224
IV. Uluslararası Türk Kültür Coğrafyasında Eğitim ve
Sosyal Bilimler Sempozyumu
27-30 Haziran 2018/Bakü-Azerbaycan
IV. International Symposium on Educational and
Social Sciences in Turkish Cultural Geography
27-30 June 2018/Baku-Azerbaijan
Geleceğin Bilim İnsanı Yetiştirme Sürecinde Lisansüstü Eğitim Üzerine Bir Zihniyet
Denemesi
Dr. Öğretim Üyesi Ümit POLAT
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim Fakültesi
polatumit58@hotmail.com
Bilgi birikiminin artması ve teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler insan yaşamında köklü ve sürekli
değişmelere yol açmaktadır. Bu değişime ayak uydurmak ve geri kalmamak tüm toplumların temel hedefi olmuştur.
Bir anlamda kalkınma olarak ifade edilebilecek bu değişimden geri kalmamanın göstergesi sahip olunan
teknolojik gelişmelerdir. Teknolojiyi üreten, kalifiyeli ya da nitelikli insan gücü, bu gücü yetiştiren ise eğitimdir.
Bu nedenle, nitelikli insan gücü yetiştirme bütün dünya ülkelerinin eğitim politikalarının en önemli ve
vazgeçilemez hedeflerindendir. Bu araştırmada, geleceğin bilim insanı yetiştirme sürecinde lisansüstü eğitimi
farklı bir bakış açısı ile ele alınarak; lisansüstü eğitim süreci, kriterleri öğrenci profili, akademisyenlerin alan
yeterliliği, toplumun ihtiyaçlarını karşılama düzeyi ortaya konmaya çalışılmıştır.
Bu bağlamda insan yetiştirme sisteminin ne kadar ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu ortaya
çıkmaktadır. Bunun doğal sonucu da eğitim-diploma- almış ama nitelikli yetişmemiş insanlardan oluşan Türk
toplumunun uluslararası kalkınmışlık sıralamalarında gerilerde olması gerçeği kaçınılmaz gözükmektedir. Bu
problemin temelinde yatan nitelikli bilim insanı yetiştirme sorunudur. Bu bağlamda bilim insanı yetiştiren
kurumlarımızın yeniden ele alınarak küreselleşen dünyanın gerçeğinden hareketle, çağın gereklerine uygun olarak
yapılandırılması bir gerekliliktir.
Düşünen, bilgi üreten, öğrenirken sorgulayan olayları, basit sebep sonuç ilişkilerinin dışında çok yönlü
bir bakış açısı ile irdeleyen, yaratıcı kendine güvenli insanların yetişebileceği ortamın yaratılması zorunluluğu
vardır. Bu sorunlardan hareketle; Bilim adamlarının girift olduğu kesişme alanları yansıtmalı ve bu birleşme
alanları olabildiğince ayrıntılara inebilmeli. Disiplinler arası bir çalışma programı ile insanlara yeni bilgi ve
beceriler kazandırılmalı. Disiplinler arası programlar olabildiğince teorikten fazla uygulamalara yönelmeli. Bu
araştırmalar toplum ihtiyaçlarına cevap verir nitelik de insanları ise bilgi ile donatmalıdır. Hâkim olan eğitim
felsefesi tekrar gözden geçirilmeli ve hür ve bilimsel düşüncenin önü açılmalı. Öğretim üyesi yetiştirme programı
yeniden ciddi olarak gözden geçirilmeli ve öğretim üyeliği bir iş kapısı değil bir yaşam biçimi olarak standartları
belirlenmelidir. Ülkenin bir bilim politikası olmalı ve ayrıca her üniversitenin bir vizyonu olmalı İktidarlar değişse
de bilim politikası asla değişmemeli.
Üniversite sınavlarında yüzde “1”lik dilime giren başarılı öğrencilerin bilim adamı olabilmeleri için
ilgili kurumların özel bir çalışma yapılmalı. Herhangi bir bilim alanında lisansüstü eğitimini tamamlayan öğrenci
eleştirel bir düşünce yapısına sahip olmakla beraber düşüncelerini etkili ve kendine has bir üslupla dile
getirebilmeli. Lisansüstü eğitimini tamamlayan öğrencinin insanlığın sahip olduğu büyük dini ve felsefi kavramlar
hakkında bilgi sahibi olmalı, akademik disiplin, araştırma merakı, bilimsel merak, özveri ve etik değerlere saygılı
olmalı. Bilim insanı yetiştiren akademisyenler ise; tecrübesini öğrencisiyle paylaşan, öğrencisine moral
aşılayarak destekleyen bir psikolog, öğrencisinin her zaman başvurabileceği bir bilgi kaynağı ve yönlendirici
özellikle akademik kişiliğiyle bir model olan danışman olmalı. Bilgi, günümüz toplumları için vazgeçilmez bir
servet niteliğindedir. Bu serveti üreten, geliştiren, elinde bulunduran ve paylaşmasını bilen toplumlar gelişme
olanakları bakımından üstünlük sağlayabilmektedir. Bilgi, günümüzde en önemli ekonomik ve politik gücüdür.
Bilginin üretimi ve geliştirilmesi sürecinde üniversitelerin yadsınamaz bir önemi vardır. Bilginin üretimi ve
geliştirilmesi, üniversitelerdeki araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ve lisansüstü eğitimin kalitesine bağlıdır. Bu
yüzyılda lisansüstü eğitimli bir öğrenci yerel düşünemez, diğer kültürlerden ve zaman dilimlerinden habersiz
kalamaz. Artık daha geniş bir dünyayı, bugünün biçimlenmesinde rol oynayan ve geleceği belirleyecek olan
tarihsel etkileri hesaba katmadan yaşamımızı sürdürebilmemiz imkânsızdır.
Anahtarlar: Eğitim, lisansüstü eğitim, bilim insanı
225
IV. Uluslararası Türk Kültür Coğrafyasında Eğitim ve
Sosyal Bilimler Sempozyumu
27-30 Haziran 2018/Bakü-Azerbaycan
IV. International Symposium on Educational and
Social Sciences in Turkish Cultural Geography
27-30 June 2018/Baku-Azerbaijan
Türk Dünyasının Bayraktarı İsmail Gaspıralı’nın Cedid Hareketinin Maarife Ve
Topluma Yansımaları Üzerine Bir Araştırma
Dr. Öğretim Üyesi Ümit POLAT
Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü
Eğitim Programları ve Öğretimi Anabilim Dalı
polatumit58@hotmail.com
İsmail Gaspıralı, Türk dünyasında yaşayan insanların kendi kimliklerinin bilincine varmalarını sağlayan
en önemli düşünce adamıdır. İdealleri hâlâ tam olarak anlaşılmayan, bir asır önce başardıkları işler bugün
“hayâl” olarak addedilen ve Türk dünyasının geleceğini “”dilde, fikirde, işte ve en önemlisi maarifte” birlik
olarak ortaya koyan bir fikir adamıdır. Milleti meydana getiren unsurlardan en önemlisi olan dil, Gaspıralı’nın
da üzerinde durduğu en önemli konudur. “Dilde, fikirde, işte birlik” düsturuyla çıkarttığı ve tüm dünya
Türklüğünü kapsayacak şekilde yayın yaptığı Türk dünyası basın tarihinde çok önemli bir yeri olan “Tercüman
Gazetesi” tüm Türkler arasında ortak bir dil oluşturma amacının bir ürünüdür.
Gaspıralı’nın Usul-i Cedid eğitim reformu XIX. yüzyılın sonuna doğru Rusya Müslümanları arasında
eğitim ve kültür alanında başlayan yenileşme hareketidir. Batı’daki aydınlanma felsefesi Türk dünyasına, önemli
ölçüde usul-i cedid yoluyla yansımıştır. Batı eğitim sistemleri model alınarak kurulan mekteplerde takip edilen
eğitim anlayışı ve uygulamaları ile büyük başarılar sağlanmış olup, usul-i cedid hareketine siyasî ve kültürel bir
boyut kazandırmıştır. Bu reform hareketi daha sonraları Türk kavimlerinin bilim ve kültür davalarının adı
olmuştur. Cedidciliğin en önemli mirası, Rusya Müslümanları tarihinde belki de ilk defa bir araya gelerek işbirliği
yapabileceğini, Rus denizi içinde erimemek için bir kuvvet oluşturabileceğini göstermesidir. Kadınların
serbestleşmesi eğitimin yaygınlaşması, siyasi bilincin kimlik bilincinin gelişmesi demokrasi anlayışının gelişmesi
ve yerleşmesi yolunda atılan önemli adımları da yabana atamayız.1917 inkılabı birlik yolundaki gelişmeleri
kesintiye uğratsa bile bu birliğin tesiri günümüze kadar gelmektedir. İlk mekteplerin ıslahında Usul-i Cedid
mektepleri yalnız erkekler için değil aynı zamanda kız talebeler içinde öğretim yapılıyordu. Mekteplerde yetişen
kadın öğretmenler Kazanda, Sibirya da Türkistan’da Yedisu ülkelerinde öğretmenlik yapıyorlar. Gazete ve
mecmualarda yazı yazan birçok kadın imzaları göze çarpmaktadır.
İsmail Gaspıralı, bütün hayatı boyunca Türklük âleminde birliğin teşekkülü için çalışan ve toplumun
maarifle gelişeceğini ileri süren fikirlerinin “Sedd-i Çînî’den Akdeniz’e kadar Türk dünyasının her köşesine nüfus
eden faaliyetlerde bulunan bir fikir adamıdır.
Anahtarlar: Usul-i Cedid, Mektepler, Kadimciler Tercüman Gazetesi
Dostları ilə paylaş: |