66
haber değeri ile ilgilenmesine odaklanır. Üçüncü soru ise çatışmanın tarafları arasında
nasıl bir yargıda bulunulacağı, suçun sorumluluğuna odaklanmaktadır.
135
1.Bu çatışma geçmişte nasıl tanımlanmış ve nasıl takip edilmiştir?
Bu soru, çatışmanın siyasi bağlamının tanımlanmasında yardımcı olmaktadır.
Çatışmanın takibi, doğal olarak daha önce bu çatışma ile ilgili bilgilerle ya da
bilinenlerle bağlanmasıyla daha kolaylaşmaktadır. Medya çerçeveleri bu çatışma ile
ilgili olan, benzerlik taşıyan ya da paralellik gösteren diğer çatışmalarla
kıyaslanmasında ortaya çıkmaktadır. Böyle bir çatışma daha önce nasıl sunulmuştu ve
çerçeveleri ne olmuştu gibi sorular, bu çatışmanın etiketini, “gösteri mi, protesto mu,
terörizm mi, ayaklanma mı, devrim mi, iç savaş mı, soykırım mı, bir gerilla savaşı mı
yoksa bir savaş mı” olduğunu belli edecektir. Wolfsfeld, her tür çatışma için belli kurallar
olduğunu belirtirken, hangi tür çatışmada nelerin, nasıl haber olacağını, hangi
görüntülerin kullanılacağının da belli olduğunu vurgulamaktadır.
136
Çatışmanın etiketi
belli olduktan sonra, bu çatışmanın dünya tarihinde yaşanan diğer çatışmalarla
ilişkilendirilmesi aşamasına geçilmektedir. Bu savaşın yeni bir dünya savaşına neden
olup olmayacağı, Amerika'nın müdahalesinin bir başka Vietnam Savaşı olup
olmayacağı gibi sorular da medyada hemen yer almaya başlamaktadır. Yapılan
çalışmalarda Körfez Savaşı sırasında medyada özellikle “Vietnam” kelimesinin başka
herhangi bir kelimeden daha fazla kullanıldığı belirlenmiştir.
137
Wolfsfeld'e göre bu
135
G. Wolfsfeld, Media andPolitical Conflict, Londra. Cambridge Press, 2004, s. 49.
136
A.g.e., s. 50.
137
A.g.e., s. 176.
67
sorular, çatışmanın nasıl takip edileceğini belli ederken, Amerika’nın da konu ile
ilgili ne yapması gerektiğini belirlemektedir.
Wolfsfeld, Amerikan medyasının içinde bulunduğu siyasi kültürden etkilenmesinin
kaçınılmaz olduğunu vurgularken, böyle bir kıyaslamanın da son derece doğal olduğunu
söylemektedir. Ayrıca medya hemen savaştaki diğer tarafla ilgili tarihi bilgileri
toplamaya başlamaktadır. Wolfsfeld, Körfez Savaşı’nda da Saddam ve Irak hakkında
medyanın hemen bilgi toplayıp dağıtma işlemine geçtiğini ve 1979’dan bu yana
Saddam ve rejiminin dünya barışı için bir tehdit unsuru olması ile ilgili çerçeveleri
oluşturmaya başladığını belirtmektedir.
138
2. Bu çatışmanın haber değeri taşıyan önemli kısımları nelerdir?
Bu soru ise, gazetecilerin profesyonel anlamda hangi olaylara daha çok değer
verdiklerini gösterir ki; bu aynı zamanda olayın kendisinin önemini
çerçevelemektedir.
139
Wolfsfeld gazete, radyo ve televizyonlarda yer alan
manşetlerdeki benzerliğe dikkat çekerken, iyi bir haberin ne olacağı konusunda
gazeteciler arasında bir uzlaşım bulunduğunu belirtmektedir. Bölgeye muhabir
yollanıp yollanmayacağı, kimlerle mülakat yapılacağı, hangi tür soruların sorulacağı,
hangi görüntülerin verileceği bu sorunun cevabından çıkartılmaktadır. Manşetler en
dikkat çekici, en dramatik olaylardan seçilir ki burada önemli olan haberin satışıdır.
140
138
G. Wolfsfeld, Media andPolitical Conflict, Londra. Cambridge Press, 2004, s. 176.
139
A.g.e. s. 51.
140
A.g.e. s. 51.
68
Bu yüzden çatışmanın hangi unsurlarının haber niteliği taşıdığının belirlenmesi,
çerçevelendirmenin nasıl yapıldığına ilişkin ipuçları verecektir.
Wolfsfeld’in çalışmasında, Körfez Savaşı kronolojik olarak üç aşamaya
bölünmüştür.
141
lk aşama, hazırlık aşaması olarak belirlenmiş ve bu dönemde Bush
yönetiminin siyasi kontrole hâkim olduğu belirtilmiştir. Burada haber değeri en
yüksek olan nokta, Irak’ın bağımsız bir devlet olan Kuveyt’i işgal etmesi ve Suudi
Arabistan’ı tehdit etmesi olmuş ve Kuveytliler hemen “kurban” çerçevesi içerisine
yerleştirilmiştir. Bush’un desteklediği görüş de medyada, “Saddam'ın dünya düzenine
büyük tehdit oluşturduğu” şeklinde yer almıştır. Saddam Hitler’e benzetilmiş, Saddam
ile uluslararası terörizm arasında bağlantılar kurulmuştur.
142
Bazı araştırmalar,
Amerika’nın petrol çıkarlarının bu savaşta rolü olduğunu gösterse de, “hukuk ve
düzen”, “özgürlük”, “demokrasi” çerçeveleri, “petrol” çerçevesinden daha etkili
olmaktadır.
kinci aşama, Amerikan kamuoyunda ve yönetici seviyesinde güç kullanıp
kullanmama konusunda görüş ayrılıklarının en yoğun olduğu dönem olarak
tanımlanmıştır. Irak’ın Kuveyt'i işgali haberleri yerini Amerikan siyasetçileri arasındaki
tartışmaya bırakmıştır. Siyasi çevredeki bu görüş ayrılıkları, kararsızlık ve belirsizlik
medyaya da yansımış ve eleştirel çerçeveler oluşturulmuştur. Entman ve Page; New York
Times, Washington Post ve ABC
haber programlarını baz alan araştırmalarında, bu
dönemde “haber medyasının ne kadar bağımsız hareket edebileceğine” dair
141
A.g.e. s.176.
142
A.g.e. s.177
Dostları ilə paylaş: |