62
bir sonuca ulaşması beraberinde bir takım düşünce serüvenlerini de içermektedir.
Örneğin Platon'un tartışmaları onu bir sonuca götürür ve evren anlayışıyla ilgili
bütün düşüncelerini bu tartışmalar sonucunda ortaya çıkan neticeye göre
ş
ekillendirir. Dolayısıyla Platon'un sahip olduğu böyle bir sistematik düşünce şekli
kendi içerisinde çok fazla problemi ve zıtlığı barındırmamaktadır.
Whitehead'te böyle bir metoda ve kendi içerisinde belli bir sonuca doğru
ilerleyen düşünce serüvenine rastlamamaktayız. Whitehead tek tek problemlerden
yola çıkarak ezeli objeler gibi bir sonuca ulaşmak yerine daha çok ezeli objelerin
varlığının ön kabulüyle, temellendirmelerini ve sistemini bu ön kabuller üzerine inşa
etmiş görünmektedir.
425
Whitehead'e yöneltilen Platon yorumcusu eleştirisinin de
böyle bir noktadan kaynaklandığı kanaatindeyim. Temellendirmeler açısından iki
düşünür arasında en temelde böyle bir farklılık vardır. Fakat böyle bir eleştirinin
gerçekliğinin ortaya konulması, öncelikle ezeli objelerin ve ideaların bütün
özellikleri ve doğalarıyla karşılaştırılmasını gerektirir.
5.1. deaların ve Ezeli Objelerin Özellikleri
deaların ve ezeli objelerin özelliklerinin karşılaştırılması noktasında
karşımıza çıkan zorluklardan en önemlisi, ezeli objelerin doğası hakkında
Whitehead'in ifadelerinin Platon'un ifadeleri kadar net olmamasıdır. Whitehead'in
ezeli objeler konusunda verdiği örneklerin büyük bir kısmı duyu verileriyle ilgili
olup, örneğin ezeli obje olarak zikrettiği özel bir renkten ayrıntılı bir şekilde çok
nadir bahsetmektedir.
426
Böyle bir zorluğa rağmen, ideaların ve ezeli objelerin sahip
oldukları özellikleri sistematik bir biçimde benzeşen ve ayrışan yönleriyle ortaya
koymaya çalışacağız.
deaların ve ezeli objelerin dikkat çeken en önemli özellikleri, her iki varlığın
da ezeli ve ebedi olarak kabul edilmesidir. Platon için zamanın ve mekânın üstünde
kabul edilen idealar ezeli ve ebedidirler.
427
Diğer taraftan Whitehead için ezelilik ve
ebedilik ‘ezeli’ objelerin kök anlamında mevcuttur. Ezeli objelerin aktüel varlıklara
girişlerinde aktüel varlıklardan önce gelmesi böyle bir sonucu doğurmaktadır.
428
425
HEINAMAN, a.g.e., s. 357; TURGUT, a.g.e., s. 1, 3, 14.
426
POLS, a.g.e., s. 175.
427
Phaidon 78b-d, 79b-e; Timaios 37a-38a.
428
LECLERC, a.g.e., s. 94.
63
deaların ve ezeli objelerin ‘ezeli ve edebi’ kabul edilmesiyle ilintili olarak
ortaya çıkan bir diğer ortak özellik ise her iki varlığın da zamanın dışında olmasıdır.
Zamanın dışında olma durumu Platon tarafından ideaları nitelendirmek için
kullanılan bir tabirdir. Zira Platon bir şeyin idea olup olmadığını sorgularken ilk
sorduğu şey onun akışın içinde mi yoksa akışın dışında mı olduğu sorusudur.
Temelde bu soru, ideaların zamanın içinde mi yoksa zamanın dışında mı olduğunun
ayrımını ortaya koymaya yöneliktir. deaların ve ezeli objelerin yenilerinin varlık
alanına çıkmaması durumunu da düşündüğümüzde, bu varlıklar oluş süreçlerini
içermemeleri nedeniyle zamanın dışında kabul edilirler. Whitehead için de ezeli
objeler zamanın dışında oldukları için “oluş”, “süreç” ve “geçiş” zorunlu olarak bu
varlıkların doğalarına aykırıdır.
429
deaların ve ezeli objelerin bir diğer benzer özellikleri de saf ve katışıksız
olmalarıdır. Platon için idealar saf ve katışıksız şey’lerdir.
430
dealar sahip oldukları
bu saflık ve katışıksızlık nedeniyle, onların kendi içlerinde birbirlerine karışmasından
da söz edilmezler. Aynı durum Whitehead'in ezeli objeleri için de geçerlidir.
Whitehead tarafından ezeli objeler saf potansiyeller olarak kabul edilir. Ona göre
ezeli objeler evrenin ‘saf’ potansiyelleridir.
431
Whitehead'te net bir dille ifade edilmeyen ancak Platon'da belirgin olan bir
diğer ortak özellik de ideaların ve ezeli objelerin her zaman kendi kendilerinde aynı
kalan sonsuz varlıklar olmalarıdır. Gerçekte bu durum ideaların ve ezeli objelerin
ezeli ve ebedi kabul edilmeleriyle de ilgili bir sonuçtur. Sonsuz olma özelliği
Whitehead'in ezeli objeleri için çıkarımsal olarak kabul edilebilecek bir özelliktir.
Platon'un tahtaya çizdiğimiz bir dairenin hiçbir zaman kaybolmayacağıyla ilgili
örneğini, ideaların kendi öz niteliklerini hiçbir zaman hiçbir nesnede yer alışlarıyla
kaybetmemesi durumunu ve Whitehead'in verdiği dağ örneğinde sözü geçen
herhangi “bir rengin her zaman aynı renk olarak kalacağı” örneğiyle birlikte
düşünüldüğünde, ‘sonsuzluk’ ve ‘kendi kendisiyle aynı kalma’ vurgusunun her iki
429
Kratylos 386e; Philebos 58a, 59a-60a, 61a-62a; Sofist 248a; Timaios 37c, 52a. Karş.:
LECLERC,
a.g.e., s. 93.
430
Phaidon 81b vd.;
Philebos 15a-d, 59a-60a;
Symposion 211e.
431
PR, s. 32–34.