağın kıyıları, masanın üstü, şehir içi, şehrin girişi, sırt üstü, göz önü, pınar
başı, işin içi, yolun sonu, evin dışı, iğnenin deliği gibi.
85
Bu açıklamalarda “bölüm” sözcüğü, bir bütünü oluşturan ögeler; “kısım” sözcüğü ise bir bütünden ayrı düşünülemeyen ve
ondan soyutlanamayan parça anlamında kullanılmıştır.
Televizyonun düğmesi, pencerenin camı, araba lastiği, odanın kapısı : bölüm ifade etmektedir.
Televizyonun içi, pencerenin önü, arabanın arkası, odanın tabanı: kısım ifade etmektedir.
Türkiye Türkçesi Gramerlerinde İsim Tamlaması Sorunu ve Bir Tasnif Denemesi
47
Bu kelime grupları nicelik belirtmek amacıyla da oluşturulabilir. Çünkü bir bütünün ifade
edilmek istenen kısmı sayısal bir anlam ifade edebilir: ayın onu, gece yarısı, kumaşın metresi, patatesin
kilosu, arkadaşların birkaçı, çocukların ikisi, insanların çoğu, yolcuların üçü gibi.
4.
Benzerlik Bildiren Tamlamalar
Bu gruptaki tamlamalar, bir şeyin başka bir şeye benzediğini ifade etmek amacıyla
oluşturulmaktadır. Eski dil bilgisi kitaplarında bu tür tamlamalara ek alıp almamasına bakılmadan “iz
âfet-
i teşbihiyye” denilmiştir.Benzerlik ifade etmek amacıyla oluşturulan tamlamalar, iki gruba ayrılabilir:
a. Ekli Tamlamalar: Tamlamayı oluşturan ögelerden iyelikli öge bir varlığı, ilgi h
âlindeki öge
ise bu varlığın benzediği başka bir varlığı belirtir: keten helvası, tespih böceği, fincan böreği, parmak
üzümü, ekmek ayvası, sigara böreği, dülger balığı, kalkan balığı, tayyare böceği gibi.
b. Eksiz Tamlamalar: Bu tamlamalarda ikinci ögede iyelik eki bulunmamaktadır. Benzeyen
varlık ikinci ögede, kendisine başka bir şey benzetilen varlık ise birinci ögede belirtilmektedir. Bu
nedenle bu tamlamalarda anlam geriye doğru değil, iyelik gruplarının aksine ileriye doğrudur.
Eski dil bilgisi kitaplarında bu tür tamlamalara da “ tz
âfet-i teşbihiyye” denilmiştir: “ 86- İzâfet-i
teşbihiyye:Terk
îb-i izâfîyi teşkil eden kelimelerden biri diğerine teşbih olunan terkiblere izâfet-i teşbihiyye
denir: ekmek ayvası gibi”
86
Bu kelime grupları söz sanatları içinde de değerlendirilmektedir. Benzetmenin iki temel ögesi
(benzeyen ve kendisine benzetilen) kullanılarak oluşturulan bu gruptaki tamlamalara “ teşbih-i beliğ”
denmektedir: gül yanak, karga burun, kepçe kulak, aslan asker, zeytin göz, çelik irade, demir yumruk, inci
diş, kiraz dudak, kömür göz, melek kız, pala bıyık, servi boy, sırma saç, şeytan adam, tilki adam, tunç
bilek, elma yanak, gül dudak, ay yüz gibi.
5. Nitelik Bildiren Tamlamalar
Bu grupta yer alan tamlamalar, bir varlığın niteliğini, kendi cinsinden olan öteki varlıklardan
farklı olan yönünü belirtmek amacıyla oluşturulmaktadır.
Nitelik bildiren isim tamlamaları, iki gruba ayrılır:
a. Birinci Ögeye Yönelik Olanlar: Bu tür isim tamlamaları, ilgi h
âlindeki ögenin anlamını ve
konumunu açıklamak, onu bilinir kılmak için oluşturulmaktadır. İyelik ekli öge açıklayıcı, bir öge
konumunda bulunmaktadır.
Bu gruplar, iyelik ekli ögenin işlevine göre iki bölüme ayrılabilir:
1. Özellik Belirten Tamlamalar: Bu gruba giren tamlamalar, bir ad ve o adın ne anlama
geldiğini belirten ikinci bir adın iyelik ilgisi içinde birbirine bağlanmasından oluşmaktadır. Bu
tamlamalarda, esas olan iyelik ekli öge değil, ilgi h
âlindeki birinci ögedir. İyelik ekli öge (tamlanan), ilgi
h
âlindeki ögenin (tamlayan) ne anlama geldiğini, gerçekte nasıl bir varlık olduğunu veya işlevinin ne
olduğunu belirtme görevinde kullanılır: kelaynak kuşu, tüberküloz hastalığı, örenkale köyü gibi.
İlgi h
âlindeki ögede belirtilen varlığın gerçekte ne olduğu ve ne anlama geldiği biliniyor ise
onun açıklayıcısı durumunda olan iyelik ekli öge kullanılmamakta, yalnızca ilgi h
âlindeki öge
kullanılmaktadır: “ Huzur romanını okudum.” cümlesinde “ roman” sözcüğü açıklayıcı bir ögedir. Şayet
86
Midhat Sadullah, 1910: 43-44.
Dostları ilə paylaş: |