Türk Dünyası ncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies,
Cilt: VIII, Sayı 1, Sayfa: 77-94, ZM R 2008.
77
SAM HA AYVERD ’N N ESERLER NDE KONAK HAYATI
1
Mansion Life in the Works of Samiha Ayverdi
Muharrem DAYANÇ
*
Selami ALAN
**
Özet
1905-1993 yılları arasında yaşayan Samiha Ayverdi yazdığı eserlerle Türk edebiyatıyla
birlikte Türk kültür tarihine de büyük hizmetlerde bulunmuştur. Osmanlı devletinin son
dönemlerinde iç ve dış unsurlarıyla hem toplumun hem de devletin aynası olarak
düşünülebilecek konak ve konak hayatı Ayverdi’nin eserlerinin temel yapısını oluşturur.
Normal “ev” ile “köşk” ve “yalı”ların da o dönemin mekân anlayışına ışık tuttuğu düşünülürse
bu devletin yükseliş dönemindeki ihtişamla çöküş dönemindeki trajediyi bu ana mekânlardan
hareketle tespit etmemiz mümkündür. Sürekli değişen hayatın ona nispetle daha az değişen
unsuru olan mekân, insanoğlunun dünyaya bakışını belirleyen çok önemli bir faktördür ve bu
yazıda da Ayverdi’den hareketle, bu önemli faktörün edebiyatımıza ve toplumumuza
yansımalarıyla ilgili önemli ipuçları bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Konak, Köşk, Yalı, Konak Hayatı, Samiha Ayverdi, Türk
Edebiyatı.
Abstract:
Samiha Ayverdi lived between the years of 1905-1993. She served to Turkish literature
and history of Turkish culture with her Works. In late Otoman period mansion and mansion life
which can be thought as the mirror of society and state formed the basic structure of her works.
Social life in the houses, mansions and waterside residences reflects also the differences
between the life in these residences during the rise and decline period of the Ottoman Empire.
Life is more changeable than residences. Therefore, residence is an important factor in
designating the glance of human being to the world. In this article some clues can be found
about the reflections of that factor on our literature and society.
Key Words: Mansion, Pavilion, Waterside Residence, Mansion Life, Samiha Ayverdi,
Turkish Literature.
Giriş
Tanzimat sonrası Türk edebiyatında, toplum için sanat anlayışının da etkisiyle, en çok işlenen
konuların başında; yanlış batılılaşma, nesil çatışmaları, kültürel değişmeler vb. konular gelir. Bu değişim
sürecinin eserlere yansıyan en somut göstergesi ise, bir yaşama alanı olarak “mekân”dır. Zira kendisini
üreten zamanı bir fotoğraf karesi hassasiyetiyle dondurarak bünyesinde muhafaza eden mekân, o dönemin
kişileri ve bu kişilerin hayata bakış açıları, geleneksel veya modern değerlere yönelişleri gibi konularda
bize önemli ipuçları verir. Bu da “zaman”
2
kavramıyla “mekân” kavramını birbirini tamamlayan iki unsur
olarak görmemizi zorunlu kılar. Bütün bunlar bizi, genelden özele inmeye, insan hayatının aynası
niteliğinde olan “ev”e yöneltir. Böylece ev, “amacı her şeyden önce hayatın anlamını, insanın içinde
1
Bu makale; Ekim 2005 tarihinde, Yrd. Doç. Dr. Muharrem DAYANÇ danışmanlığında Selami ALAN tarafından tamamlanan;
Sâmiha Ayverdi’nin Eserlerinde Üç Temel Mekân: Konak, Köşk ve Yalı adlı yüksek lisans tezi esas alınarak hazırlanmıştır.
*
Yrd. Doç.Dr., ESOGU Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, e-posta: mdayanc@ogu.edu.tr.
**
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni, Anadolu Öğretmen Lisesi, Kaman, Kırşehir.
2
Burada kastedilen daha çok “sosyal zaman”dır.
Muharrem Dayanç – Selami Alan
78
bulunduğu psikolojik sosyal şartların onu nasıl yönlendirdiğini ve tavırlarının neden öyle veya böyle
olduğunu ortaya koymak
”
3
olan roman için vazgeçilmez bir mekân olmuş olur.
Edebî bir eserde mekân unsuru olarak kullanılan evin, iki temel fonksiyonunun olduğu
söylenebilir. Bu fonksiyonlardan birincisi, o mekânda yaşayanların psikolojik yönleri, zevkleri ve
ekonomik durumları gibi ferdî özelliklerini vermesi; ikincisi ise, evin dâhil olduğu sosyal çevre, kültürel
yapı ve siyasî düzen gibi toplumsal nitelikleri yansıtmasıdır. Bir bakıma, “insan varlığının ilk evreni”
4
olarak kabul edilen ev, içinde yaşayan insanı ve bağlı bulunduğu sosyal ortamı olduğu gibi yansıtan bir
yaşama alanıdır. Bu nedenle de denilebilir ki “ev, bir insanın ve kültürün kimlik kartı gibidir.”
5
Bir odanın döşeme tarzı ve eşyaların durumu, orada günlerini geçirenlerin bize tanıtılması
açısından önemlidir.
6
Çünkü evin her köşesi, o evde hayatını sürdürenler açısından, içinde farklı anıları
barındırır, farklı zaman dilimlerini yaşatır. Mesela; bir evdeki geçmiş zaman dilimine ait
eşyaların/malzemelerin tanıtılması, burada günlerini geçiren kahramanın kültür yapısı, iç dünyası ve
kişiliği hakkında okuyucuya önemli bilgiler verir.
Ayrıca, insanın evinden etkilenmesi gibi, ev de bulunduğu çevreden etkilenerek çevrenin sosyal
ve kültürel yapısını insana taşır. Mimarî yapısından iç tasarımına kadar evin her unsuru, içinde bulunduğu
toplumun ve yaşanılan zamanın izlerini yansıtır. Zira “mekân, uygarlığın ve uygarlaşmanın vitrinidir.
nsanlığın uygarlaşma serüveninin ilk ayak izlerini mekânda gözleriz. Dolayısıyla mekân, genel ve geniş
anlamda maddî ve manevî değerler manzumesini içinde barındırmaktadır. Romancı, bu değerleri "tasvir"
ve "tanım" prizmasından geçirerek eserine taşır. Eserin bünyesinde yer alan mekân tablosunda, bir
dönemin gelenekleri, eşya zenginliği, mobilya ve mefruşat tarzı, giyime ve eğlenceye dönük alışkanlıklar,
modalar, argo ve günlük konuşmalar... yer alır ve bunlar, kuşkusuz, toplumu toplum yapan temel
dinamiklerdir. Yazar, bunları ağırlık ve önem sırasına göre işleyerek romanını, o günkü toplumun aynası
yapar.
”
7
Buna göre, yapılan ev tasvirlerinden dönemin toplumsal düzeni ve yapısı hakkında bilgi sahibi
olmak mümkündür.
Evin psikolojik ve sosyal yönlerinin farkında olan roman yazarı, ev ortamını anlatarak
kahramanının hayal dünyasını, hayat felsefesini, yaşadığı zaman dilimini, kişiliğini etkileyen kültürü;
yani bütün olarak kişiyi oluşturan unsurları vermiş olur.
8
Romanımızda Mekân Olarak Ev
Türk toplumunun önemli siyasî ve sosyal değişimler yaşadığı bir dönemde roman türüyle tanışan
Türk yazarları, işleyecekleri konuları hazır olarak önlerinde bulurlar. Değişen değerlerle ilgili bu konuları,
toplumu bilinçlendirme hissiyle ele alan ediplerimiz
kullanabilecekleri ve yararlanabilecekleri örnekler
ararlar.
9
Bu gözlemleme sırasında “zaman”ın “mekân”la ilişkisinin farkına varmaları ise uzun sürmez.
Daha ilk romanlardan itibaren “mekân”ın fonksiyonlarından istifade ettikleri görülür.
10
Böylece, Türk
toplumunun batılılaşma serüveninin de etkisiyle hemen hemen her alanda değişmeye başladığı bu
3
Mustafa Miyasoğlu, “Romanda Çok Seslilik”, Roman Düşüncesi ve Türk Romanı, Ötüken Neşriyat, stanbul 1998, s.71.
4
Gaston Bachelard, “Mahzenden Tavan Arasına Ev, Kulübenin Anlamı”, Mekânın Poetikası, Kesit Yayınları, stanbul 1996, s.
35.
5
Handan nci Elçi, “Türk Kültüründe Ev”, Roman ve Mekân, Arma Yayınları, stanbul 2003, s. 17.
6
Şerif Aktaş, Roman Sanatı ve Roman ncelemesine Giriş, Akçağ Yayınları, Ankara 2000, s. 131.
7
Mehmet Tekin, Roman Sanatı 1, Ötüken Neşriyat, stanbul 2003, s. 131.
8
Roman kahramanın içinde yaşadığı mekân, onun yaşam tarzını, psikolojisini yansıtır. Hatta bazı romanlardaki kahramanlar,
bulundukları çevreyle hatırlanırlar: “Şehir, mahalle gibi geniş mekânlar, sosyolojik; cadde, sokak gibi nispeten dar mekânlar,
ekonomik ve sosyo-psikolojik; ev ve şahsî odalar ise, daraldıkça mahremleşen ölçülerde ferde ait psikolojik ipuçları ile şahısları
ve hatta olayları aydınlatırlar.” (Hüseyin Tuncer, Tarık Buğra’nın Hikayeleri Üzerinde Bir nceleme, M.E.B. Yayınları,
stanbul 1992, s. 93.) Ayrıca daha fazla bilgi için bk: Metin Kayahan Özgül, Samipaşazade Sezai’nin Küçük Şeyler’inde Fiktif
Yapı, Gazi Üniv. S.B.E., Yüksek lisans Tezi, Ankara 1984, s. 133.
9
Prof. Dr. Durali Yılmaz, Roman Kavramı ve Türk Romanının Doğuşu, Akçağ Yayınları, Ankara 1997, s. 12.
10
Ahmet Ö. Evin, Türk Romanının Kökenleri ve Gelişimi, Agora Kitaplığı, stanbul 2004, s. 76.
Dostları ilə paylaş: |